Övgü Âlemlerin Rabb’inedir
Sonsuz övme ve övgü, âlemleri yaratan Allah’a
yönelik yapılır. O ki, yer ve gökleri, hâsılı tüm varlığı yoktan Var Eden’dir.
Hakikati, başka güç ve kudret(lerde) arayanlar, övgüyü sahte tanrılara karşı
bir ritüel haline getirirler. Gerçekte hamd ve övgü, her şeyin sahibi ve
hükmünde isabet eden Yaratan’a yapılır. Nitekim bütün övgüler, O’na yaraşır ve
O’na mahsustur. (Lokman, 26)
Muhtaç olanların övgüsü,
ihtiyaçlarını karşılayacak kimseyedir. Hiçbir şeye muhtaç olmayan, mutlak
övgüye layıktır. Başkasından isteyen, arzu ve istekleri için övgü ve duaya
müracaat eder. İsteklerinin karşılanmasıyla, verenin kulu ve kölesi haline
dönüşür. Minnet içinde kalır, onur ve şerefini yitirir. Bütün övgüye layık olan
Hakk Teâlâ, kulları için minnet istemez; O, yalnız maruf/iyiyi ve maslahatı
emreder, münker ve şerri/haramı yasaklar.