Ebû Ömer b. Dâvûd
Her yıl Ramazan ayında sakızın orucu bozup
bozmadığını, son yıllarda imsak vaktinin ne zaman girdiğini tartıştığımız gibi
miladî yılbaşı geldiğinde Milli Piyango’nun kumar olup olmadığını tartışıyoruz.
Aslında Milli Piyango İdaresi, yıl boyunca bu çekilişleri yapıyor, yani bu
oyunu oynatıyor; ama bizim gündemimize ikramiyenin fazlalığı ve ilginin
yoğunluğu sebebiyle yılbaşlarında geliyor.
İlginç bir şekilde eskiden dindar insanlar bilet
alsın ya da almasın Milli Piyango’yu meşru görmez, hatta bir çeşit kumar olarak
değerlendirirdi. Bu genel yargının dışında kalan bazı kişiler de vardı. Sanırım
görüşlerini ifade edebilecek yeterli platformlar bulamıyorlardı. Şimdi önüne
gelen kılıcını çekip sosyal medyada sağa sola sallayabiliyor. Henüz bu kişilere
dur diyecek bir sistem de yok maalesef…
Son zamanlarda piyangonun Kur’ân-ı Kerim’de
haram kılınan meysirden (Mâide 5/90-91) farklı olduğu, dolayısıyla haram
olduğunun söylenemeyeceğini savunan kişiler ortaya çıktı. Sosyal medyada yazıp
çizilenlerin arka planını ölçme yazanların ilmî birikimleri hakkında bilgi
sahibi olma imkânımız yok. Bir zanda da bulunmak istemem. Ancak şunu
söyleyebilirim: Her önüne gelenin görüş beyan ettiği bir sistemde medeniyetten
değil, kaostan söz edilebilir.
Efendim, bir şeyin haram olup olmadığına karar
verme hakkı Allah’a aitmiş. O halde Kur’ân’da ismen zikredilmeyen hiçbir şeyin
haram olduğu söylenemezmiş. Tarihî tecrübemize baktığımız zaman -bazı
istisnalar hariç- Allah Resûlü döneminden modern döneme kadar Müslümanlar
dinleriyle ilişkilerini böyle kurmamışlar.
Aklıma öğrencilik döneminden bir hatıra geldi.
Yurtta bekçilik yapan, içki içtiğini duyduğum, hatta “Pek ayık gezmez” diye
öğrenciler arasında konuşulan biri vardı. Bir gün turnikeden geçerken Erzurum
ağzıyla, “Ḫoca nerde oḳirsen?” diye sordu. “İlahiyat Fakültesi’nde” dedim.
“Elhamdülillah biz de Müslümanız. İçki içirem ama şarabi ağzima sürmirem” dedi.
“Ne içiyorsun?” dedim. “Raḳi içirem” dedi. “Şaraptan ne farkı var?” dedim.
“Olir mi Ḫoca? Şarabi Allah Ḳur’an’da ismen zikretmiş. Allah’ın ismen haram ettiği
bir şeyi içecek değilim herhalde. Belçi Allah raḳi içeni affeder” dedi.
Bu mantığa göre Allah uyuşturucu Kur’an’da
zikredilmediği için haram olmamalı. Şimdi bir çıkıp eroinin haram olduğu
söylenemez, derse ne olacak?
Kur’an’da belirtilen haramların yanında Hz.
Peygamber’in emir ve yasakları vardı. Dahası bu kaynakları kullanarak sonraki
asırlarda karşılaşılan sorunları çözmek üzere yeni kararlar alınmıştır. Eğer bu
yapılmazsa insanlar yine de sorunlarını Kur’ân’ı hayatın dışında tutarak
çözmeye çalışacaklardır.
Tabii insanların içtihatları kabul görürse
kıyamet ifade der. Kabul görmeyen içtihadın yaşama şansı olmaz. Bir de
içtihadın otorite tarafından uygulanması da önemli.
Piyangoya gelirsek piyango, kumar çeşitlerinden
biridir. Bunu tüzel ya da gerçek bir kişinin yapması arasında fark yoktur.
Kumar, insanların emek harcamadan kazanç elde etme yollarından biridir. Bu
yolun bütün çeşitleri haramdır. En azından ben böyle anlıyorum. Yoksa Kur’an’da
sözü edilen meysir, zaten şimdi uygulanan bir kumar değildir.
İnsanın fıtratında çok yorulmadan, emek
harcamadan zengin olma duygusu vardır. Din, gelenek ve kanun, bu duyguyu meşru
zeminde tutmaya çalışır. Haksız kazancın iyi bir şey olmadığını anlatır, hatta
dünyevî ve din tarafından uhrevî müeyyideler koyar.
İşin kötü tarafı kumarın yasak olduğu bir ülkede
şans oyunları adı altında bazı oyunların oynatılmasıdır. Devlet, birkaç günlük
hayalde sonra büyük bir hayal kırıklığına sebep olacak bir işi yapmakta, dahası
kumarda olduğu gibi hep oynatan kazanmaktadır.
Şimdi iyi tarafından bakarsanız çekiliş
yapılıncaya kadar on binlerce insan zenginlik hayalleri kurar. Hayal kurmayı
parayla satan devlet kurumu bu arada binlerce kişiye istihdam sağlıyor. Sonra
kazanan kişi bir anda gördüğü para karşısında kafayı yemezse bir süreliğine
zengin olarak yaşıyor. Peki, bunun kötü tarafı ne? İnsanların zaaflarını kazanç
yolu olarak görmek, devletin bireye karşı olan sorumluluğunu yerine
getirmemesi, ruh sağlığına zarar vererek suç işlenmesi…
Kumar kanunen yasak olmasına rağmen bunun bir
çeşidi olan piyango ve tahmin oyunlarının serbest olması anlaşılır bir şey
değil. Devletin bu işlere alet edilmesi daha da kötü… Bir dönem devlet içki
üretiyordu. Ama aynı devlet, Yeşilay adıyla bir dernek kurarak alkolle mücadele
ediyordu.
Bence devlet, vatandaşına zarar verecek herhangi
bir icraata imza atma hakkına sahip olmamalı. En azından bunu bilerek
yapmamalı…
Devlet, bir ara askere giden bu milletin
çocuklarına ayda otuz paket sigara vererek ülkemizin sigara kartellerinin
pazarı olmasını sağlamıştır. Subay ve astsubaylar daha kaliteli sigara içsinler
diye onlara Silahlı Kuvvetler markalı filtresiz ya da filtreli sigara üretim
hizmet etmiştir. Devletin Tekel sigara fabrikalarında yıllarca sigara
üretilmiş; sigaranın yaygınlaşması için bütün yollar kullanılmıştır. Peki, bir
devlet vatandaşının kanser olmasını ister mi? Maalesef bizim devletimiz bir ara
buna aracı olmuştur.
Devletin vatandaşın ruh sağlığını düşünme
zorunluluğu vardır. Bunu yapmazsa vatandaş olarak bizim hatırlatmamız, bunu
istememiz gerekir. Devletin görevlerini hatırlatmalı ve yetkilileri
uyarmalıyız. Evet, bir vatandaş olarak devletin bu fitne ve belaya el atmasını
istiyor ve bekliyorum.
ebuomerbindavud@gmail.com
0 yorum:
Yorum Gönder