7 Haziran 2023 Çarşamba

Adnan Demircan Hocam…


Adnan Demircan Hocam…

Prof. Dr. Şaban ÖZ

Hepimizin bildiği bir gerçekle başlayalım; ülkemizde erişebilirlik her zaman hadsizlik, ukalalık, değerbilmezlik olarak geri dönüyor. En rahat ulaşılan hocalar, akademisyenler en az kıymet bilinenler sınıfında… Ama bir de randevulu görüşenleri, konferans, seminer için eşek yüküyle para isteyenleri, mailinize cevap vermeyenlerin gördüğü iltifatı düşünün… Geri kalmışlığımızın görgüsüzlüğümüzün ve hatta nankörlüğümüzün tezahürü…

Efendim konumuz ülkemiz aydın-halk ilişkisi değil, tam tersine ülkemizin İslam Tarihi alanında çok önemi bir değeri olan Prof. Dr. Adnan Demircan.

İlk tanışmam lisans yıllarında kitaplarıyla olmuştu haliyle. Vicahen tanışmamız ise Yalova-Esenköy’de hizmet içi eğitim kursunda olmuştu. Aslında tam tanışma da sayılmaz. Ben kursiyerdim. Yıldızeli İHL’de görev yapıyordum ve doktora tez sürecindeyim. Bütün asosyaller gibi, bütün çekingenler gibi yapmış, gidip tanışmamıştım. Ancak dersinde itiraz etmiştim “Hz. Peygamber söylüyorsa biz inanırız” demişti, ben de “Hz. Peygamber’in söylememişse…” demiştim… Doktora tezim bitip zar zor bir de basılınca bir nüshasını da hocaya göndermiştim. O dönemde henüz “bey” denilmesinden acayip gıcık olduğumu bilmiyordu…

        Sonra Sivas’ta Kerbela Sempozyumunda ayak üstü konuşmuştuk. Kitapları arasında çok sevdiklerimden olan Ali-Muaviye Kavgası’ndaki yazım tercihinden dolayı “hocam resmen zulmettiniz” demiştim, gülmüştük.

Açıkçası ne zaman samimi olduk ne zaman görüşmeye başladık, ne zaman muhabbetimiz ilerledi pek bilmiyorum. O kadar önemli de değil zaten. Doçentlik tezini (Sahabe Sonrası İktidar Mücadelesi) yazınca kendisine gönderdim. Dedim okur musunuz? Sonraki dönemde başına gelecekleri bilmediği için “sana yok demem” demişti. Biliyor musunuz, o günden sonra harbiden bana hiç “yok” demedi. Sonradan bana anlattı, “ne bileyim 800 sayfalık bir kitap göndereceğini”… Kendisini o çalışmada bir yerde eleştirmiştim; burada yazamayacağım bir ifadeyle, “güzel eleştirmişsin” demişti gülerek… Konunun komik kısmı ise Adnan Hocamın doçentlik jürime çıkmış olması idi: “Ret yazsam diyecekler sen okudun niye düzeltmedin, başarılı yazsam diyecekler tabi öyle yazarsın sen okumuşsun, o yüzden ortaya karışık bir rapor yazdım” demişti. Jüri sözlü sınav esnasında da Hz. Peygamber’in mucizeleri konusunda tartışmış, sonunda kendisi “iyi, çık dışarı” deyivermişti…

Muhabbetimiz, görüşmelerimiz hep ağabey-kardeş ilişkisi içerisinde devam etti. Niye iyi anlaşıyorduk kısmında kendisinin esprili bir cevabı var, “bu adamla nasıl geçiniyorsunuz” dediklerinde “ne dese tamam diyorum” demiş. Güldük, “tövbe estağfurullah” ile beraber… Bir anı daha anlatayım. Hangi yıldı hatırlamıyorum, Mana Yayınları’nda otururken birileri geldi, tanışma faslında içlerinden biri “Kürt müsünüz, Türk müsünüz?” diye sordu. Adnan Hocayla birbirimize baktık. Bana, “Ya kardeş, hakkaten sen nesin?” dedi. Aradan yıllar geçmiş, onlarca iş yapmış, saatlerce konuşmuşuzdur ama bir kere bile aklımıza gelmemişti… “Ben Türküm” demiştim. Adnan Hocam “Valla benimki biraz daha karışık” demişti gülerek… İslam kardeşliğinde bir araya gelebilmek… Irk sormayı akla getirmemek…

Malumunuz ülkemizde birlikte iş yapabilmek ve bunu sürekli hale getirmek neredeyse imkânsız. Öyle ki ortak bir kitap yazılsa dahi çok geçmeden duyuyoruz kavga çıktığını, ayrıldıklarını. Allah bizlere çok güzel işler yapmayı nasip etti. Büyük bir şükür sebebi… Siyer Araştırmaları Dergisinin kurulması ve ilk üç yıl sayıları… Siyer Çalıştayları… İlkokul, ortaokul ve liseler için Siyer kitaplarının hazırlanması… Akademik Tez Çalıştayları… 40 Sahabi… Öncülerimiz… Önderlerimiz… Yakında yayıma başlanacak olan Şehirlerimiz, Devletlerimiz… Sempozyumlar…

Dedim ya, şükretmek için birçok güzellik. Vazgeçtiklerimize, kızdıklarımıza, prensiplerimize uymayan kurumların tavırlarına, “bu da az beklesin” dediklerimize hiç girmeyelim… Bu kadar proje, bu kadar faaliyet nasıl oluyor meselesinde ise tek cevap; samimiyet! Sadece ve sadece samimiyet. Ne düşündüğümüzü gizliyoruz ne aklımızdan geçeni, tüm içtenliğimize paylaşıyoruz. Şunu da ekleyeyim; herhangi bir projeye karar vermemiz, başlamamız ve görüşmeleri halletmemiz öyle günlerce, haftalarca falan sürmüyor. 40 Sahabe’nin hazırlanmasına karar vermemiz beş dakika sürmüştü. Kim yayımlar, kimler yazar… İçerik… Şu yazsın bu yazsın… Yayınevi kabul etti…Listelerin hazırlanması… Ülkede ilk kez denediğimiz çift editörlük sistemi… Ve onlarca hatta yüzlerce ortak kitap…  Dediğim gibi içtenlik ve pek akademide görülmeyen ağabey-kardeş samimiyeti…

Hiç mi sorun yaşamıyoruz. Yok daha neler? İnsanız! Ama öyle sık sık değil, galiba ya birdir ya iki… Ama açık olunca, beklentisiz olunca… Hadi en meşhurunu anlatayım. Malatya kitap fuarı… Benim Doğanyol’da olduğum bir zamana denk gelmişti, Adnan Hocamın da imza günü vardı. Dedim öğle saatine denk getiririm beraber yemeğe gideriz… 12 gibi uğradığımda yemeğe çıktıklarını söylediler. Dedim sorun yok ben de fuarı dolaşayım. Bir saat sonra uğradım yok, daha gelmemişlerdi. Aradım, geliyoruz dedi. 45 dakika daha bekledim yine gelmeyince çıktım. Beş on dakika sonra hocam aradı, dedim hocam çıktım, nasip değilmiş. Ama içimde fırtınalar kopuyor. Acayip kızgınım. Eve dönünce yok, dedim olmayacak ve sitemimi ifade eden mesajı yazdım. Dedi ki, sen aradıktan bir saat sonra geldik, dedim ki, ben iki saat bekledim… Cevabı; “hakkını helal, eziyet etmişiz ve bunun karşılığı bir tandır kebabıdır” “yok” dedim, “yanında perde pilavsız yemem” …

Adnan Demircan…

Olgunluk… Birçok kez şahit olmuşumdur gelip ukalalık yapanlara karşı sessizce, sakince anlatması… Bazen bir olay anlatır ve “çok kızdım” deyince gülerim, “Allah aşkına ne dediniz ki” derim. Kızmıştır doğrudur da bir şey dememiştir! Diyeceği/dediği şu, “Allah ıslah etsin!”

Hafıza… Falan kabilenin falan adamının falanca teyzesi… Onun eniştesi bunun yeğeni… Maraşıların tabiriyle “Allah esirgesin!”

Tevazu… Yok, öyle göstermelik sık sık örneklerini gördüğümüz kibir gömleğine sarılmış sahte bir tevazu değil. Geçenlerde hangi öğrencimdi, bir kitapta bir hata mı bulmuştu neydi… Tam içeriğini hatırlamıyorum. Bana söyledi, dedim “oğlum hocaya mail at”. Sonra sormayı unuttum, Adnan hocam anlattı, “Allah razı olsun güzel yakalamış” …

Çalışmak… Doçentlikle birlikte kendisini emekli eden yüzlerce akademisyene… Bir an önce unvan kapmak için puan dilenciliği yapan yüzlerce gence inat… Durmaksızın çalışması… Üretmesi…

Değerlerimize yabancıyız, kıymet bilmiyoruz… Şunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum; Siyer’de veya İslam Tarihi’nde yüksek lisans veya doktora yapıyorsun ama zahmet edip gidip Adnan Demircan’la görüşmüyorsun, tanışmıyorsun… Ama elin gavuru ülkeye gelince… Fotoğraf çektirmek için… Neyse…

Ve’l-hâsıl, Adnan Demircan kolay olunmuyor…

Güzel insan…

Değerli bir âlim…

Ülkemin bir değeri…

Rabbim o güzel ailesiyle nice sağlıklı huzurlu yıllar nasip etsin…

 


 

6 yorum:

  1. Rabbime şükürler olsun ki siz değerli hocalarımızın ekollerine talebe olduk.İyi ki varsınız.

    YanıtlaSil
  2. Amin amin amin...

    YanıtlaSil
  3. Allah, Adnan Demircan ustama hayırlı ömür versin, bereketli eserler yazmak nasib etsin; yazı sahibi Şaban hocamın kalemine kuvvet, gönlüne rikkat; biz okuyanlara nasiblenmek, hisselenmek imkânı versin. Bayram Dalkılıç

    YanıtlaSil
  4. Allah dostluğunuzu ebedi kılsın hocam. Ben de Adnan hocama hem lisans hem yüksek lisans hem de doktora talebesi olma bahtıyarlığını yaşadım. Kendisinin kıymetini hakkıyla bilebildik mi bilemiyorum. Ama çok istifade ettik o kesin. Rabbim ikinize de hayırlı uzun ömürler, sıhhat ve afiyetler versin hocam.

    YanıtlaSil
  5. Allahım ömrüne bereket, bedenine sıhhat, kalemine firaset versin Adnan Demircan hocamızın. Yüzyüze tanışma imkanımız olmadı lakin attığım bütün mesajlara cevap vermiştir. Tevazu sahibi olduğunu kelimeler tarif edemez benim nezdimde. Belki en çok kendisinin kitapları vardır kütüphanemde.(Şaban hocam kızmasın) Kitaplarının sade dili, olayın akıcılığı belki de samimiyetinin yazıya yansıması "Beni oku" diyor resmen. Allahım razı olsun Kıymetli Hocamdan... Şaban hocama da selam olsun...

    YanıtlaSil
  6. Yüksek lisansta danışmanımdı kesinlikle yazdıklarınız konusunda tamamen katılıyorum. Görüşmesemde Adnan Hocayı Allah için seviyorum.

    YanıtlaSil

Yazarlar