31 Mayıs 2022 Salı

Aile Gerçeği ve Vazgeçilmezliği


AİLE GERÇEĞİ VE VAZGEÇİLMEZLİĞİ

Cağfer KARADAŞ 

Aile insan için olmazsa olmaz ihtiyaç ve zorunluluktur. Bu gerçeklik, yüzyılların tecrübesiyle sabit olduğu gibi Yüce Allah’ın ilahî bildirimleriyle de tasdik edilmiştir. İlk insanlar olan Hz. Âdem ve Hz. Havvâ’nın kadın ve erkek olarak yaratılması ve bir aile kuracak şekilde donatılması bunun göstergesidir. Geçmişten bugüne hemen her toplumda aile kurumu var olmuş ve hala varlığını sürdürmektedir. Bugün özellikle modern dünyada yaşanan psikolojik ve sosyolojik insani krizlerin en temel nedeni, zihinlerin yapay ve sanal gündemlerle meşgul edilerek zihniyetlerde meydana gelen boşalma ve yerinin dijital oyunlarla parlatılmış sanal ütopyalarla doldurularak aile kurumunun zayıflaması ve ailevî değerlerin aşınmasıdır. Aile kurumunun tekrar güçlendirilmesi ancak bireylerin inanç, eylem ve ahlak bakımından tutarlı bir zihin yapısına kavuşturulması, desteklenmesi ve sürdürülebilir doğal/fıtrî insanî ortamın oluşturulmasına bağlıdır.

14 Mayıs 2022 Cumartesi

Kitâbe-i Çeşm-i Kuru


Şimdi anlıyorum niçin

Eski şairler onların

Yapımına

Tarih düşerlerdi

Kendisine benzediğini

Bilirdi şair bir çeşmenin

Onun doğumunu kutlardı

Böylece şiirle

Bilirlerdi çeşmelerin de

Kendileri gibi

Toplumun ortasında

Çağıldayıp durduğu şairler[1]

 

KİTÂBE-İ ÇEŞM-İ KURU

Elif Gül GÖKHAN 

Kimiyle İstanbul’un görkemli yapıları arasında, kimiyle de sokak aralarını telaşla, umursuzca arşınlarken birdenbire hiç beklemediğimiz bir yerde rastlaşırız. Halkın “aziz” kabul edip ikram edilen tek damlasına minnetle dualarla[2] karşılık verdiği “su”yu taşıyan bu kıymetli yapılar tüm mütevazılığı ile gelen gideni karşılar. Artık çoğunun lülelerinden suları akmasa da tüm hoyrat muamelelerimize rağmen, zarif ve güzel edalarıyla bizi kendilerine uyanmaya zorlarlar. Varlığı borçlu olduğu pratik kaygılara estetik kaygıların da eşlik ettiği ve sanat eseri özeniyle var edilen tarihin sessiz tanıkları çeşmelerimiz sadece göze hitap etmez, kitabeleriyle bizle konuşurlarken de zarafetlerini korumaya özen gösterirler.

Çeşmeler eşyanın arkayüzünün

Fotoğrafını çekerler

Olayların geçmiş zamanın

Toplumun ve tarihin[3]

Mesela;

Sultan III. Ahmed yaptırdığı çeşmenin kitabesine kendi elleriyle yazdığı “Aç besmeleyle iç suyu Hân Ahmed’e eyle du‘â” mısraında[4] çeşmenin suyunu yudumlayanlardan büyük bir tevazu ile kendisine dua etmelerini ister.

Gülhane Parkında eski sarnıcın yanında küçük bir çeşme

Ab-ı hayatın ‘aynı olan işbu çeşmenin

Âsâr geçti varmadı kimse farkına

Buldu emanet eyledi ihya müceddiden

Verdi hayat doğrusu Gülhane Parkına

Mısralarıyla[5] kimselerin kendisinin farkına varmadığından yakınmakta iken Koca Yusuf Paşa Sebili ise

Akıttı sel sebil ırmağını güya ki cennetten

Hayat olsun ‘ibâdullaha kim ‘aynü’ş-şifâdır bu

Bu semtin âb ü tabın verdi Hakka âsaf-ı yektâ

Şerefle sahil-i Fındıklı fahr etse revadır bu

Mısralarıyla[6] Fındıklı sahiline ne kadar çok yakıştığıyla övünür, adeta cennet ırmağından akan bu şifalı suyunun içenlere hayat olmasını diler.

Hekimoğlu Ali Paşa Külliye Sebilinin ise üst kısmındaki levhalar boyunca dönerek yazılan﴿وَسَقَيهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا﴾  (Rableri onlara tertemiz bir içecek sunmaktadır)[7] ve ﴿عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيرًا (Bir pınar ki Allah’ın kulları ondan içerler ve diledikleri gibi akıtırlar)[8] ayet-i kerimeleri bulunmaktadır.[9]

Ya da sadece hayrat sahibinin adı ve Allah rızası için sade bir Fatiha isteği, birçoklarında olduğu gibi.

Peki Üsküdar’ın Kuruçeşme durağının arkasında bulunan II. Mahmud Çeşmesi, nam-ı diğer Kuru Çeşme, dikkatinizi çekti mi? II. Mahmud Han’ın 1248/1832 senesinde yaptırdığı çeşme, suyu uzun zamandan beri akmayınca halk arasında “Kuru Çeşme” olarak anılmış. Kaba taştan yapılmış büyük bir haznenin üzerine oturtulmuş çeşmenin[10] üst kısmındaki kitabesini Şair Lebîb Efendi (ö. 1284/1867) söylemiş, Hattat Yesârizâde Efendi (ö. 1264/1849) ise yazmıştır. Kitabe, yaptırdığı hayratların çokluğu ile çeşmenin banisi II. Mahmud’u övdükten sonra bu çeşmenin o yöre halkına taze hayat getirdiğini söyler.[11]

Ancak her gördüğümde ilk gün gibi garipsediğim son yıllarda çeşmenin mermerine kazınan yazılardan ötürü rahatsızlığımı ifade etmek isterim. “Araba Yıkamak Yasaktır”![12] “Bu çeşmeye zarar veren Allah’ından bulsun”![13] Üstelik her vuruşu çeşmeyi kanatan bu sözler resmî mecralarca kazınmıştı. Ne çeşme kültürümüz ne İstanbul ne de ahalisi, sayelerinde amel defterlerinin kıyamete dek kapanmayacağına inanarak yaptırdıkları, çeşmelere bu kaba sözlerin nakşedilmesini hak ediyor. Ecdadımızın bize bıraktığı medeniyetle, kültürle övünüp duruyoruz; ancak belli ki geleceğe bizim ne bırakacak olduğumuzla ilgilendiğimiz yok. O sözleri okuyunca bir İstanbul sakini olarak gocundum ve geçmişimize-geleceğimize karşı mahcubiyet hissettim. Başuçlarında ruhlarımızı okşayan ayetler, hadisler, hayır dualar, şiirler görmeye alışkınız biz çeşmelerimizin. Bugün (11.05.2022) ise çeşmenin önünden geçerken bahsettiğim ilk yazıyı görmedim ve çeşmeye iğreti duran bu yazının silinmesine sevindim. Darısı ötekine diyelim.

Bû haber kim söylenür hem zâhir ü bâtındadur
Revnakı bu kâ’inâtun şehr-i Konstantindedür[14]                                           

Zarif olalım, İstanbul’a zarafet yakışır.

Ayrılmadan önce III. Ahmed Meydan Çeşmesi bize neler söyler, kulak verelim mi?: https://www.youtube.com/watch?v=Mv5suEKzm3A

EK 1: Sultan III. Ahmed Meydan Çeşmesi

Osmanlı Kitabeleri Projesi (OKP), “III. Ahmed Çeşmesi”

(Erişim 12.05.2022). http://www.ottomaninscriptions.com/verse.aspx?ref=list&bid=1434&hid=1833

EK 2: Gülhane Parkı Çeşmesi

OKP, “Gülhane Parkı Çeşmesi” (Erişim 12.05.2022).

http://www.ottomaninscriptions.com/information.aspx?ref=list&bid=931&hid=1038

EK 3: Koca Yusuf Paşa Çeşme ve Sebili

OKP, “Koca Yusuf Paşa Çeşme ve Sebili” (Erişim 12.05.2022).

http://www.ottomaninscriptions.com/information.aspx?ref=list&bid=984&hid=1105

EK 4: Hekimoğlu Ali Paşa Sebili

Kültür Envanteri, “Hekimoğlu Ali Paşa Sebili” (Erişim 12.05.2022)

https://kulturenvanteri.com/yer/hekimoglu-ali-pasa-sebili/#16/41.006568/28.935455

EK 5: Kuru Çeşme (II. Mahmud Çeşmesi)

OKP, “II. Mahmud Çeşmesi” (Erişim 12.05.2022).

http://www.ottomaninscriptions.com/verse.aspx?ref=list&bid=639&hid=682

EK 6: Kuru Çeşme (II. Mahmud Çeşmesi)

Çekim Tarihi: 11.05.2022


Elif Gül GÖKHAN, İstanbul Üniversitesi, Temel İslam Bilimleri Doktora Öğrencisi


[1]       Sezai Karakoç, Ayinler/Çeşmeler (İstanbul: Diriliş Yayınları, 2021), 46.

[2]       “Su gibi aziz ol”, “Su verenlerin çok olsun”.

[3]       Karakoç, Ayinler/Çeşmeler), 52.

[4]       Rüknü Özkök, Günümüz Diliyle İstanbul’un Sessiz Kitabeleri (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2017), 22-31.

[5]       Özkök, İstanbul’un Sessiz Kitabeleri, 55.

[6]       Osmanlı Kitabeleri Projesi (OKP), “Koca Yusuf Paşa Çeşme ve Sebili” (Erişim 12.05.2022). Verse | Database for Ottoman Inscriptions | Osmanl Kitabeleri Projesi

[7]       İnsan, 76/21.

[8]       İnsan, 76/6.

[9]       Özkök, İstanbul’un Sessiz Kitabeleri, 206.

[10]     Affan Egemen, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri (İstanbul: Arıtan Yayınevi, 1993), 528.

[11]     Mu’allâ āb-ı rū-yi salṭanat şāhinşeh-i  ‘ālem   
Cihān müstaġraḳ-i baḥr-i seḫā vü luṭfudur hālā

Dem-ā-dem cūybār-ı cūdı cārī oldu devrāna
İḥāṭa itdi deryā-yı ‘atāsı ‘ālemi ḥaḳḳā

O şāh-ı mālik-i baḥreyn-i himmet menba’ıdır kim
Nice ās̱ār ü ḫayrātiyle ma’mūr oldu bu dünyā

Nev ās̱ārıŋ biri de işte bu āb-ı zülāl ancaḳ
Yerinde sū-be-sū ḫayrı o şāhıŋ olmada icrā

Bu eṭrāfın kemāl-i iḥtiyācı var idi ṣuya
Ḥayāt-ı tāze geldi bu maḥalliŋ ḫalḳına maḥżâ

Ḳıla ömrün hemān Ḥaḳ baḥr-i bī-pāyāndan efzūn
Muvaffaḳ her zemān ās̱āra ol şāhı ide Mevlā

Lebībā aḳdı āb-ı ṣāfı tārīḫin ider işrāb
Mücedded Ḫān Maḥmūd eyledi bu çeşmeyi iḥyā
1248

Ketebehü ed-dā’i Yesarī-zāde Muṣṭafā  ‘İzzet ġufire lehümā
 

Kitabenin okunuşu için bk. Egemen, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri, 528.

[12]     Baskı yılı 2006 olan İstanbul Tarihi Çeşmeler Külliyatı eserinde çeşmeye dair fotoğrafta söz konusu ifade bulunmamaktadır. Anlaşılan yazı çeşmeye 2006’dan sonra nakşedilmiş. Bk. İstanbul Tarihi Çeşmeler Külliyatı, ed. Necdet Ertuğ (İstanbul: İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi, 2006), 214.

[13]     Söz konusu kitabeye 06.08.1994 tarihi düşülmüştür.

[14]     Asaf Hâlet Çelebi, Dîvan Şiirinde İstanbul (Ankara: Hece Yayınları, 2015), 20.

1 Mayıs 2022 Pazar

Kur’an Okurken Şeytan’dan Korunma


KUR’AN OKURKEN ŞEYTAN’DAN KORUNMA

Cağfer KARADAŞ

أعوذ بالله، بسم الله.

فَاِذَا قَرَأْتَ الْقُرْاٰنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ. اِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَلٰى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ. اِنَّمَا سُلْطَانُهُ عَلَى الَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُ وَالَّذينَ هُمْ بِه مُشْرِكُونَ۟

“Kur’an okuyacağın vakit, ilahî rahmetten kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. Gerçek şu ki, iman etmiş olanlar ve rablerine dayanıp güvenenler üzerinde şeytanın hiçbir etkisi olamaz. Şeytanın etkisi ancak onu dost edinenlere ve vesveselerine uyarak müşrik olanlaradır.” (Nahl 16/98-100)

Yüce Allah bu ayetlerde öncelikle hidayet rehberi olarak indirdiği Kur’an’ı okurken şeytandan korunmayı emrediyor. Ardından da şeytanın etkili olduğu kişilerin özelliklerini sıralıyor.

Buna göre Allah’a iman eden ve güvenen kişiye şeytanın etkisi söz konusu değil. Ancak bir kişi şeytanı dost edinmişse veya onun vesveselerine kendisini açık hale getirmişse, gönüllü olarak şeytanın etki alanına girmiş demektir.

Bir başka husus, Kur’an okuyanlar sadece Allah’ı dost edinenler değil. Şeytanın dostları da onu okuyor. Tabi ki Kur’an’ı okuma ve ondan istifade etme, herkesin niyetine göredir. Allah’ın dostları iyilik ve güzelliğin, şeytanın dostları ise istismarın peşinde. Kur’an’ın hidayet rehberi olmasıyla, şeytanların bunu okuması ciddi bir çelişki, şeytan dostları açısından tam bir tutarsızlıktır.

Bu çelişki ve tutarsızlık, ancak dünyanın imtihan alanı olması ve insanın bu alanda özgür kılınasıyla açıklanabilir. Özgürlük farklı inanç ve davranışları beraberinde getirir. Herkes kendi konumunu güçlendirme ve inancı için çift yönlü gerekçeler bulma peşine düşer. İnanan inancı için, inkârcı da inkârı için. Gerekçelerin çift yönlü olması, kendi inancını güçlendirme karşı tarafı zayıflatma amacına yöneliktir. Neticede dünya hayatı bir yarış ve mücadeleden ibarettir.

Bu tür mücadele hayatın akışı içinde doğaldır. Asıl doğal olmayan yalan yanlış bilgilerle salt imaj bozmak, sırf kötülemek amaçlı eleştiri ve saldırıda bulunmaktır. Böylesi kişinin ne dürüstlük kaygısı vardır ne de gerçek arayışı, karşı tarafa zarar vermektir bütün çabası. İşte tarih boyunca şeytanların ve dostlarının kullandığı yöntemin esası budur. “Çamur at izi kalsın” sözünün tam yansıması. Bunlar, kendi inancını ispattan aciz şeytan tayfası.

Onların amacı kendi inancını doğrulamak veya güçlendirmek değil, karşı tarafa olabildiğince zarar vermek, olumlu olan her şeyi olumsuza çevirmektir. Salt kötü niyetli, sırf kötücül düşünce sahipleridir bunlar. Yaptıkları, insanların zihinlerini bulandırmak, soru işareti bırakmak, şüphe uyandırmak, her şeyi tersinden ele almak, tersine çevirmek, bilimi dogmalaştırmak, dini bozmak; düz olanı ters, hakikati sahte göstermek; temizi lekelemek, herkese kara sürmektir.

Neden? Çünkü bütün çabaları, eylemleri ve konuşmaları kötülük üzerinedir. Bugünün din karşıtları işte böyle bir tayfadır.

İşte bu ayetler tam da bu gerçeğe, Kur’an dahi olsa, kötü niyetli kişilerce her şeyin kötüye kullanılma ihtimaline dikkat çekmekte. Bu yüzden olsa gerek Felak Suresinde “Yarattığın her şeyin kötülüğünden felakın Rabbine sığınırım” dememiz emredilmektedir. Demek ki yaratılmış olan her şeyin kötü tarafı ve kötüye kullanılma ihtimali vardır.

Peki, Felak Sûresinde her şeyin kötülüğünden Allah’a sığınılması emredilmişken neden Kur’an burada ayrıca anılmıştır?

Bunun iki sebebi var: Birincisi, Kur’an gibi şer tarafı asla bulunmayan, salt hayır olan bir şey dahi kötüye kullanılabilir, ikincisi ise Kur’an herhangi bir şey değil, Allah’ın kelamıdır, buna rağmen istismarı söz konusu olabilmektedir. Çünkü dünya, imtihan alanı ve insan kendisine tayin edilen ömür süresi içerisinde özgürdür. Bu özgürlüğünü kötüye kullanma ihtimali her zaman ve zeminde söz konusudur. Yaratıcısı olan Allah’ı inkâr eden, O’nun kelamını istismar etmez mi?

Demek ki şeytanlar ve şeytanlaşmış insanlar hem Kur’an okumakta hem de kendilerince ondan gerekçeler üretmektedirler. Yani Kur’an’ı dahi istismar etmektedirler. Bu yöntem, çok yeni değil. Kur’an’ın inmeye başladığı günden bugüne müşrik, kâfir, münafık hepsi bunun peşindedir. Bugün bu yöntemi ateist, deist, nihilist, anarşist bir takım din karşıtı çevreler kullanmaktadır. Aradaki fark: dünkü kâfirler Kur’an’ın aslını istismar ediyorlardı, bugünküler mealini. Ortak nokta: her iki kesim de saçma sorular ve şüpheler üreterek Kur’an’ın imajını bozma çabasındadır. Aslını istismar edenler emellerine eremedi, Kur’an meydan okudu, onlar cevap veremedi. Onlar gitti, Kur’an hala nurunu yaymakta. Mealler üzerinden istismar yürütenlerin de bütün emelleri kursaklarında kalacaktır.

Ancak onların bu uydurma çabaları ve çarpıtma gayretleri hepten etkisiz değildir. İşte inançlı kesime burada görev düşmektedir. Yapılacak şey onların imaj bozma girişimlerini ve kurdukları tuzakları deşifre etme, hakkın yanında durup hakikate sahip çıkmadır. Bunun için tek yol: Allah’a dayanmak, şeytanlardan korkmamak ve inancında sabit ve sağlam durmaktır. Kimse olmasa da ben varım diyebilmektir. Ancak tek çiçekle bahar olmaz. Öyleyse müminin görevi, Nasır Suresinde geçtiği gibi hem kendini hem çevresini gözetmektir.

Bunun için her daim hazır olmak, hazır olmak için bilmek, bildiğini söylemek, söylediğini yapmak, yaparken kulluk bilincini yitirmemektir.

Kur’an okuma da bu bilinçle olmalı. Okurken Allah’ın kelamı olduğuna inanmalı, inançsızın okumasından kendini ayırmalı, duyguyla anlamı buluşturmalı… Eûzü-besmele çekerek yani şeytanın şerrinden Allah’a sığınarak okumaya başlamalı. Okuma esnasında Kur’an ismine uygun olarak bütün dikkatini Kur’an’a toplamalı, Furkan isminin gereği olarak da tüm çeldiricilerden sıyrılmalı, kendini Kur’an’a vermeli. Sadece Allah için, O’nun mesajını almak, hidayetine ermek için okumalı. O zaman Yüce Allah gönlü Kur’an’a açar, anlamayı kolaylaştırır, dilin bağını çözer ve dinleyenlere de anlama kolaylığı sağlar.

29 Ramazan 1443 / 30 Nisan 2022

 

 


 

Yazarlar