3 Haziran 2025 Salı

Kadınların Bayram Namazına Katılmaları

KADINLARIN BAYRAM NAMAZINA KATILMALARI

Dr. Selahattin YILMAZ[1]

         Hadis kitaplarında kadınların bayram namazına gelmeleri ile ilgili birçok hadis rivayet edilmektedir. Cabir b. Abdullah ve İbn Abbas’tan yapılan rivayetlerde ise Resulullah (s.a.s) bayram hutbesi için ayağa kalkar, müminlere dönüp hitap ederdi. Ardından cemaatin kalabalığı sebebi ile arkada bulunan kadınların işitmemiş olma durumunu göz önüne alarak, hutbeden aşağı inip, erkeklerin saflarını yara­rak bayanlar kısmına gelir ve onlara da hitap eder, vaaz edip nasihatte bulunurdu.[2] Bayanlar erkeklerin ardında durduklarından Resulullah (s.a.s)’in sesini pek duymadıklarından, Resulullah (s.a.s) özel olarak bayanların yanına gelip hutbe vermiştir. Bu incelik ve hassasiyet eğitim ve rehberlik konusunda erkek ve kadının birbirinden ayrılmayacağını, kadınlara mahsus yerlerde eğitim yapılabileceğine işaret etmektedir.

         Kadınların bayram namazına katılmaları ile ilgili özellikle sahabeden olan Ümmü Atiyye’den (r. anhâ) (ö. 70/689) birçok rivayet gelmiştir. Bu rivayetlerde şöyle denmektedir: “Hz. Peygamber (s.a.s.) Ramazan ve Kurban Bayram’ında genç kızların, kadınların ve aybaşı halindeki kadınların bayram için namazgâha çıkmalarını emretti. Biz de genç ve bekar kızları, aybaşı halindeki kadınları dahi namazgâha çıkarırdık. Aybaşı halindeki kadınlar da gelir, cemaatin arkasında bir yerde durur, ancak namaza iştirak etmezlerdi. Onlar cemaatle beraber tekbir alırlar, hayra ve Müslümanların dualarına katılırlar, bayram gününün bereketini ve günahlardan arınmayı umarlardı.” Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kadınların bayram namazına gelmelerini emrettiğinde Ümmü Atıyye (r.anhâ): “Ey Allah’ın Resulü! Namazgâha gelmek için birimiz cilbab (dış elbise) bulmazsa ne yapmalı?” diye sordu. Resûlullah (s.a.s.): “Bir kardeşi/arkadaşı kendi cilbablarından birini ona ödünç versin” buyurdu.”[3] Bu hadislerde Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kadınların bayram namazı için mescide/namazgâha gelmelerini istediği görülmektedir.

Diğer bir rivayet ise şöyledir: “Resûlullah (s.a.s.) Medine'ye gelince, Ensar kadınlarını bir ev­de toplayıp Ömer b. el-Hattâb’ı onlara gönderdi. Ömer (r.a.) kapının yanın­da durup bize selâm verdi. Biz de selâmına cevap verdik. Ömer (r.a.): “Ben size Resulullah’ın elçisiyim” dedi. Ve bize evlenme çağına gelen genç kızlar ve hayızlılarla birlikte iki bayrama gitmemizi emretti. Cu­ma namazının ise bize farz olmadığını belirtti ve cenazelerin peşinden gitmemizi de ya­sakladı.”[4]

İbn Abbas ve Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) bayram günlerinde kızlarını ve eşlerini (namazgâha) gönderdiğini ifade etmektedir.[5] Hz. Âişe de genç kızların Ramazan ve Kurban Bayramı günlerinde evlerinden çıkıp bayrama geldiğini söylemektedir.[6] Hz. Peygamber (s.a.s.) dönemi sonrası dört halife zamanında da kadınlar bayram namazına katılmışlardır. Sahabe-i kiram ve tabiin eşleri ile bayram namazına katılmışlardır.[7]

Bu rivayetler hadis kitaplarında “Bayram Namazı”, “Kadınların Bayram Namazına Çıkmaları” bölümlerinde geçmektedir. Hadis kitaplarının çoğunda bu rivayetler geçmektedir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) bayram namazlarını musallâda/namazgâhta kıldırırdı.[8] Kadınlar da bayram namazı için musallâya gelirlerdi. Hadis kitaplarında “Bayram Namazı” bahsinde ve “Kadınların Bayram Namazı İçin musallâya gelmeleri”[9] babında kadınların bayram namazı için musallâya geldikleri zikredilmektedir. Musallâ, bir belde halkının bayram, istiskâ/yağmur ve cenaze namazlarını bir arada kıldıkları belirli açık alanlardır.[10] Musallâlar üstü açık ve geniş olan alanlardır ki kadın–erkek, genç-yaşlı ve çocuk olmak üzere toplumun bütün kesimlerinin bayram namazına katılmalarına imkân sağlanmasına yönelik bir uygulamadır. Bayram namazının namazgahda kılınma hikmeti bayram namazına gelenlerin sayısının çok olması, mescitte herkese yetecek yer olmaması ve kadınların erkeklerle itişip kakışmasına, izdihama sebebiyet vermeden erkeklerden ayrı olarak onlara ait ayrı bir yer imkanını sağlamasıdır.[11] Bu sayede bayram kalabalıkla ve büyük bir coşkuyla kutlanabilmektedir.

Hadislerde Hz. Peygamber’in (s.a.s.) musallâyı namaz öncesi temizlettiği ve kadın erkek herkesin gelmesini emrettiği görülmektedir: “Bir bayram günü Hz. Peygamber (s.a.s.) ‘Ensar’ın büyüğünü çağırın, gelsin’ buyurdu. Ubey b. Ka‘b’ı (r.a.) çağırdılar. Hz. Peygamber (s.a.s.): ‘Ubey! Hemen namazgaha gidip orayı temizlet. İnsanlara da namazgaha çıkmalarını emret’ buyurdu. Ubey kapıya varınca dönüp ‘Ya Resûlellah! Kadınlar da gelecekler mi?’ diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.s.): ‘Ergenlik çağına gelmiş genç kızlar, aybaşı halindeki kadınlar da diğer insanlarla birlikte icabet etsinler’ dedi.”[12]

Hadis kaynaklarına bakıldığında; hiçbir namaz için kadınların cemaate katılmaları emredilmediği halde bayram namazına katılmalarının emredildiği görülmektedir.[13] Bu da kadınların bayram namazına gelmeleri ile diğer namazlara gelmelerinin arasında bir fark olduğunu, dolayısı ile kadınların bayram namazına gelmelerinin hükmünün de farklı olduğunu göstermektedir.

Bayram namazı İslam’ın şiârlarından olan bir ibadettir. Kadınların bayram namazına çıkmaları ile ilgili bu hadisler; genç-ihtiyar, evli-bekâr, bütün kadınların bayram namazına çıkmalarının sünnet oldu­ğunu göstermektedir. Böylece Müslüman kadınlar İslam’ın şiarı olan namaza ve bugünün sevincine şahitlik edecekler, tekbir ve duaya katılarak müstefid olacaklardır.

İslam fakihleri genelde kadınların bayram namazına gelmelerini sünnet olarak görürken, diğer bir kısmı ise yaşlı kadınların gelmesine ruhsat tanırken genç kadınların gelmesini fitne endişesinden dolayı mekruh görmektedir. Günümüzde kadınlar kendilerine ait mekânlarda namaz kılmakta, erkeklerle iç içe bulunmamakta ve dış giysilerini giyerek gelmektedirler. Cemaate gelme adabına dikkat ettikleri müddetçe fitne söz konusu olmayacaktır.

Birçok İslam ülkesinde bayram namazlarına kadın-erkek, çocuk-yaşlı toplumun her kesimince katılım olduğu ve büyük kalabalıklarla eda edildiği görülmektedir. Ülkemizde ise kadınların özellikle ramazan ayında teravih namazı için camiye rağbet ettikleri, ancak bayram namazlarına ise pek iştirak etmedikleri müşahede edilmektedir. Bununla beraber Diyanet İşleri Başkanlığı erkek-kadın-çocuk ailecek camiye gelmelerini teşvik etmektedir.

Bayram namazına erkek-kadın, çocuk-yaşlı toplumun bütün kesimleri tarafından katılımın olması, Resulullah’ın (s.a.s.) sünnetine, bayramın şiâr boyutuna muvafıktır. Bu durum, bayramın birlik ve beraberliğinin, sevinç ve coşkusunun bütün toplumu kapsamasını ve ibadette buluşmalarını sağlayacaktır. Bu namazın her mescitte değil, büyük kalabalıkları alabilecek büyük camilerde ve geniş alanlarda kılınması uygun olacaktır. Günümüzde bayram namazlarında camiler erkek cemaati bile alamamakta ve cemaatin bir kısmı dışarıya taşmaktadır. Kadın ve çocuklar da geldiği takdirde bu alanlar yetmeyecektir.  Bunun için müftülük, belediye ve valiliklerce bayram namazı için alanlar belirlenmelidir.    

Kadınların bayram namazına katılmaları önemli bir sünnetin ihyası, bayramın şiârının ve birlik beraberliğinin bir gereğidir. Cami adabına ve tesettüre uymak kaydıyla kadınların bayram namazına iştirakleri faydalı olacak ve Müslüman kimliğine olumlu katkılar sağlayacaktır. Bu meşru sürecin sağlıklı yürütülmesi için camilerde bayanlara ait nezih namaz ve abdest mekânlarının oluşturulması ve bu konuda yetkililerin ihtimam göstermeleri önemlidir.[14]

 



[1] Diyarbakır İl Müftü Yardımcısı

[2] Buhârî, “Îdeyn”,6, 7, 17 19; Müslim, “Îdeyn”,  1, 2, 3, 9; Ebû Dâvûd, “Salât”, 247.

[3] Buhârî, “Îdeyn”, 12, 15, 20, 21; Müslim, “Îdeyn”, 10, 11, 12; Ebû Dâvûd, “Salât”, 246; Dârimî, “Îdeyn”, 7; İbn Mâce, “İkâmetü’s-Salât,” 165; Tirmizî, “Îdeyn”, 7; Nesâî, “Îdeyn”, 3, 4.

[4] Ebû Dâvûd, “Salât”, 246; Beyhakî, es-Sünenü’l-kebîr, 6/260.

[5] İbn Ebî Şeybe, Kitâbu’l-Musannef, 2/3; İbn Mâce, “İkametü’s-Salat”, 165; Heysemî, Mecmau’z-zevâid, 2/200.

[6] İbn Ebî Şeybe, Kitâbu’l-Musannef, 2/3; Heysemî, Mecmau’z-zevâid, 2/200.

[7] İbn Ebî Şeybe, Kitâbu’l-Musannef, 2/3; Abdullah Kahraman, “Klasik Fıkıh Literatüründe Kadının Cemaatle İbadeti Konusun'daki Yaklaşımlarda Fitne Söyleminin Rolü -Eleştirel Bir Bakış- ”, Marife Bilimsel Birikim 2, (Güz 2004), 69.

[8] Buhârî, “Îdeyn”, 6; Ebû Dâvûd, “Salât”, 254.

[9] Müslim ve Buhârî bâb başlığı olarak bu tabiri kullanmıştır. Buhârî, “Îdeyn”, 15; Müslim, “Îdeyn”, 10.

[10] Nebi Bozkurt, “Namazgâh”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2006), 32/357; Abdulcelil Ünalan, “Musallâ”, Şâmil İslâm Ansiklopedisi, ed. Duran Kömürcü (İstanbul: Şamil Yayınevi, 2000), 5/354.

[11] bk. Serahsî, el-Mebsût, 2/41; Nevevî, el-Mecmû‘, 5/4; Muhammed b. Ahmed ed-Desûkî, Hâşiyetu’d-Desûkî ale’ş-Şerhi’l-Kebîr (b.y.:Dâru’l-Fikr, ts.), 1/399; Selahattin Yılmaz, Teslimiyetin ve Sevincin İfadesi Kurban ve Bayram, 99.

[12] Heysemî, Mecmau’z-zevâid, 2/200.

[13] Ebû’l-Velîd Muhammed b. Ahmed el-Hafîd İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid ve nihâyetü’l-muktesıd (Beyrut: Dâru’l-Marife, 2000), 1/299.

[14] Bk. Selahattin Yılmaz, “İslâm Hukuku Açısından Kadınların Bayram Namazına Katılmaları”, Türkiye İlahiyat Araştırmaları Dergisi 8/1 (Mart 2024), 121-144.


 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar