Prof. Dr. İhsan
Süreyya Sırma
Siirt’ten
İstanbul’a geliyordum. Benim geleceğimi bilen bir arkadaşım, “Hocam İstanbul
Hava Alanı şehre çok uzak; müsaade edersen, o gün benim kardeşim hava alanına
gelip seni arabasıyla alsın” dedi. Ben de, “Teşekkür ederim. Bu iyiliğinizi de yapmış
gibi kabul ediyorum. Ancak, hava alanında hem otobüsler var hem de ticari
taksiler. Allah’a şükür onlara verecek kadar param da var! Onun için kardeşin
zahmet edip gelmesin; ben yine de size medyun-u şükran olayım” dedim. Arkadaşım
yine üsteledi: Hocam sen İstanbul Hava Alanına inince, bir zahmet kardeşime alo
de, o gelip seni alsın! Ben de hayır olmaz, dedim; ve ayrıldık.
Allah’a
şükür salimen İstanbul Hava Alanına inince, her yolcunun yaptığı gibi, kapalı
olan telefonumu açtım. Fakat telefonu açmamla zilinin çalması bir oldu. Beni arayan, havaalanına gelmesini
istemediğim İrfan’dı. Ona, “arkadaşım ben taksi tutmak üzereyim” dediysem de,
gençliğine rağmen bu işlerde benden daha tecrübeli olan İrfan, “Hocam, bu
mümkün değil. Çünkü siz daha aprona gelmediniz ki! demez mi?
Uzatmayayım:
Bizim İrfan havaalanına geldi ve beni arabasına alarak İstanbul’a doğru yola
koyulduk.
Baktım ki
İrfan arabayı biraz hızlı kullanıyor;
kibarca ona:
-
İrfan ben fazla hız yapılmasına karşıyım. Hatta bana
kızılmasına rağmen, trafik kurallarına harfiyyen uyarım! Hele “yeni şofarlar”
türemişler ki, araba mı sürüyorlar, yoksa Palandöken’de slalom mu yapıyorlar,
belli değil! Bunlara “makasçılar” mı, yoksa “lejyon katilleri” mi
diyorlar, her neyse, ben bunlara “tatmin olamamış zıpırı caniler”
diyorum.
Ben bunları söyleyince, bizim İrfan,
-
Hocam! Ben de trafikte “makas atmayı” çok
seviyorum! demez mi!
İkimiz de birbirimize şok olmuştuk. Ona dedim ki:
-
İrfan kardeşim, hukuk dilinde buna “taammüden
adam/adamlar öldürmek” denir! Sen şimdi makas atmaya kalkışsan, ki ben buna
asla müsaade etmem, ve Allah korusun, bir kaza yapsan, ben senin aleyhine
şahitlik yaparım. Çünkü sen bile bile kaza yapıp insan öldürmeye gidiyorsun.
Kaza olduğunda da bu iğrenç hukuk size gereken cezayı vermediğinden, bu “makas
canileri” yüzünden, her gün onlarca insanımız ölüyor. Gözünü sevdiğim İslȃm
Hukuku olsa, bu “potansiyel katiller”, bu cürümlerini işleyemezler!
Çünkü İslȃm Hukukunda taammüden adam öldürmenin cezası kısastır. Yani makas
atıp bir insanı öldüren cani şoför, aynı şekilde öldürülür. Ama ülkemiz,
Batılı olacağız diye bütün değerlerini kaybetti. Hele hele yüz karası bir “İstanbul
Sözleşmesi” vardır ki, bizimkilerin zamanında(2011’de) milletimize hediye
edilen bu “cehennem sözleşmesi”, ülkemizde ahlȃk diye bir şey bırakmadı!
Kadın kocasına kızıp onu şikâyet ediyor; kocayı hemen evinden
uzaklaştırıyorlar! Sanki “Amazonların Devleti”ndeyiz! Daha fazla ileri
gitmeyeyim. Bizimkiler işi ehline sormadan, “kapıldım gidiyorum Batı’nın
rüzgȃrı”na deyip, emperyalist Batı’ya köle olmak için her herzeyi yemeye
başlayınca, “makasçı katiller” de, “tabancalı magandalar” da
çoğalır gider…
Ben nefes almak için susar susmaz İrfan söze başladı:
-
Hocam ben durumun bu kadar vahim olduğunu bilmiyordum.
Ve makas atmayı zevk için/hava atmak için yapıyordum. İnsan öldürmek aklımın
ucundan bile geçmez! Ama kimse bize bunları bu şekilde anlatmadı ki! Size söz
veriyorum. Bundan sonra milyonlar verseler, trafik kurallarını çiğneyip,
insanların haklarına tecavüz etmeyeceğim! Şimdiye kadar attığım makaslar için
de herkesten özür diliyorum. Gerçi Allah’a şükür hiçbir kaza yapmadım amma,
sizin dediğiniz gibi olabilirdi. Beni uyardığın için çok teşekkür ederim…
İrfan beni
Fatih’teki evime getirdiğinde, radyodan şu haberi duyuyorduk:
“TEM'de
makas dehşeti: 4 ölü, 10 yaraladı
İstanbul TEM Otoyolu Maslak mevkiinde makas atarak
ilerlediği iddia edilen bir otomobil, önünde seyreden başka bir otomobile
çarptı. Kaza nedeniyle 4 kişi hayatını kaybetti, 10 kişi de yaralandı. Polis,
"makas atarak" ilerlediği öne sürülen ve kazanın ardından olay
yerinden kaçan sürücüsünün kimliğini belirledi. Emniyet güçleri firari sürücüyü
yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor”.
Sevgili Devlet yöneticileri! Lütfen Batı’ya uşak olma
adına çıkarttığınız “meşum İstanbul Sözleşmesi’ne uymak için bütün
kutsallarınızı bir kenara atacağınıza, lütfen kendinize gelin. Zira o iğrenç
sözleşme ile birilerine verdiğiniz tavizlerle, durum o hȃle geldi ki,
Kıyamet’te Allah’a nasıl cevap vereceğinizi bilemezsiniz!
و ما علي الرسول الأ البلأغ
0 yorum:
Yorum Gönder