Prof. Dr. Mehmet Azimli
Siyer kaynaklarında Hz.
Peygamber’in amcası Abbas b. Abdulmuttalib’in hayat hikayesinin anlatıldığı
bölümlerindeki "mübalağalara değinmek istiyoruz. Bilindiği gibi klasik siyer
yazarlarının büyük yoğunluğu Abbasi döneminde yaşamış yazarlardır. Bu durum
hadis müellifleri için de geçerlidir. Aynı sebeple Abbasi halifelerinin dedesi
olan Hz. Abbas hakkındaki rivayetlere dönemin siyasi gücünün etkisi
muhtemeldir.
İslam Öncesi Abbas
Olayların aktarımına Hz.
Peygamber’in doğumu öncesinden başlamak istiyoruz. Hz. Peygamber’in babası
Abdullah’ın kurban edilmesi olayında Abbas’ın, kardeşi Abdullah’ı babasının
ayağı altından -tam boğazlanacakken- çekip aldığı, bu esnada yüzünün çizildiği
ve bu izi ölünceye kadar yüzünde taşıdığı kaydedilir.[1]
Halbuki bu kurban olayı sırasında Abbas’ın 2 yaşlarında, Abdullah’ın da 25
yaşlarında olduğu bilinen bir gerçektir.[2]
Bu rivayet, Abbasilerin sonraki yıllarda devamlı şekilde Alioğullarına söyledikleri “siz ezildiniz biz sizi kolladık”
tarzındaki sözlerini akla getirmektedir.[3]
Abbas ile ilgili rivayetler,
Hz. Peygamber’in doğumu sırasındaki olaylarda da görülür. Hz. Peygamber,
doğunca konuşmakla birlikte beşikteyken ay ile konuşmuş, ağlamaması için elini
nereye hareket ettirirse, ay o tarafa giderek onu avutmuştur. Rivayetlere göre;
Abbas’ın İslamiyetten sonra Müslüman olmasına sebep olan olayın bu
manzarayı seyretmesi olduğu aktarılır.[4]
Hz. Peygamber doğduğu sırada ancak 3 yaşlarında olan[5]
Abbas’ın olayı fark edip birçok insanın fark edememesi ve üç
yaşlardaki bir çocuğun bunları hatırlayıp Müslüman olması bu tür rivayetlerin
uydurma olduğunu açıkça göstermektedir.[6]
Bu tür rivayetler, çocuklardan ilk iman eden şahsın Hz. Ali olması gerçeğini[7]
bastırmaya yönelik bir Abbasi propagandası olmalıdır. Ayrıca Abbas’ın neden
İslam gelince değil de 20 yıl geçtikten sonra Müslüman olduğunu da düşünmek
gerekir.
Haşimoğullarının Abdulmuttalib’den sonra Mekke’deki etkinliğini kaybetmelerindeki
temel sebeplerden birinin Abbas’ın cimriliği olduğunu söylersek abartmış
olmayız. Abdulmuttalib’den sonra Haşimoğullarında lider konumundaki Ebu
Talib, Abbas’a nispetle fakir bir kimse idi. Abbas, Ebu Talib’den Rifade ve
Sikaye görevlerini borç alacağına karşılık olarak devralmıştı.[8]
Ancak bütün bunlara rağmen Mekke liderliği için zengin ve cömert birinin olması
gerekiyordu. Bu zenginlik Abbas’ta vardı, ancak o malını harcamaktan korkan
biriydi. Bu da Haşimoğulları’nın Mekke’deki etkinliğine zarar verdi. Fakat onun
bu durumu siyer kaynaklarına net olarak yansıtılmamıştır.[9]
Hz. Peygamber’in 35
yaşlarında Kabe tamiri sırasında Abbas ile birlikte taş taşırken vücudunu
acıtmaması için elbisesini çıkarması, çıplak olarak taş taşırken yere düşmesi
ve uyarılması aktarılır.[10]
Bu anlatım tarzı Mekke’deki iki saygın tüccara -Hz. Peygamber ve Abbas-
yakışmayacak bir anlatım tarzıdır. olayı
anlatan Abbas’ın bu sözü sanki onun Hz. Peygamber’e nasıl yakın biri olduğuna
vurgu yapmak için aktarılmış olmalıdır ve bu noktada Abbas’ın geç
Müslümanlığına da dikkat etmek gerekir.
Mekke Döneminde Abbas
Siyerciler, Abbas’ı Mekke dönemindeki Müslümanlar arasında sayarlar.[11]
Esasen o, ilk günden itibaren İslam’ı yakından gözleyen ve akrabalarına yaptığı
ilk davette davetliler arasında bulunup Hz. Peygamber’in “ben kimseyi
kurtaramam”[12]
şeklindeki uyarılarına muhatap olmasına rağmen Mekke fethine kadar İslam’a
girmeyen birisidir.[13]
Ancak Mekke dışından gelen dostlarına Hz. Peygamber ve İslam hakkında detaylı
bilgiler verebilmektedir. Nitekim Yemenli tüccar bir arkadaşına Kabe’de namaz
kılan Hz. Ali, Hz. Hatice ve Hz. Peygamber’in durumunu anlatmış,[14]
fakat Müslümanlığa girmemiştir. Bunun en önemli sebebi Abbas’ın pragmatik bir
insan olmasıdır. O, kendisi ve ticareti açısından faydalı hale gelinceye kadar
da dini durumunu değiştirmemiş, ancak Ebu Leheb’in yaptığı gibi kabile kurallarını çiğneyerek Hz.
Peygamber’e düşmanlık da yapmamıştır.
Abbas’ın Mekke dönemi boyunca
Müslümanları korumaya yönelik hiçbir tavrına rastlamıyoruz. Sadece Ebu Zer’in Müslümanlığı sırasında Mekkelilerin onu öldüresiye
dövmeleri üzerine Ebu Zer’i kurtarmıştı. Bu
kurtarışındaki sebebi de Mekkelilere hitaben şöyle açıklamıştı:
Yazıklar olsun
size! Siz Ğıfar kabilesinden bir adamı öldürüyorsunuz da onun Gıfar
kabilesinden olduğunu ve tüccarlarınızın Şam’a giden yolunun bunların yurdundan
geçtiğini bilmiyorsunuz!? Ey Kureyş cemaati! Sizler tüccarsınız! Ticaret
yolunuz da Ğıfar yurdunun üzerindedir! Yoksa siz ticaret yolunuzun kesilmesini
mi istiyorsunuz?[15]
Bu sözler, onun yaptığı
iyiliği niçin yaptığını da ortaya koymaktadır. O, ticaretini ve menfaatini
düşünmektedir. Ebu Zer’i kurtarmak, onun için çok da önemli olmasa gerektir.
Aynı Abbas -menfaati gerekmediği için olsa gerek- Mekke’de işkence gören
Müslümanları kurtarmaya yönelik bir şey yapmamıştır. O, kendisinin ve ailesinin
şerefini yerle bir etse bile ticaretini sekteye uğratacak hiçbir olaya müdahil
olmamıştır.[16]
Hatta o Haşimilerin lideri konumunda sayılırken bile, Taif’ten dönen ve
Mekke’de sığınacağı kimse bulamadığı için Mutim b. Adiy’e sığınan Hz. Peygamber’e koruma sağlamamıştır.[17]
Bütün bunlara rağmen Abbas’ın
Mekke döneminde Müslümanlığını ihsas ettiren rivayetler,[18] Alioğullarına karşı iktidarlarını kaptırmamak için[19]
kıyasıya mücadele eden Abbasilerin ataları Abbas’ı övmeye yönelik olması
açısından dikkat çekicidir.[20]
Ebu Talib’in ölümü sırasında
Hz. Peygamber’in ısrarlarına rağmen kelime-i şahadet getirmeyip müşriklerin
ısrarını kırmayarak Abdulmuttalib’in dini üzere olduğunu belirten Ebu Talib’in bu
durumuna Hz. Peygamber çok üzülmüştü. Bu sırada Abbas Hz. Peygamber’e Ebu Talib’in kelime-i şehadet getirdiğini
belirtmişti, ancak Hz. Peygamber onun sözünü “ben duymadım” diye reddettiği
zikredilir.[21]
Abbas’ın, Akabe biatları
sırasındaki tavırlarında da abartılar gözükmektedir. Akabe’de Ensar’a karşı söylediği “onu koruyamayacaksanız, biz koruruz”
şeklindeki sözleri de dikkat çekicidir.[22]
Halbuki Abbas, Ebu Talib’den sonra Hz.
Peygamber’in korumasını üstlenmemişti ve onu koruyacak bir şey de yapmamıştı.[23]
Ayrıca onun Mekke fethi öncesi Müslüman
olduğu belli iken, rivayetlere yansıyan Akabe’de Müslüman olmuş gibi[24]
davranması da ilginçtir.[25]
Taif dönüşü Hz. Peygamber’i kollamayan Abbas’ın buradaki tavrı kendini hiçbir riske atmayan karakterine
uymamaktadır.[26]
[1] Halebi,
I, 42.
[2] İbn
Sad, I, 99.
[3] Abbasilerin
bu tür düşüncelerine bir örnek olması için Ebu Cafer Mansur’un Alioğullarından
isyan eden Muhammet en-Nefsu’z-Zekiyye’ye hitaben, gönderdiği mektuptaki şu
ifadeler önemlidir: “Emeviler sizi her yerde ezdiler, öldürdüler, esir
ettiler. Bundan dolayı biz ayaklandık. Sizin için uğraştık. Onlara sert
davrandık. Ebu Talib ailesini doyurduk (Dedesi Abbas’ı kastediyor). Yine
hacılara su içirme işini Allah bize tevdi etti.” (Abbas’ta bulunan hacılara
su içirme görevi olan sikaye görevini kastediyor) dedi. Taberi, IV, 432; geniş
bilgi için bkz. Azimli, X. Yüzyıla kadar Şii Karakterli Hareketler, 48
vd.
[4] İbn
Kesir, II, 222.
[5] İbn
Sad, IV, 5.
[6] Mehmet
Özdemir, “Peygamberlik Öncesinde Bir İnsan Olarak Muhammed b. Abdillah”, Cahiliyye
Toplumundan Günümüze Hz. Muhammed, ed. Ahmet Yaman, Ankara 2007, 127.
[7] Belazuri,
I, 130.
[8] İbnü’l-Esir,
II, 23; Abbas hakkında aşırı zengin, Ebu Talib hakkında da aşırı fakir olduğuna
dair rivayetlerin Abbasilerin eskiden beri Alioğullarına karşı “Biz sizi hep
kolladık, besledik” şeklindeki başa kakmaları ile uyumlu olmasını da
düşünmek gerekir. Bkz. Caetani, I, 371.
[9] Heykel,
I, 177.
[10] İbn
İshak, 56.
[11] İbn
Sad, IV, 10; geniş bilgi ve liste için bkz. Köksal, IV, 20.
[12] Buhari,
Tefsir, 233.
[13] İbnü’l-Esir,
II, 62.
[14] İbn
İshak, 175; Taberi, I, 537.
[15] İbn
Sad, IV, 5.
[16] Bedir
Savaşı öncesi Hz. Peygamber’in halası Atike’nin rüyası üzerine Ebu Cehil,
herkesin ortasında Abbas’a ve Haşimoğulları kadınlarına hakaret etmişti de
Abbas hiçbir şey dememişti. Vakıdi, 29; İbnü’l-Esir, II, 117.
[17] Taberi,
I, 555.
[18] İbn
Sad, IV, 31.
[19] Watt,
14.
[20] Abbas’ın
Müslümanlığına karşın Hz. Peygamber’in diğer amcası olan Alioğullarının babası
Ebu Talib’in cehennemlik oluşu ön planda tutulmaktadır. Bkz. Buhari, Menakıb-ı
Ensar, 39.
[21] Bu
rivayet, Abbas’ın zaten Müslüman olduğuna, ancak Alioğullarının atası Ebu
Talib’in ise Müslüman olmadığına telmihtir. İbn İshak, 328. Bu durumun
Abbasiler dönemindeki Talibi-Abbasi mücadelesi sebebiyle ortaya çıkmış olması
muhtemeldir.
[22] Taberi,
I, 562.
[23] Bkz.
Adnan Demircan, Nebevi Direniş Hicret, İstanbul 2000, 85.
[24] Dozy,
53.
[25] İbnü’l-Esir,
II, 98.
[26] Watt,
155.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder