Eskiler “el-Vekîl ke’l-asîl [Vekil asil gibidir]”
derler. Bu ilke vekilin, asilin yetkilerini kullanabileceği anlamına geliyor.
Bizde milletvekili dediğimiz kişilere kısa süre önce mebus deniyordu. Yani
“gönderilen”. Halk tarafından gönderilen… Tabii halk mı gönderiyor, yoksa başkaları
mı belirliyor hep tartışılıyor. Bence bugüne kadarki sistemde vekil de dense,
mebus da dense seçilen kişilerin seçiminde halkın iradesinin yansımadığı kesin.
Vekiller, kendilerini iyi bir sıraya yerleştiren genel başkanlarına hep minnet
duymaya devam ederler. İftiharla onların adamı olduklarını söylerler. Bunun
dışına çıktıklarında sistem onları kenara atar. Durumun böyle olmasında siyasî
bilgi ve birikimleriyle değil, himayeyle siyaset yapmayı kabul eden
kişiliklerinin büyük etkisi var. Çoğunun bir ağırlığı ya da gücü olmayınca
kaçınılmaz olarak bu durumla karşılaşıyoruz. Bugün iktidar partisi,
Cumhurbaşkanı’nın oyuyla iktidarda kalmaya devam ediyor. Yani Cumhurbaşkanı’nın
oyu partinin oyundan çok daha fazla. Eğer cumhurbaşkanının oyu olmazsa partinin
dağılması mukadder.
Yıllar önce bir yazı okumuştum. Turgut Özal parti
kuruyor. O dönemde Kenan Evren MDP [Milliyetçi Demokrasi Partisi] ve asker
emeklisi olan genel başkanı Turgut Sunalp’i destekliyor. Onun karşısına sol
oyları alacağı düşünülen Necdet Calp çıkarılıyor.
Turgut Özal, Erbakan, Türkeş ve Demirel’in yasaklı
olduğu dönemde parti kurmak için girişimde bulunmuş; kazanma ihtimali
düşünülmediği için kendisine izin verilmişti. Kısa sürede partiyi örgütlemesi,
taşra teşkilatlarını kurması ve seçime girmek için adaylarını belirlemesi
gerekiyordu. Uçakta bir gazeteciye Erzincan’dan adaylık teklif etmiş; ancak
gazeteci kazanacaklarına ihtimal vermediği için kabul etmemiş. Diğer partiler o
dönemde uygulanan il barajını aşamadıkları için Erzincan’ın bütün vekillerini
Anavatan Partisi almış. İşte bazen kuş taşa değecek oluyor, ama son anda taşı
atmaktan vazgeçiyor insan…
Bazı vekiller asilleri aratmıyor, ancak bazıları
kendilerinin vekili olmaktan aciz… Bu memlekette ne vekiller seçtik! Vekili
tercih etme hakkımız olmadığı yani dar bölge sistemi uygulanmadığı için hiç haz
duymadığımız, hatta bir sürü suiistimalini duyduğumuz ya da bildiğimiz
adayların partisine dolayısıyla o adaylara oy verdik. Allah affetsin.
Yeni sistemde sanırım vekilliğin önemi azalacak. İş
takipleri oldukça asgariye düşecek. Sayılarının çok olması ya da az olması
bizim açımızdan pek bir şey değiştirmeyecek, ama daha çok kanun çıkarmakla
uğraşacaklar. Aslında seçtiğimiz yüzlerce vekili yönlendiren ve onların el
kaldırmalarını sağlayan partinin genel başkanı ile onunla işbirliği yapan
sayıları birkaç on kişiyi geçmeyenlerdir. Diğerleri tabir yerindeyse dolgu
malzemesidir. Kabul etmeseler de durum bundan ibarettir.
Başlarda zikrettiğimiz vekilin asil gibi olduğuna dair
sözüne rağmen asil kalmak vekil olmaktan iyi olsa gerek…
ebuomerbindavud@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder