10 Şubat 2022 Perşembe

Okuryazar, Okuranlamaz

 

Ebû Ömer b. Davud

Tarihte iletişim için kullanılan birçok yöntem var. Bunlardan biri de seslerin ortak kabullerle anlamlı kelimelere dönüştürülmesi yoluyla olmaktadır. Buna dil diyoruz. Seslere karşılık olmak üzere geliştirilen işaretlerin okunuşu iletişim alanını genişletme ve bilgiyi muhafaza etme açısından önemli bir aşama… Yazı ile iletişimi kastediyorum. Yazıyı okuma ise önemli… İleride daha pratik iletişim yöntemleri geliştirilinceye kadar şimdilik en iyisi bu…


Geçmişten günümüze farklı işaretler kullanılmış dillerin ifade edilmesi için… Bazen aynı işaretler kullanılsa da imla değişebilmiş ya da kelime ve kavramlara farklı anlamlar yüklenebilmiş. Buna rağmen insanların bir araya getirilen işaretleri okumaları konusunda geniş bir mutabakat sağlamaları mümkün olmuştur. En azından yaşayan diller ve onları ifade eden alfabeler için bu böyle… Zaman zaman görüş ayrılıkları ve farklılıklar olsa da hepimiz harflerin aynı ya da çok yakın sesleri ifadesi, yan yana geldiklerinde anlamlı kelimeler olarak kabulü konusunda uzlaşmış durumdayız.

Bu durum insanın iletişim kurabilmesi için önemli ancak yeterli değil. Çünkü aynı metni okuduğumuz halde farklı şeyler anlayabiliyoruz. Bu farklılığın bir kısmı iradi değil. Bizi biz yapan etkenlerden kaynaklanıyor. İşin içinde kültürel aidiyetimiz, birikimimiz, hatta kişisel özelliklerimiz ve yeteneklerimiz var. Bir kısmı ise iradi… Bilinçli olarak anlamlar yüklüyoruz, farklı sonuçlar çıkarıyoruz. Bazen niyet okuyoruz, bazen olmayanı olmuş zannediyoruz. İradi olmayana bir şey diyemeyiz, ama iradi yönlendirmeye ve hatta tahrife varan okumayı mazur görmek mümkün değil. Bu marazi durumla yine sağlıklı iletişim üzerinden mücadele etmek gerekir herhalde.

Sağlıklı bir iletişim için yazı dediğimiz sembolleri okuyabilmek önemli, ama yeterli değil. Bir de bunları doğru okuyabilmek, yazanın kastının ne olduğunu anlamak için çaba harcamak gerekir. Haddizatında bu kolay değil, ama önemli. Art niyetle, tahrif ederek, niyet sorgulayarak, olmayan şeylerle itham ederek yapılan bir okuma zahiren okuma olsa da anlama değildir. Olsa olsa cehaletin zahirle gizlenmesidir.

Okullarımızda okuryazarlığın yanında okuranlarlığın yöntemi de öğretilmeli, okumanın anlamak için tek başına yeterli olmadığı öğrencilere anlatılmalı.

Ömrünüzü bir disiplinde derinleşmek için veriyorsunuz. Yazdığınız metnin arkasında bir ömür var. Evet, görünen birkaç cümle ama yılların birikimini saklıyor olabilir. Konuyla ibtidai düzeyde ilgisi olmayan biri okuyabiliyor diye, metnin künhüne vakıf olduğunu söylüyor. Hatta kendisinde ona anlam giydirme hakkı görüyor. Bu okuranlamazlıkla her geçen gün daha yüzeysel bir anlama seviyesine düşmemiz, irtifa kaybetmemiz kaçınılmaz…

Herkesin okuduğunu anlayabilmesi için anlayabileceğini okuması da önemli…

Anlayabilmek için doğru metni okumak, okumak için ne okuduğunu anlamak lazım…

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar