EZİK
Cağfer KARADAŞ
Gözlerini henüz açmıştı ki, içerden gelen bir çığlıkla yerinden sıçradı. Koştu mutfağa, annesi ağlıyordu. Ne olduğunu sormak istedi, annesinin terslemesiyle karşılaştı. Sessizce dışarı çıktı. Hava çok güzeldi. Güneş açmış, her tarafı yeşilin bütün tonları kaplamıştı. Bahardı, çiçeklerin coştuğu bir mevsimdi. Ama kendi içinde o coşkuyu hissedemiyordu. Eve girmek istiyor, giremiyordu. Ayakları adeta direniyordu. İçeri girdiğinde ne olacağını, nasıl tersleneceğini çok iyi biliyordu. Karnı açtı ama yemek isteyecek gücü yoktu. Mecburen bekleyecekti, annesinin sakinleşmesini ve mutfaktan çıkmasını. Bir fırsatını bulur, mutfağa girer ve bir şeyler atıştırırdı. Bazen bir şey de bulamıyor, kuru yiyecekleri kemirmek zorunda kalıyordu.