10 Temmuz 2016 Pazar

Çok Marifetli Bir Hanım Sahabî: Esmâ Bint Umeys

İlk Müslüman hanımlardan Esmâ bint Umeys çok yönlü ve renkli bir kişiliğe sahiptir. Hem ailesi, hem hayat tecrübesi hem de insanî ilişkiler açısından bilinmesi gereken bir şahsiyettir. Zira Siyer ve tarih kitaplarında bulunmayan bazı tarihi gerçeklikleri böylesi şahsiyetlerin biyografilerinde bulmak mümkün olabiliyor. Tarih, siyer, biyografi, hadis, tasavvuf, fıkıh gibi muhtelif alanların kaynaklarında değişik konular vesilesi bu isimle karşılaşılmaktadır.
Babası Umeys b. Mabed (Ma’d); annesi Hind (Havle) bint Avf’dir.[1] Hem babası hem de annesi sahabîdir. Esmâ bint Umeys, Has’am kabilesine mensuptur. Annesi Hind ünlü damatlara sahip bir kişi olarak tanınmıştır. Zira Hz. Peygamber (s)'in hanımlarından Meymûne bint Haris, Hz. Abbas’ın hanımı Ümmü’l-Fadl Lübâbe bint Haris ve Hz. Hamza’nın hanımı Selma bint Umeys, Esmâ bint Umeys’in kız kardeşleridirler.[2] Esma bint Umeys’in dokuz ya da on kardeşi vardı. Bunların altısı anne ve baba bir kardeş idiler.
Esmâ bint Umeys, Mekke’de Resûlullah (s) daha Daru’l-Erkam’a girmeden önce müslüman oldu ve Hz. Peygamber (s)’e biat etti. Habeşistan’a kocası Ca’fer b. Ebî Talib ile birlikte hicret etti. Abdullah, Muhammed ve Avn adında üç çocuğunu burada dünyaya getirdi.[3]
Esmâ bint Umeys, Habeşistan dönüşünde Resûlullah (s)’ın hanımı Hz. Hafsa’yı ziyarete gider. Hz. Hafsa ile sohbet ettikleri sırada Hz. Ömer yanlarına gelir. Hz. Hafsa’ya yanında bulunan kadının kim olduğunu sorar. O da Esmâ bint Umeys olduğunu söyleyince, Hz. Ömer “Ha! Şu Habeşli ve bahriyeli (deniz yolculuğu yapmış) kadın mı” diye sorar. Esmâ bint Umeys “Evet” der. Bunun üzerine Hz. Ömer: “Ey Esmâ bint Umeys! Bizler hicret etmekle sizleri geçmişizdir. Bunun için de Resûlullah’a sizden daha yakın ve daha layığızdır” der. Esmâ bint Umeys de bu söze çok alınıp kızarak: “Hayır, yanılıyorsun! Allah’a yemin ederim ki hiç de öyle değil! Sizler Resûlullah’ın yanında bulunuyordunuz. O sizin açlarınızı doyuruyor, cahillerinize de öğüt verip yetiştiriyordu. Bizler ise sırf Allah rızası için uzak diyarlarda Habeşistan’da bulunuyorduk. Vallahi, ben senin bu söylediklerini Resûlullah’a sormadıkça ne bir şey yer ne de içerim. Ben bunu muhakkak Resûlullah’a soracağım. Bu hususta Resûlullah'ın söylediklerine bir şey ilave etmem ve eksik bir şey söylemem. Hz. Peygamber (s) içeri girince Esmâ: “Ey Allah’ın Peygamberi, Ömer şöyle şöyle dedi. Ben de ona cevap olarak şunları söyledim” ve bu konuda Resûlullah'ın görüşünü sorar. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s) “Bu hususta bana sizlerden daha layık ve yakın kimse yoktur. Ömer ve arkadaşlarına bir hicret sevabı vardır. Siz gemi halkına ise iki hicret sevabı vardır. Sizin hicretiniz iki keredir. Siz hem Necaşî’nin ülkesine hicret ettiniz hem de yurduma hicret ettiniz.” Esmâ bint Umeys devamla şunları anlatır: Ebû Musa el-Eş’arî ve bazı arkadaşları defalarca bu hadisi benden dinlemek için grup olarak yanıma gelmişlerdir. Onlar için dünyada hiçbir şey Resûlullah'ın Habeş muhacirleri için buyurduklarından daha sevindirici olmamıştır.[4]
Hicretin 8. yılında Esma bint Umeys’in kocası Ca’fer b. Ebî Talib Mute’de şehid oldu.[5] Esmâ bint Umeys, kocası Ca’fer ’in şehid olduğu günü şöyle anlatıyor, o gün ben kırk deriyi tabakladım, hamurumu yoğurdum, çocuklarımın yüzlerini yıkadım ve onları yağladım (koku sürdüm.) Bu sırada Resûlullah (s) yanıma geldi ve “Ca’fer ’in çocukları nerede” diye sordu. Çocukları getirdim. Resûlullah (s) onları kucaklayıp kokladı. Gözleri yaşardı ve ağladı. Bunun üzerine ben “Ey Allah’ın Elçisi, Ca’fer ile ilgili bir haber size ulaştı mı?” diye sordum. Hz. Peygamber (s), “O bugün öldürüldü” dedi. Bunun üzerine ben kalktım ve bağırdım. Etrafımda kadınlar toplandılar. Resûlullah (s), “Ey Esmâ! Kötü söz söyleme ve göğsüne vurma” dedi. Sonra Resûlullah kızı Fatıma’nın yanına gitti. Fatıma “Vay Amcacığım!” diye bağırıyordu. Resûlullah (s) ise “Ca’fer gibi kişiler üzerine ağlayanlar ağlasın” dedi. “Resûlullah (s) Ca’fer ’in ailesi için yemek hazırlayın. Zira kendileri meşguldürler.”[6] Esmâ bint Umeys, kocası Ca’fer b. Ebî Talib’in şehid düşmesi üzerine mersiyeler söylemiştir.
Esmâ bint Umeys, Ca’fer b. Ebû Talib’in vefatından sonra Hz. Ebû Bekir ile evlendi. Bu evlilikten Muhammed adındaki çocuğu doğdu. Veda haccına giderlerken Zu’l-Huleyfe’de (veya Beydâ) onu doğurdu. Ebû Bekir Esmâ’yı geri göndermeyi düşündü. Hz. Peygamber (s) “yıkansın sonra ihrama girsin” buyurdu.[7]
Hz. Ebû Bekir’in vefatından sonra Esmâ bint Umeys, Hz. Ali ile evlendi; ondan Yahya ve Avn adında iki çocuğu oldu.[8] Hz. Ali ile evliliği sırasında bir gün Muhammed b. Ebû Bekir ile Muhammed b. Ca’fer tartışıp her biri diğerine “ben senden daha hayırlıyım. Zira benim babam senin babandan daha hayırlıdır” dediklerinde Hz. Ali, Esmâ’ya aralarında hükmet der. Esmâ ise “Araplar arasında Ca’fer ’den daha faziletli bir genç; Ebû Bekir’den faziletli bir yaşlı görmedim” der. Bunun üzerine Hz. Ali “bundan başka bir şey söyleseydin hoşlanmazdım. Bize bir şey bırakmadın.” der.[9]
Vasiyeti üzerine Hz. Fatıma’yı vefatından sonra yıkayan Esmâ bint Umeys[10] kocası Hz. Ebû Bekir’i de vefat edince vasiyeti üzerine yıkamıştır.[11] Kadınların cenazesi için tabut yapılması için işarette bulunun ilk kişidir. Zira Habeşistan’da bulunduğu sırada Hıristiyanların ölülerini tabuta koyduklarını görmüştü.[12]
Erken müslüman olmasından dolayı Hz. Ömer atıyye dağıtırken Esmâ bint Umeys’e 1000 dirhem vermiştir.[13] Çok sayıda kadın ve erkek raviler ondan hadis rivayet etmişlerdir. Bunlar arasında Hz. Ömer, İbn Abbas, Abdullah b. Ca’fer , Abdullah b. Şeddad, Urve b. Zübeyr, Said b. Müseyyeb, Ata b. Ebî Rebah, Şa’bî, Fatıma bint Hüseyin b. Ali ve benzeri kişiler bulunmaktadır.[14]
Esmâ bint Umeys’in Ca’fer b. Ebî Talib’den olan çocuklarının göz değmesinden dolayı rahatsız olmaları üzerine Resûlullah'dan izin alarak rukye uyguladığı rivayet olunmaktadır.[15] Rüya yorumlama konusunda yetenekli ve maharet sahibi olduğundan Hz. Ömer’in bu konuda görüşüne başvurduğu naklolunmaktadır.[16]
Esmâ bint Umeys’in Mısır valisi oğlu Muhammed b. Ebî Bekir’in ölüm haberini aldığında evinin mescid olarak kullandığı bir odaya kapandığı ve öfkesini tutmaya çalışırken göğsünde kan aktığı belirtilmektedir.[17] Bu olaydan iki yıl sonra hicri 39 ya da 40 (m.661 [?]) yılında vefat ettiği rivayet edilmektedir.[18]
Yukarıda anlatıldığı gibi erken dönemde müslüman olan Esmâ bint Umeys kocası Ca’fer b. Ebî Talib ile birlikte Habeşistan’a hicret etmiş orada üç çocuğu dünyaya gelmiştir. Mute savaşında şehid düşen Ca’fer’den sonra Hz. Ebû Bekir ile evlenmiş, ondan Muhammed adında çocuğunu doğurmuştur. Ebû Bekir vefatından sonra Hz. Ali ile evlenmiş ve iki çocuk dünyaya getirmiştir. Sosyal ilişkileri iyi olan Esmâ bint Umeys gerektiğinde bazı erkek sahabîlerle kimi konularda tartışmıştır. Rüya yorumlama, tabaklama, bazı ilaçları elde etme, rukye uygulama, tabut yapma ve dericilik gibi konularda hüner sahibi bir kadın sahabîdir. Aynı zamanda çok sayıda hadis rivayet etmiştir.
[1] İbn Sa’d, Tabakatü’l-Kübrâ, I-VIII, Beyrut 1968, VIII, 219.
[2] İbnü’l-Esîr, Usdü’l-Ğabe fî Marifeti’s-Sahâbe, I-VI, Beyrut 1989, VI, 14.
[3] İbn Sa’d, VIII, 219.
[4] İbnü’l-Cevzî, Sıfatu’s-Safve, I-II, Kahire, 2000, I, 335-336.
[5] İbn Sa’d, VIII, 219
[6] İban Sa’d, VIII, 220
[7] İbn Sa’d VIII, 220-21
[8] İbn Sa’d, VIII, 222.
[9] Zehebî, Siyerü A’lami’n-Nübela, I-XVIII, Kahire 2006, III, 519.
[10] Diyarbekrî, Tarihu’l-Hamis, Beyrut, ts. I, 277.
[11] İbn Sa’d, VIII, 221; Zehebî, III, 517.
[12] İbn Sa’d, VIII, 220.
[13] İbn Sa’d, VIII, 222.
[14] Ebû Nuaym el-İsfahanî, Marifetu’s-Sahabe, (thk. Adil b. Yusuf), I-VII, Riyad 1998, VI, 3256
[15] Humeydî, Müsnedü’l-Humeydî, I-II, Beyrut 1996, I, 328; Tirmizî, “Tıb”, 19.
[16] İbn Hacer, el-İsabe fî Temyizi’s-Sahabe, (thk. Adil Ahmed-Ali Muhammed), I-VIII, Beyrut 1415, VIII, 16.
[17] İbn Hacer, VIII, 16.
[18] Bkz. Yaşar Kandemir, “Esmâ bint Umeys” DİA, XI, 422-423.

Yazarlar