20 Ekim 2018 Cumartesi

Kitap Tanıtımı: İslam Tarihi II


İSLAM TARİHİ -II
Editörler 
Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN
Prof. Dr. Mehmet AZİMLİ
Bilay Yayınları
Ankara, 2018 (1. Baskı), 446 sayfa
ISBN: 978-605-82283-8-2


Elimizdeki bu çalışma, Ülkemizin saygın yayın evlerinden olan ve özellikle de Kur’an ve Tefsir alanlarındaki neşriyatlarıyla tanıdığımız FECR Yayınevinin özel baskılarından biri olarak Bilay yayınları adıyla İlahiyat Serisinin 12. Kitabı olarak yayınlanmıştır. 

Editörlüğünü hem tarzlarıyla hem de üretkenlikleriyle bildiğimiz çok değerli hocalarımız İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN ve Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet AZİMLİ’nin yaptığı ve yine İslam Tarihi alanında kaliteli eserleriyle tanıdığımız birçok hocamız tarafından kaleme alınan bu eser, İslam Tarihi ders kitabı olarak önemli bir boşluğu doldurmakla birlikte İlahiyat alanında bu tarz çalışmalara duyulan ihtiyacı da ortaya koymuştur.
Elimizdeki bu çalışmanın tarih bilincinin inşasına mütevazi bir katkı olmasını umduklarını dile getiren hocalarımız, İslam Tarihinin, 14 asrı aşkın bir zamanda oldukça geniş bir coğrafyaya hâkim olmuş, dünyanın en önemli medeniyetlerinden birisini kurmuş olan muhtelif milletlerin tarihi olarak oldukça zengin olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca, İslam Medeniyetinin ana kurucu unsurunun Müslüman milletler olmakla birlikte Müslümanların hâkim oldukları ya da ilişkili bulundukları coğrafyalarda yaşayan diğer dinlere ve medeniyetlere mensup milletlerin de İslam medeniyetini besleyen ve ondan beslenen unsurlar olduğundan, İslam Medeniyetinin, İslam dışındaki dinlerin ve medeniyetlerin de katkıda bulundukları bir medeniyet hüviyeti taşıdığını belirtmişlerdir.
Bununla birlikte, İslam Tarihi incelendiğinde son dönemlerde insanların aidiyetleriyle ilgili kuşkular uyandırmak kastıyla ortaya çıktığı düşünülen “İslam’ın baskıyla ve kılıç zoruyla yayıldığı” iddiasının temelsiz olduğuna, İslam dininin ilke olarak insanların dini tercihlerine müdahale etmeyi tasvip etmediğini ve bu hususta varsa istisnai birkaç örneği genel tutum olarak zikretmenin doğru olmayacağına dikkat çeken hocalarımız, ayrıca Yönetimde istişareyi, görevlendirmede liyakati, hükümranlıkta  adaleti, ekonomide sosyal adaleti kurumsallaştırmayan Müslümanların sahip oldukları potansiyeli kullanmalarının mümkün olamayacağının altını çizmişlerdir.
Bu çalışmada İslam’ın yayılışı ve modern dönem öncesi İslam dünyasının geleneksel yapısı dikkate alınarak ulusları esas alan bir tasnif yerine Müslüman coğrafyasını esas alan bir tasnif tercih edilmiştir. Böylece her bölümde bir bölgenin tarihi serüveni ele alınmıştır. Farklı belgelere hâkim olan Selçuklular ve Osmanlılar ise müstakil olarak birer bölümde incelenmiştir.  Yani elimizdeki eser, bir anlamda Müslüman Devletler/Toplumlar Tarihini ele alan bir çalışma olarak nitelendirilebilir.
Kitap, İlahiyat Fakültelerinin müfredatı dikkate alınarak bir yarıyılda (sömestr)14 haftada okutulabilecek şekilde planlanmıştır. Bununla birlikte, sadece İlahiyat-İslami İlimler fakülteleri ve İLİTAM öğrencilerinin değil, İslam Tarihine ilgi duyan bütün okuyucuların ve Tarih bölümü öğrencilerinin de yararlanabileceği bir çalışma olduğunu belirtmek gerekir.
Kolektif bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkan bu kitap, on dört bölüm olarak farklı başlıklar altında ele alınmıştır. Her bir bölüm alanında yetkin hocalar tarafından hazırlanmış, okuyucunun o konunun çerçevesi ve içeriği hakkında bilgi sahibi olması amaçlanmıştır. Daha çok bireysel çalışmaların ön planda olduğu ülkemizde araştırmacı sayısının fazla olduğu çalışmaları yürütmenin zorluğu vurgulansa da son zamanlarda özellikle ilahiyat alanında bu tarz çalışmaların yapıldığı görülmektedir.  Her ne kadar çoklu yazarın olduğu çalışmalarda üslup farklılığı bir dezavantaj gibi görünse de aslında okuyucunun tek bir eserde birçok hocayı tanıma fırsatı bulduğundan bir avantaj olarak da değerlendirilebilir.
Bununla birlikte her bölümün başında “Bu Bölümde Neler Öğrenilecek”başlığı altındaki alt başlıklar bir fihrist görevi görürken, “Hazırlık Çalışmaları”başlığı altındaki sorular da bölüm hakkında beyin fırtınası yaptırmaktadır. Bölüm Sonlarında ise, ileri okumalara yönelik daha geniş bilgiye ulaşmak amacıyla verilen kaynaklar okuyucuya geniş bir literatür bilgisini de sunmaktadır. Bu özelliği ile okuyucuyu konuya hazırlama ve motivasyonunu artırması bakımından önemli olduğu kanaatindeyiz.
Bölümleri tek tek incelediğimizde ise Birinci Bölümün“İslam’ın Doğuşu ve Yayılışı” başlığıyla, aynı zamanda kitabın editörlerinden olan İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN tarafından kaleme alındığı görülmektedir. Bu bölümde hocamız İslam Medeniyetinin doğuşunun ve İslam’ın yayılışının dünyanın en önemli ve etkili olaylarından biri olduğunu belirtilerek İslam dünyasının son birkaç asırdır maruz kaldığı saldırılara rağmen dünyanın en önemli bölgelerinden biri olduğu vurgulamıştır. Bununla birlikte Her dinin doğduğu ve yayıldığı coğrafya ile o coğrafyanın tarihiyle ilişkisi olduğundan bu bölümde, İslam’ın doğduğu tarihi süreç hakkında bir tasvir yapılmıştır.
İkinci Bölüm“İslam’ın Yayılış Sebepleri” başlığıyla, aynı zamanda kitabın editörlerinden olan Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet AZİMLİ tarafından kaleme alınmıştır. Bu bölümde hocamız, Tarihçilerin, İslam’ın dünya sahnesine çıkmasını tarihin en büyük kırılmalarından biri olarak nitelendirdiklerini belirterek gerçekten de dünya tarihinde bu kadar kısa sürede çıkıp, o günkü bilinen dünyanın kahir ekseriyetine kalıcı olarak hâkim olan başka bir din veya ideolojiye tanık olunmadığının altını çizmiştir.
Bu yayılmanın sebeplerini incelemek ve tarihe damga vurmuş bu yapılanmayı gözlemlemek gerektiğine vurgu yapan hocamız, ilk başından itibaren oturmuş olduğu temelleriyle birlikte fetihlerin gerçekleşmesinin gerekçeleri ve bu fetihleri kolaylaştıran sebepler konusunda bazı değerlendirmelerde bulunarak, öncelikle bu fetihlerin hukuksal temelinin daha net anlaşılması için Hz. Peygamber dönemi savaşlarının gerekçeleri ve savaşın meşruiyetinin sebepleri konusunda bilgi sunmaktadır.
Üçüncü Bölüm“Arabistan” başlığıyla, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Adem APAK tarafından kaleme alınmıştır.
Arabistan’ın coğrafi özellikleri hakkında bilgi veren yazar, Arabistan’ın tarihinin çok eskilere dayandığını ve kadim müelliflerden Arap Yarımadası hakkında en esaslı bilgiler veren kişinin Batlamyus olduğunu ve ona göre Arabistan, Çöl (Arabia Deserta), Haceriye (Arabia Petra) ve Saide (Arabia Felix)adlarıyla üç esas coğrafi bölgeye ayrıldığını ifade etmiştir. Bununla birlikte Arabistan’ın tarih boyunca coğrafyacılar tarafından muhtelif bölgelere ayrılmışsa da bölgenin taksim edilmesinde en fazla kabul edilenin Güney Arabistan, Kuzey Arabistan ve Orta Arabistan (Hicaz) şeklinde olduğu belirtilerek bu bölgelerde kurulan devletler hakkında doyurucu bilgiler verilmiştir. Ayrıca bölgedeki dini oluşumlar, Osmanlı hakimiyeti ve Suudi-Vehhabi hareketi hakkında bilgiler yer almaktadır.
Dördüncü Bölüm“Şam ve el-Cezire” başlığıyla, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Tahsin KOÇYİĞİT tarafından kaleme alınmıştır.
Yazar, Emevîlerin İslam dünyasında merkezi, dini ve siyasi otoriteyi tek başına temsil eden yegane güç iken, seleflerinin aksine Abbasilerin henüz güçlü halifeler döneminde dahi, İslam coğrafyasında onlardan ya tam bağımsız ya da yarı bağımlı devlet ve hanedanlıkların ortaya çıktığını belirterek, Abbasilerin siyasi-askeri otoritesinin Selçukluların eline geçmesinin, Mısır’da rakip Şii-Fatımi hilafetinin varlığı ile bu durumun, devam etmekle birlikte görece daha karmaşık hale geldiğini ifade etmektedir.
Bu bölümde X ve XIII. yüzyıllarda Şam ve el-Cezire bölgesinde ortaya çıkan Hamdaniler (905-1004), Mervaniler (983-1085), Ukayliler (990-1096), Mirdasiler (1024-1080), Böriler (Dımaşk Atabeyliği-1104-1154), Zengiler (Musul Atabeyliği-1127-1233) ve Eyyubi Devleti (1171-1462) ele alındıktan sonra, bu dönemlerde aynı coğrafyayı tehdit etmiş ve önemli izler bırakmış olan Haçlı Seferleri (1096-1293) hakkında bilgi verilmektedir.
Beşinci Bölüm“Irak ve İran” başlığıyla, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet AZİMLİ tarafından kaleme alınmıştır.
Müslüman orduları tarafından fethedilmeden önce İran’daki Sasani imparatorluğunun, zamanın iki önemli devletlerinden biri olduğunu ifade eden yazar, İranlıların tarihlerinde İskender’in de istilası dahil hiçbir zaman, İslam orduları karşısındaki uğradıkları şekilde kalıcı bir mağlubiyet görmediklerinin altını çizmiştir.
Bununla birlikte, İran bilgesinin, İslam tarihi boyunca hep muhalefet hareketlerini desteklemesinin altında yatan nedenlerden birinin de bu bölgenin hızlı, fakat bir o kadar da uygun olmayan şekilde fethedilmesinin olduğu belirtilerek merkezi idareye karşı girişilen ayaklanmaların ağırlıklı olarak bu bölgeden çıkmasının tesadüfi olmadığının altı çizilmiştir.
Bu Bölümde, bölgede kurulan devletler olan Tahiriler (821-873), Saffariler(861-1003), Zeydiler (865-928), Ziyariler (928-1090), Büveyhiler (945-1055), Begtekinliler (1131-1232), Salgurlular (1148-1286), İlhanlılar (1256-1353), Muzafferiler (1318-1393), Celayirliler (1340-1431), Akkoyunlular (1340-1514), Karakoyunlular (1351-1469), Safeviler (1501-1736) hakkında bilgiler verilmektedir.
Altıncı Bölüm“Maveraünnehr” başlığıyla, İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Cahit KÜLEKÇİ tarafından kaleme alınmıştır.
Maveraünnehr, Ceyhun (Amu-Deya) nehrinin kuzey ve doğusunda kalan bölgeye, İslam tarih ve coğrafyacıları tarafından verilen özel bir isim olduğunu belirten yazar, ‘Hulefa-i Raşidin döneminde (632-661) Sasani topraklarının tamamının Müslümanların eline geçmesinden sonra Türklerin kadim komşuları da değişmiş, İran coğrafyasına yakınlığı itibariyle, Türk toplumu içinde İslamiyet’in yayılması bu bağlamda ilk olarak Maveraünnehr’de , Oğuz boyları arasında başlamıştı’ ifadesiyle  bölgenin Türkler açısından da önemine değinerek bu bölgede kurulan devletleri ele almıştır.
Bu bölümde Talas Savaşı, İd-İl Bulgar Devleti, Karahanlılar, Samaniler, Harizmşahlar, Timurlu Devleti hakkında bilgi verilmektedir.
Yedinci Bölüm“Selçuklular” başlığıyla, İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Cahit KÜLEKÇİ tarafından kaleme alınmıştır.
Bu bölümde, Oğuz Göçleri, Büyük Selçuklular (1038-1157- Kuruluş, İmparatorluk, Gerileme ve Çöküş), Suriye Selçukluları (1077-1128), Irak Selçukluları (1117-1194), Kirman Selçukluları (1048-1187), Anadolu (Türkiye) Selçukluları (1075-1092)hakkında bilgi verilmektedir.
Sekizinci Bölüm“Kafkasya” başlığıyla, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Fatih ERKOÇOĞLU tarafından kaleme alınmıştır.
Yazar, Karadeniz ile Hazar Denizi arasındaki dağlık bölgenin adı olan Kafkasya’nın Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kesiştiği jeopolotik ve jeostratejik açıdan dünyanın en önemli bölgelerinden birini oluşturduğu bilgisini vererek bu bölgeyi elinde bulunduran güce, Kafkas dağlarının güneyi üzerinden Karadeniz, Türkiye ve İran ile birlikte Orta Doğu ve Akdeniz’de hâkimiyet tesis etmede büyük bir avantaj sağladığının altını çizmektedir.
Bu bölümde, Kafkasya’nın Coğrafyası, Bizans-Sasani-Hazar Mücadelesi, Kafkasya’da İslam, Moğol Hâkimiyeti hakkında bilgi verilmektedir.
Dokuzuncu Bölüm“Hindistan” başlığıyla, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. M. Hanefi PALABIYIK tarafından kaleme alınmıştır.
Yazar, ‘Hindistan’da sonraki yüzyıllarda İslamiyet’i temsil edecek olan Türkler, ilkçağdan itibaren bu coğrafyada görülse de İslamiyet’in girişi Emeviler zamanında başlamış, Bâbürlü Devleti’nin yıkılışına kadar devam etmiştir’ bilgisini verdikten sonra bölgedeki Müslüman hâkimiyetinin XIII/XIX. yüzyıla kadar hemen hemen hep Müslüman Türk Devletleri vasıtasıyla sağlandığını ve bölgedeki sosyal, ilmi, dini ve mimari faaliyetlerin neredeyse tamamının bu devletler sayesinde geliştiğini belirtmektedir.
Bu bölümde bölgede kurulan devletlerin etnik kökenleri hakkında bilgi vermek yerine, Müslümanların faaliyetleri ele alınmıştır.
Onuncu Bölüm“Mısır” başlığıyla, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Yahya AYAZ tarafından kaleme alınmıştır.
Bu bölümde, fetihten önceki Mısır hakkında kısa bilgiler verilerek Müslümanlar tarafından fethedildikten sonra Mısır’da hakimiyet kuran devletlerin (Emeviler, Abbasiler, Memlukler, Osmanlılar) hakimiyetleri hakkında önemli bilgiler verilmektedir.
Onbirinci Bölüm“Kuzey ve Orta Afrika” başlığıyla, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Adnan ADIGÜZEL tarafından kaleme alınmıştır.
Bu bölümde, Kuzey ve Orta Afrika’nın Müslümanlar tarafından fethi ve bölgede İslam’ın yayılışı ele alındıktan sonra İslam tarihi boyunca bölgede kurulan belli başlı devletler ile Kuzey ve Orta Afrika’da Osmanlı Devleti hâkimiyeti ve bölgenin genel anlamda Osmanlı Devleti’yle ilişkileri hakkında bilgi verilmektedir.
Onikinci Bölüm “Anadolu Beylikleri” başlığıyla, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı Emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Osman ÇETİN tarafından kaleme alınmıştır.
Bu bölümde, Anadolu’nun fethinden sonra Anadolu Selçuklu Devleti dışında bu topraklarda kurulan beylikler, Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılış sürecinde Osmanlı Devleti dışında aynı coğrafyada kurulan beylikler ve bu beyliklerin ortaya çıkışının sebep ve sonuçları hakkında bilgi verilmektedir.
Onüçüncü Bölüm“Osmanlılar ve Balkanlar” başlığıyla, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı Emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ali AKSU tarafından kaleme alınmıştır.
Bu bölümde, Osmanlıların siyasi tarihi, Osmanlıların kültür ve medeniyeti, Balkanların siyasi tarihi ve Balkanlar’da İslamiyet’in yayılışı ele alınarak bu konularda temel bir bilgiye sahip olunacak şekilde güzel bilgiler yer almaktadır. 
Ondördüncü Bölüm“Güneydoğu Asya” başlığıyla, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı Emekli öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Hakkı GÖKSOY tarafından kaleme alınmıştır.
Kitabın bu son bölümünde, Müslüman tüccarların Güneydoğu Asya bölgesi ile ticari faaliyetleri ve Müslüman kolonileri; Müslümanların bölgeye girişi ve yerli halk arasında yayılışı; bölgede kurulan ilk Müslüman sultanlıklar ve başlıca özellikleri ile İslam kültür ve medeniyetinin bölgede gelişmesine katkıları; Avrupa sömürgeci devletlerin bölgeyle kurdukları ticari ilişkiler ve koloni faaliyetleri; Bölgedeki Hollanda ve İngiliz sömürge yönetimleri ve sömürge döneminde İslamiyet’in durumu; sömürge yönetimlerine karşı ortaya çıkan dini, milli ve bağımsızlık amaçlı hareketleri ve bunların fikri yapıları ve temsilcileri; bağımsızlık sonrasında Endonezya ve Malezya’daki dini kurumlar ve dini hayat ile ilgili konular üzerinde durularak diğer komşu ülkelerdeki Müslüman azınlıkların durumu ele alınmıştır.
Sonuç olarak, sonunda zengin bir kaynakçanın da yer aldığı eser hem İslam Tarihi hocalarının hem de İlahiyat öğrencilerinin işini kolaylaştıracak nitelikte oldukça faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bununla birlikte her bir bölümü adeta konu ile alakalı bir kitabın özeti olabilecek şekilde hazırlandığından öğretmen ve öğrencilere zaman kazandıracak olması açısından da son derece yararlı olacaktır. Son söz olarak, böyle bir çalışmanın ortaya çıkmasına öncelik eden çok değerli hocalarım Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN ve Prof. Dr. Mehmet AZİMLİ’ye, kitabın her bir bölümünü itina ile kaleme alan değerli hocalarımıza ve bu projenin neşriyatını gerçekleştiren Bilay Yayınlarına (FECR Yayınevi) teşekkürü bir borç addederiz.

                                                 
                                                 Tanıtım ve Değerlendirme:Edip AKYOL

                                                  İstanbul Üniversitesi, İslam Tarihi Doktora Öğrencisi

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar