RÜYA HAKKINDA DOĞRU GÖRÜŞ
İbn Hazm el-Endelusî- Trc. Cağfer Karadaş
Mu’tezile’den Nazzam’ın öğrencisi Sâlih “Eğer bizden biri rüya görmüşse, o olduğu gibi gerçek çıkar; sözgelimi Endülüs’teki bir kişi rüyasında kendisini Çin’de görse Yüce Allah o kişiyi Çin’de yaratır” şeklinde bir söz söylemiştir. Bu sözün geçersizliği ve anlamsızlığı gün gibi ortadadır. Gözlemler de akıl da bunun yalan, yanlış ve dayanaksız olduğuna zorunlu olarak karar verir. Gözlem bakımından değerlendirdiğimizde rüyada kendisini Çin’de gören kişi, gerçekte yanımızda uyuyan biridir, hiç de başka bir yerde değildir. Akıl bakımından değerlendirdiğimizde ise, kendisini rüyada kafası kesilmiş olarak gören kişi yaşıyor olduğu açıktır, bunun aksini düşünmek de imkânsızdır. Nitekim sahih bir hadise göre, gördüğü bir rüyasını anlatan kişiyi Hz. Peygamber “şeytanın bu şekilde sizinle oynamalarını bana getirip anlatmayın” diye uyarmıştır.[1]
Rüya hakkında doğru görüş şudur: Rüyaların birçok çeşidi bulunmaktadır:
I. Bazısı
şeytanîdir; belirsiz, karışık ve akılda tutulamayan cinstendir.
II. Bazısı
insanın kendinden kaynaklı olup uyanıkken zihnini meşgul eden şeyler ya düşmanıyla
karşılaşma ve korku ya da sevdiği biriyle buluşma ve korkudan kurtulma şeklinde
kişinin rüyasında ortaya çıkmasıdır.
III. Bazısı
insan tabiatının sonucu olup biyolojik veya psikolojik durumlarının rüyasına
yansımalarıdır.
IV. Bazısı
ise kişi bedeni ve fiilî kirlerden arınıp fikrini ifsat edecek düşüncelerden
kurtulduğunda, Yüce Allah’ın o kişiyi bir takım gaybî hakikatlere muttali
kılmasıdır. Bu noktada rüyanın doğruluk derecesi, kişinin temizlik ve
safiyetteki gayret ve başarısına göredir.[2]
Hz. Peygamber’den (sav) “kendisinden
sonra geriye sadece peygamberlikten mübeşşirât (müjdeleyiciler) kalacaktır, bu mübeşşirât
da kişinin gördüğü veya kişiye gösterilen sâlih rüyalardır, bu tür rüyalar ya
nübüvvetin yirmi altı cüzünden biri ya kırk altı cüzünden biri ya da yetmiş cüzünden
biridir”[3] şeklinde
bilgi gelmiştir. Hz. Peygamber’den (sav) gelen bu bilgi, karışıklıktan uzak ve doğru
rüyayı anlatan en açık nastır. Ancak şunu kabul etmek gerekir ki, Hz. Peygamber
(sav) bu ifadeleriyle sadece peygamberlerin rüyalarını kastetmiştir. Nitekim
bazı peygamberlerin rüyası; peygamberliklerinin, nebevî özelliklerinin ve
faziletlerinin yirmi altıda biri, bazılarının kırk altıda biri, bazılarının ise
yetmişte biridir. Zorlama yollu tevile gitmeksizin bu hadîs zahirine uygun olabilecek
şekilde ancak böyle anlaşılır ve yorumlanır. Yine de en doğrusunu Allah bilir.
Peygamberlerin dışında kalan kişilerin rüyaları ise, kimi zaman doğru kimi zaman yanlış çıkabilir. Doğruluğu ortaya çıktıktan sonra ancak bu kişilerin rüyaları hakkında kesin bir şey söylenebilir. Hz. İbrahim rüyasında olduğu gibi peygamberlerin rüyaları ise görüldükleri anda doğru olduğuna karar verilir. Sözgelimi Hz. İbrahim’in rüyasını peygamber olmayan bir kişi görse ve aynı işi yapmaya kalkışsa; o kişi ya büyük günah işleyen bir fâsık ya insanlarla alay eden sefih ve boşboğaz ya da doğruyu yanlıştan ayıramayan delirmiş biri kabul edilir. Eğer inkârcı bir kişinin gördüğü rüya doğru çıkarsa, bu asla nübüvvetin bir parçası olarak değerlendirilemez; belki anılan inkârcı ve diğerleri için uyarı veya hakikati bulması için işaret anlamı taşır.[4]
NOT: Rüya hakkında daha fazla bilgi için bk Cağfer Karadaş,
"RÜYANIN MÂHİYETİ BİLGİ VE HÜKÜM DEĞERİ". Diyanet İlmi Dergi 53 / 1
(Ocak 2017): 43-62; https://dergipark.org.tr/tr/pub/did/issue/34662/383144
0 yorum:
Yorum Gönder