28 Şubat 2022 Pazartesi

İhtiras

 

Ebû Ömer b. Dâvud

 Son günlerde yine savaşı konuşuyoruz. Savaşa karar veren, uygulayan, öldürmeyi emreden birilerinin isteklerini yerine getiren on binler paylarına düşen öldürme görevini ifa ederken, yüz binler öldürülmemek için çırpınıyor. Sonuç ise kan ve gözyaşı…

25 Şubat 2022 Cuma

Geçmişe Öykünmek

Ebû Ömer b. Davud

İnsanoğlunun hayatında gerçekleştiremediği, bizzat müşahede etmesi mümkün olmayan şeyleri geçmiş üzerinden anlatmak, hatta buna inanmak sıklıkla karşılaştığımız bir durum… Bu, bazen efsaneler üzerinden oluyor, bazen tarihî kişiliklerin hayatı üzerinden… Nitekim araçsız uçan şeyhler, keramet makinası veliler, bir vuruşta yüz düşmanı yere seren cengâverler, gaybı bilen arifler, her davranışında bir hikmet olan âlimler hep geçmişte varlar… Bazen bunların yaşadığımız zamanda müşahede alanımızın dışında meydana geldiğini anlatanlar da var. Hatırlayanlarınız vardır, 28 Ocak 1986’da ABD’de uzay mekiği Challenger kalkıştan kısa süre sonra infilak etmişti. Yıllar sonra sözüm ona şeyh olduğunu iddia eden biri bunu kendilerinden birisinin yaptığını, vidayı gevşettiğini anlatıyor. Akla ziyan bir iddia… Ama buna inananlar olmuştur herhalde…

(https://pixabay.com)

22 Şubat 2022 Salı

Aidiyetlerimizle Bir Arada Yaşayalım mı?

  

Ebû Ömer b. Davud

 Hasbelkader sürekli geçmişle iştigal edince bugün olanlarla geçmişte olanlar arasında sık sık paralellikler kurmak kaçınılmaz oluyor. Ömrümün yaklaşık yarım asrını hatırlıyorum. Bu süreçte toplum sürekli karşıtlık ve düşmanlık üzerine konumlandırıldı. İçte karşıtlıklar, dışta karşılıklar… Sürekli bir çekişme ve kavga hali…

(https://pixabay.com/tr/photos/eller-tak%c4%b1m-birle%c5%9fik-birlikte-1917895/)

20 Şubat 2022 Pazar

Ulan Kafir

Resim: https://pixabay.com/

ULAN KAFİR

Prof. Dr. Şaban ÖZ

Sarığını benim gibi sarmamışsın… Kafirsin!

Misvakının boyu benimkinden kısa… Kafirsin!

Bıyığın benimki gibi kazınmış değil… Kafirsin!

Pantolon giymişsin üstelik kırmızı… Duble kafirsin!

Futbolla ilgileniyorsun dahası Fenerbahçelisin…. Acayip pis kafirsin!

Abarttığımı veya ironi yaptığımı mı düşünüyorsunuz?

O zaman şöyle sorayım; birilerinin kafir veya Müslüman olduğuna biz karar vereceksek ölçümüz ne olacak? Kim olacak?

Allah mı yoksa Allah adına konuşanlar mı?

Sen mi ben mi o mu?

18 Şubat 2022 Cuma

Kitabı Yaşatmak



 KİTABI YAŞATMAK

Elif Gül GÖKHAN

    Kapaklarında ismi ile yazarının koca koca yazdığı kitaplara öyle alışagelmişiz ki o kapakta ne yazıyorsa gökten inen ayet gibi doğru belleriz. Hâlbuki kazın ayağı öyle değil. İki kapak arasındaki o metne verilen isim de yazarı da iddiadan ibaret-miş. Bilirsiniz matbaadan önceki yazılan eserlerde -yani mahtutlarda- öyle kapak başlıkları falan olmaz. Müellif de esere ya isim vermez ya da eserine verdiği ismi mukaddimede zikreder. Her zaman da açık açık “ben bu esere bu ismi verdim bilesiniz ha” demez. Son derece sanatlı ve hünerli bir üslupla yazdığı mukaddimede bilmece gibi sunar eserinin ismini kimi zaman. Müellifi olarak ismini de eserin sonunda ya zikreder ya etmez. Ayrıca müellif sadece meşhur olduğu ismi verip bırakabilir de. Bu hangi “Mehmed (Ağa)” ola ki diye düşünür durursunuz. Bu durumda o kapağa koca koca ne yazacağımız bir muamma oluverir. Biyografik-bibliyografik eserler, kütüphane kayıtları eserin doğru ismini ve yazarını tespit etmek için yardım alacağımız kaynaklar arasında yer alır. Yeni yeni adam edilmeye çalışılan kütüphane kayıtlarının hatalarından bahsetmeye bilmem gerek var mı?[1] Biyografik-bibliyografik eserleri de eleştirel okumak lazım gelir. Dönemin ve müellifin yazı üslubu hakkında bilgi sahibi olmak da. Metnin tek nüshasına bakmak bizi yanıltabileceği için birkaç nüsha da gözden geçirilmeli. Kitap kapaklarındaki koca koca isimlerin hikâyesi işte böyle! Bir kitabı emin bir şekilde ismiyle istemenin ve yine emin bir şekilde o yazara ait olarak sayfalarını çevirmenin arkasında bir emek var-mış. Ve tabii her bilimsel çalışmada olduğu gibi -iyi gerekçelendirilmiş ya da değil- bir iddia. Nitekim yanlış isimlerle ve yanlış kişiye nispetle basılmış eserler bulunmakta.

14 Şubat 2022 Pazartesi

Tövbe: Dünyada Af Kapısı


TÖVBE: DÜNYADA AF KAPISI

Cağfer KARADAŞ 

اعوذ بالله، بسم الله

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحاًؕ عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۙ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللّٰهُ النَّبِيَّ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا مَعَهُۚ نُورُهُمْ يَسْعٰى بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّـنَٓا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَاۚ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدٖيرٌ

(Tahrîm 66/8)

AYETİN ANLAMI

Bu ayetin anlamına dair iki meal/yorum bulunmaktadır. Yorumlardaki farklılık ayetin (وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا مَعَهُۚ) kısmının dilbilgisi açısından bir öncesine bağlanması veya söz başı kılınmasıyla oluşmaktadır. Öncesine bağlanmasıyla birinci meal, söz başı kılınmasıyla ikinci meal meydana gelmektedir.

Genç Yaşta Yitirdiğimiz Bilge Bir Tarihçi: Kasım İLGÜN



Genç Yaşta Yitirdiğimiz Bilge Bir Tarihçi: Kasım İLGÜN

Prof. Dr. Mehmet Salih ARI

14 Şubat 1996 tarihinde ömrünün baharında, daha 36 yaşında bir İslâm tarihçisi ile vedalaştık. Bu vedalaşmanın üzerinden tam 26 yıl geçmesine rağmen hala gözümüzün önünde bilge, cevval, üretken, özverili bir bilim insanının silueti dolaşmaktadır.

10 Şubat 2022 Perşembe

Okuryazar, Okuranlamaz

 

Ebû Ömer b. Davud

Tarihte iletişim için kullanılan birçok yöntem var. Bunlardan biri de seslerin ortak kabullerle anlamlı kelimelere dönüştürülmesi yoluyla olmaktadır. Buna dil diyoruz. Seslere karşılık olmak üzere geliştirilen işaretlerin okunuşu iletişim alanını genişletme ve bilgiyi muhafaza etme açısından önemli bir aşama… Yazı ile iletişimi kastediyorum. Yazıyı okuma ise önemli… İleride daha pratik iletişim yöntemleri geliştirilinceye kadar şimdilik en iyisi bu…


6 Şubat 2022 Pazar

İtaat ve İsyan Arasında Dört Âlim


İTAAT VE İSYAN ARASINDA DÖRT ÂLİM

Mustafa AK

Başlığımızın ismini oluşturan kitap Prof. Dr. Adnan Demircan’ın yeni eseridir. Hoca daha önce “Dört Halife Üç Cinayet” isimli kitabını yazmıştı. Bakalım yeni kitabının ismi ne olacak?  Said b. Cübeyr, Said b. Müseyyeb, Hasan Basri ve Zühri’nin Emevî iktidarı ile ilişkilerini konu alan kısa bir biyografidir. Yani yaşam öyküsüdür. Bahsi geçen âlimler Emevîler döneminde yaşamışlardır. Her birinin kendi durumları ve maceralarına göre devrin valileri ile ilişkileri olmuştur. Bu ilişkiler kişilerin durumuna göre gergin, durağan veya olumlu da olabilmiştir. Said b. Cübeyr’in iktidar ile ilişkisi genel itibariyle gergin olmuştur. Çünkü Emevî idaresine karşı bizzat isyan eden bir kişidir. Neticede idam edilmiştir. Said b. Müseyyeb Emevîler ile mesafeli olmuştur. Ama isyan etmemiştir. Genel itibariyle koz vermemiştir. Yani muhalefeti isyana dönmediği için biraz da aile bağları nedeniyle öldürülmemiştir. Yukarıda ismini belirttiğimiz Said b. Cübeyr’in idamında Arap asıllı olmamasının etkisi büyüktür. Bu âlimlerden üçüncüsü Hasan Basri’dir. Emevî iktidarını eleştirse de muhalif olmamıştır. Yani eleştirileri insanları tedirgin etmemiştir. Genel olarak ilmine saygı duyulan bir isimdir. Zühri ise Emevî halifelerine hocalık yapmış bir isimdir. Ancak onun da eleştirdiği noktalar mevcuttur.

Yukarıda ismi geçen âlimlerin bir şekilde Haccac ile bağlantıları vardır. Haccac dönemin Emevî valisidir. Devletin en güçlü ikinci adamıdır. Bir dönemin OHAL valilerinden daha yukarıda özel yetkili hatta coğrafyasının devlet başkanı sayılabilecek bir adamdır. Yönettiği coğrafya Irak, Suriye’nin bir kısmı ve İran’ı içermektedir. Türkistan fetihleri de onun denetimindedir. Emevîlerin sadık ve en güçlü adamıdır. Ülkede gelir getiren toprakların ayrıca vergilerin büyük bir bölümü elinden geçmektedir. Ülkeyi ultra demir yumruk ile yönetmiştir. Âlimler ile arası pek de hoş olmamıştır. Görev adamıdır. Pek çok muhalif mesleği veya konumu ne olursa olsun onun emriyle öldürülmüşlerdir. Tarz ve yöntem bakımından günümüzün Ortadoğu yönetimlerine çok benzemektedir. İyisi ve kötüsü ile tarih sahnesinde bir izi olmuştur.

Neden Ebu Hanife yok bu çalışmada? Kanaatimce Ebu Hanife ile ilgili olayların Abbasiler döneminde olması etkili olmuştur. Çalışma Emevî dönemi ile sınırlıdır. Bana kalırsa bir diğer nedeni Ebu Hanife’nin mezhep önderi olma konumu nedeniyle ülkemizde hakkında çok farklı kitaplar yazılması nedeniyle kitapta bahsedilmemiş olabilir. Belki de dört mezhep imamının siyasi olaylara bakışı ile ilgili ayrı bir kitap planı da olabilir. Rabbim istifadeyi nasip etsin.

Selam ve dua ile.

Mustafa AK, Tarih Öğretmeni, mstfknyali@gmail.com                                                            


 

Yazarlar