9 Aralık 2021 Perşembe

İntikam Adaleti/Adaletin İntikamı El-Cezau Min Cinsi’l-Amel


İNTİKAM ADALETİ/ADALETİN İNTİKAMI

El-CEZAU MİN CİNSİ’L-AMEL 

Doç. Dr. İbrahim BARCA

Geçen günlerde siyasi arenada helalleşme tartışmaları yaşandı. Bir parti başkanı, geçmişte veya şu anda zulme uğrayan ve/veya zulme uğrama durumları geçmişten bugüne devam eden bazı gurup ve çevrelerden helallik istenmesi gerektiğini dillendirdi. Oldukça gecikmiş olan bu öneri, tüm mazlumları ve hakları gasp edilmiş tarafları içine almadığı için ve bunu dillendirenlerin şimdi bile kendi içlerinde gerçek adaletten uzak olmalarından dolayı adaleti gerçekten gerçekleştirmeyecektir. Onların bu helalleşme isteklerini yanlış bulan, eleştiren; kin, adavet ve küskünlüklerin devam etmesini isteyen, intikamın adalet olduğuna inananlar olduğu gibi bu çağrıyı doğru, haklı ve yerinde bulanlar da mevcuttur. Üçüncü bir taraf ise onların bu çağrısını basite almakta, art niyetli görmekte veya önemsizleştirmektedir.  Helalleşme çağrısı yapanların karşısında konumlanan birinci ve üçüncü gurubun bu tavır ve tutumlarının altında aslında paradoksal bir şekilde adalet anlayışları, geçmişte maruz kaldıkları adaletsizlikler ve muhatapları hakkında adalet bağlamında edinmiş oldukları olumsuz yargıları temel saiktir denilebilir. Bu saiklerin altında ise bu gurubun da intikamın adalet olduğuna inanması yatmaktadır. Birinci gurup ile üçüncü gurup bu helalleşme isteği ve çağrısının adalete hizmet etmeyeceğine inanmaktadır. Zira onlara göre helalleşme çağrısını dillendirenler, adil değildir ve gerçekte bu kesimler, intikamın adalet olduğuna inanmaktadırlar.  Bu bakış açısı maalesef, zamanımızda herkesin herkeste gördüğü bir gerçekliktir. Bu yüzden de kimse kimsenin adalet retoriğine ve dolayısıyla bu bağlamda olası eylemlerine inanmamaktadır.

 

Adalet isteği aslında kimden gelirse ve hangi durumda dillendirilirse dillendirilsin önem verilmesi gereken, sağduyu ile yaklaşılması gereken ve her kesimden insanın onun dolayımında amasız ve lakinsiz üstüne düşeni yapması gereken bir olgudur. Helalleşmek ise barışmaktır. Bir bakıma barış/sulh ise bir daha savaşmamak, kavga etmemek, şiddete başvurmamak ve zulmetmemek üzere küskünlükleri sona erdirmektir. Bunun için de geçmişte yaşanmış her türlü haksızlığı affetmek ve geçmişten ibretler çıkarmaktır. Tüm bunlar ise intikamın adalet olmadığına gerçekten inanan insanlar ve bu insanların meydana getirdiği toplumlarda ancak gerçekleşebilir. Helalleşme retoriğini dillendirenler ve onların bu retoriği bağlamında farklı şekillerde konumlanan mezkûr guruplar intikam almak isteği ve bu istek doğrultusunda hareket etmeye devam ettikleri müddetçe, adalet gerçeği anlaşılmayacak ve adalet sadece başkalarını –hatta insanın ve toplumların kendi kendilerini- kandırma retoriğinden öteye geçemeyecektir.

Nihayetinde intikam almanın adalet olduğuna inanan her birey ve toplum, mutlaka adaletin intikamından nasibini alacaktır.

1 yorum:

Yazarlar