TRANSHÜMANİZM:
ESKİ VESVESE ÇAĞDAŞ ÜTOPYA
Prof.
Dr. Cağfer KARADAŞ
فَوَسْوَسَ اِلَيْهِ
الشَّيْطَانُ قَالَ يا اٰدَمُ هَلْ اَدُلُّكَ عَلٰى شَجَرَةِ الْخُلْدِ وَمُلْكٍ
لَا يَبْلٰى
“Derken, şeytan ona şöyle bir vesvese verdi: “Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacının ve son bulmayacak bir hükümranlığın yolunu göstereyim mi?”[1]
Ölümsüzlük arayışına Kur’an’ın birçok suresinde ilk
insanlar olan Hz. Âdem Hz. Havvâ üzerinden değinilmektedir. İblis “Rabbiniz
size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî yaşayanlardan olursunuz diye
yasakladı”[2] diyerek Hz. Âdem ve
Hz. Havva’yı “ölümsüzleşmek, melekleşmek ve güç sahibi olmak” vesvesesiyle
kandırmıştı.
Onların buna bir an inanmaları ve konulan yasağı
çiğnemeleri, vehmedilen emellerine ulaşmak bir yana ellerinde olanın da
kaçırılmasına sebebiyet vermişti.
“Ağacın meyvesini tattıklarında mahrem yerleri
kendilerine görününce, cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar.
Sonuçta bulundukları yerden çıkarıldılar ve belli bir süre yaşamak üzere
yeryüzüne indirildiler.”[3]
Meğer İblisin hayat ağacı (şeceretü’l-huld) diye
fısıldadığı şey kandırmaca ve aldatmacadan başka bir şey değilmiş.
İnsanoğlunun
içinde ebedileşmek yani ölümsüzleşmek, bitmeyecek bir güç ve imkâna sahip olmak
hep var olagelmiştir. Bu onun hem aldatılması noktasından zayıf tarafı hem de
gelecekte erişeceği ebedî cennet yurduna ulaşmada umut kaynağı olan güçlü yanıdır.
O yüzden dünyada ölümsüzlük istemek yersizdir, onun yeri öte dünyadır.
İnsanoğlu, ilk insanlar Hz. Âdem ve Hz. Havvâ’da
görüldüğü gibi bazen bu zayıf tarafından yakalanır, aldatılır ve aldanır. İnsanın
bu aldanmasında birincisi şeytanın dürtüsü, ikincisi eşyada güç arama
merakı, üçüncüsü ise kendi yaptığına hayranlık duyup tapınması şeklinde
üç faktör bulunur.
Hz. Âdem
örneğinde şeytanın dürtüsü ve eşyada güç vehmetme faktörleri aynı anda etkili
olmuştur. Samiri örneğinde ise kendi yaptığına tapma sarhoşluğu temel etkendir.
1900’lü yıllarda
makinenin icadıyla insanoğlunun başı döndü adeta. Ona bakarak ve kıyaslayarak evreni
hiç bozulmayacak ebedî bir yapı olarak görmeye başladılar. Sonra evrende
bozulmanın muhtemel ve son bulmanın mümkün olduğunu gördüklerinde paralel
evrenler hikayesine sarıldılar. Paralel kafa, paralel yapı ve paralel güç
arayışı hiç bitmedi.
Bugünün
insanının ise teknoloji başını döndürdü. Teknoloji sayesinde bütün
hastalıkların ortadan kaldırılacağı ve ölümsüzlüğe çare bulunacağı vehmine
kapıldı çağdaş insan. Binlerce insanın yok olmasına sebep olan koronavirüsün
hala ilacını bulamadığını unuttu. İnsanın bir üst versiyona taşınması hayalini
kurdu, Üstadın tabiriyle “bir adam yaratma” sevdasına kapıldı. Adına da
Transhümanizm dedi. Transhümanizm, hümanizm hevesinin bir üst versiyonu
olabilir de human yani insanın bir üst sürümünü üretebilir mi?
Transhümanizm,
trans ve hümanizm
kelimelerinin birleşmesinden oluşan bir kavramdır. Hümanizm insanı merkeze alan
ve onu her şeyin ölçütü haline getiren modern zaman felsefesinin adı. Buna
trans kavramının eklenmesiyle transhümanizm insanın yeni imkânlarla, kendi
doğasını aşması veya bir üst versiyona geçmesi iddiasıdır. Bir diğer deyişle
Transhümanizm modern bilim ve teknolojik araçlar vasıtasıyla insanların evrimin
getirdiği mevcut biyolojik, psikolojik ve bilişsel kabiliyetini daha üst
düzeyde geliştirilebileceğine ve yetkinleştirilebileceğine inanan ve
geliştirdiği teknolojilerle bunları hayata geçirmeye çalışan hareket.
Transhümanizmin amaçları arasında insanları adeta
yetenekli robot haline getirmek, savaş terminolojisinde onları robot askerlere
dönüştürmek, hastalıkları ortadan kaldırmak, ömrü uzatmak, daha iyi ve gelişmiş
yaşam biçimleri ve alanları oluşturmak vardır. Bir diğer deyişle bu hareket, insan
biyolojisini ve bilgisayar teknolojisini birleştirerek, mevcut yetenek ve
kapasiteyi güçlendirerek ölümsüzlük dâhil beşerî eksiklik olarak görülen bütün
olumsuzlukları ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
Hastalıktan, yaşlılıktan, güçsüzlükten ve ölümden
arındırılmış tanrı benzeri bir insan arayışı aslında insanlığın tarihi
kadar eskidir. Eski efsanelerin temel ögelerinden olan gençlik iksiri, hayat
suyu (âb-ı hayat); şeytanın vesvesesindeki hayat ağacı
(seceretü’l-huld), Samiri’nin iddiasındaki hayat atı (feresü’l-hayat)
gibi geçmiş aldatma ögelerinin yerine konulmaya çalışılan yapay zekâ
çalışmaları çağdaş insan için sanki yeni bir umut kapısıdır.
Bir başka yönüyle Transhümanizm hırs, merak ve haz
arayışı içinde olan insanın mitolojiyle teknolojinin birlikteliğinden doğmasını
umut ettiği doğaya aykırı fantezi çocuğudur. Hıristiyanlığın baskılarına tepki
olarak Tanrı’nın yerinden edilip insanın merkeze alınma girişimi olan hümanizm
sevdasının bir devamı ve bir üst versiyon arayışıdır.
Samirî’nin yaptığına taptığı gibi geliştirdiği
teknolojinin sarhoşluğuna kapılan ve adeta büyülenen liberal-kapitalist
zihniyetin bir yansımasıdır. Transhümanistler gelecek tasarımcılığı ve
hayalperestlikle (fütüristik ve ütopyacı) yeni bir insan ve yeni bir toplum
inşa etme hevesine kapılmışlardır; insanî olandan ve dinî-ahlakî değerlerden
arındırılmış, yapay ve kurgusal bir dünyanın peşindedirler. Zihni ele
geçirilmiş, programlanmış ve kendi adına yapay zekanın karar verdiği yarı
insanlar için teknolojik hapishane olacaktır artık dünya.
Halbuki bir robot ne düzeyde otonom ise o ölçüde
vicdan ve merhametten yoksundur, her an acımasız bir savaş makinesine dönme
imkân ve ihtimali taşır. Bu yaklaşımla üretilecek yarı makine konumundaki
insan, çağdaş mankurt örneği ve versiyonu olmaya adaydır.
Gene de umutsuz olmamak gerekir. Zira ilmi, kudreti ve
iradesi bütün bir evreni kuşatan Yüce Allah’a inananlar bulunduğu sürece bu tür
hayalperest girişimlerin etkisinin sınırlı kalacağı muhakkaktır.
İnsanoğlu fıtratını ve inancını koruduğu takdirde,
dijital çağda karşılaştığı sorunlar aşılamayacak ve çözüme kavuşturulmayacak
cinsten değildir. Çünkü Yüce Allah insanı bütün bunları aşabilecek bir
donanımda yaratmıştır. Bu yaratılışın doğallığı korunduğu, insanın ruh-beden
bütünlüğün muhafaza edildiği, akıl ve iradenin çağın değersizlik anaforuna
kapılmadığı bilakis ilahî bildirimlerle çizilen fıtrat çizgisine uyulduğu
takdirde bir çıkış yolu bulunur ve sahil-i selamete erilir.
Bu dünya bir yarış alanı olduğuna göre her dönemde
farklı sorunlarla ve engellerle karşılaşılması zaten beklenen bir durumdur.
Bugünün belki de en temel sorunu gelişen iletişim araçlarıyla herkesin her
gelişmeden ve sorundan haberdar olması, her durumdan etkilenmesi, teknolojinin
dışında veya uzağında kaldığında eksik olacağı psikolojisine girmesi ve hatta
kendi dışında oluşan sorunların parçası haline geldiği duygusuna kapılmasıdır.
Aslında insan başta akıl olmak üzere verilen imkânları
kullanır, yaşanan tecrübeleri dikkate alır ve Yüce Allah’ın ilahî
bildirimlerine tutunursa dijital çağın olumsuzlarından büyük ölçüde korunmuş
olur. Gelişen teknolojiyi de emrine veya yedeğine alıp faydasına kullanabilir. Bunun
için lazım olan sağlam inanç, fıtrî irade ve istikamet üzere bir yaşantıdır.
Geniş
okuma için bakınız:
· Ahmet
Dağ, İnsansız Dünya Transhümanizm, Ketebe Yayınları, İstanbul, 2020.
· Editöryal
Çalışma, Transhümanizm”, Yapay Zekâ Transhümanizm ve Din, edit. Muhammed
Kızılgeçit vd., Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2022.
· Seyithan
Can, “Transhümanizmin Ölümsüzlük İddiasının Kelâm İlminin Varlık Anlayışı
Çerçevesinde Kritiği”, Kader 20/2 (Aralık 2022).
21 Şevval 1445 / 30
Nisan 2024
0 yorum:
Yorum Gönder