“KİTTY SENDROMU” BAĞLAMINDA GAZZE SALDIRISI
DİB, Eğitim Uzm. İsmail ÇATLI
17 Ekim 2023 olaylarından sonra İsrail’in Filistinlilere yönelik işlediği vahşice suçlar karşısında Müslümanların tepkilerini daha doğrusu tepkisizliğini anlamamıza yardımcı olacak bir sendromdan bahsedeceğim. Kayıtlara “Kitty sendromu” olarak geçen bu olay, an be an izleyen ama buna karşı tepkisiz kalan bir topluluğun durumunu anlatır. Müslümanların, Filistin’de işlenen İsrail vahşet karşısındaki davranışlarına benzerlik gösterdiğinden “Kitty Sendromunun” bugünleri iyi anlamamıza yardımcı olacağını düşünüyorum. “Kitty Sendromuna” konu olan olay kısaca şu şekilde gelişti:
“13
Mart 1964’te, New York’ta Winston Moseley adında bir adam, iş yerinden
ayrılarak evine dönen Catherine Kitty Genovese’ye bıçakla saldırdı. Saat iki-üç
sıralarıydı. Kitty Genovese bu saldırı karşısında yardım istedi, çığlıklar
attı. Yardım istekleri ve çığlıkları çevredeki binalarda yaşayan kişiler
tarafından işitilmişti. Bu insanların çoğu, ne olduğunu anlamak için,
ışıklarını yakmış, pencere önlerine gelmiş ve boğuşmaya tanık olmuşlardı. Yakılan
ışıklar, pencerelerden yükselen gürültüler, saldırganı bir süreliğine
uzaklaştırmış, ancak saldırganı gören tanıklar hiçbir şekilde bu olaya
fiili müdahale bulunmamış, sadece seyirci kalmışlardır. Saldırgan, hiç
kimsenin kadının yardım çığlıklarına cevap vermediğini görünce, ona tekrar
saldırdı. Genovese, saldırgandan kaçmayı tekrar başardı ve ağır yaralı halde
apartmanının girişine doğru ilerledi. Bu ikinci saldırıda ağır yaralanan Genovese’nin
yardımına yine hiç kimse gelmemişti. Adam, ona tekrar -üçüncü kez- saldırmak
için geri döndü ve bu sefer Genovese’yi kendi evinin önünde öldürdü.[1]
Bu olayda birçok nokta dikkat çekicidir.
Kriminal çalışmalar göre ilk saldırı anı ile öldürme arasında yaklaşık yarım
saat olduğu belirtilmişti. Polis raporlarına göre ise bu olaya tanık olan 38
kişi vardı fakat hepsi olaya sadece seyirci kalmıştı. Bu süre boyunca bir kişi
bile mağdura yardım etmedi hatta olay anında hemen polise telefon eden dahi
olmadı.
https://www.psikolojiagi.com/kitty-genovese-sendromu/
New York Times’daki habere göre[2]
Genovese cinayeti gerçekleştikten 2 hafta sonra, soruşturmayı takip eden
dedektifler, tanıklara neden müdahale etmediklerini sorduklarında şu şekilde
bazı cevaplar aldıklarını bildirmişlerdir: Alınan aşağıdaki cevaplar günümüz
Filistin durumuyla ne kadar da örtüşüyor:
1. “Bunun bir sevgili kavgası olduğunu düşündük.” (Zaten Filistinliler
onlara toprak satmışlardı. Onlara zamanında yer vermeselerdi. Misafir
etmeselerdi.)
2. “Açıkçası korktuk.” (Yahudiler çok güçlü bütün dünya
ticareti ellerinde ve güçlü lobileri var-menfaatim)
3. “Yorulmuştum.”
(75 yıldır süren olaylar bize normalleşti-Allah ne zaman yardım edecek.)
Genovese olayında tanıkların
eylemsizliklerini yani birinin yardım çağrısına kayıtsız kalmalarını ilgisizlik
olarak yorumlamak yanlış olabilir. Çünkü izleyenleri, tedirgin, stresli ya da
bir şey yapmaktan çekinmiş olabilirler. Ancak acil bir durumda mağdurun lehinde
faydalı bir yardım davranışı gösterebilmek için oldukça kayıtsız kaldıkları
kesindir. Peki, o halde insanlar neden yardım etmediler ve buna bu kadar
kayıtsız kaldılar? Bu soruya şu araştırma ile cevap vermek mümkündür:
Bu olayın psikolojik tahlilini yapan
Bibb Latane ve John Darley tarafından tespit edilen ve “Genovese Sendromu” adı
verilen bu sosyal problemin ortaya çıkması aşağıdaki temellere dayandırıldı.
Toplumun gözü önünde bir suç işlenirken şu tespitler hala geçerliliğini koruyor:
1. Orada bulunan herkes aslında hiç
kimsenin yardım etmediğini görüyordu.
2. Oradaki herkes, mağdur olan
kişiye kendisinden daha etkili olabilecek birinin yardım etmesini bekliyordu.
3. Olaya müdahale etmek için
utanıyorlar ve özgüven eksikliği yaşıyorlardı.[3]
Bu olayda bizim için önemli olan kısmı olayın
tanıkları sadece olayı izlemişler (olaya tanık olan aynı kişiler birbirlerini
aramışlar, olayı fotoğraflayıp, videosunu çekip birbirilerine atmışlar) ama
kimse ne olaya müdahale etmiş ne de asıl merci olan polisi aramıştı. Zira hepsi
de “nasıl olsa başkası yapar” düşüncesiyle hareket etmişlerdi. Problemi
sendroma dönüştüren de burasıdır.
Resim:
Bkz. Cuma Karan, LP Tekniğiyle Vaiz ve İmamlar İçin Cemaatle Etkili İletişim,
s. 25
İşte günümüz Müslümanları da Filistin
olayı karşısında böyle davranmıyor mu sizce? Bu olaydaki psikopat olan katilde de
İsrail gibi değil mi? Şöyle bir eşleştirmeye ne dersiniz?
1. Psikopat–İsrail,
2. Khatia-Filistin
halkı,
3. Kitty
olayını izleyenler-İsrail vahşeti izleyen (özellikle Müslümanlar)
4. Kitty
Genovese sendromundaki Khatia, kurban olarak öldürüldüğü gibi günümüzde de beş aydır
devam eden savaşta dünyanın gözü önünde binlerce masum sivil, bebek, çocuk,
kadın ve yaşlı insanlar öldürülmektedir.
Olay benzerliği açısından ele almamız bu
durumda özellikle psikopata yönelik fiili bir şeyin yapılmadığından psikopat, yaralama
darp olayını aralıklarla yapmış ve sonuçta tepki görmeyince de cinayeti
gerçekleştirmiştir.
Maalesef bu durum karşısında Müslümanlar
batı halkları kadar vicdan gösteremedikleri gibi İsral’in beslendiği en büyük
damar olan ticareti bile kesememişlerdir. Genovese olayında olduğu gibi olaya
tanık olan kişi sayısı arttıkça, kişinin hissettiği şahsi sorumluluk duygusu da
azalıp daha az yardım etme isteği duymakta. Diğer bir deyişle, olaya tanık olan
kişi sayısının artması, “Benden başka bir kişiler de var,”
düşüncesiyle kişinin yardım etme ihtimalini azaltır ve sorumluluğu diğer
kişilere bırakır. Diğerlerinin yardım edebileceğini ya da zaten edeceklerini
düşünür. Buna sorumluluğun dağılması (diffusion of responsibility) denilir.[4]
Yazımız bu Sendroma benzerliğiyle Filistin Olayının ilk başlangıç noktasıyla ilgili
şu tarihi bilgi ile bitirelim:
Mescid-i Aksa'ya yönelik ilk büyük saldırı bilindiği gibi
6 gün savaşlarından 2 yıl sonra yani 21 Ağustos 1969 yılında yapıldı. Denis
Ruhan isimli Yahudi tarafından kundaklanan Mescid-i Aksa'nın büyük bir bölümü
tahribata uğradı. Yangında birçok tarihi eser ve fethin nişanesi olarak
Salahaddîn-i Eyyubi (el-Kurdi) tarafından Kıble Mescidine konulan, sembolik
değeri oldukça yüksek olan ahşap minber de bu kundaklamada tamamen yandı. Dönemin İsrail başbakanı Bayan Golda Meir, olaydan
sonra tarihe geçen şu sözleri söyledi:
"O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannettim
ki, Müslümanlar dört taraftan İsrail'e girecekler. Ama korkulan olmadı. O zaman
anladım ki: Biz dilediğimizi artık yapabiliriz, zira Müslümanlar uyuyan bir
ümmettir.”[5]
Son olarak, Filistin vahşet olayının
ardından şunu söyleyebiliriz ki, şahit olan kişi sayısı arttıkça, olaya
müdahale eden ve mağdura yardım eden kişi sayısı azalıyor. Bu sebeple,
kalabalık bir yerde dahi olsanız, “Birisi şu İsrail’e dur desin”
“mehdi nerde kaldı” “Kahrolsun İsrail!” demek yerine, sorumluluk almak,
birileri için kurtarıcı bir hamle olabilir.
Ümidimiz; psikopat olan İsrail’in bu
ahlaksızlık, vahşet ve rezaletine teslim olmamak ve aynı zamanda itibarını
kaybeden Müslümanların “Kitty Sendromu”ndan kurtulmalarıdır.
Rabb'im razı olsun hocam. Kaleminize kuvvet...
YanıtlaSilMaşallah güzel olmuş
YanıtlaSilÇok güzel bir benzetme olmuş. Yani müslümanlara muntesibi oldukları din ile değerlenmeyince böyle bir durum gayri müslimlerde olduğu gibi Müslümanlarda da olmuş
YanıtlaSilAkabe yokuşu
YanıtlaSilAllah razı olsun hocam. Uyanışımıza vesile olsun inşallah
YanıtlaSilEyvallah hocam... Allah razı olsun
YanıtlaSil