İlk
Müslüman hanımlardan Esmâ bint Umeys çok yönlü ve renkli bir kişiliğe
sahiptir. Hem ailesi, hem hayat tecrübesi hem de insanî ilişkiler
açısından bilinmesi gereken bir şahsiyettir. Zira Siyer ve tarih
kitaplarında bulunmayan bazı tarihi gerçeklikleri böylesi şahsiyetlerin
biyografilerinde bulmak mümkün olabiliyor. Tarih, siyer, biyografi,
hadis, tasavvuf, fıkıh gibi muhtelif alanların kaynaklarında değişik
konular vesilesi bu isimle karşılaşılmaktadır.
Babası Umeys b. Mabed (Ma’d); annesi Hind (Havle) bint Avf’dir.[1]
Hem babası hem de annesi sahabîdir. Esmâ bint Umeys, Has’am kabilesine
mensuptur. Annesi Hind ünlü damatlara sahip bir kişi olarak tanınmıştır.
Zira Hz. Peygamber (s)'in hanımlarından Meymûne bint Haris, Hz.
Abbas’ın hanımı Ümmü’l-Fadl Lübâbe bint Haris ve Hz. Hamza’nın hanımı
Selma bint Umeys, Esmâ bint Umeys’in kız kardeşleridirler.[2] Esma bint Umeys’in dokuz ya da on kardeşi vardı. Bunların altısı anne ve baba bir kardeş idiler.
Esmâ
bint Umeys, Mekke’de Resûlullah (s) daha Daru’l-Erkam’a girmeden önce
müslüman oldu ve Hz. Peygamber (s)’e biat etti. Habeşistan’a kocası
Ca’fer b. Ebî Talib ile birlikte hicret etti. Abdullah, Muhammed ve Avn
adında üç çocuğunu burada dünyaya getirdi.[3]
Esmâ
bint Umeys, Habeşistan dönüşünde Resûlullah (s)’ın hanımı Hz. Hafsa’yı
ziyarete gider. Hz. Hafsa ile sohbet ettikleri sırada Hz. Ömer yanlarına
gelir. Hz. Hafsa’ya yanında bulunan kadının kim olduğunu sorar. O da
Esmâ bint Umeys olduğunu söyleyince, Hz. Ömer “Ha! Şu Habeşli ve
bahriyeli (deniz yolculuğu yapmış) kadın mı” diye sorar. Esmâ bint Umeys
“Evet” der. Bunun üzerine Hz. Ömer: “Ey Esmâ bint Umeys! Bizler hicret
etmekle sizleri geçmişizdir. Bunun için de Resûlullah’a sizden daha
yakın ve daha layığızdır” der. Esmâ bint Umeys de bu söze çok alınıp
kızarak: “Hayır, yanılıyorsun! Allah’a yemin ederim ki hiç de öyle
değil! Sizler Resûlullah’ın yanında bulunuyordunuz. O sizin açlarınızı
doyuruyor, cahillerinize de öğüt verip yetiştiriyordu. Bizler ise sırf
Allah rızası için uzak diyarlarda Habeşistan’da bulunuyorduk. Vallahi,
ben senin bu söylediklerini Resûlullah’a sormadıkça ne bir şey yer ne de
içerim. Ben bunu muhakkak Resûlullah’a soracağım. Bu hususta
Resûlullah'ın söylediklerine bir şey ilave etmem ve eksik bir şey
söylemem. Hz. Peygamber (s) içeri girince Esmâ: “Ey Allah’ın Peygamberi,
Ömer şöyle şöyle dedi. Ben de ona cevap olarak şunları söyledim” ve bu
konuda Resûlullah'ın görüşünü sorar. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s) “Bu
hususta bana sizlerden daha layık ve yakın kimse yoktur. Ömer ve
arkadaşlarına bir hicret sevabı vardır. Siz gemi halkına ise iki hicret
sevabı vardır. Sizin hicretiniz iki keredir. Siz hem Necaşî’nin ülkesine
hicret ettiniz hem de yurduma hicret ettiniz.” Esmâ bint Umeys devamla
şunları anlatır: Ebû Musa el-Eş’arî ve bazı arkadaşları defalarca bu
hadisi benden dinlemek için grup olarak yanıma gelmişlerdir. Onlar için
dünyada hiçbir şey Resûlullah'ın Habeş muhacirleri için buyurduklarından
daha sevindirici olmamıştır.[4]
Hicretin 8. yılında Esma bint Umeys’in kocası Ca’fer b. Ebî Talib Mute’de şehid oldu.[5]
Esmâ bint Umeys, kocası Ca’fer ’in şehid olduğu günü şöyle anlatıyor, o
gün ben kırk deriyi tabakladım, hamurumu yoğurdum, çocuklarımın
yüzlerini yıkadım ve onları yağladım (koku sürdüm.) Bu sırada Resûlullah
(s) yanıma geldi ve “Ca’fer ’in çocukları nerede” diye sordu. Çocukları
getirdim. Resûlullah (s) onları kucaklayıp kokladı. Gözleri yaşardı ve
ağladı. Bunun üzerine ben “Ey Allah’ın Elçisi, Ca’fer ile ilgili bir
haber size ulaştı mı?” diye sordum. Hz. Peygamber (s), “O bugün
öldürüldü” dedi. Bunun üzerine ben kalktım ve bağırdım. Etrafımda
kadınlar toplandılar. Resûlullah (s), “Ey Esmâ! Kötü söz söyleme ve
göğsüne vurma” dedi. Sonra Resûlullah kızı Fatıma’nın yanına gitti.
Fatıma “Vay Amcacığım!” diye bağırıyordu. Resûlullah (s) ise “Ca’fer
gibi kişiler üzerine ağlayanlar ağlasın” dedi. “Resûlullah (s) Ca’fer
’in ailesi için yemek hazırlayın. Zira kendileri meşguldürler.”[6] Esmâ bint Umeys, kocası Ca’fer b. Ebî Talib’in şehid düşmesi üzerine mersiyeler söylemiştir.
Esmâ
bint Umeys, Ca’fer b. Ebû Talib’in vefatından sonra Hz. Ebû Bekir ile
evlendi. Bu evlilikten Muhammed adındaki çocuğu doğdu. Veda haccına
giderlerken Zu’l-Huleyfe’de (veya Beydâ) onu doğurdu. Ebû Bekir Esmâ’yı
geri göndermeyi düşündü. Hz. Peygamber (s) “yıkansın sonra ihrama
girsin” buyurdu.[7]
Hz. Ebû Bekir’in vefatından sonra Esmâ bint Umeys, Hz. Ali ile evlendi; ondan Yahya ve Avn adında iki çocuğu oldu.[8]
Hz. Ali ile evliliği sırasında bir gün Muhammed b. Ebû Bekir ile
Muhammed b. Ca’fer tartışıp her biri diğerine “ben senden daha
hayırlıyım. Zira benim babam senin babandan daha hayırlıdır”
dediklerinde Hz. Ali, Esmâ’ya aralarında hükmet der. Esmâ ise “Araplar
arasında Ca’fer ’den daha faziletli bir genç; Ebû Bekir’den faziletli
bir yaşlı görmedim” der. Bunun üzerine Hz. Ali “bundan başka bir şey
söyleseydin hoşlanmazdım. Bize bir şey bırakmadın.” der.[9]
Vasiyeti üzerine Hz. Fatıma’yı vefatından sonra yıkayan Esmâ bint Umeys[10] kocası Hz. Ebû Bekir’i de vefat edince vasiyeti üzerine yıkamıştır.[11]
Kadınların cenazesi için tabut yapılması için işarette bulunun ilk
kişidir. Zira Habeşistan’da bulunduğu sırada Hıristiyanların ölülerini
tabuta koyduklarını görmüştü.[12]
Erken müslüman olmasından dolayı Hz. Ömer atıyye dağıtırken Esmâ bint Umeys’e 1000 dirhem vermiştir.[13]
Çok sayıda kadın ve erkek raviler ondan hadis rivayet etmişlerdir.
Bunlar arasında Hz. Ömer, İbn Abbas, Abdullah b. Ca’fer , Abdullah b.
Şeddad, Urve b. Zübeyr, Said b. Müseyyeb, Ata b. Ebî Rebah, Şa’bî,
Fatıma bint Hüseyin b. Ali ve benzeri kişiler bulunmaktadır.[14]
Esmâ
bint Umeys’in Ca’fer b. Ebî Talib’den olan çocuklarının göz değmesinden
dolayı rahatsız olmaları üzerine Resûlullah'dan izin alarak rukye
uyguladığı rivayet olunmaktadır.[15] Rüya yorumlama konusunda yetenekli ve maharet sahibi olduğundan Hz. Ömer’in bu konuda görüşüne başvurduğu naklolunmaktadır.[16]
Esmâ
bint Umeys’in Mısır valisi oğlu Muhammed b. Ebî Bekir’in ölüm haberini
aldığında evinin mescid olarak kullandığı bir odaya kapandığı ve
öfkesini tutmaya çalışırken göğsünde kan aktığı belirtilmektedir.[17] Bu olaydan iki yıl sonra hicri 39 ya da 40 (m.661 [?]) yılında vefat ettiği rivayet edilmektedir.[18]
Yukarıda
anlatıldığı gibi erken dönemde müslüman olan Esmâ bint Umeys kocası
Ca’fer b. Ebî Talib ile birlikte Habeşistan’a hicret etmiş orada üç
çocuğu dünyaya gelmiştir. Mute savaşında şehid düşen Ca’fer’den sonra
Hz. Ebû Bekir ile evlenmiş, ondan Muhammed adında çocuğunu doğurmuştur.
Ebû Bekir vefatından sonra Hz. Ali ile evlenmiş ve iki çocuk dünyaya
getirmiştir. Sosyal ilişkileri iyi olan Esmâ bint Umeys gerektiğinde
bazı erkek sahabîlerle kimi konularda tartışmıştır. Rüya yorumlama,
tabaklama, bazı ilaçları elde etme, rukye uygulama, tabut yapma ve
dericilik gibi konularda hüner sahibi bir kadın sahabîdir. Aynı zamanda
çok sayıda hadis rivayet etmiştir.
[1] İbn Sa’d, Tabakatü’l-Kübrâ, I-VIII, Beyrut 1968, VIII, 219.
[2] İbnü’l-Esîr, Usdü’l-Ğabe fî Marifeti’s-Sahâbe, I-VI, Beyrut 1989, VI, 14.
[3] İbn Sa’d, VIII, 219.
[4] İbnü’l-Cevzî, Sıfatu’s-Safve, I-II, Kahire, 2000, I, 335-336.
[5] İbn Sa’d, VIII, 219
[6] İban Sa’d, VIII, 220
[7] İbn Sa’d VIII, 220-21
[8] İbn Sa’d, VIII, 222.
[9] Zehebî, Siyerü A’lami’n-Nübela, I-XVIII, Kahire 2006, III, 519.
[10] Diyarbekrî, Tarihu’l-Hamis, Beyrut, ts. I, 277.
[11] İbn Sa’d, VIII, 221; Zehebî, III, 517.
[12] İbn Sa’d, VIII, 220.
[13] İbn Sa’d, VIII, 222.
[14] Ebû Nuaym el-İsfahanî, Marifetu’s-Sahabe, (thk. Adil b. Yusuf), I-VII, Riyad 1998, VI, 3256
[15] Humeydî, Müsnedü’l-Humeydî, I-II, Beyrut 1996, I, 328; Tirmizî, “Tıb”, 19.
[16] İbn Hacer, el-İsabe fî Temyizi’s-Sahabe, (thk. Adil Ahmed-Ali Muhammed), I-VIII, Beyrut 1415, VIII, 16.
[17] İbn Hacer, VIII, 16.
[18] Bkz. Yaşar Kandemir, “Esmâ bint Umeys” DİA, XI, 422-423.