DAVA VE LİDER III: KENDİNE DEĞİL
DAVAYA ÇAĞIRAN
Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ
قُلْ هٰذِهٖ سَبٖيلٖٓي اَدْعُٓوا
اِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَصٖيرَةٍ اَنَا۬ وَمَنِ اتَّبَعَنٖيؕ وَسُبْحَانَ اللّٰهِ
وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِكٖينَ
“De ki: “İşte
bu, benim gittiğim yoldur.
Ben ve yol
arkadaşlarım kesin ve açık delille sizi Allah’ın dinine çağırıyoruz.
Eşsiz olan,
eksiksiz ve tam olan sadece Yüce Allah’tır.
Ben O’na eş ve
ortak koşanlardan asla olmam.”
(Yusuf 108)
Yol davadır. Dava sahibi yola niyet eden, kararlı olan, yola giren,
yolu tutan ve yola tutunandır; en önemlisi yolda istikamet üzere olandır. Bunun
için yol işaretlerine ihtiyaç vardır. Bir de işaretleri görecek göze, duyacak
kulağa ve değerlendirecek akla.
Lider, kendini bilendir. Kendini bildiği için Rabbini bilendir.
Rabbini bildiği için yolu görendir. Onun bütün derdi ve hedefi çıktığı yolda
davasıdır. O, asla kendine çağırmaz, kendisini göstermez, çıkarını öncelemez. O,
yol işareti gibidir, kendini değil davayı gösterir. Bu yüzden lidere bakan
davayı görür, yola girer, davaya katılır, sahip çıkar, davanın eri ve ferdi
olur. Davada birey bütünün, fert cemaatin, şahıs toplumun ayrılmaz parçasıdır. Başta lider olmak üzere herkes dava eridir,
davayla şekillenirler, davanın ete kemiğe bürünmüş halini temsil ederler.
Lider önde, dava erleri gösterdiği yoldadır. Lideri de erleri de
dava adamıdır. Bu davada hiç kimse ne cinsiyetini ortaya sürer ne onu inkâr
eder ne de cinsiyetçilik yapar; doğal olmak, fıtratı kaybetmemek, insan ve Müslüman
olmak alamet-i farikadır. Zaten Müslüman olmak ve Müslüman bilinmek de budur. Müslüman
takva ve ihsan sahibidir. Takvasıyla kötülüğe geçit vermez, ihsanıyla iyilik
yollarını açar. Hangi cins, ırk, renk, aileden olursa olsun herkes kardeştir ve
bu noktada herkes eşittir. Farklılık dava yolundaki konum, görev ve sorumluluktadır.
Dava eri cinsiyete, ırka, renge ve aileye değil konumuna, görevine ve
sorumluğuna dikkatini yoğunlaştırır.
İşin özü ve esası yolun Sahibini tanımak, davanın Rabbini bilmek, lideri
görevlendiren ve davayı bildiren Yüce İradenin rızasına yönelmektir. Zaten
liderin bütün çağrısı da O’nadır. Bu çağrının ilk sahibi liderlerin öncüsü ve
birincisi olan peygamberdir. Sonraki liderler onu örnek alan ve yolunda yürüyen
dava yolunun vârisleridir. Buradaki miras maddî kazanım veya üstünlük değil
sorumluluk ve görevdir. Çünkü liderlik de dava erliği de bir görevdir.
Bu yüzden lider yolu gösterir, Allah’ın dinine ve rızasına çağırır.
“İşte bu benim gittiğim yoldur. Ama benim asıl çağrım yolun sahibi Yüce
Allah’adır. Bu çağrı O’nu bilmeye, tanımaya ve kul olmayadır. Bu çağrıya uymak imandır,
teslimiyettir ve ihsandır. Dava adamı bu hal ve şuurla şirkten ve şirk koşandan
kendisini ayrıştırır ve fıtratı korunmuş kişiliği temsil eder.
Lider dava yolunda örnek kişiliktir. O, temsil ettiği konumuyla
örnek, verdiği komutlarıyla rehberdir. Hem heyecan verir hem yönlendirir hem
korur hem kollar. Deyim yerindeyse duygu
gazıyla akıl frenini dengede tutar. Ne duygularını bütünüyle frenler ne aklını
boşa çıkartır. Dava erlerinin içinde, onlarla iç içe, aynı dili konuşan, aynı
duyguları paylaşan, aynı yöne yönelen içlerinden biridir. Onlar gibi duyar, onlarla
duygulanır; hakikati görür, yolu gösterir.
O söyleyemeyenin dili, göremeyenin gözü, duyamayanın kulağıdır;
gündüz güneş ışığı, gece mehtap aydınlığı; gölgeleyen bulut, serinleten pınar,
denizler gibi engin, dağlar gibi dingin, ırmaklar gibi çağlayan; milletiyle
gülen ve milletiyle ağlayandır.
Hem yolun yolcusu hem de işaret direğidir. Yolu gösterir, kendini
asla! Arayan onu bulur, bulan sorar, soran yoluna devam eder. O hak yolda,
ümmet yolundadır. Aynı yolda, aynı yönde hep birlikte: Ölümde ve düğünde,
sağlıkta ve hastalıkta, selamette ve musibette, iyi günde ve kötü günde; uzakta
değil, mahallede; yan komşu, kapı komşu; aynı safta, aynı taraftadır… Çünkü o
mümindir, davanın eridir.
“Müminin hâli ne hoştur! Her hâli kendisi için hayırlıdır ve bu hal
sadece ona mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için
hayırlı olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde sabreder; bu da onun için hayırlı
olur.” (Müslim, Zühd,
64)
Başarı ve kazanç onu aldanmışlığa ve büyüklenmeye götürmez,
kaybetmek ve zarara uğramak da yılgınlığa, karamsarlığa ve isyana sevk etmez.
O, Rahmet Peygamberinin izinde ve yolunu gösteren gerçek liderin tarafındadır.
İmanı, eylemleri ve davranışları tutarlıdır. Sağlam iman, tutarlı eylem ve
dürüstlük abidesi ahlak sahibidir. Dava mücadelesinde şükreder kazanır,
sabreder yine kazanır; kalır gazi olur, ölür şehitler hanesine yazılır.
10 Safer 1446 /
14 Ağustos 2024
0 yorum:
Yorum Gönder