İTAAT VE İSYAN
ARASINDA DÖRT ÂLİM
Mustafa AK
Başlığımızın ismini oluşturan kitap Prof. Dr. Adnan Demircan’ın
yeni eseridir. Hoca daha önce “Dört Halife Üç Cinayet” isimli kitabını
yazmıştı. Bakalım yeni kitabının ismi ne olacak? Said b. Cübeyr, Said b. Müseyyeb, Hasan Basri
ve Zühri’nin Emevî iktidarı ile ilişkilerini konu alan kısa bir biyografidir.
Yani yaşam öyküsüdür. Bahsi geçen âlimler Emevîler döneminde yaşamışlardır. Her
birinin kendi durumları ve maceralarına göre devrin valileri ile ilişkileri
olmuştur. Bu ilişkiler kişilerin durumuna göre gergin, durağan veya olumlu da
olabilmiştir. Said b. Cübeyr’in iktidar ile ilişkisi genel itibariyle gergin
olmuştur. Çünkü Emevî idaresine karşı bizzat isyan eden bir kişidir. Neticede
idam edilmiştir. Said b. Müseyyeb Emevîler ile mesafeli olmuştur. Ama isyan
etmemiştir. Genel itibariyle koz vermemiştir. Yani muhalefeti isyana dönmediği
için biraz da aile bağları nedeniyle öldürülmemiştir. Yukarıda ismini
belirttiğimiz Said b. Cübeyr’in idamında Arap asıllı olmamasının etkisi
büyüktür. Bu âlimlerden üçüncüsü Hasan Basri’dir. Emevî iktidarını eleştirse de
muhalif olmamıştır. Yani eleştirileri insanları tedirgin etmemiştir. Genel
olarak ilmine saygı duyulan bir isimdir. Zühri ise Emevî halifelerine hocalık
yapmış bir isimdir. Ancak onun da eleştirdiği noktalar mevcuttur.
Yukarıda ismi geçen âlimlerin bir şekilde Haccac ile bağlantıları
vardır. Haccac dönemin Emevî valisidir. Devletin en güçlü ikinci adamıdır. Bir
dönemin OHAL valilerinden daha yukarıda özel yetkili hatta coğrafyasının devlet
başkanı sayılabilecek bir adamdır. Yönettiği coğrafya Irak, Suriye’nin bir
kısmı ve İran’ı içermektedir. Türkistan fetihleri de onun denetimindedir. Emevîlerin
sadık ve en güçlü adamıdır. Ülkede gelir getiren toprakların ayrıca vergilerin
büyük bir bölümü elinden geçmektedir. Ülkeyi ultra demir yumruk ile yönetmiştir. Âlimler ile arası pek de hoş
olmamıştır. Görev adamıdır. Pek çok muhalif mesleği veya konumu ne olursa olsun
onun emriyle öldürülmüşlerdir. Tarz ve yöntem bakımından günümüzün Ortadoğu
yönetimlerine çok benzemektedir. İyisi ve kötüsü ile tarih sahnesinde bir izi
olmuştur.
Neden Ebu Hanife yok bu çalışmada? Kanaatimce Ebu Hanife ile ilgili
olayların Abbasiler döneminde olması etkili olmuştur. Çalışma Emevî dönemi ile
sınırlıdır. Bana kalırsa bir diğer nedeni Ebu Hanife’nin mezhep önderi olma
konumu nedeniyle ülkemizde hakkında çok farklı kitaplar yazılması nedeniyle
kitapta bahsedilmemiş olabilir. Belki de dört mezhep imamının siyasi olaylara
bakışı ile ilgili ayrı bir kitap planı da olabilir. Rabbim istifadeyi nasip
etsin.
Selam ve dua ile.
Mustafa AK, Tarih Öğretmeni, mstfknyali@gmail.com
söz nasıl olup da Ebu Hanife ye geldi anlamadım. Ne alaka? ilginç (!)
YanıtlaSil