Şimdi
anlıyorum niçin
Eski
şairler onların
Yapımına
Tarih
düşerlerdi
Kendisine
benzediğini
Bilirdi
şair bir çeşmenin
Onun
doğumunu kutlardı
Böylece
şiirle
Bilirlerdi
çeşmelerin de
Kendileri
gibi
Toplumun
ortasında
Çağıldayıp
durduğu şairler[1]
KİTÂBE-İ ÇEŞM-İ KURU
Elif Gül GÖKHAN
Kimiyle İstanbul’un
görkemli yapıları arasında, kimiyle de sokak aralarını telaşla, umursuzca
arşınlarken birdenbire hiç beklemediğimiz bir yerde rastlaşırız. Halkın “aziz”
kabul edip ikram edilen tek damlasına minnetle dualarla[2]
karşılık verdiği “su”yu taşıyan bu kıymetli yapılar tüm mütevazılığı ile gelen
gideni karşılar. Artık çoğunun lülelerinden suları akmasa da tüm hoyrat
muamelelerimize rağmen, zarif ve güzel edalarıyla bizi kendilerine uyanmaya
zorlarlar. Varlığı borçlu olduğu pratik kaygılara estetik kaygıların da eşlik
ettiği ve sanat eseri özeniyle var edilen tarihin sessiz tanıkları çeşmelerimiz
sadece göze hitap etmez, kitabeleriyle bizle konuşurlarken de zarafetlerini
korumaya özen gösterirler.
Çeşmeler
eşyanın arkayüzünün
Fotoğrafını
çekerler
Olayların
geçmiş zamanın
Toplumun
ve tarihin[3]
Mesela;
Sultan III.
Ahmed yaptırdığı çeşmenin kitabesine kendi elleriyle yazdığı “Aç besmeleyle iç
suyu Hân Ahmed’e eyle du‘â” mısraında[4]
çeşmenin suyunu yudumlayanlardan büyük bir tevazu ile kendisine dua etmelerini
ister.
Gülhane
Parkında eski sarnıcın yanında küçük bir çeşme
Ab-ı hayatın ‘aynı olan işbu
çeşmenin
Âsâr geçti varmadı kimse farkına
Buldu emanet eyledi ihya müceddiden
Verdi hayat doğrusu Gülhane Parkına
Mısralarıyla[5]
kimselerin kendisinin farkına varmadığından yakınmakta iken Koca Yusuf Paşa
Sebili ise
Akıttı sel sebil ırmağını güya ki
cennetten
Hayat olsun ‘ibâdullaha kim
‘aynü’ş-şifâdır bu
Bu semtin âb ü tabın verdi Hakka
âsaf-ı yektâ
Şerefle
sahil-i Fındıklı fahr etse revadır bu
Mısralarıyla[6]
Fındıklı sahiline ne kadar çok yakıştığıyla övünür, adeta cennet ırmağından
akan bu şifalı suyunun içenlere hayat olmasını diler.
Hekimoğlu Ali Paşa Külliye Sebilinin
ise üst kısmındaki levhalar boyunca dönerek yazılan﴿وَسَقَيهُمْ رَبُّهُمْ
شَرَابًا طَهُورًا﴾ (Rableri onlara tertemiz bir içecek
sunmaktadır)[7] ve ﴿عَيْنًا
يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيرًا﴾ (Bir pınar ki Allah’ın kulları ondan içerler ve diledikleri
gibi akıtırlar)[8] ayet-i
kerimeleri bulunmaktadır.[9]
Ya da sadece hayrat sahibinin adı ve
Allah rızası için sade bir Fatiha isteği, birçoklarında olduğu gibi.
Peki Üsküdar’ın Kuruçeşme durağının arkasında
bulunan II. Mahmud Çeşmesi, nam-ı diğer Kuru Çeşme, dikkatinizi çekti mi? II.
Mahmud Han’ın 1248/1832 senesinde yaptırdığı çeşme, suyu uzun zamandan beri
akmayınca halk arasında “Kuru Çeşme” olarak anılmış. Kaba taştan yapılmış büyük
bir haznenin üzerine oturtulmuş çeşmenin[10]
üst kısmındaki kitabesini Şair Lebîb Efendi (ö. 1284/1867) söylemiş, Hattat Yesârizâde Efendi (ö. 1264/1849) ise
yazmıştır. Kitabe, yaptırdığı hayratların çokluğu ile çeşmenin banisi II.
Mahmud’u övdükten sonra bu çeşmenin o yöre halkına taze hayat getirdiğini
söyler.[11]
Ancak her gördüğümde ilk gün gibi
garipsediğim son yıllarda çeşmenin mermerine kazınan yazılardan ötürü
rahatsızlığımı ifade etmek isterim. “Araba Yıkamak Yasaktır”![12]
“Bu çeşmeye zarar veren Allah’ından bulsun”![13]
Üstelik her vuruşu çeşmeyi kanatan bu sözler resmî mecralarca kazınmıştı. Ne
çeşme kültürümüz ne İstanbul ne de ahalisi, sayelerinde amel defterlerinin
kıyamete dek kapanmayacağına inanarak yaptırdıkları, çeşmelere bu kaba sözlerin
nakşedilmesini hak ediyor. Ecdadımızın bize bıraktığı medeniyetle, kültürle
övünüp duruyoruz; ancak belli ki geleceğe bizim ne bırakacak olduğumuzla
ilgilendiğimiz yok. O sözleri okuyunca bir İstanbul sakini olarak gocundum ve
geçmişimize-geleceğimize karşı mahcubiyet hissettim. Başuçlarında ruhlarımızı
okşayan ayetler, hadisler, hayır dualar, şiirler görmeye alışkınız biz
çeşmelerimizin. Bugün (11.05.2022) ise çeşmenin önünden geçerken bahsettiğim ilk
yazıyı görmedim ve çeşmeye iğreti duran bu yazının silinmesine sevindim. Darısı
ötekine diyelim.
Bû
haber kim söylenür hem zâhir ü bâtındadur
Revnakı bu kâ’inâtun şehr-i Konstantindedür[14]
Zarif olalım, İstanbul’a zarafet yakışır.
Ayrılmadan önce III. Ahmed Meydan Çeşmesi bize neler söyler, kulak
verelim mi?: https://www.youtube.com/watch?v=Mv5suEKzm3A
EK 1: Sultan III. Ahmed Meydan Çeşmesi
Osmanlı Kitabeleri Projesi (OKP), “III. Ahmed Çeşmesi”
(Erişim 12.05.2022). http://www.ottomaninscriptions.com/verse.aspx?ref=list&bid=1434&hid=1833
EK 2: Gülhane Parkı Çeşmesi
OKP, “Gülhane Parkı Çeşmesi” (Erişim 12.05.2022).
http://www.ottomaninscriptions.com/information.aspx?ref=list&bid=931&hid=1038
EK 3: Koca Yusuf Paşa Çeşme ve Sebili
OKP, “Koca Yusuf Paşa Çeşme ve Sebili” (Erişim 12.05.2022).
http://www.ottomaninscriptions.com/information.aspx?ref=list&bid=984&hid=1105
EK 4: Hekimoğlu Ali Paşa Sebili
Kültür Envanteri, “Hekimoğlu Ali Paşa Sebili” (Erişim 12.05.2022)
https://kulturenvanteri.com/yer/hekimoglu-ali-pasa-sebili/#16/41.006568/28.935455
EK 5: Kuru Çeşme (II. Mahmud Çeşmesi)
OKP, “II. Mahmud Çeşmesi” (Erişim 12.05.2022).
http://www.ottomaninscriptions.com/verse.aspx?ref=list&bid=639&hid=682
EK 6: Kuru Çeşme (II. Mahmud Çeşmesi)
Çekim Tarihi: 11.05.2022
Elif Gül GÖKHAN, İstanbul Üniversitesi, Temel İslam Bilimleri Doktora Öğrencisi
[1]
Sezai Karakoç, Ayinler/Çeşmeler
(İstanbul: Diriliş Yayınları, 2021), 46.
[2] “Su gibi aziz ol”, “Su verenlerin çok
olsun”.
[3] Karakoç, Ayinler/Çeşmeler), 52.
[4] Rüknü Özkök, Günümüz Diliyle
İstanbul’un Sessiz Kitabeleri (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, 2017), 22-31.
[5] Özkök, İstanbul’un Sessiz Kitabeleri,
55.
[6] Osmanlı Kitabeleri Projesi (OKP), “Koca
Yusuf Paşa Çeşme ve Sebili” (Erişim 12.05.2022). Verse
| Database for Ottoman Inscriptions | Osmanl Kitabeleri Projesi
[7] İnsan, 76/21.
[8] İnsan, 76/6.
[9] Özkök, İstanbul’un Sessiz Kitabeleri,
206.
[10] Affan Egemen, İstanbul’un Çeşme ve
Sebilleri (İstanbul: Arıtan Yayınevi, 1993), 528.
[11] Mu’allâ āb-ı rū-yi salṭanat şāhinşeh-i ‘ālem
Cihān müstaġraḳ-i baḥr-i seḫā vü luṭfudur hālā
Dem-ā-dem cūybār-ı cūdı cārī oldu devrāna
İḥāṭa itdi deryā-yı ‘atāsı ‘ālemi ḥaḳḳā
O şāh-ı mālik-i baḥreyn-i himmet menba’ıdır kim
Nice ās̱ār ü ḫayrātiyle ma’mūr oldu bu dünyā
Nev ās̱ārıŋ biri de işte bu āb-ı zülāl ancaḳ
Yerinde sū-be-sū ḫayrı o şāhıŋ olmada icrā
Bu eṭrāfın kemāl-i iḥtiyācı var idi ṣuya
Ḥayāt-ı tāze geldi bu maḥalliŋ ḫalḳına maḥżâ
Ḳıla ömrün hemān Ḥaḳ baḥr-i bī-pāyāndan efzūn
Muvaffaḳ her zemān ās̱āra ol şāhı ide Mevlā
Lebībā aḳdı āb-ı ṣāfı tārīḫin ider işrāb
Mücedded Ḫān Maḥmūd eyledi bu çeşmeyi iḥyā
1248
Ketebehü ed-dā’i Yesarī-zāde Muṣṭafā ‘İzzet
ġufire lehümā
Kitabenin
okunuşu için bk. Egemen, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri, 528.
[12] Baskı yılı 2006 olan İstanbul Tarihi
Çeşmeler Külliyatı eserinde çeşmeye dair fotoğrafta söz konusu ifade
bulunmamaktadır. Anlaşılan yazı çeşmeye 2006’dan sonra nakşedilmiş. Bk. İstanbul
Tarihi Çeşmeler Külliyatı, ed. Necdet Ertuğ (İstanbul: İstanbul Su ve
Kanalizasyon İdaresi, 2006), 214.
[13] Söz konusu kitabeye 06.08.1994 tarihi
düşülmüştür.
[14] Asaf Hâlet Çelebi, Dîvan Şiirinde
İstanbul (Ankara: Hece Yayınları, 2015), 20.
0 yorum:
Yorum Gönder