Prof. Dr. Mehmet Salih ARI
İslâm Tarihinde ortaya çıkan siyasi ve itikadî ekoller, belli
şahsiyetleri ön plana çıkarmaktadırlar. Ehl-i Sünnet mensupları Hulefa-yı
Raşidin olarak adlandırılan dört halifeyi ön plana çıkarırken özellikle onlar
arasında adaletiyle, ilk kurumları tesis etmesiyle ve diğer uygulamalarıyla Hz.
Ömer’i birçok açıdan örnek gösterirler. Bunun yanında Hariciler, Mutezile ve
Zeydiler Hz. Ömer’in hilafetini meşru kabul ederek onun uygulamalarını örnek
olarak gösterirler. Hatta birçok konuda onun dönemindeki uygulamaları icma
konusu yapmaktadırlar. Yine sözü edilen mezhep mensupları Ömer b. Abdülaziz’e
de ayrı bir önem atfetmekte ve onun uygulamalarını örnek göstermektedirler. Onun
döneminde Şiî ve Harici isyanların durma noktasına geldiği bilinmektedir. Bu
iki önemli tarihi şahsiyetin örnekliği gibi Harici İbadiler arasında da önemli
bir konuma sahip olan menkıbeleri dilden dile dolaşan bir lider (imam) bulunmaktadır.
Bu kişi Rüstemîler devletinin kurucusu İran’dan Afrika’ya göç eden bir ailenin
çocuğu olan Fars asıllı Abdurrahman b. Rüstem’dir. Onun soy şeceresi genellikle
şu şekilde gösterilmektedir: Abdurrahman b. Rüstem b. Behram b. Sabûr b. Bâzân
b. Sabûr Zi’l-Ektâf (Fars Kralı).[1] Abdurrahman
b. Rüstem’in Emevîlerin son döneminde Kayrevân’a geldiği anlaşılmaktadır.
Buradaki ilim ortamında iyi bir seviyeye gelen İbn Rüstem, İbâdîler’in Basra’ya
gönderdiği ilk beş bilgin arasına girebilmiştir.[2]