29 Nisan 2019 Pazartesi

Ahır Dağı’nın Zirvesinde Bir Cauchemar/Kâbus


Ahır Dağı’nın zirvesinde bir cauchemar/kâbus[1]

Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma
Yaşlı tarihçi uçaktan inip, Kahramanmaraş merkezindeki oteline yetişir yetişmez, çantasını otele bırakıp, hiç kimseye görünmeden, bir taksi çevirdi ve “kardeşim, beni Ahır Dağının zirvesinde nereye kadar gidebilirsen, oraya götür” dedi ve zaman kaybetmeden taksiye bindi. Taksi şoförü gidebildiği yere varınca, tarihçi parasını vererek, zirveye doğru tırmanmaya başladı. Öyle bir yere vardı ki Kahramanmaraş’ı kucağına almış olan Ahır Dağı’nda, henüz yaprakları bitmemiş, hatta dallarının ucunda bir iki tane sarı alıcın da bulunduğu ağacın gövdesine sırtını dayayarak oturdu ve önünde uzanan uçsuz bucaksız ovanın bilinmez gizemlerindeki derin tarihi düşünmeye başladı…

11 Nisan 2019 Perşembe

Dertli


Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ
Geldiğinde bir hayli endişeliydi. Gözlerinden ve yüz mimiklerinden fark ediliyordu endişesi. Havadan sudan konuşmaya başladık. Ama hiç rahat değildi. Bir derdi olduğunu anlamıştım ama onun açmasını bekliyordum. Derdi açmak da kolay değildir hani. Birinden borç para istemek gibi bir şeydir bu. Kıvrandırır insanı. Sonunda söylenir ama bir delik olsa da yerin dibine girsem gibi bir duygu bütün bedeni kaplar. Onun için üstüne gitmeyi de doğru bulmadım. Açmasını bekledim derdini. Açtı da sonunda. Aslında büyük bir dert değildi. Fakat onun için büyüktü. Gören ve bir şekilde duyan herkes olayı büyütmüş, bir endişe yumağı haline getirmişti. Yumağın ucu kaçmış, bütün ipler birbirine dolaşmıştı.

Yazarlar