Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ
120 yıl olmuş.
Cennet mekan
Abdulhamit Han tarafından kesintisiz Üniversite kuralı.
Bu ilk
üniversitenin üç fakültesinden biri İlahiyat Fakültesi.
İlahiyat
Fakültelerinin kuruluşunun 120. Yılı dolayısıyla bu
yıl içinde varlıklarıyla, kattıklarıyla ve sorunlarıyla bu fakültelerin ele
alınması ve daha iyi bir yere ve yapıya kavuşturulması noktasında bir dizi çaba
ve çalışmanın olmasını bekliyor ve diliyoruz. Biz de kalemimizle elimizden
geldiği kadar bu yıl boyunca görüşlerimizi dile getirmeyi düşünüyoruz. İlk
yazımız İlahiyat Fakültelerinin kısa tarihi olacak. Hayırlara vesile olması
dileğimizle…
***
İLAHİYAT FAKÜLTELERİNİN KISA TARİHİ
İlk Kuruluş
Türkiye de ilk
İlahiyat Fakültesi Osmanlı’nın son döneminde Abdulhamit Han tarafından 31
Ağustos 1900’de açılışı yapılmış, 01 Eylül 1900’de öğrenime başlamıştır. Dârulfünûn-ı
Şahane adıyla kurulan bu üniversite içinde Edebiyat ve Hikmet, Ulum-i
Riyaziye ve Tabiiyye ile birlikte Ulum-i Âliye-i Diniyye Şubesi
adıyla ilk ilahiyat fakültesi açılmıştır. Bu ilk ilahiyatın hocaları arasında
yeni ilm-i kelam hareketinin ilkleri arasında yer alan Abdullatif Harputî
bulunmaktadır. Onun kaleme aldığı Tenkîhu’l-Kelam fî Akâid-i Ehli’l-İslam
adlı eser fakültenin ilk ders kitaplarından biridir.
İlk İsim
Değişikliği
İttihad ve Terakki
iktidara geldiğinde ilk ilgilendiği kurumlar arasında üniversite ve ilahiyat
fakültesi olmuştur. 1908 yılında üniversitenin ismi İstanbul Dârulfünun olarak;
Ulum-i Aliye-i Diniyye Şubesi olan ilahiyatın ismi de Ulûm-i Şeriyye
Şubesi şeklinde değiştirilmiştir. 1912 yılında ise fakülte programına da
müdahale edilmiş ve oryantalist bir zihniyetle yeni bir program hazırlanmıştır.
İlk Kapanış
Medrese
mensupları İlahiyat Fakültesini adeta kendi bahçelerinde bir gece kondu gibi
görmüşler. Ancak medreselerin yeni gelişmeler karşısında yetersiz kaldığının da
farkında olduklarından ilahiyata müdahale etmeden önce kendilerine yönelik bir
düzenleme yapılmasının gereğini görerek 1914 yılında çıkarılan Islâh-ı Medâris
Nizamnamesiyle bütün İstanbul medreseleri Daru’l-Hilafet-i Aliyye adıyla tek
bir medrese haline getirilmiştir. Bu çerçeveden olmak üzere Medresetü’l-Eimme
ve’l-Huteba ile Medresetü’l-Vâizin gibi yeni kurumlar oluşturulmuştur. Bu
girişim ve gelişmeler muvacehesinde Daru’l-Fünun içerisinde Ulum-i Şeriyye
Şubesi’ne gerek olmadığı iddia edilerek kapatılması yoluna gidilmiştir. Bu
yılın kayda değer bir gelişmesi de İnas Dârulfünunu adıyla ilk kadın
üniversitesinin kurulması olmuştur.
İkinci Açılış
Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde ilk İlahiyat Fakültesi, 03 Mart 1924’te kabul edilen Tevhid-i
Tedrisât kanunuyla birlikte 11 Mart 1924 yılında açılmıştır. Aynı yıl nispeten
yeni ve iyi bir yapılanmaya kavuşturulmuş olan Daru’l-Hilafet-i Aliyye dahil bütün
Medreseler fiilen kapatılmış ve yerlerine orta öğretim için İmam-Hatip
Mektepleri ile İstanbul Dâru’l-Fünûnu çatısı altında İlahiyat Fakültesi ikinci
defa açılmıştır.
İkinci Kapanış
1933 yılına
kadar faaliyetini sürdüren bu fakülte, anılan tarihte üniversitede yapılan üniversite
reformu çerçevesinde yok sayılmış, oluşan boşluğu doldurmak için yerine öğretim
üyesi ve öğrencisi olmayan İslam Tetkikleri Enstitüsü kurulmuştur. Aynı
yıllarda öğrenci yokluğu gerekçe gösterilerek İmam-Hatip Mektepleri de
kapatılmıştır.
Üçüncü Açılış
1924 yılında
açılan İlahiyat Fakültelerinin hocaları arasında yer alan Şemseddin Günaltay’ın
başbakanlığı sırasında CHP grubunda büyük tartışmalarla kabul edilen bir kanun
ile 21 Haziran 1949 tarihinde Ankara Üniversitesi’ne bağlı olarak üçüncü kez İlahiyat
Fakültesi açılışı gerçekleşmiştir. İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu gibi bazı milletvekillerinin
bu fakülteler Sosyoloji bölümlerine dönüştürüldü tespiti doğrultusunda pozitif/profan
bir zihniyetle ilk programı hazırlanmıştır. 1959 yılında Yüksek İslam
Enstitüleri’nin açılmasıyla birlikte ancak İlahiyat Fakültesi programında ciddi
iyileştirilme gerçekleştirilebilmiştir.
Yeni bir Yüksek
Okul: Yüksek İslam Enstitüleri
1924 kurulan
sonra 1933’te öğrenci yokluğu gerekçesiyle fiilen kapatılan İmam Hatip
Mekteplerinin yerine 1949 yılında ilk olarak İmam-Hatip Kursları açılmış,
ardından bu kurslar Okula dönüştürülmüştür. Ancak bu okulların diplomaları Lise
düzeyinde kabul edilmediğinden mezunları Üniversiteye dolayısıyla İlahiyat
Fakültesine doğrudan giremiyorlardı. Bunun üzerine İmam Hatip Okulların devamı
olacak şekilde bir yüksek okul kurulması girişimi başlamış ve 19 Kasım 1959
yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak ilki İstanbul’da olmak üzere
Yüksek İslam Enstitüleri kurulmuştur. Zamanla bu Enstitüler Konya, Kayseri,
İzmir, Erzurum, Bursa, Samsun ve Yozgat olmak üzere yedi şehirde açılmıştır.
İkinci Fakülte
Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin tek başına yeni ihtiyaçlara cevap verememesi
dolasıyla ikinci bir İlahiyat Fakültesinin kurulması düşünülmüş ve 1971 yılında
Erzurum Atatürk Üniversitesine bağlı İslamî İlimler Fakültesi adıyla yeni
fakülte öğretim hayatına başlamıştır.
YÖK ve Yeni
Yapılanma
12 Eylül 1980
Darbesi sonrası 06 Kasım 1981 tarihinde YÖK kurulmuş ve bütün akademik birimler
bu kurumun bünyesine alınmıştır. 1982 yılında Yüksek İslam Enstitüleri,
İlahiyat Fakültelerine dönüştürülerek illerinde bulunan Üniversitelere
bağlanmıştır. Yozgat Yüksek İslam Enstitüsü kapatılmış, Erzurum’da İslamî
İlimler Fakültesi ile Yüksek İslam Enstitüsü İlahiyat Fakültesi adı altında
birleştirilmiştir. 1983’te YÖK İlahiyat Milli Komitesi tarafından hazırlanan
çakılı programı fakültelerine göndermiştir. Öncekilerden farklı olarak
programda felsefe tarihi yer almış, pedagojik formasyon dersleri nispeten
artırılmış, ayrıca programa Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Tarihi ile Türk
Dili dersleri eklenmiştir.
Yeni Bölüm ve
Budama
1997 yılında
post modern darbe olarak nitelenen 28 Şubat sürecinde ise İlahiyat
fakültelerinin hazırlık sınıfları kapatılmış, Arapça dersleri program içine
alınmış, önceki programa göre içerikte radikal bir değişiklik yapılmamıştır.
Radikal değişiklik kesintisiz öğretim sistemiyle oluşturulan İlköğretim
okullarına din dersi öğretmeni yetiştirilmek üzere ilahiyat fakülteleri
bünyesinde 1998-1999 öğretim yılından itibaren İlköğretim Din Kültürü ve
Ahlak Bilgi Öğretmenliği Bölümü adı altında mevcut ilahiyat programına göre
içeriği oldukça zayıf bir program oluşturulmuştur. Bu paralelde İlahiyat
programlarından pedagojik formasyon dersleri kaldırılmış, oluşan boşluğu
doldurmak veya tepkileri azaltmak için 2002-2003 Öğretim yılında Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Tezsiz Yüksek Lisans Proğramı adı
altında sınırlı sayıda öğrenciye pedagojik formasyon dersi verme yoluna
gidilmiştir. Öte yandan fakültelerin öğrenci kontenjanları düşürülmüş, getirilen
katsayı uygulamasıyla öğrenci kaynağı İmam-Hatip Liseleri olarak sınırlandırılmıştır.
Bu süreçte bazı İlahiyat Fakültelerinin kontenjanları 20 öğrenciye kadar
düşürülmüştür.
Paralel
İlahiyat
YÖK Genel
Kurulu, 26.05.2006 tarihinde aldığı bir kararla, din kültürü ve ahlak
bilgisi öğretmenlerini yetiştirme işini eğitim fakültelerine vermiştir.
Böylece 1998’den beri İlahiyat Fakülteleri bünyesinde bulunan İlköğretim
Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Öğretmenliği Bölümleri, Eğitim Fakültelerine
bağlanmıştır. Ayrıca bölümün ismi Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Eğitimi
Bölümü şeklinde belirlenmiştir. 2010-2011 Öğretim yılında is bölümün ismi
tekrar İlköğretim Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Öğretmenliği Bölümü
olarak değiştirilmiştir. Bu bölümlere adeta paralel ilahiyat görevi yüklenmiş,
ilahiyat fakülteleri mezunlarına getirilen öğretmenlik hakkı kısıtlamaları uzun
süre devam etmiştir.
Yeni ve Özgün
Program
2009 yılında
ise İlahiyat Milli Komitesi tarafından İlahiyat programları yeniden ele
alınmış, ilk olarak 8 fakültede uygulanmak üzere zorunlu hazırlıklı ve lisans
derslerinin en az % 30’u Arapça öğretimli bir program oluşturulmuştur. Bu
program normalleşme sürecinde hazırlanmış olmasına rağmen 28 Şubat döneminde
programdan çıkarılan pedagojik formasyon derslerine yer verilememiştir.
Program
Karmaşası Dönemi
1
2013 yılında
İlahiyat Çalışma Grubu tarafından oluşturulduğu belirtilen ancak 15.08.2013
tarihinde YÖK genel kurulundan bir takım değişikliklere uğratılarak çıkarılan
çakılı bir program fakültelere gönderilmiş ve aynı anda tüm sınıflara
uygulanması istenmiştir. Bu karar içinde aynı zamanda İlahiyat Fakültelerinin
isminin değiştirilmesini de öngörülmüştür.
2
Başta İlahiyat
çevreleri olmak üzere geniş bir kamuoyu kesiminin tepkisi sonucu YÖK 15.08.2013
tarihli toplantısında isim değişikliğini ve gönderilen programı geri çekmiştir.
3
2015 yılında bu
sefer YÖK İlahiyat Fakültelerindeki hazırlık sınıflarını kaldırıp eğitim
süresini 5 yıla çıkarmak için İlahiyat dekanları ile toplantılar yapmaya
başlamış, oluşan tepkiler üzerine bu karardan da vazgeçilmiştir.
4
Son olarak
01.07.2015 tarihinde YÖK Yürütme Kurulu toplantısında hazırlık sınıfı kapatılan
İlahiyat/İslami İlimler Fakülteleri ile hazırlıkları devam eden İlahiyat
Fakültelerinde dil yeterliliği ve alan uzmanlığında yetkinlik kazandırmak
gerekçesiyle bazı temel İslam Bilimleri Bölümü derslerinin yarıyıllara
yayılarak öğretilmesi noktasında bir karar alınmıştır. YÖK’te bazı üyeler
tarafından oluşturulan program üniversite senatolarından geçirilmek suretiyle
bir çok fakültede uygulamaya konulmuştur.
Son durum
Son durumda
İlahiyat Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi, Dini İlimler Fakültesi adıyla
100’ün üzerinde fakülte bulunmaktadır. Gelinen noktada programlarında
oluşturulmuş bulunan karmaşa bir yana aşırı öğrenci yüklemesiyle kalite
bakımından ciddi gerilemelerin olduğu aşikardır. Din Kültürü Bölümü’nden sonra
ilk defa 2005 yılında Ankara İlahiyat Fakültesi bünyesinde açılan ve şu anda
sayıları 20’ye ulaşan, adeta paralel ilahiyat gibi işlev gören uzaktan eğitim
İLİTAM (İlahiyat Lisans Tamamlama) programları ilahiyat eğitimini kalite
noktasında daha da aşağıya çekmiş görünmektedir.
Vaziyet
Bizim eskiden
hayatla yürüyen, yürürken yön veren, halka ve hakikate tepeden bakmayan bir
ilim ve eğitim geleneğimiz vardı. Bunun yerini Batının ayrıksı, halka ve
hakikate tepeden bakan ve adeta bir mühendisin cansız varlıklara şekil vermesi
gibi canlı, akıllı ve iradeli insana üstten şekil verme iddiasında olan bir
yöntem aldı. Bunun adına da toplum mühendisliği dendi. Bu toplum mühendisliğine
en çok maruz kalan kesimlerden biri de kurulduğu tarihten bugüne İlahiyat
mensupları olmuştur.
Görev Zamanı
2547 sayılı Kanun’un 7. maddesinde YÖK’ün görevi "Yüksek
öğretim kurumlarında eğitim-öğretim programlarının asgari ders saatlerini ve
süresini belirler," hükmü ile açık biçimde sınırlandırılmıştır. Fakültelerin eğitim-öğretim programını hazırlama görevi adı geçen
kanunun 17. maddesi ile fakülte kurullarına, bu programı karara bağlama görevi
ise aynı kanunun 14. maddesi ile üniversite senatolarına verilmiştir.
Bundan sonrası
için görev ve sorumluluk İlahiyat Fakültesi mensuplarının üzerindedir.
02.01.2020
0 yorum:
Yorum Gönder