Wednesday, June 4, 2025

Bihâferîd b. Mâhfervedîn: Hayatı, Görüşleri ve Tarihî Etkisi


Bihâferîd b. Mâhfervedîn: Hayatı, Görüşleri ve Tarihî Etkisi

Ahmet Gülümser

İslam tarihinin erken dönemleri sadece siyasî ve askerî mücadelelerin değil, aynı zamanda farklı halkların dinî, kültürel ve ideolojik olarak İslam’la karşılaştığı çok katmanlı bir dönüşüm sürecinin tanığı olmuştur. Bu sürecin en dikkat çekici örneklerinden biri, İran’ın doğusunda ortaya çıkan ve İslam ile Mecûsîlik arasında sentez arayışına giren halk hareketleridir. Bu hareketlerin başında, VIII. yüzyılda Horasan bölgesinde ortaya çıkan Bihâferîd b. Mâhfervedîn’in öncülük ettiği dinî-sosyopolitik isyan yer alır. Bihâferîd, klasik kaynaklarda hem bir dâî hem de bir halk önderi olarak anılmakta; geliştirdiği fikirler ise İslamiyet’in henüz tam anlamıyla kökleşmediği bir coğrafyada Mecûsî gelenekle İslami öğeleri harmanlayan bir yapı arz etmektedir.[1] Onun hareketi sadece dinî yönleriyle değil; aynı zamanda dönemin mevâlî politikaları, Arap olmayan halklara yönelik ayrımcı uygulamalar ve Mecûsî din adamlarının nüfuz kaybı gibi yapısal dönüşümler açısından da önemlidir.[2]

Bihâferîd b. Mâhfervedîn’in Hayatı, Görüşleri ve Etkisi


BİHÂFERÎD B. MÂHFERVEDÎN’İN HAYATI, GÖRÜŞLERİ VE ETKİSİ

Mustafa Erdemir

Abbâsî Devleti’nin kuruluş sürecinde, Ebû Müslim el-Horasânî’nin etkin olduğu dönemde Bihâferîd b. Mâhfervedîn isimli bir şahsiyet ortaya çıkmıştır. Hakkında çok fazla bilgi bulunmamakla beraber Nîşâbûr’un Havâf (خواف) bölgesine bağlı Serâvend (سراوند) adlı kasabada zuhur eden Bihâferîd’in aslen Zûzen (زوزن) halkından olduğu rivayet edilmiştir. Hayatının erken dönemlerinde Çin’e gitmiş ve orada yedi yıl ikamet ettikten sonra memleketine dönmüştür. Dönüşünde yanında ince ve yumuşak bir yeşil gömlek getirmiştir. Mecûsî din adamları arasında nübüvvet iddiasında bulunmuş ve onların birçoğuna muhalefet etmiştir.[1]

Tuesday, June 3, 2025

Kadınların Bayram Namazına Katılmaları

KADINLARIN BAYRAM NAMAZINA KATILMALARI

Dr. Selahattin YILMAZ[1]

         Hadis kitaplarında kadınların bayram namazına gelmeleri ile ilgili birçok hadis rivayet edilmektedir. Cabir b. Abdullah ve İbn Abbas’tan yapılan rivayetlerde ise Resulullah (s.a.s) bayram hutbesi için ayağa kalkar, müminlere dönüp hitap ederdi. Ardından cemaatin kalabalığı sebebi ile arkada bulunan kadınların işitmemiş olma durumunu göz önüne alarak, hutbeden aşağı inip, erkeklerin saflarını yara­rak bayanlar kısmına gelir ve onlara da hitap eder, vaaz edip nasihatte bulunurdu.[2] Bayanlar erkeklerin ardında durduklarından Resulullah (s.a.s)’in sesini pek duymadıklarından, Resulullah (s.a.s) özel olarak bayanların yanına gelip hutbe vermiştir. Bu incelik ve hassasiyet eğitim ve rehberlik konusunda erkek ve kadının birbirinden ayrılmayacağını, kadınlara mahsus yerlerde eğitim yapılabileceğine işaret etmektedir.

Sunday, May 25, 2025

Ahlâki Değerlerle Yaşamak Ne Demektir?


Ahlâki Değerlerle Yaşamak Ne Demektir?

Dr. Ramazan Yıldırım

         Son zamanlarda belki de en çok konuşulan mevzuların başında ahlâk konusu gelmektedir. Çünkü bu konuda giderek toplumun her alanında ciddi manada hissedilen bir açlık söz konusu olduğu gibi tesis edilmesi gereken güzel ahlâka dünya çapında acil ihtiyaç bulunmaktadır. Bu münasebetle olacak ki, VI. Ahlâk Şûrası; Türkiye Yazarlar Birliği, İslam Düşünce Enstitüsü ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi ortaklığıyla, “Çağımızın Meydan Okumaları Karşısında Ahlâk ve Din” ana temasıyla 16-18. Mayıs tarihlerinde Gaziantep’te gerçekleştirildi. Şûrâda her biri birbirinden önemli olan sunumlarla konu etraflıca ve farklı bağlamlarda ele alındı. Bir ahlak krizinin varlığını kabul eden Şûrâ, bunun sebebini; Batıda meydana gelen aydınlanma sonrası sekülerleşme ile Yaratıcının merkezden çıkarılması sonucu metafizikten mahrum kalan anlayışların türemesi ve insanlık aleminde emanet bilincinin azalması/kaybolması şeklinde ortaya koydu.

Monday, April 14, 2025

Bir Ramazan’ı Daha Geride mi Bıraktık?


BİR RAMAZAN’I DAHA GERİDE Mİ BIRAKTIK?

Dr. Ramazan YILDIRIM

Aslında henüz alışmaya çalışıp kendimizi ona göre planlama gayreti içerisinde iken, bir de baktık ki Ramazan’ı geride bırakmışız. Ne çabuk geçti gerçekten, herhalde meşguliyetler arttıkça zaman da kısalıyor, insan; gün, hafta ve ayların nasıl geçtiğinin farkına bile varamıyor. Kendimi bildim bileli “Bir Ramazan’ı daha geride bırakmanın hüznü içerisindeyiz,” gibi cümlelerin, içerdiği problemlere pek aldırış etmeden günlük hayatta kullandığımız bazı cümlelerden bir tanesi olduğunu düşünürüm ve bana öyle gelir. Neden mi?

Wednesday, April 2, 2025

Keramet Hassasiyeti

KERAMET HASSASİYETİ

Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ

Her dönemin hassas konularından biri olmuştur keramet. Kimi zaman mucizeyle karıştırılmış kimi zaman istismar konusu olmuştur. O yüzden alimler keramet üzerinde hassasiyetle durmuşlardır. Hele ikisinin de olağanüstü (harikun li adetillah) olay olması, aralarındaki benzerlik bu karıştırmanın temelini oluşturmaktadır. Bu yüzden mucizeyle arasındaki farkın ortaya konması keramet konusundaki kafa karışıklığını büyük ölçüde gideremeye yardımcı olacaktır.

Friday, March 14, 2025

Osmanlı'dan Günümüze Azınlık Sorunu

Maruf Çetin

Osmanlı'da azınlık isyanları ilk olarak 1815'te Sırp isyanı ile başladı. Ruslar Sırp isyanını destekledi ancak Avrupa bu konuda net bir tutum gösteremedi. Çünkü o ara Avrupa'da Metternich sistemi denilen, krallık ve imparatorlukların parçalanmasına karşı bir politika hakimdi. 1815'te Viyana kongresinde temelleri atılan bu sistem temel olarak Fransız ihtilalinin etkilerine karşı kurulmuştu. Avrupalılar ilk başta Osmanlı'yı da bu sisteme dahil etmişti. Fakat öte taraftan Osmanlı'ya karşı Hıristiyan azınlıkları da desteklemek istiyorlardı. Osmanlılar isyanı bastırdı fakat Sırplara özerklik vermek zorunda kaldı.

Daha sonra 1821'de Yunanlılar ayaklandı. Bu kez tüm Avrupa Yunan isyanını destekledi. Avrupa'nın her yerinde Yunanlıların safında bağımsızlık savaşı vermek için Avrupalı aydınlar çağrıda bulunuyor ve seferber oluyorlardı. Osmanlı ve Mısır birlikleri gemilerle Mora yarımadasına taşınırken İngiliz Fransız ve Rus ortak donanması Navarin limanında Osmanlı donanmasını yakarak imha etti ve Avrupa'nın bu yardımı ile Rumlar Yunanistan'ı kurdular. Bu durum diğer azınlıklar için bir model oldu.

Yabancı müdahale azınlıklar için şehvetli bir hal aldı. Sırplar Bulgarlar Makedonyalılar Arnavutlar ve diğer halklar bunun için bir çok kez isyan etti ve başta Rusya olmak üzere Avrupa ülkelerinin çeşitli kışkırtma destekleme ve müdahaleleri ile bağımsızlıklarını kazandılar.

Fakat bu sistemin ilk kurnanı Ermeniler oldular. Ermeni komitacılar yabancı müdahaleyi celbetmek için birçok kez Ermeni halkının canını kendi elleri ile ateşe atmışlardır. 1905'te Adana ve Kilikya bölgesinde nüfusu %10'u geçmeyen Ermeniler bu bölgede isyan çıkarmış ve müslümanlar ile ermeniler arasında Ermenilerin aleyhine sonuçlanan şiddetli çatışmalar meydana gelmiştir. Başka Ermeni isyanları da olmuş ve en sonunda 1915'te büyük sürgüne kadar gitmiştir. Neticede ne İngilizler ne Fransızlar ne Amerikalılar ne de Ruslar Ermenilere yardım edebilmiştir. Hala da Ermeni lobisi Türkiye'ye karşı batıyı kışkırtmaya çalışmaktadır. Ancak bundan somut bir sonuç alamadıkları gibi Ermeni diasporasını Ermeni halkının ve devletinin kamburu haline getirmektedir.

Bu durumu yaşayan ikinci bir azınlık da Kürtlerdir. Türkiye'de Suriye'de Irak'ta ve İran'da siyasi ve askeri mücadele yolunu seçen Kürt grupları batıdan bir miktar destek aldılar. Barzani kuzey ıtakta otonom bir bölge edindi. Türkiye'de PKK ve Suriye'de PYD batının yeterli desteğini sağlayamadığı gibi her iki grup da kendini feshetme noktasına geldi. Neticede Kürt siyasi hareketi çatıştığı ülkelerle çatışmayı bırakarak uzlaşmak zorunda olduğu bir aşamada bulunuyor.

Şimdi aynı süreci Suriye'de Alevi/Nusayri ve Dürziler yaşıyor. Dürzileri sadece İsrail destekliyor. Nusayrileri ise kısmi yada tam destek olmak üzere İsrail İran ve Rusya destekliyor. İran ve Rusya zaten devrim sırasında etkilerini yitirdiler. İsrail desteği ise sadece Suriye'de kaos yaratmak içindir.

Dışardan destek beklentisi içinde olan bir diğer halk da Filistinlilerdir. Filistinliler yıllarca Arap ülkelerinin ve halklarının desteğini ve kurtarmasını beklediler. Kısmi destek olmuştur ama Filistinlileri dışardan gelen hiçbir gücün kurtaramayacağını artık Filistinliler de anlamıştır. Fakat diğer tüm örneklerin aksine Filistinlilerin İsrailliler ile birlikte yaşaması olası değil. Çünkü bu İsrail'in devlet kuruluş mentalitesine aykırıdır. İsrail bir Yahudi devleti olarak kurulmuştur. 1948 Filistinlilerin sürgün edilmesinden sonra geriye kalan çok küçük bir Arap azınlığı dışında hiçbir Filistinli'ye vatandaşlık hakkı vermemiştir. İsrail bunu yahudi demografisinin bozulmaması için yapmaktadır. Dolayısı ile geriye kalan Filistinlilere vatandaşlık vermediği gibi onları da sürmek istemektedir. Bu durumda bir anlaşma ve ortak yaşama zemini yoktur.

Türkiye Suriye bağlamında dönecek olursak; devlet ve ana akım Sünni Türk veya Arap kitlesi ülkenin tarihsel unsurlarından olan tüm azınlıklara kültürlerinin devamını sağlamak için ihtiyaç duydukları her tür haklarını vermeli ve kimlik haklarına saygılı olmalıdır. Ve yine azınlıklar diğerlerine saygı göstermeli, kendini azınlık olarak görmemeli, uç ve radikal hareketlerden uzak durmalı ve azınlık siyaseti gütmemelidir.

 

Tuesday, March 4, 2025

Comment j'ai rencontré Prof. Muhammed Hamidullah Hodja


Comment j'ai rencontré Prof. Muhammed Hamidullah Hodja

Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma

C'était en 1963; j’étais étudiant à la Faculté de Théologie (İlâhiyat Fakültesi) d'Ankara. On commémorait l'Imam Serahsȋ, l'un des éminents oulémas du fiqh hanéfite. À cette occasion, une réunion avait été organisée à Ankara, dans les salles de la Faculté des lettres d'Histoire et des lettres. Nous allions écouter, de la bouche la plus autorisée au monde sur le sujet, la vie et l'œuvre de ce grand juriste Musulman.

Sunday, March 2, 2025

Niye Geldin Ey “Ramazan”?

 


NİYE GELDİN EY “RAMAZAN”?

Doç. Dr. Cuma KARAN

Rahmetli nenem okumamış ancak dini duyarlığı olan bir insandı. Ramazan ayı geldiğinde bize hep şunu anlatırdı; “Ramazan yakışıklı, genç bir yiğit olarak gelir, sonunda yaşlı biri olarak gider.” Niye diye sorduğumuzda ise; “insanlar oruç tutmayınca üzüntüsünde kahr olur, yaşlanır gider.” Ama soramamıştım; “Niye geliyor Ramazan?” Genç gelen ve yaşlı olarak giden bir “Ramazan” metaforu uzun süre zihnimde yerini korudu. Öyle ise biz soralım; “Niye Geldin Ey Ramazan”?

Tuesday, January 21, 2025

Kaçtan Kaç a ma mak Her Şey Ölçüyle


KAÇTAN KAÇ A MA MAK

HER ŞEY ÖLÇÜYLE

 

Her günü kaç kelimeyle idare ediyorsun?

Kaç harfe nefesin yetiyor?

Kaç hecelik ölçü kullanıyorsun?

Kelime manası,

Harf sayısı,

Hece ölçüsü,

Ömür törpüsü…

Yazarlar