28 Temmuz 2019 Pazar

Benperestliğe Çelme Atma

Benperestliğe Çelme Atma 
Dr. Öğr. Üyesi İbrahim BARCA
احوال دنیا
حال دنيا را چو پرسيدم من از فرزانه ای؟
گفت: يا آب است؛ يا خاک است يا پروانه ای!
گفتمش احوال عمرم را بگو؛ اين عمر چيست؟
گفت يا برق است؛ يا باد است؛ يا افسانه ای!
گفتمش اينها که ميبينی؛ چرا دل بسته اند؟
گفت يا خوابند؛ يا مستند؛ يا ديوانه ای!
گفتمش احوال جانم را پس از مردن بگو؟
گفت يا باغ است؛ يا نار است؛ يا ويرانه ای!
"ابوسعيد ابوالخير"

24 Temmuz 2019 Çarşamba

Tajo Kanyonundaki Vasiyet


لـكلِّ شـيء إذا مـا تمَّ نُـقصانُ        فـلا يُـغـَرُّ بـطيبِ العَيشِ إنسانُ[1]
Yıllar geçmiş, Tarihçi o kadar yaşlanmıştı ki, Tajo Kanyonu’nun patikalarından inerken eski atikliğiyle inemiyor; acemi dağcılar gibi kayalığın bazı çıkıntıları ve çalılıklarına tutunma ihtiyacı görüyordu. Oysaki çocukluk günlerinde, Pervari’deki evinin arkasında göğe doğru yükselen kayalıklarında oynayıp birinden öbürüne atlarken, küçük dağ keçilerini andırıyordu… Şimdi ise, Endülüs’ün şirin ve hüzünlü Ronda şehrini ikiye bölen Guadalevin çayının kanyonuna inerken zorluk çekiyor, hatta bazen nefes almak için küçük molalar veriyordu. Ama onun acelesi, kendisiyle beraber Endülüs’e gelmiş olan öğrencilerinin onu görmeleri ve onun gibi kanyona inme hevesine kapılmaları endişesiydi. Onun için mümkün mertebe onlara görünmeden kanyona inip, gözden kaybolmak istiyordu. Nihayet büyük bir çabadan sonra oldukça yüksek olan Ronda Köprüsünün ayaklarının içinde kaybolduğu kanyonun sularına vardı. Artık o hürdü; ne öğrencileri, ne de onlar gibi Ronda’yı gezmeye gelmiş olan turistler onu görüyordu. Bu yalnızlık hürriyetini eline geçirince de, köprünün üzerinde incelemelerde bulunan turistlere görünmeden hemen kendi incelemelerine başladı. Bir-iki mağaramsı kaya oyuklarını inceledikten sonra, oldukça büyük ve geniş olan bir mağarayla karşılaştı. Mağaranın derinliklerinde, tavanlara ters bir şekilde asılmış birkaç yarasadan başka bir şey yoktu. İçerisi oldukça karanlıktı. İşte tam o sırada, kendisinin “akılsız” dediği telefonu işe yaradı. Telefonun fenerini açtı ve mağarayı incelemeye başladı. Elini mağaranın deliklerine sokup bir şeyler ararken korkmuyor değildi. Çünkü deliklerin birinden kendileri için tehlike zannettikleri bu “mağara yabancısı”na bir akrebin zehirli iğnesini, ya da bir yılanın sivri dişlerini eline sokarak zehir akıtması içten bile değildi. Ama Tarihçinin tecessüsü, korkusunu bastırdığı için teker teker mağaranın deliklerini kolaçan etmeye devam etti. Sonra birden durdu ve telefonun ışığıyla bir delikten çıkardığı cisme baktı. Bu, asırlarca nemli tozlar içerisinde küflenmiş bir cüzdana benziyordu. Hemen kedisini mağaranın dışına atıp, bu garip cüzdanı incelemeye başladı. Yıllar ve asırlar cüzdanı öylesine çürütmüştü ki, neresine ellese, elinde kalıyordu. Ve nihayet, cüzdanın içinde, balmumuyla sıvanmış bir “iç cüzdan”a ulaştı. Tarihçi bu usulü iyi biliyordu. Nitekim bir zamanlar önemli evraklar, balmumuyla sıvanmış bez parçaları içerisinde muhafaza edilirdi. Artık elinde deri cüzdandan bir şey kalmamış, parçaları Tajo çayının suları içerisinde akıp kaybolmuşlardı. Sonra birdenbire Tarihçi irkildi:

9 Temmuz 2019 Salı

Muazzez İlmiye Çığ'ın İbrahim Peygamber Kitabının Eleştirisi

Maruf Çetin

Ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ hanımefendinin "Sümer Yazıları ve Arkeolojik Buluntulara Göre İbrahim Peygamber" kitabını değerlendiren bu notu 2016 da yazmıştım. Burada paylaşmakta faydalı olacağını ümit ediyorum.

Elimizdeki Tevratı ve Kuran'ı ciddi bir şekilde anlayamamış bu kişinin; hakkında bilgi ve verinin daha az olduğu antik Sümer metinlerini nasıl anladığını cidden merak ediyorum.

Verdiği bilgilerin çoğu yanlış. Sümer, Akad ve Aram dillerini bilmesinin mümkün olmadığı derecede hatalı bilgiler var. Çok detaya girmek istemiyorum ama bir iki misal vermek zorundayım.

Örnek, Paddan-Aram diye bir yerden bahsediyor ve bunu iki nehir arası (güya mezopotamya) diye çeviriyor. Halbuki bu arami/arabi bir kelime olup "Aram arazisi" demektir. Arapça'sı Feddan Aram فدان آرام (Aram tarlaları) Bunun gibi çok kelime hataları var.

Mesela diyor ki, Tevratta geçen şahıs adları aslında yer adlarıdır. Demek ki bu şahıslar arkeolojik olarak yokmuş. Tabi ki bu yanlış bir bilgidir.

Yer adları dediği örnekler şöyle İbrahim'in kardeşinin adı Nahor ve babası Terah mesela, diyor ki,

----ALINTI----
"İlginç olanı, Tekvin 11: 10'da İbrahim'in ataları olarak yazılan şahıs adlarının Harran yöresindeki yer adları olması. İbrahim'in bir kardeşinin adı olan Harran şehri hâlâ varlığını koruyor. Diğerinin adı, Nahor. Bunun karşılığı Til-Nahiri. Bunlar, Mari ve Asur metinlerinde (İÖ 1900 1800) bilinen yer adları. Nahor'un yeri bulunamadı, fakat Harran yöresinde olmalı deniyor. İbrahim'in babası Terah adına uyan, Tilşa, Turah, Torah, Til-Turakki şeklinde değişen yer adları var. Torah'ın anlamı, keçi tepesi." (Sayfa 80-81)
----ALINTI----

Torah çok bilinen bir kelimedir ve keçi tepesi diye bir anlamı yoktur. Halbuki keçi tepesi anlamına gelen kelime Tilşa. Arapça etimolojisi تل شاة  Tel-şa(t) keçi tepesi anlamına gelir. 
 
Bir kere yer isimlerinde ön ek "Til" olan kelimeler günümüzde de hala kullanılmakta olan "Tel" yani tepe anlamındadır. Suriye'deki Tel-Abyad gibi. Til-Nahiri, (tel nahori, nahori tepesi) Til-Turakki de (Turakki tepesi) demek. Yer adları ile şahıs adlarını nasıl bu kadar basitçe karıştırabilir? Şimdi Nahor ayrıdır, Tel-Nahor tamamen ayrıdır. Tel Nahor (Nahor Tepesi) bir yer adıdır diye, Nahor diye birinin olmadığını bunun yer adı olduğunu nasıl ileri sürersiniz?

Tevrat, Sümer ve Kuran ile kurduğu benzerlikler aşırı zorlama ve alakasız.

Ancak Kuran ve Tevratın içinde geçen bilgileri doğrudan bu kitaplardan almak yerine bunların karşıtı yazarların kitaplarından alıntılar yaparak anlatmaya tanımlamaya çalışması, olayın olabilecek bütün ilmi ciddiyetini yok ediyor.

Ama şunu okuyunca cidden güldüm:

"(Kuran'da geçen) Yusuf'un Hikâyesinde Hz. Muhammed’in kabul ettiği tek Allah'ı Yusuf'un da bildiği, bunu etrafındakilere anlatması özellikle ön plana alınmış." (Sayfa 109)

Ne bu şimdi uzayda mı yaşıyorsunuz?

Çığ hanım Hz. Muhammmed'ten öncekilerin İslam olması iddiasından tamamen habersiz davranıyor. Yani kabul edin ya da etmeyin İslama ve müslümanlara göre bütün peygamberler aynı Allah tarafından gönderilmiş ve hepsi tek Allah'ı anlatmışlardır. Sadece Yusuf değil, tüm peygamberler tek Allah'ı anlatmışlardır.

Kaynak:
Muazzez İlmiye Çığ, İbrahim Peygamber, Kaynak Yayınları, 5. Basım, İstanbul, 2006


3 Temmuz 2019 Çarşamba

Kedi Köpek Halleri

Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ
-Nasıl da sokuluyordu ayaklarının dibine, yumuşak yumuşak... Yumaşak tüylerini ayaklarına sürttükçe, dayanılmaz bir zevk, karşı konulamaz duygular veriyordu. Okşuyordu. Okşaya okşaya aklı uyuşturuyordu...  “Ne yumuşak, ne uysal” dedi içinden... Bütün derdi de buydu zaten. Bunu dedirtmek ve buna inandırmak... İnandırdı da... Artık uysal ve yumuşak bir varlıktı onun gözünde. Ah kedicik, yavrucuk, yumuşacık hayvancık... Bu onun kedi halleriydi. 

Yazarlar