16 Kasım 2016 Çarşamba

Bir Sahte Sahabî

Kaynaklarımızda tarihî olarak Hz. Peygamber’le (sas) görüşmesi mümkün olmayan bazı kişilerin sahabî olduklarını iddia ettiklerine şahit oluyoruz. Aşağıdaki hikâye de İbn Hacer’in (ö. 852/1449) el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe adlı eserinde yer almaktadır.
eş-Şerîf Muvaffakuddîn Ali b. Muhammed el-Horasânî anlatıyor:
Cemaziyelevvel 601’de (1205) Hind’e gittim. Bana, Delî (Delhi) şehrine bağlı bir köyde yaşayan ve Hz. Peygamber dönemini idrak etmiş çok yaşlı bir adamdan bahsettiler. Bir Mağribliyle birlikte kendisini ziyarete gittik. Yanına ulaşınca ona selam verdik. Bana nereli olduğumu sordu. Kendisine Hüseyin b. Ali’nin evlâdından Horasanlı, Herât’tan bir Şerif olduğumu, arkadaşımın ise Mağribli olduğunu söyledim.
-Hayret! Ben deden Allah Resûlünü taşıdım, dedi.
-Kaç yaşındasın,” diye sordum. 700 yaşında olduğunu söyledi. Ona,
-Ey Şeyh! Peygamber zamanından yaşlı mısın, diye sordum.
-Evet! Ben İsa’nın kavmindenim. Peygamber’i, daha küçük bir çocuk iken, nübüvvetten önce kucağımda taşıdım, dedi.
Ona bunun nasıl olduğunu sorunca anlattı:
-Peygamberlerin sonuncusu Muhammed’in Hicâz’da olduğunu duydum. Oraya gitmek için üç defa gemiye bindim; ama gemimiz her defasında parçalandı. Dördüncü defa bindiğim gemiyle Cidde’ye gittim. Cidde ile Mekke arasında bir yerde iken yağmur yağdı ve vadiyi sel bastı. Beraberinde develer olan bir çocukla karşılaştım; develer selden kurtulmayı başarmış; ancak çocuk kurtulamamıştı. Onu taşıyarak sel sularını geçtim. Bana üç defa, “Allah ömrünü bereketli kılsın.” dedi. Mekke’ye giderek orada bir süre kaldım; ancak Peygamber hakkında herhangi bir bilgiye muttali olamadım. Tekrar memleketime döndüm ve orada 30 ya da 41 yıl kaldıktan sonra Peygamber’den ve Medine’ye gittiğinden haberdar oldum. Beşinci kez deniz yolculuğu yaparak Medine’ye gidip mescide girdim. Peygamber’i mihrapta otururken gördüm; ona selam vererek oturdum. Bana, “Nerelisin, ey Şeyh?” diye sordu. “Hindliyim.” dedim. “Sen, yanımda develer olduğu sırada beni Cidde ile Mekke arasında taşıyan kişi misin?” dedi. “Evet!” diye cevap verdim. Resûlullah, “Allah ömrünü bereketli kılsın!” buyurdu. Müslüman oldum ve onun yanında 12 gün kaldım; onunla birlikte yemek yedim. Tekrar memleketime döndüm ve bu ağacın altında yaşadım.” Altında oturduğu ağaç, ḳavḳal ağacıydı. Sonra bize yemek getirilmesini emretti ve bizimle üç lokmacık yedi.
(İbn Hacer, İsâbe, II, 534-535)
 
 

Yazarlar