Prof.
Dr. Cağfer Karadaş
وَقَالَ لَهُمْ نَبِيُّهُمْ اِنَّ اللّٰهَ قَدْ بَعَثَ
لَكُمْ طَالُوتَ مَلِكاًؕ قَالُٓوا اَنّٰى يَكُونُ لَهُ الْمُلْكُ عَلَيْنَا
وَنَحْنُ اَحَقُّ بِالْمُلْكِ مِنْهُ وَلَمْ يُؤْتَ سَعَةً مِنَ الْمَالِؕ قَالَ
اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيهُ عَلَيْكُمْ وَزَادَهُ بَسْطَةً فِي الْعِلْمِ
وَالْجِسْمِؕ وَاللّٰهُ يُؤْتٖي مُلْكَهُ مَنْ يَشَٓاءُؕ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ
عَلٖيمٌ
“Peygamberleri onlara “Allah size Tâlût’u
hükümdar olarak gönderdi” dedi. Yahudiler “Hükümdarlığa biz ondan daha lâyık
iken ve ona bir zenginlik de verilmemişken nasıl hükümdar olur?” diye itiraz
ettiler. Peygamberleri “Allah onun ilmini ve gücünü artırarak size lider
seçti” diye kesin hükmü bildirdi. “Zira Allah mülkünü dilediğine verir, O’na
sınır konulamaz ve O, her şeyi bilir.”
(Bakara 247)