1 Ekim 2018 Pazartesi

İlim Aynasında Bir Halife: Ömer b. Abdülâzîz


                                                                                          Muhammet Arslan* 
Özet
Zihinlerimize tarih kavramıyla birlikte bir milletin diğer milletlerle çatışması, savaşları ve iktidar mücadeleleri gibi olaylar gelmektedir. Tarih denilince akla siyasal olaylar geldiği kadar sosyal, bilimsel ve kültürel alandaki olaylar da gelmesi gerekmektedir. Bu kısır tarih algısından dolayı Emevîler döneminin genellikle siyasi olayları ele alınmıştır. Bilim ve kültür alanındaki gelişmeleri hep ikinci plâna atılmıştır. İslam tarihinde Emevîler dönemi her yönden yeni adımların atıldığı, yeniliklerin olduğu bir dönem olarak karşımıza çıkar. Bu gelişmeler özellikle Emevî devleti halifelerinden Ömer b. Abdülâzîz döneminde belirgin hale gelir. Bu sebeple de makalemizde hep siyasi/yönetimsel boyutu ele alınan dönemin bilimsel/ilmî alanında yapılan yenilikleri konu edinilecektir 
 Anahtar Kelimeler:Ömer b. Abdülâzîz, Emevî, Bilim-Kültür.

 GİRİŞ
Hz. Muhammed’in (as.) tebliği nihayete erdiği günlerde Müslümanlar arasındaki pek çok problem giderilmiş ya da en azından bir süreliğine üzeri kapatılmıştı. Hûlefa-i Raşidîn döneminin ilk dönemleri de (632-650) sorunların pek fazla gündemde olmadığı bir dönem olarak geçip gitmişti. Hz. Osman’ın halifeliğinin son dönemleri ve onu takip eden günler çeşitli sorunların gündemde olduğu zamanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Hz. Ali ve çocukları ile Ümeyyeoğulları (Emeviler) arasındaki tartışmalar/savaşlar neticesinde halifelik artık Ümeyyeoğullarına geçmiş bulunuyordu. (661/41) 
Emevilerin hilafette bulunduğu dönem (661-750) Müslümanların pek çok sıkıntıyla karşılaştığı dönem olarak tarihe geçmiştir. Hem yöneticiler hem de yönetilenlerden kaynaklı sıkıntılar baş göstermiştir. Devlet kademlerine liyakatsiz kişilerin yerleştirilmesi, ırkçılık politikası gütmeleri ve farklı sebeplerle adam kayırma bu sıkıntıların başını çekmekteydi. Öyle ki kimi tarihçiler o dönemi Hz. Peygamber’in hadîsinden de ilham alarak[1]‘ısırıcı krallık’ olarak adlandırmışlardır.[2]
Tarih boyunca Emevîler dönemi incelenirken hep siyasi olaylar ve siyasi tarih ön planda tutulmuştur. Elbette bunun bazı haklı gerekçeleri olabilir. Çünkü asırlar boyu insanların siyasi ve dinî yaşamlarını ve düşüncelerini etkileyecek siyasi hadiseler bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu sebeple o dönemin siyasi olayları kültür ve sanat faaliyetlerinin geri planda kalmasına, fark edilmemesine sebep olmuştur.[3]
 Emevîlerden sonra tarih sahnesine Abbasîler çıkmıştır.(750-1258) Abbasîler devri fetihlerden ziyade medeniyet alanında, bilim, kültür ve sanat alanında atılan büyük adımlarla bilinir. Oysa Abbasîler devrinde yapılan her türlü ilerlemenin temeli Emevîler devrinde atılmıştır. 
 (Abbasîler) Emevîlerden devralmış oldukları birçok kurumu geliştirerek onlardan daha ayrıntılı ve gelişmiş bir idarî sistem oluşturmuştu.[4]Bilimler kümülatif olarak ilerlediği için herhangi bir millet/devlet/topluluğun tekelinde geliştiğini düşünmek büyük bir yanılgıdır. 
 Emevîler devrindeki ilerlemeler bir öncesi döneme, bir öncesi dönem daha önceki döneme racîdir. Konumuzla alakalı, bilimler tarihi alanında yıllarca çalışmalar yapmış olan Fuat Sezgin şu ifadeleri kullanır. ‘Ben medeniyet tarihini bir bütün olarak kabul ediyorum. Bu bütün insanlığın müşterek malıdır.’[5]Öyle ki herhangi bir millet/topluluk tarih sahnesinde adı duyulsun ya da duyulmasın bilimlerin/ilmin ilerlemesinde az ya da çok pay sahibidir.
 Makalemizde yukarıda zikredildiği gibi Emevîlerin geri planda kalan bir özelliği yani bilimsel/ilmi alanındaki gelişmeleri konu edinilecektir. Emevî devletinin bilim ve kültür alanındaki gelişmelerinin tamamı bir makale formatını aşacağı düşüncesiyle yalnızca halife Ömer b. Abdülâzîz’in döneminde vûkû bulan bilim ve kültür alanındaki gelişmeler değerlendirilecektir. Makalemizin ilk bölümünde kısaca Ömer b. Abdülâzîz’in hayatına değinilecek ikinci bölümünde ise halifelik dönemindeki konumuzla alakalı faaliyetleri incelenecektir.
 Kısaca; Ömer b. Abdülâzîz’in Hayatı
 Ömer, Peygamber’in zevcesi olan Meymûne’nin vefat yılı olan 63 (682) senesinde doğdu.[6]Medine’de doğdu. Babası Mısır Valisi Abdülâzîz b. Mervân, annesi Hz. Ömer’in torunu Ümmü Âsım’dır. Çocukluğunun ilk yıllarını Medine’de dayılarının yanında geçirdi. Babası, küçük yaşta Kur’an’ı ezberleyen Ömer’i Medine’nin tanınmış âlimlerinden Sâlih b. Keysân’a emanet etti.
 Medine’de Enes b. Mâlik ve dayısı Abdullah b. Ömer başta olmak üzere pek çok sahâbîyi dinleme imkânı buldu. Ubeydullah b. Abdullah ile Saîd b. Müseyyeb ve Urve b. Zübeyr gibi tâbiînin ilk tabakasına mensup âlimlerin derslerini takip etti. Daha sonra babasının yanına Mısır’a gitti ve ergenlik çağına ulaşıncaya kadar orada kaldı.
 Babasının vefatı üzerine (86/705) Halife Abdülmelik tarafından Dımaşk’a çağrıldı. Burada halifenin kızı Fâtıma ile evlendi. 87 (706) yılında Hicaz valiliğine tayin edildi. Yaklaşık yedi yıl süren valiliği sırasında beş defa hac emirliği yaptı. Halife I. Velîd’in talimatıyla Mescid-i Nebevî’yi genişletti ve Hz. Peygamber’in namaz kıldığı diğer mescitleri yeniletti. Irak Valisi Haccâc’ın uygulamalarını sert bir şekilde eleştirmesi görevinden azliyle neticelendi (93/712).[7]
 Süleyman b. Abdülmelîk’in vefatını müteakiben kendisinin tayin etmiş olduğu Ömer b. Abdülâzîz (717-720 yıllarında) Emevîlerin 8. halifesi oldu. Adaleti ve uygulamalarında ilk dört halifeye benzediği için kendisine Hulefa’i Râşidin’in beşincisi denilmiştir.[8]Bu dönemde Araplar ile Arap olmayan Müslümanlar arasındaki kaynaşma sağlanmaya çalışıldığı gibi İslâm dininin daha geniş kitlelere yayılması hedeflendi.[9]

 Ömer b. Abdülâzîz’in halifelik süresinde ufak tefek görüş ayrılıkları olsa da iki yıl beş ay sürdü[10]ve 101 senesinde Receb ayının bitmesine on gün kala otuz dokuz yaşında iken Deyrü Sim’ân’da vefat etti.[11]Bazı tarihçiler Ömer b. Abdülâzîz’in akciğerlerinden hastalanarak öldüğü rivayetini naklediyorlarsa da, tarihçilerin çoğuna göre o Ümeyye ailesi tarafından zehirletilerek öldürülmüştür. [12]
 Kimi tarihçilere göre de Haccac b. Yusuf’un başını çektiği muhalif bir grup halifeden kurtulma çaresi olarak onun bir kölesini kandırmış ve yemeğine zehir koydurarak onu zehirletmişlerdi. Halifenin hastalığı sırasında gelip bakan bir doktor onu görür görmez yemeğine katılan bir zehrin etkisiyle hastalandığını teşhis edip bu durumu bildirmiştir.[13]

Bilim ve Kültür Alanında Yaptığı Yenilikler
1)Ömer b. Abdülâzîz, Hz. Peygamber’in rahle-i tedrisinden geçmiş bazı sahabeden ve tabiûn nesli pek çok âlimden hadîs dersi almıştı. Aldığı derslerin vermiş olduğu bir teyakkuzla, hilafeti döneminde hadislerin biran evvel yazıya geçirilmesine karar verdi. Bu zamana kadar hadîsler şifahi olarak okutulup ezberletiliyordu. Ya da Abdullah b. Amr ve Cabir b. Abdillah gibi sahabîden kimseler hadîsleri kendi gayretleri ile (gayri-resmî) bir şekilde yazıya geçiriyorlardı.[14]Ama hadîslerin kaybolma/ unutulma riski her zaman mevcuttu ve halife de bunu biliyor sürekli düşünüyordu. 
Ömer b. Abdülâzîz sahih hadislerin tedvîni yolundaki faaliyetleri ‘resmen’ başlatarak sünnetin derlenmesinde de önemli bir görev ifa etmiş, Zührî onun emriyle derlediği hadis mecmualarını çoğaltıp çeşitli bölgelere göndermiştir.[15]
Hadîs tedvini işi resmîleşmeden önce de bu işle iştigal eden âlimler mevcuttu. Bunların başında, yazdıkları hadîs sayfalarıyla tanınan Abdullah b. Amr b. El-Âs ve Abdullah b. Abbas gibi isimler gelmektedir.[16]Halifenin bu emrinden önce de hadislerin yazılı bir şekilde öğretildiğini savunan bilim adamları bulunuyor olsa da[17]tarihî kaynaklarda bilinen, Ömer b. Abdülâziz’in emriyle bu işin yapıldığıdır. İbn Şihab ez-Zühri emevî yöneticileri ile iyi münasebetler kurmuştu bunlar arasında Ömer b. Abdülâzîz’de vardı.[18]
 2) Bilim, kültür alanında yaptığı yenilikler yanında bu işle meşgul olan ulemâya yakınlığıyla temayüz eden halife kendisinden önceki halifelerin ‘camilerin aynı zamanda ilim merkezi olması’ anlayışındaki uygulamalarını devam ettirmiştir. Yani (onun) dönemindeki büyük camiler, dinî ilimlerin öğretimi için kurulan ders halkalarında bir araya gelen talebelerle dolup taşardı.[19]
 Yemenli İkrime b. Ammâr şöyle diyordu: İlim ehline, ilmi, mescitlerinde yaymalarını emrediyorum. Aksi takdirde sünnet öldürülmüş olur. İbn Abdilber, Cafer b. Berkân er-Rakkî’den nakille şöyle diyor: Ömer b. Abdülâzîz bize şöyle bir mektup yazdı: ‘Yanında bulunan ilim ve fıkıh ehline ver. Böylece Allah’ın mescitlerinden kendilerine öğrettiği ilmi başkalarına aktarsınlar.[20]
Çeşitli bölgelerden ilimle uğraşan kişileri şehir merkezine davet etmiş ve belirlenen büyük camilerde ders vermesini istemiştir. Meğazi yazarı da Asım b. Ömer b. Katade’dir. İlimle iştigal eden bir ailenin çocuğu olan Asım, Emevî halifesi Ömer b. Abdülâzîz tarafından Şam’a davet edilmiş ve Şam Camii’nde meğazi, hadîs ve sahabenin menkîbelerine dair dersler vermiştir.[21]
Ömer b. Abdülâzîz bilim ve kültür alanında uğraşı veren kişilerin gözetimiyle salt kendisi uğraşmamış bu uğurda emri altındaki valilere de tâzir amaçlı mektuplar göndermiştir. Örneğin; Hıms valisine de şu mektubu göndermiştir. ‘İslâm hükümlerinin ve İslâm fıkhının insanlara öğretilmesi için kendilerini adayan ve bu iş için mescidlere kapanan âlimleri gözetle, onların her birine beytü’l-mâl’den yüzer dirhem ver ki, Müslümanlara hakkıyla faydalı olsunlar’[22]
 3)Ömer b. Abdülâzîz devrinde hem halife hem de tebaası âlimlere büyük saygı duymuştur. Örneğin: Ebu Hanife bir parça ümitlenip ardından ümitlerini yitirdiği Abbasiler’in ilk dönemi hariç bütün bir hayatını yönetime muhalefetle geçirmiştir. Çünkü çocukluğunda yaşadığı Hz. Ömer b. Abdülaziz dönemi hariç her iki yönetimde de (Emeviler/ Abbasiler) istibdat ve zulümle saltanat sürmüşlerdir.[23]
 Halifenin bilimle meşgul olan kişiler ile ilişkisi salt olarak onlara saygı duymak, onları korumak ya da onlara maddi destek vermekle sınırlı kalmamıştır. Aynı zamanda her işinde onlara danışacağı, irtibat halinde olacağı on kişiden müteşekkil bir istişare heyeti kurmuştur. Üstlendiği vazifenin büyüklüğünün farkında olan halife, heyetiyle birlikte hep istişare halinde olmuş yanlış bir karar vermemek için sürekli gayret sarf etmiştir.
 İstişare heyetinde bulunanlar devrinin fakihleri idi. Bunlar; Urve b. ez-Zübeyr, Ebu Bekir b. Süleyman b. Ebu Hayseme, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mes’ûd, Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Hârîs, Süleyman b. Yesâr, Kasım b. Muhammed, Sâlim b. Abdullah b. Amr, Abdullah b. Ubeydullah b. Ömer, Abdullah b. Amr b. Rabîa ve Harice b. Zeyd idi.[24]
Hz. Muhammed’in güzide öğrencileri olan sahabe neslinden ders aldığını yukarıda zikretmiştik. Aldığı dersler halife üzerinde vahiy, sünnet ve selîm akıl eksenli bir zihin inşa etmiş olacakki yaptığı her işe Kur’ân, sünnet ve Rasûlullah/sahabe hayatından kaynak aramıştır. Allah Kur’ân’da büyük mükâfatlar vereceği kullarının özelliklerinden bahsederken ‘(onların) işleri de aralarındaki danışma (şûra) ile yürür’[25]buyurmaktadır. Kur’an’ı Kerim’in hitaplarına uygun işler yapmayı düstur edinen halife Ömer b. Abdülâzîz’de Medine âlimleriyle istişare yapmadan önemli bir iş hakkında emir vermezdi.[26]
4)İslâm medeniyetinin inşasında tercüme faaliyetleri önemli bir yere sahiptir. Öyle ki tercüme edilen eserler farklı toplulukların tanınması ve halkın efkârını farklı yönlerde geliştirmek için en önemli araçtır. Medeniyetlerin dirilişinde/ sürekliliğinde tercümeler yadsınamaz bir paya sahiptir.
 Kendi içine kapanan ve her şeyi yalnız kendinde arayan toplumların sıçrama yapmasına, büyük medeni açılış yoluna girmesine imkân yoktur. Kendinden önce doğup kaybolan medeni hamlelere kapıları açarak karşılıklı etkileşimi sağlamak, bir toplumun çeşitli alanlara değişik perspektiflerden bakmasını sağlar ve gelişme yolunu açar.[27]
 İslam tarihi ve medeniyetinde tercüme faaliyetleri Abbasî halifelerinden Me’mun döneminde Beytü’l-Hikme ile başladığı zannedilir. Fakat tarihî kaynaklarda halife Me’mun döneminden öncede bu işe başlandığının rivayetleri vardır. Konuyla alakalı bazı kaynaklarda daİslâm dünyasında tercüme faaliyetleri, pek çok batılı müellifin bahsettiği gibi Abbasîler döneminde değil, Emevîler döneminde başlamıştır, bilgisine yer verilir.
Bu faaliyetleri ilk başlatan, Emevî prensi Hâlid b. Yezîd’dir. O Grekçe ve Koptça eserleri İskenderiyeli birer rahip olan iki şahsa tercüme ettirmiştir. Bu şekilde başlayan tercüme hareketi, Emevî halifelerinden Mervân b. Hakem ve Ömer b. Abdülâzîz dönemlerinde tıp alanında da devam etmiştir.[28]Süryânîce bazı tıp kitaplarını Arapça’ya tercüme ettirdiği de bilinmektedir.[29]
 5)Ömer b. Abdülâzîz’in yapmış oluğu yenilikler asla tek yönlü olmamıştır. Doğu dillerinden batı dillerine tercümeler, hadîs ilminden tıp ilmine kadar hep çok yönlü düşünmüş ve bu minvalde yenilikler yapmıştır.
 Kendisi de bir ilim adamı olan Ömer b Abdülâzîz, halife olmadan önce İskenderiye’deki tıp okulunun hocalarıyla görüşmüş ve Abdülmelik b. Ebcer ile dostluk kurmuştur. Belki de bu görüşmeler babası Abdülâzîz’in Mısır valiliği esnasında olmuştur. Ömer devlet başkanı olduğu zaman, Abdülmelik’i kendi himayesi ve hizmetine almış, Abdülmelik Ömer’in teşvikiyle İskenderiye’deki tıp okulunu Antalya’ya kurmuştur.[30]
Kendisi bir Yahudi olan Mâserceveyh. Ahron el-Kas’ın kitabını (tıp hakkındaki özlü bilgiler kitabı (Kûnnaş) Süryaniceden Arapçaya çevirmiştir. Otuz makaleden oluşan bu kitaba, kendisi de iki makale ilave etmiştir. Daha sonra Ömer b. Abdülâzîz bu kitabı Hazainu’l-Kütüb’de (kütüphanede) bulmuş ve kırk günlük bir çalışmayla, çeviriyi gözden geçirttikten sonra insanların yararına sunmuştur.[31]
 6)Ömer b. Abdülâzîz’in muallimleri şehir merkezine getirtip oradaki büyük camilerde çeşitli dersler verdirdiğini yukarıda zikretmiştik. Halife, şehir merkezinde yaşayan halkı için bunları yapmıştı. Birde şehre uzak, taşra yerlerde yaşayan insanlar vardı. Onlarında faydasına bir iş yapması gerektiğini düşünen halife Ömer b. Abdülâzîz yapmış olduğu istişareler neticesinde taşra bölgelere irşat ekipleri kurmaya karar verdi. Bu irşat ekibi alanında bilgi sahibi muallimlerden müteşekkildi. Ve bu muallimler görevlendirme usulü ile İslam coğrafyasının farklı farklı bölgelerine gönderildi.
 Ömer b. Abdülâzîz ülke insanlarının eğitilmesi ve cahil bırakılmaması adına önemli bir kamu hizmeti olarak muallim ve irşat ekipleri oluşturmuştur. Bu hizmetle devletin en ücra yerlerinde yaşayan insanların irşadı adına önemli gayeleri hedefleyerek bunları pratiğe koyma imkânı bulmuştur. Halife bu siyasetiyle hiçbir kimsenin eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamayacağını ortaya koymuştur. Bu amaçla merkezden uzak kırsal kesimde yaşayan bedevi insanları eğitmek ve onları bilgilendirmek amacıyla Yezid b. Ebi Mâlik ve Hâris b. Yemced’i görevlendirmiştir.[32]




 Sonuç Yerine
 Tarih olgusu sadece savaş, anlaşma, katl, padişah, saray gibi kavramlar etrafında dönmemekte olup aynı zamanda medeniyet, bilim ve kültür alanındaki gelişmelerde tarihin bir parçasını oluşturduğunu unutmamak gerekir. Tarih bilimi ele alınırken bunlar bir bütün halinde incelenmesi gerekmektedir.
Ömer b. Abdülâzîz dönemi Ümeyyeoğullarının kötü gidişatı esnasında halkın, ûlemanın ve ilmin biraz da olsun nefes aldığı bir dönem olarak karşımıza çıkmış bulunmaktadır. Halife bu kötü gidişatı önleyebilmek adına farklı ihya, inşâ yöntemlerine başvurmuş ve bu konularda da başarı sağlamıştır. Bu başarıları müteakîb bilimle, kültürle uğraşan insanların sayısı artmış İslam coğrafyasında medeniyet bağlamında büyük adımlar atılmasının ilk basamağı oluşturulmuştur. 
Seleflerinin ve haleflerinin aksine halkının mutluluğuna, refahına ve bilinçlenmesine kendini adayan Ömer b. Abdülâzîz çalışmalarında hep çok yönlü düşünmüştür. Ömer b. Abdülâzîz toplumun tek bir bölümüne yönelik çalışmalar/yenilikler yapmak yerine hadis ilminden tıbba, tercümeden irşat ekiplerine kadar toplumun her ihtiyacına cevap vermeye çalışmış bir halife olarak tarihe geçmiştir.



Kaynakça
Ağırakça, Ahmed, Ömer İbn Abdülâzîz İslamî Toplumun Yeniden İnşâsı, Akdem Yay., İstanbul, 2016.
Aycan, İrfan vd., Emevîler Dönemi Bilim, Kültür ve Sanat Hayatı, Ankara Okulu Yay., Ankara, 2011.
Baş, Eyüp, vd, İslâm Tarihi, Grafiker Yay, Ankara, 2017.
Belâzurî, Ahmed b. Yahya, Fütûhu’l Büldân, çev. Mustafa Fayda, Siyer Yay., İstanbul, 2013.
Bozkurt, Nahide, Abbâsîler,İsam Yay. Ankara, 2016.
Dineverî, Ebu Hanife, El-Ahbâru’t-Tıvâl, çev. Zekeriya Akman ve Hüseyin Siyabend Aytemür, Ankara Okulu Yay., Ankara, 2017.
Ebû Davûd, Süleyman b. Eş’as es-Sicistanî, es-Sûnenİstanbul, 1981.
Halid, Muhammed Halid, Hz. Ömer Bin Abdulaziz,çev. Osman Arpaçukuru, Beka Yay., İstanbul, 2018.
İbnu’l Esir, El-Kâmil Fi’t-Tarih, çev. Ahmet Ağırakça, Beşir Eryarsoy vd., Hikmet Yay., İstanbul, 2008.
İbn Sa’d, Muhammed, Kitabü’t-Tabakâti’l-Kebir, çev. Adnan Demircan, vd., Siyer Yay., İstanbul, 2015. (tercümesi yapılan baskısı; Thk: Dr. Ali Muhammed Ömer, Mektebetü’l-Hancî, I. Baskı, Mısır, 2001).
İslamoğlu, Mustafa, İmamlar ve Sultanlar, Denge Yay., İstanbul, 1996.
Hatalmış, Ali, ‘’Emevî Halifelerinden Kaynaklı Ayrışmalara Karşı Ömer b. Abdülaziz’in İslam Toplumunu Yeniden İnşa Çabası’’ Mukaddime, Adana, (2017).
Sallâbî, Ali Muhammed, Emeviler Dönemi, çev. Harun Ünal, Ravza Yay., İstanbul, 2010.
Sarıçam, İbrahim- Erşahin, Seyfettin, İslâm Medeniyeti Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara, 2017.
Sezgin, Fuat, (Söyleşi: Sefer Turan), Bilim Tarihi Sohbetleri, Timaş Yay., İstanbul, 2018.
Sırma, İhsan Süreyya, Müslümanların Tarihi, Beyan Yay., İstanbul, 2014.
Tirmizi, Ebû İsa Muhammed b. İsa, es-Sûnenİstanbul, 1981.
Yiğit, İsmail, ‘’Emevîler’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1995, XI.
Yiğit, İsmail, ‘’Ömer b. Abdülâzîz’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2007, XXXIV.
Zebîdî, Ahmed b. Abdullatif, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı (Tecrid-i Sarîh Tercemesi), çev. Ahmed Naim, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Ankara, 1979.


* Aksaray Üniversitesi, İslâmi İlimler Fakültesi, Lisans Öğrencisi.
[1]Tirmizi, Fiten, 48.
[2]Halid, Muhammed Halid, Hz. Ömer B. Abdulaziz,çev. Osman Arpaçukuru, Beka Yay., İstanbul, 2018, s. 16.
[3]Aycan, İrfan vd., Emevîler Dönemi Bilim, Kültür ve Sanat Hayatı, Ankara Okulu Yay., 2. Baskı, Ankara, 2011, s. 35.
[4]Bozkurt, Nahide, Abbâsîler, İsam Yay., 2.baskı, Ankara, 2016, s. 151
[5]Sezgin, Fuat, (Söyleşi: Sefer Turan), Bilim Tarihi Sohbetleri, Timaş Yay., 13.baskı, İstanbul, 2018, s. 41.
[6]İbn Sa’d, Muhammed, Kitabü’t-Tabakâti’l-Kebir, çev. Adnan Demircan, vd., Siyer Yay., İstanbul, 2015, VII, s. 337. (tercümesi yapılan baskısı; Thk: Dr. Ali Muhammed Ömer, Mektebetü’l-Hancî, I. Baskı, Mısır, 2001)
[7]Yiğit, İsmail, ‘’Ömer b. Abdülâzîz’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2007, XXXIV, s. 53.
[8]Belâzurî, Ahmed b. Yahya, Fütûhu’l Büldân, çev. Mustafa Fayda, Siyer Yay., İstanbul, 2013, s. 563. 
[9]Baş, Eyüp, vd, İslâm Tarihi, Grafiker Yay, Ankara, 2017, 6 bsk, s. 342.
[10]Dineverî, Ebu Hanife, El-Ahbâru’t-Tıvâl, çev. Zekeriya Akman ve Hüseyin Siyabend Aytemür, Ankara Okulu Yay., Ankara, 2017, s. 393.
[11]İbn Sa’d, Tabakât, VII, s. 430.
[12]Sırma, İhsan Süreyya, Müslümanların Tarihi, Beyan Yay., İstanbul, 2014, III, s. 428-430.
[13]Köse, Murtaza, ‘‘Sosyal Siyaset Kavramı ve Ömer b. Abdülâzîz’in Sosyal Siyaseti’’, AÜİFD, Erzurum, 34, (2010): s. 83.
[14]Zebîdî, Ahmed b. Abdullatif, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı (Tecrid-i Sarîh Tercemesi), çev. Ahmed Naim, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Ankara, 1979, I, Beşinci Baskı, s. 75.
[15]Yiğit, ‘’Ömer b. Abdülâzîz’’, DİA, XXXIV, s. 54.
[16]Aycan, İrfan-Sarıçam İbrahim, Emevîler, Diyanet Vakfı Yay., Ankara, 2017, s. 130.
[17]Sezgin, Bilim Tarihi Sohbetleri, s. 75. Ayrıca bknz. Fuat Sezgin’in ‘Buhârî’nin Kaynakları’.
[18]Aycan, vd., Emevîler Dönemi Bilim, Kültür ve Sanat Hayatı,s. 47.
[19]Yiğit, İsmail, ‘’Emevîler’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1995, XI, s. 96. Ayrıca bkz; Sarıçam, İbrahim-Erşahin Seyfettin, İslâm Medeniyeti Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., 10.baskı Ankara, 2017, ss: 173-175
[20]Sallâbî, Ali Muhammed, Emeviler Dönemi, çev. Harun Ünal, Ravza Yay., İstanbul, 2010, s. 431.
[21]Aycan, vd., Emevîler Dönemi Bilim, Kültür ve Sanat Hayatı,s. 46.
[22]Ağırakça, Ahmed, Ömer İbn Abdülâzîz İslamî Toplumun Yeniden İnşâsı, Akdem Yay., İstanbul, 2016, s. 147.
[23]İslamoğlu, Mustafa, İmamlar ve Sultanlar, Denge Yay., İstanbul, 1996, 9. Baskı, s. 187.
[24]İbnu’l Esir, El-Kâmil Fi’t-Tarih, çev. Ahmet Ağırakça, Beşir Eryarsoy vd., Hikmet Yay., İstanbul, 2008, IV, s. 202. Ayrıca bkz: İbn Sa’d, Tabakât, VII, 341.
[25]Şûra 42/38.
[26]Aycan, vd., Emevîler Dönemi Bilim, Kültür ve Sanat Hayatı,s. 55. 
[27]Sarıçam, İbrahim- Erşahin, Seyfettin, İslâm Medeniyeti Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., 10.baskı, Ankara, 2017, s. 54.
[28]Sarıçam, İbrahim- Erşahin Seyfettin, İslâm Medeniyeti Tarihi, s. 56. 
[29]Yiğit, ‘’Ömer b. Abdülâzîz’’, DİA, XXXIV, s. 54.
[30]Aycan, vd., Emevîler Dönemi Bilim, Kültür ve Sanat Hayatı,s. 66.
[31]Baş, Eyüp, vd, İslâm Tarihi, s. 377.
[32]Köse, ‘’Ömer b. Abdülaziz’in Sosyal Siyaseti’’, s. 90.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar