10 Mart 2024 Pazar

“Gazze Orucu” Ramazan’a Girerken


“GAZZE ORUCU” RAMAZAN’A GİRERKEN

Doç. Dr. Cuma KARAN

İsrail’in Gazze’ye saldırmasıyla birlikte dünya kamuoyunda yeni bir kavram gündeme girdi. Bu, tam anlamıyla hırsızlık anlamına gelen “Israeled-İsraillendim” kavramıdır. Yani “seninle bir eşyasını paylaşan birinin elinden eşyayı aldıktan sonra; elimdekini alıyor deyip yaygara kopararak, millet nazarında kendini o eşyanın gerçek sahibi olarak göstermeye çalışmak” demektir. Bunun bizdeki ifadesi: “Dağdakinin gelip bağdakini kovmasıdır”. Yeni olan bu kavram, İsrail’in Filistin coğrafyasına girip oradaki yerlileri kovması anlamına gelmektedir. İsrail, yaptıklarıyla bir kavramın literatüre girmesine sebep olmuştur. Onlar karşısında duran Gazzeliler hakkında “Gazze Müslümanı Olmak” veya Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde “Gazze Orucu” kavramlarına ne dersiniz? Daha doğrusu böyle bir kavramın zihin dünyamızda bir tasavvuru var mı? Hani son yıllarda salt “Müslümanlığın” güya yetmediği bizler; İslam’ın önüne veya arkasına bir şeyler ekleyerek; “Türk Müslümanlığı, Arap Müslümanlığı, Selefi Müslümanlığı, Modern Müslümanlık” gibi yemek menüsüne benzer adlandırmalara gidiyoruz ya. İşte bunlar gibi bundan sonra Gazze Müslümanlığı ya da Gazze Orucu kavramlarını gündemimize alalım mı? Dünyanın gelmiş geçmiş en azgın ve vahşi katliamının mağdurlarını anlamak ve -ölmemişse- vicdanlarımızı rahatlatmak adına…

Böyle bir iç muhasebeyi ve sadrımızdakini satırlara dökme ihtiyacını, hafızlık yapan kızımın bana sorduğu soru üzerine hissettim. Beyaz kefenli yavrusunu kucağında tutan Gazzeli annenin vakur, iman dolu duruşu karşısında sorduğu şu soru hala beynimde yankılanıyor: “Baba! Bunlar Müslümansa biz neyiz?” Doğrusu zorlandığım nadir anlardan biriydi bu. Cevabı geçiştirmeye çalıştım ama ne ben inandım verdiğim cevaba ne de onu inandırabildim. Şu satırlar bir iç muhasebenin de satırlara yansıması şeklinde aynı hissiyatta olanlarla bir hasbihal mesabesindedir. Zihin dünyamdan geçen şu hususları dua niyetiyle sizlerle de paylaşmak istedim:

1. “Gazze Orucu” dediğimiz şey, 3,5,7 gün boyunca ağza bir şey alamamaktır. Günlerce bir bardak su, bir parça ekmeğin ağza alınmadığı, bir oruçtan bahsediyoruz. İmsak ve iftarı olmayan böyle bir orucu anlayabilir veya nefsimize kabul ettirebilir miyiz? Hani Ramazan Orucunun hikmetlerinden biri de “Fakirin acınacak halini, fakirliğini anlamak ve ona acımaktı”? Gazze Oruçlusu su dahi bulamazken biz Orucumuzu çoğu İsrail malı olan kaliteli hurmalarla açıp, dört dörtlük “Ehli sünnet ve’l-Cemaat” ehli oluşumuzu ispat edelim ve bu arada; sukkari, acve, safavi, mebrum, sugay, hudri, meşruk, kudüs, hurmalarından “hangisiyle iftar etmek daha sevaptır” tartışmasını yapacak mıyız?

2.  Gazze Orucuna rağmen sofralarımızda çeşit çeşit yemekler, israfa varan boyutuyla rutinleşen iftarlarımız olacak mı yine?

3. Gazze’dekilerin eline kuru bir ekmek parçası bile geçmezken bizde günlük çöpe giden, israf edilen ekmek sayısı 6 milyon (5.944.708) maalesef, buna bir son verecek miyiz?[1] Gazze Orucunu tefekkür ederek acaba Ramazan Orucumuz bu israf hastalığımıza şifa olabilecek mi?

4.  Kucağımızda bebeğimiz, ya da yanı başımızda oyuncaklara boğulmuş yavrumuzun oyun keyfi ile dev ekranlarda izlediğimiz dizilerimizle, açlıktan ölmüş iki yavrusu kucağında, defin sırasını bekleyen Gazzeli annenin durumunu, duruşunu ve Müslümanlığını anlayabilecek miyiz? Bu durum uykularımızı kaçırıyor mu? Yoksa Ramazan soframızdaki enva-i çeşit yemek zevkimizi mi bozuyor?

5. Gazze edebiyatı, siyasi soframızda üst köşede yerini koruyacak; “......tarihinde Gazzeli çocuklar sevinecek” öyle mi? O zamana kadar ölmemeyi başaran, yaşama şansını yakalayanlar olabilecek mi acaba?

6. Gazze Müslümanı “Müslümanlığıyla” dimdik ayakta olup direncini, imanını korurken biz birçok konuda istikametimizi kaybetmedik mi? Bir problemi çözmek için gerekli olan tespit, teşhis ve tedavi aşamalarının, ilk halkası olan tespit boyutunu dahi Müslümanca, özgürce konuşamıyoruz değil mi? Mesela düne kadar “Esma’nın” şehadetinden dolayı meydanları inleten bizler, bugün 90 küsur yaşında idama mahkûm edilen babası Bed’i için neden ses çıkarmıyoruz? Ne oldu bize böyle? Canlılığımızı mı kaybettik? Yoksa şuurumuzu mu?

7.  Dağlara buğdaylar serpin ki Müslüman ülkede kuşlar aç kaldı demesinler," diyen Hz. Ömer’in makamında oturanlar acaba Gazzelilerin günlerce süren açlıklarına, artık rutinleşen oruçlarına ruzi mahşerde ne diyecekler? İslam ülkelerinden Gazzelilere gitmesi gereken yiyecek gemileri neden İsrail’in sofralarını süslüyor? Bu konuda etki ve yetki sahipleri “Allah’ın huzurunda açlıktan ölen bebeklerin hesabını nasıl verecekler?

8.  Hayatı açlıkla geçen, günlerce süren orucunu bir yudum su veya bir lokma ekmekle açabilen Gazzeli annenin halsiz bedeni ne kadar zayıfsa, emin olunun maneviyatı ve imanı da o kadar güçlüdür. Zira bu söz ancak öyle bir imandan gelir: “Zafer bir ihtimal değil o Allah'ın vaadidir.” Sadıku’l va’d emin olan Allah’ın rızasına, ancak sadık olanlar nail olur. Gazze Orucu böyle bir şey olsa gerek. Onlarda İman zirvede istikrar bulurken bizde ise bir türlü konaklayacak bir durak bulamaması ne acı bir şey. Hayatta “güven” en büyük güç iken bugün iki milyar Müslümanın yok hükmünde olması ve Gazze Oruçlunun sadece “Hesbiyellah/Allah bana yeter” demesi nasıl bir güvendir?

9. Zaman zaman şova dönüşen iftar çadırlarımızın kokusu Gazzelilerin iftarına mı vesile olacak mı? Yoksa bazı ihtiras, hırs ve hedeflerimizi kamufle mi edecek?

10. Biz Ramazan Orucu’nu tutarken, Filistinliler Gazze Orucu tutuyor. Biz ezan sesiyle donanmış soframızda Ramazan Orucumuzu sevinçle açarken, Filistinli de Gazze orucunu İsrail bombardımanıyla belki de cennette açıyor olacak. Bizde duyulan iftar topunun sesi orucumuzun açılmasının sevinç habercisi iken, Gazze’de aynı saatte duyulan top sesi, en az bir binanın yerle bir edilmesi, bir ailenin toptan yok olması ve dünyaya veda etmesinin, sessiz ölümlerin habercisidir. Aman ya Rabbi! Nasıl bir çelişki; bir top sesi bizde sevinç iken Gazze’de ölümün habercisi...

11.  Ramazan soframızda tabak koyacak boş yer kalmazken, Gazze Orucunda ne sofra kaldı ne de sofrada oturan kaldı. Öyle diyor Gazzeli bir kız çocuğu; “on beş gün önce bütün ailemi katlettiler, bir tek ben kaldım, artık soframızda oturacak kimse de kalmadı”

12. Bugün Batı’da birçok insan hükümetlerini, yönetimlerini bu konuda sorgularken biz o mayınlı alan yerine bari ibadetlerimizi, amellerimizi sorgulasak ne olur? Buna da mı yasak var? Siyasetimizden, uygulamalarımızdan vazgeçtik, inanç ile amel çelişkilerimizi konuşmak da mı zor? Bunu da mı kaybettik?

13. İnsanların tepkisini azaltmak için sembolik olarak iki kamyona ancak denk gelen bir yardımı, iki milyona yakın insanın yaşadığı Gazzeye havadan yardım göndermek ne kadar düşündürücü değil mi? Tarih buna hiç şahit olmuş mudur acaba?

14. Gazze’de canlı kalmak, Gazze’de Müslüman olmak, Gazze’de oruçlu olmak nasıl bir şey, anlayabilir miyiz acaba? Ve bu Ramazan boyunca anlayabilecek miyiz? Ramazan Oruçluları olan bizler Gazze Oruçlularını anlayabilecek miyiz? Sahi, Ramazan Orucumuzdaki soframızda Gazze Orucu da olacak mı?

 Biz de sözde Ramazan Orucumuzu tutacağız, tutuyoruz ve tuttuk elhamdülillah ve Hz. Peygamber’e komşu olmayı istiyoruz, Gazze Oruçlusu da iftarsız, sahursuz orucuyla Hz. Peygamber’e komşu olmayı istiyor. Eğer kalmışsa vicdanımıza soralım Allah aşkına; hak ediyor muyuz? Hangi yüzle, ne istiyoruz? Gazzeli’ye buna yapan ile buna seyirci kalan arasında ne fark var?  “Cennet ucuz değil Cehennem dahi lüzumsuz değil. Zalimler için yaşasın cehennem.” deriz, tamam, anladım ancak “zulme rıza ve sessiz kalmak da zulüm” değil midir? Fiili dua varken kavli duaya hangi fukaha cevaz vermiştir?   Bu işin ucu sanki bize de dokunuyor, ne dersiniz? Şu ayet uykumuzu kaçırmıyor mu?

Sadece içinizden zulmedenlerle kalmayacak olan fitneden (yani; baskı, düzensizlik, kargaşa, hukukun çiğnenmesi, hakka dayanmayan gücün hâkim olması ve böylece kulluk imtihanının kaybedilmesi tehlikesinden) sakının ve bilin ki Allah’ın cezası şiddetlidir.[2]

                                                                 

 



[1] https://israf.org/sayfa/EKMEGINIZI-ISRAF-ETMEYIN/518

[2] Enfal, 8/25.


 

5 yorum:

  1. Okudum ibret alıcı bir yazı slm.

    YanıtlaSil
  2. Nefsimizi ağır gelsede ,empati kurmalıyız,Rabbim zalime fırsat vermesin,sessiz kaldığımız için bizi affetsin.

    YanıtlaSil
  3. Barekellah. Allah tesirini halk etsin..

    YanıtlaSil
  4. Artık gazzelilerin değil kendi akıbetimizden korkmamız gerek

    YanıtlaSil
  5. Allah bizleri affetsin ve kardeşliğin gereğini yerine getirmeyi, bunu temin edecek imanı ve ihlası nasip eylesin.

    YanıtlaSil

Yazarlar