9 Mart 2024 Cumartesi

“Kitty Sendromu” Bağlamında Gazze Saldırısı


“KİTTY SENDROMU” BAĞLAMINDA GAZZE SALDIRISI

DİB, Eğitim Uzm. İsmail ÇATLI

17 Ekim 2023 olaylarından sonra İsrail’in Filistinlilere yönelik işlediği vahşice suçlar karşısında Müslümanların tepkilerini daha doğrusu tepkisizliğini anlamamıza yardımcı olacak bir sendromdan bahsedeceğim. Kayıtlara “Kitty sendromu” olarak geçen bu olay, an be an izleyen ama buna karşı tepkisiz kalan bir topluluğun durumunu anlatır. Müslümanların, Filistin’de işlenen İsrail vahşet karşısındaki davranışlarına benzerlik gösterdiğinden “Kitty Sendromunun” bugünleri iyi anlamamıza yardımcı olacağını düşünüyorum. “Kitty Sendromuna” konu olan olay kısaca şu şekilde gelişti:

 “13 Mart 1964’te, New York’ta Winston Moseley adında bir adam, iş yerinden ayrılarak evine dönen Catherine Kitty Genovese’ye bıçakla saldırdı. Saat iki-üç sıralarıydı. Kitty Genovese bu saldırı karşısında yardım istedi, çığlıklar attı. Yardım istekleri ve çığlıkları çevredeki binalarda yaşayan kişiler tarafından işitilmişti. Bu insanların çoğu, ne olduğunu anlamak için, ışıklarını yakmış, pencere önlerine gelmiş ve boğuşmaya tanık olmuşlardı. Yakılan ışıklar, pencerelerden yükselen gürültüler, saldırganı bir süreliğine uzaklaştırmış, ancak saldırganı gören tanıklar hiçbir şekilde bu olaya fiili müdahale bulunmamış, sadece seyirci kalmışlardır. Saldırgan, hiç kimsenin kadının yardım çığlıklarına cevap vermediğini görünce, ona tekrar saldırdı. Genovese, saldırgandan kaçmayı tekrar başardı ve ağır yaralı halde apartmanının girişine doğru ilerledi. Bu ikinci saldırıda ağır yaralanan Genovese’nin yardımına yine hiç kimse gelmemişti. Adam, ona tekrar -üçüncü kez- saldırmak için geri döndü ve bu sefer Genovese’yi kendi evinin önünde öldürdü.[1]

Bu olayda birçok nokta dikkat çekicidir. Kriminal çalışmalar göre ilk saldırı anı ile öldürme arasında yaklaşık yarım saat olduğu belirtilmişti. Polis raporlarına göre ise bu olaya tanık olan 38 kişi vardı fakat hepsi olaya sadece seyirci kalmıştı. Bu süre boyunca bir kişi bile mağdura yardım etmedi hatta olay anında hemen polise telefon eden dahi olmadı. https://www.psikolojiagi.com/kitty-genovese-sendromu/

New York Times’daki habere göre[2] Genovese cinayeti gerçekleştikten 2 hafta sonra, soruşturmayı takip eden dedektifler, tanıklara neden müdahale etmediklerini sorduklarında şu şekilde bazı cevaplar aldıklarını bildirmişlerdir: Alınan aşağıdaki cevaplar günümüz Filistin durumuyla ne kadar da örtüşüyor:

1. “Bunun bir sevgili kavgası olduğunu düşündük.” (Zaten Filistinliler onlara toprak satmışlardı. Onlara zamanında yer vermeselerdi. Misafir etmeselerdi.)

2. “Açıkçası korktuk.” (Yahudiler çok güçlü bütün dünya ticareti ellerinde ve güçlü lobileri var-menfaatim)

3. “Yorulmuştum.” (75 yıldır süren olaylar bize normalleşti-Allah ne zaman yardım edecek.)

Genovese olayında tanıkların eylemsizliklerini yani birinin yardım çağrısına kayıtsız kalmalarını ilgisizlik olarak yorumlamak yanlış olabilir. Çünkü izleyenleri, tedirgin, stresli ya da bir şey yapmaktan çekinmiş olabilirler. Ancak acil bir durumda mağdurun lehinde faydalı bir yardım davranışı gösterebilmek için oldukça kayıtsız kaldıkları kesindir. Peki, o halde insanlar neden yardım etmediler ve buna bu kadar kayıtsız kaldılar? Bu soruya şu araştırma ile cevap vermek mümkündür:

Bu olayın psikolojik tahlilini yapan Bibb Latane ve John Darley tarafından tespit edilen ve “Genovese Sendromu” adı verilen bu sosyal problemin ortaya çıkması aşağıdaki temellere dayandırıldı. Toplumun gözü önünde bir suç işlenirken şu tespitler hala geçerliliğini koruyor:

1. Orada bulunan herkes aslında hiç kimsenin yardım etmediğini görüyordu.

2. Oradaki herkes, mağdur olan kişiye kendisinden daha etkili olabilecek birinin yardım etmesini bekliyordu.

3. Olaya müdahale etmek için utanıyorlar ve özgüven eksikliği yaşıyorlardı.[3]

Bu olayda bizim için önemli olan kısmı olayın tanıkları sadece olayı izlemişler (olaya tanık olan aynı kişiler birbirlerini aramışlar, olayı fotoğraflayıp, videosunu çekip birbirilerine atmışlar) ama kimse ne olaya müdahale etmiş ne de asıl merci olan polisi aramıştı. Zira hepsi de “nasıl olsa başkası yapar” düşüncesiyle hareket etmişlerdi. Problemi sendroma dönüştüren de burasıdır.

Resim: Bkz. Cuma Karan, LP Tekniğiyle Vaiz ve İmamlar İçin Cemaatle Etkili İletişim, s. 25

İşte günümüz Müslümanları da Filistin olayı karşısında böyle davranmıyor mu sizce? Bu olaydaki psikopat olan katilde de İsrail gibi değil mi? Şöyle bir eşleştirmeye ne dersiniz? 

1. Psikopat–İsrail,

2. Khatia-Filistin halkı,

3. Kitty olayını izleyenler-İsrail vahşeti izleyen (özellikle Müslümanlar)

4. Kitty Genovese sendromundaki Khatia, kurban olarak öldürüldüğü gibi günümüzde de beş aydır devam eden savaşta dünyanın gözü önünde binlerce masum sivil, bebek, çocuk, kadın ve yaşlı insanlar öldürülmektedir.

Olay benzerliği açısından ele almamız bu durumda özellikle psikopata yönelik fiili bir şeyin yapılmadığından psikopat, yaralama darp olayını aralıklarla yapmış ve sonuçta tepki görmeyince de cinayeti gerçekleştirmiştir.

Maalesef bu durum karşısında Müslümanlar batı halkları kadar vicdan gösteremedikleri gibi İsral’in beslendiği en büyük damar olan ticareti bile kesememişlerdir. Genovese olayında olduğu gibi olaya tanık olan kişi sayısı arttıkça, kişinin hissettiği şahsi sorumluluk duygusu da azalıp daha az yardım etme isteği duymakta. Diğer bir deyişle, olaya tanık olan kişi sayısının artması, “Benden başka bir kişiler de var,” düşüncesiyle kişinin yardım etme ihtimalini azaltır ve sorumluluğu diğer kişilere bırakır. Diğerlerinin yardım edebileceğini ya da zaten edeceklerini düşünür. Buna sorumluluğun dağılması (diffusion of responsibility) denilir.[4] Yazımız bu Sendroma benzerliğiyle Filistin Olayının ilk başlangıç noktasıyla ilgili şu tarihi bilgi ile bitirelim:

Mescid-i Aksa'ya yönelik ilk büyük saldırı bilindiği gibi 6 gün savaşlarından 2 yıl sonra yani 21 Ağustos 1969 yılında yapıldı. Denis Ruhan isimli Yahudi tarafından kundaklanan Mescid-i Aksa'nın büyük bir bölümü tahribata uğradı. Yangında birçok tarihi eser ve fethin nişanesi olarak Salahaddîn-i Eyyubi (el-Kurdi) tarafından Kıble Mescidine konulan, sembolik değeri oldukça yüksek olan ahşap minber de bu kundaklamada tamamen yandı. Dönemin İsrail başbakanı Bayan Golda Meir, olaydan sonra tarihe geçen şu sözleri söyledi:

"O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannettim ki, Müslümanlar dört taraftan İsrail'e girecekler. Ama korkulan olmadı. O zaman anladım ki: Biz dilediğimizi artık yapabiliriz, zira Müslümanlar uyuyan bir ümmettir.”[5]

Son olarak, Filistin vahşet olayının ardından şunu söyleyebiliriz ki, şahit olan kişi sayısı arttıkça, olaya müdahale eden ve mağdura yardım eden kişi sayısı azalıyor. Bu sebeple, kalabalık bir yerde dahi olsanız, “Birisi şu İsrail’e dur desin” “mehdi nerde kaldı” “Kahrolsun İsrail!” demek yerine, sorumluluk almak, birileri için kurtarıcı bir hamle olabilir.

Ümidimiz; psikopat olan İsrail’in bu ahlaksızlık, vahşet ve rezaletine teslim olmamak ve aynı zamanda itibarını kaybeden Müslümanların “Kitty Sendromu”ndan kurtulmalarıdır.

 



[1] “Queens” 1964; Küçükşenel ve Urhan, 2014”

[2] Dowd, 1984,

[3] Kitty sendromu, Yasin İlker, yasinilker.com

[4] Latane ve Darley, 1968.

[5] Https://mescidiaksaarsivi.com/icerik.asp?cat=1&item=204


 

6 yorum:

  1. Ömer Yolalan10 Mart 2024 01:36

    Rabb'im razı olsun hocam. Kaleminize kuvvet...

    YanıtlaSil
  2. Maşallah güzel olmuş

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir benzetme olmuş. Yani müslümanlara muntesibi oldukları din ile değerlenmeyince böyle bir durum gayri müslimlerde olduğu gibi Müslümanlarda da olmuş

    YanıtlaSil
  4. Akabe yokuşu

    YanıtlaSil
  5. Allah razı olsun hocam. Uyanışımıza vesile olsun inşallah

    YanıtlaSil
  6. Eyvallah hocam... Allah razı olsun

    YanıtlaSil

Yazarlar