30 Ocak 2024 Salı

Şuûbiyye Hareketinin Tarihî Arka Planı ve Tezahürleri: Asabiyyeden Şuûbiyyeye


ŞUÛBİYYE HAREKETİNİN TARİHÎ ARKA PLANI VE TEZAHÜRLERİ: ASABİYYEDEN ŞUÛBİYYEYE

Prof. Dr. Adem APAK

GİRİŞ

Arapça asıllı olan Şuûbiyye kelimesi ş.a.b fiili kökünden türetilmiştir. Kelimenin mastarı olan şa‘b lugatte topluluk, grup, cemaat anlamına gelir. Bu tabir aynı zamanda Araplardaki kabile hiyerarşisinin büyük halkalarından birine de isim olmuştur. Arap sosyal yapısının topluluk derecelendirmeleri yaygın olarak cizm, cumhur, şa‘b, kabile, imâre, batn, fahz, aşîre, fâsıla, raht şeklinde düzenlenmiştir.[1] Bununla birlikte Arap nesep çerçeveleri küçükten büyüğe doğru fahz, batn, imâre, kabîle ve şa‘b şeklinde beşli bir tasnife de tâbi tutulmuştur. Şuûb kelimesi şa‘b’ın cemisi olup, sonundaki nisbet yâ’sı tekilliği, müennesliği ise fırka ve cemaat manasına oluşu temsil etmektedir.[2]

28 Ocak 2024 Pazar

Hz. Ebû Bekir’in Yönetim Anlayışı ve İdarecileriyle Münasebetleri

HZ. EBÛ BEKİR’İN YÖNETİM ANLAYIŞI VE İDARECİLERİYLE MÜNASEBETLERİ


Prof. Dr. Âdem APAK

        GİRİŞ

Hz. Ebû Bekir’in idare politikasında genel hatlarıyla Hz. Peygamber’in (sav) yönetim prensiplerinin belirgin yansımaları gö­rülür. Diğer yandın İslâm tarihinin Hz. Muhammed (sav) döne­mi dikkate alındığında yapılan uygulamalarda Allah Rasûlü’ne (sav) en yakın görüşlerin Hz. Ebû Bekir tarafından serdedildiği, başka bir ifadeyle ashâb içinde daha ziyâde onun yer aldığı grubun görüşlerine itibar edildiğine şahit olunur. Nitekim Kayser, Kisrâ ve Necâşî gibi devlet başkanlarını tanımış bulunan Araplar, bu özelliği sebebiyle Hz. Ebû Bekir’i “Peygamber'in veziri" olarak vasıflandırmışlardır.[1] İbn Kayyim el-Cevziyye de onun idaresinin Hz. Peygamber’in (sav) yönetimiyle çok yakın benzerlik gösterdiğini zikreder.[2]

22 Ocak 2024 Pazartesi

İslam Tarihi Metodolojisine Dair Güncel Tartışmalar

 

İSLAM TARİHİ METODOLOJİSİNE DAİR GÜNCEL TARTIŞMALAR

 

Yunus Emre ÇELİKBİLEK[1]

 

Özet

Günümüz İslam Tarih yazımında tarihçinin hangi meseleleri, nasıl, ne şekilde ele alması ve değerlendirmesi gerektiği noktasında tartışmalar mevcuttur. Mevcut olan tartışmalar metot sorununu beraberinde getirmektedir.

21 Ocak 2024 Pazar

Askeri Kişilik Modeli Olarak Hz. Peygamber (sav)


ASKERİ KİŞİLİK MODELİ OLARAK HZ. PEYGAMBER (SAV)


Prof. Dr. Adem APAK

Hz. Muhammed (s.a.s) bir kuman­danda bulunması gereken güçlü irade ve cesaret, sabır ve tahammül, tereddütsüz sorumluluk üstlenme, emri altındakilere iyi davranma, zorluklara göğüs germe, dava arkadaşlarına güven ve saygı telkin etme, süratle doğru ve te­reddütsüz karar verme, yardımcılarına danışma ve yenilgiden dolayı ümitsizliğe kapılmama gibi vasıflara sahipti. Kendisi mümkün olduğu ölçüde zamanındaki askerî strateji ve taktikleri kullanmaya önem verirken, aynı anda askerlerinin moralini yüksek tutma konusunda da bü­yük başarı göstermiş, maddî ve manevî güçler arasında mükemmel bir denge kurmuştur. Savaş şartlarında insan psikolojisine ve sosyal ilişkilere büyük ehemmiyet vermiş, emrindeki askerlerine karşılıklı sevgi ve saygıyı, yönetici ve kumandanlara itaati, çekişme ve ayrılığa düşmemeyi tavsiye etmiştir.

O Bir Beşerdi Beşerin Bir Güzel Misaliydi


O BİR BEŞERDİ

BEŞERİN BİR GÜZEL MİSALİYDİ

Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ

Onu bilgiye susamışlığıyla, ilme doymayan tarafıyla tanıdım ilkin. Ders okurduk bir grup arkadaşımızla. Hocamızdı ama bizden daha meraklı daha heyecanlıydı. Derslerde bir şey öğreteyim derdinden çok, bir şey öğreneyim heyecanını yaşardı. Bu hali bize de bulaştı, bir daha da çıkmadı.

19 Ocak 2024 Cuma

Hz. Peygamber’in (sav) Vedâ Hutbeleri


HZ. PEYGAMBER’İN (SAV) VEDÂ HUTBELERİ

Prof. Dr. Âdem APAK

Hz. Peygamber’in (sav) Hicretin onuncu yılında (Miladi 632) gerçekleştirdiği haccına Vedâ Haccı, bu esnada toplanan Müslümanlara hitabına da Vedâ Hutbesi adı verilir. Vedâ hutbesi (Hutbetü’l-Vedâ) tabiri İslâm tarihi kaynakları arasında ilk defa Câhiz’in el-Beyân ve Tebyîn’inde zikredilmiş (nşr. Abdüsselam M. Hârûn, I-IV, Kahire 1968, II, 30-31), kendisinden sonra gelen Müslüman müellifler de bu tabiri kullanmıştır. Öyle ki gerek İslâm dünyasında gerekse ülkemizde bu tabirin isminde yer aldığı müstakil eserler kaleme alınmıştır.  Hâşim Sâlih Mennâ’nın Hutbetü’r-Rasûl fî Hacceti’l-Vedâ, (Dübey 1996); Cihan Aktaş’ın Vedâ Hutbesi: İnsanın Temel Hakları, (İstanbul 1992); Vehbi Ünal’ın, Peygamber Efendimizin Vedâ Hutbesi, (İstanbul 1998) ve Yavuz Ünal’ın Hz. Muhammed’in Vasiyeti (Vedâ Hutbesi), (Çorum 2006) kitapları buna örnek olarak verilebilir.

17 Ocak 2024 Çarşamba

Uzzâ

UZZÂ

Prof. Dr. Adem APAK

Sözlükte “çok yüce, azize” manasındaki uzzâ kelimesi, azîzin mübalağalı şekli olan eazze kelimesinin müennes halidir. Bu isim özellikle Kureyş ve Kinâne kabilelerine ait bir put, aynı zamanda da Gatafânlılar tarafından tapınılan dikenli bir ağaç (semüre) karşılığında da kullanılmıştır.[1] Bilhassa Gatafanlılarla yakın alâkası olan bu putun asıl mekanı ise Taif’ten Mekke’ye ulaşan yol üzerinde Batn-ı Nahle vadisinde bulunuyordu.[2]  Bu mabed birinde dişi tanrının (şeytane) tecelli ettiği üç semure (yayvan akasya) ağacının içindeydi.[3] Bu durumda Uzzâ’nın iki puta tekabül ettiği anlaşılır: Bunlardan birincisine göre Uzzâ Kureyş ve Benî Kinâne kabilelerinin taptıkları put olup, ikincisi ise Gatafan kabilesinin taptığı bir ağaçtır.[4]

9 Ocak 2024 Salı

Kaderlerine Terk Edilen Yetim Filistinliler


KADERLERİNE TERK EDİLEN YETİM FİLİSTİNLİLER 

Bu yazı, ırkdaşları ve dindaşları tarafından yalnız bırakıldıkları için yaklaşık üç ay içinde 12 bin 40’ı çocuk, 6 bin 103’ü kadın olmak üzere katledilen 30 bin 676 Filistinli yetim Müslüman ve insan kardeşime ithaf edilmiştir.

7 Ocak 2024 Pazar

İslâm’da Bir Arada Yaşamanın Temelleri


İSLÂM’DA BİR ARADA YAŞAMANIN TEMELLERİ

Prof. Dr. Âdem APAK

Bir arada yaşamanın temelini teşkil eden insan hakları tabiri Batı kaynaklı bir kavram olarak kabul edilmekle birlikte, aslında Hıristiyan kaynaklı değildir. Zira insan hakları başta Katoliklik olmak üzere, Ortodoksluk ve Protestanlık tarafından pek sempatik görülmemiştir.[1] Batı dünyasının bu konuda sicili çok kötüdür. Zira jenosit, engizisyon, otuz yıl savaşları, yüz yıl savaşları Batı tarihine ait kavramlar ve hadiselerdir. Hıristiyanların geçmişiyle karşılaştırıldığında insan hakları bakımından İslâm tarihinin çok olumlu tecrübelere sahip olduğu ise açık bir gerçektir.

2 Ocak 2024 Salı

Modern Zamanlar: Kişiler Yalnız, Bireyler Bencil, Değerler Hiç


MODERN ZAMANLAR:

KİŞİLER YALNIZ, BİREYLER BENCİL, DEĞERLER HİÇ

Cağfer KARADAŞ

Modern zamanlar değerlerin alt üst olduğu, müesses dinlerin baskılanmaya çalışıldığı, yeni yetme ve ayrıksı düşüncelerin revaç bulduğu bir dönemin adıdır. Tanrı’nın hayattan çıkarılarak şirazenin dağıldığı, insanın bireyselleştirilerek ve bütün aidiyetlerinden koparılarak merkeze taşındığı, toplumsal yapıların parçalanıp bireysel yaşamın öne çıkartıldığı bir süreçtir bu çağ.

1 Ocak 2024 Pazartesi

Ashâb-ı Suffe


ASHÂB-I SUFFE 

Prof. Dr. Adem APAK

Hicret Hz. Peygamber’in (sav) risâlet görevini daha iyi şartlarda yerine getirmesi, İslâm dininin daha güçlü bir şekilde yayılması amacıyla gerçekleştirilmişti. Bunun ilk adımı olarak Medine‘de bir mescit inşasına karar verildi. Mescide mekân olarak Hz. Muhammed’in (sav) şehre geldiğinde devesinin çöktüğü yere yakın bir alanda bulunan Sehl ve Süheyl isimli yetimlere ait hurma kurutmalığı olarak kullanılan arsa seçildi. Esasında burası hicretten önce de adı geçen yetimlerin bakımını üstlenen Hazrecli Es’ad b. Zürâre tarafından mescit olarak tahsis edilmişti. Hz. Peygamber (sav) buraya ibadet merkezi inşasına karar verince, sahipleri yerlerini bedelsiz olarak vermek istemişler, ancak Allah Rasûlü (sav) arsanın ücretini kendilerine takdim etmiştir.[1]

Yazarlar