İNTİKAM ADALETİ/ADALETİN İNTİKAMI
El-CEZAU MİN CİNSİ’L-AMEL
Doç. Dr. İbrahim BARCA
Geçen günlerde siyasi arenada helalleşme tartışmaları yaşandı. Bir
parti başkanı, geçmişte veya şu anda zulme uğrayan ve/veya zulme uğrama
durumları geçmişten bugüne devam eden bazı gurup ve çevrelerden helallik
istenmesi gerektiğini dillendirdi. Oldukça gecikmiş olan bu öneri, tüm
mazlumları ve hakları gasp edilmiş tarafları içine almadığı için ve bunu
dillendirenlerin şimdi bile kendi içlerinde gerçek adaletten uzak olmalarından
dolayı adaleti gerçekten gerçekleştirmeyecektir. Onların bu helalleşme
isteklerini yanlış bulan, eleştiren; kin, adavet ve küskünlüklerin devam etmesini
isteyen, intikamın adalet olduğuna inananlar olduğu gibi bu çağrıyı doğru, haklı
ve yerinde bulanlar da mevcuttur. Üçüncü bir taraf ise onların bu çağrısını
basite almakta, art niyetli görmekte veya önemsizleştirmektedir. Helalleşme çağrısı yapanların karşısında
konumlanan birinci ve üçüncü gurubun bu tavır ve tutumlarının altında aslında
paradoksal bir şekilde adalet anlayışları, geçmişte maruz kaldıkları
adaletsizlikler ve muhatapları hakkında adalet bağlamında edinmiş oldukları
olumsuz yargıları temel saiktir denilebilir. Bu saiklerin altında ise bu
gurubun da intikamın adalet olduğuna inanması yatmaktadır. Birinci gurup ile
üçüncü gurup bu helalleşme isteği ve çağrısının adalete hizmet etmeyeceğine
inanmaktadır. Zira onlara göre helalleşme çağrısını dillendirenler, adil
değildir ve gerçekte bu kesimler, intikamın adalet olduğuna
inanmaktadırlar. Bu bakış açısı
maalesef, zamanımızda herkesin herkeste gördüğü bir gerçekliktir. Bu yüzden de
kimse kimsenin adalet retoriğine ve dolayısıyla bu bağlamda olası eylemlerine
inanmamaktadır.