SELÇUKLU SARAYINDA
BİR DARBE GİRİŞİMİ
Mustafa AK
Uluğ Sultan Alâeddin Keykubat. Beyşehir’de sarayı olan ve Alanya’ya
ismini veren hükümdardır. Anadolu Selçuklu devrinde denizaşırı fetih yaparak
Kırım’ı fethederek ufkunun genişliğini göstermiştir. Devlete en parlak dönemini
yaşatmış ve halk tarafından “Uluğ”
yani yüce sıfatıyla anılmıştır. Saltanatın ilk dönemlerinde bir saray darbesine
maruz kalmıştır. Bu durumdan da galip çıkarak yönetim becerisi ortaya
koymuştur.
Selçuklu devrinin önde gelen komutanlarından Seyfeddin Ayaba’nın
gücü ve kibri o günün şartlarında hükümdarı dahi gölgede bırakıyordu. Sözde
onun komutanıydı fakat sarayı ve hükümdarı tamamen etkisi altına almaya
çalışıyordu. Alaeddin Keykubat’ın bu duruma bir müdahalesinin olması
zorunluydu. Ama o da mevcut durumda çok bir şey yapamazdı. Bir akşam Seyfeddin
Ayaba kendisine destek veren devlet erkânını konağına toplamıştı. Yenilmiş,
içilmiş ve Sultana karşı planlar yapılmıştı. Davet sırasında epeyce içki
tüketilmişti. Ziyafete katılanlardan biri içkili ve kendini şaşırmış bir
haldeyken Alaeddin Keykubat taraftarı Emir Seyfeddin’in yanına uğradı. Bu
haldeyken konuşulanların tamamını ona anlattı. Emir Seyfettin hükümdara bu
planı anlattığında artık Sultanın da bir planı vardı. Seyfeddin Ayaba daha
sonra bir davet daha vermişti. Buna Sultan da mazeret göstererek bu davete
katılmadı. Buna rağmen tehlike devam ediyordu.
Sultan 1223’te Kayseri sarayında bir davet tertip etmişti.
Davetliler arasında Seyfeddin Ayaba da vardı. Bu davete emirler sadece bir
korumaları ile katılabiliyordu. Genel kural buydu. Sultan taraftarı
komutanlardan İsa Bey sarayını etrafını çevirmişti. Davetliler tek koruma ile
saraya alınmışlar ve sarayın kapısı kapatılmıştı. Eğlence meclisi başlamıştı.
Alaeddin Keykubat kadehini kendine karşı darbe planlayan Seyfettin Ayaba için
kaldırmıştı. Bu hareket onun için sonun başlangıcıydı. Sultan son bir defa
hasmının gözüne bakmak istiyordu. Hasmı bir vakitler ona hocalık yapmıştı. Ama
Sultan ihaneti ve darbeyi bağışlayamazdı. Ayaba mevzuya uyanıp davetten
ayrılmaya çalıştığında izin verilmiş ama kapıda karşısına İsa Bey çıkmıştı.
Hemen hapsedildi. Sultanın emriyle Kayseri kalesinin burçlarında
sallandırılarak öldürüldü. Onun destekçisi Başarakavak köyüne isim babası olan
Beşare Bey’de bir odaya hapsedildi. Kapısı kireçle kapatılan bir odada açlık ve
susuzluk içinde öldü. Bazı emirler ise cezalarını hapiste çekeceklerdi. Onlar elbette
şanslılardı.
Anadolu Selçuklu devleti coğrafyamızda Türk hâkimiyetini sürdüren
devletlerden birisidir. Bu devlet döneminde de pek çok darbe girişimi olmuştur.
Bu olay bunlardan birisidir. İlahi adalet burada Alaeddin’in galibiyeti yönünde
tecelli etmiştir. Fakat Sultan sonraki dönemde yine emirlerinin düzenlemiş
olduğu bir suikast ile öldürülecektir. Allah taksiratını affetsin.
Selam ve dua ile
Mustafa AK, Tarih Öğretmeni, mstfknyali@gmail.com