5 Haziran 2021 Cumartesi

Biyografi ve Tarih


 



BİYOGRAFİ VE TARİH

Yazar: Barbara CAINE

(Çev. Müge SÖZEN)

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2019

1. Baskı, Sayfa Sayısı: 196

 

Mehmet Salih Gündüz·

         1948 yılında Güney Afrika'nın Johannesburg şehrinde dünyaya gelen ardından ailesiyle birlikte 1960 yılında Avustralya'ya yerleşen Barbara Caine, 2015'ten beri Sidney Üniversitesi'nde Felsefi ve Tarihsel Araştırma Okulu Başkanı olarak görev yapmaktadır. İngiliz ve Avustralya kadın tarihi üzerine kapsamlı yazılar yazan Caine, birçok tarihi şahsiyetin biyografisini de yazmıştır. Bu yazımızda onun önemli çalışmaları arasında yer alan “Biyografi ve Tarih” isimli kitabı tanıtılacaktır.

         Kitap, biyografi ile tarih arasındaki değişen ilişkiler konusunda, gerek tarihçilerin gerek geçmiş yaşamlarla ilgilenen başkalarının biyografi yazımına yaklaşımlarının nasıl değiştiğine dair soruları ele almaktadır. Biyografi yazarlığı ve onun tarihle ilişkisi hakkındaki tartışmalar Klasik Dönem’e kadar gitmesine karşın bu kitap, esas olarak 17. yüzyıl sonlarından günümüze kadar olan döneme odaklanmıştır. Kitap, hem modern biyografinin bir tarihini, hem de biyografi ile tarih arasındaki ilişkiye dair farklı düşünce ve kavrayış biçimlerinin analizini sunmayı amaçlamaktadır. Bireyciliğin doğuşunu ve 17. yüzyıl sonlarındaki dinî ve siyasî çalkantılarla ilişkili olarak yaşam öyküsü yazmaya karşı oluşan yeni ilgiyi başlangıç noktası kabul eden bu kitap, yaşam öykülerinin nasıl yazılıp anlaşılması gerektiğine dair kapsamlı yeni bir tartışmanın yanı sıra, bu dönemde ortaya çıkan biyografik konuların genişleyen yelpazesini de incelemektedir.

         Elimizdeki bu çalışma; bir ana giriş, altı ana bölüm ve sonuç kısmından meydana gelmektedir. Ayrıca kitabın sonunda ek olarak, “Sözlükçe” başlığı altında, kitapta geçen bazı önemli kavramların anlamlarının yer aldığı alfabetik olarak sıralanmış bir liste ve “Ek Okumalar” başlığı altında, kitapta geçen konu başlıklarıyla ilgili olarak daha ayrıntılı okumalar yapmak isteyen okuyucular için her bölüm için ayrı olarak hazırlanmış bir okuma listesi yer almaktadır.

         Giriş kısmında (s. 1-8); kitabın konusunun, kapsamının ve amacının ne olduğunu açıklayan yazar, daha sonra kitaptaki bölümlerde ele alacağı konulara kısa bir şekilde değinmiştir.

         Tarih Yazarları ve Biyografi Sorunu (s. 9-34) isimli birinci bölüm; giriş ile birlikte yedi başlıktan (17. ve 18. Yüzyıllarda Biyografi ve Tarih Yazımı, Thomas Carlyle ve Tarih Olarak Biyografi Düşüncesi, Tarihin Profesyonelleşmesi, Marksist Tarih ve Biyografi Sorunu, 20. Yüzyılda Biyografi ve Tarih, Tarihte Biyografinin Rolü Hakkında Değişen Düşünceler) meydana gelmektedir.

         Bu bölümde yazar, biyografi ile ilgili farklı tarihçilerin dile getirdiği fikirler ve biyografi ile tarih arasındaki ilişki hakkında uzun süredir devam eden tartışmaları konu edinmiştir. 17. ve 18. yüzyıllarda ortaya çıkan ve kitabın geri kalanı için çerçeve oluşturan değişiklikleri göstermek maksadıyla bu bölümde, biyografi ve tarih arasındaki ilişkiye dair Klasik Dönem’de ve Ortaçağ’da belirgin hale gelmiş fikirlerle ilgili tartışmaları ele alan ve tarih yazımı ve biyografi arasındaki son üç yüzyıllık ilişkiye dair bu tartışmayı inceleyen yazar, bu ilişkinin; tarihin konusu, yöntemi ve yaklaşımıyla ilgili fikirlerdeki değişimi nasıl yansıttığına işaret etmiştir.

         Bir Biyografi Tarihi (s. 35-60) adını taşıyan ikinci bölümde; giriş ile birlikte altı başlık (Bir Biyografi Tarihi, Modern Biyografinin Ortaya Çıkışı, “İngiliz Biyografisi Ne Kadar Hassas, Ne Kadar Edepli; İki Yüzlülüğü Çok Yaşasın!”: 19. Yüzyılda Değişen Biyografi biçimi, 20. Yüzyılın Başlarında  “Yeni” Biyografi ve İç Yaşam, Biyografi ve Anlayış Arayışı, Feminist Dürtüler) yer almaktadır.

         Değişen biyografi pratiklerine odaklanan bu bölümde yazar, biyografi yazma pratiğinin ve bu pratik için uygun görülen yaşamların kimi boyutların nasıl değiştiğini incelemiştir. Özel yaşamın nasıl tasvir edildiği ve karakterin nasıl ortaya çıkarıldığıyla ilgili sorulara özellikle dikkat edilen bu bölümde, modern biyografinin tarihine temas edilmiştir. Ayrıca biyografilerin 20. yüzyıl boyunca genişleyen konu yelpazesinde belirgin hale gelen kimi yeni yaklaşımlara da değinilmiştir.

         Kolektif Biyografi (s. 61-85) başlıklı üçüncü bölümde; giriş ile beraber sekiz başlık (Ansiklopediler ve Evrensel Biyografi, 19. Yüzyılda Ulusal Biyografi, Kadınlar ve Kolektif Biyografi, Prozopografi, Çağdaş Biyografi Ansiklopedileri, Kollektif Biyografiden Grup Biyografisine, Grup Biyografisi) bulunmaktadır.

         Yazar, bu bölümde, bireylerin yaşamlarından, 17. yüzyıldan bu yana çok önem kazanan kolektif biyografileri ve günümüzde çok yaygın hale gelen grup biyografilerini ele almıştır. Yazar burada, önce geçmişte, özellikle 18. yüzyıldan bu yana bulunan farklı toplu yaşam biçimlerinin, sonra da 20. yüzyılda grup biyografisinin ortaya çıkışı ve ona yönelik artan ilginin izini sürmüştür. Ayrıca, bu çalışmalar için uygun özneler olarak görülen kişi tipleri konusundaki aşikar değişimlere ve yazarlarının çoğunun kendi biyografik çalışmaları aracılığıyla inşa etmek istedikleri tarih türlerine de değinmiştir.

         Oto/biyografi ve Yaşamöyküsü Yazımı (s. 87-111) isimli dördüncü bölüm; giriş ile beraber beş başlıktan (Yaşam Yazımı, Oto/biyografi, Tarih ve Otobiyografi, Tarihçilerin Otobiyografileri) meydana gelmektedir.

         Kitabın geri kalan bölümlerinde, biyografi yazarlığındaki bazı çağdaş gelişmeleri tartışan yazar, dördüncü bölümde, son dönemde yaşamöykülerinin yazılmasına yönelik yeni ilgiyi; otobiyografi ve biyografiyi de bunun içine katma eğilimini ve ayrıca bunun tarihçiler tarafından ele alınma biçimlerini araştırmıştır. Bu bölümde yazar, tarihçilerin otobiyografi hakkındaki değişen düşünme tarzlarını daha detaylı biçimde ele almadan önce, yeni terimler olan “yaşam yazımı” ve “oto/biyografinin” ortaya çıkışını ve bunların tarihçiler açısından önemini incelemiştir.

         Yaşamların Yorumlanması ve İnşası (s. 113-136) adını taşıyan beşinci bölümde; giriş ile beraber dört başlık (Biyografi Yazarının Ustalığı, Biyografi ve Psikanaliz, Metinler ve Performanslar) yer almaktadır.

         Bu bölümde biyografiye farklı yaklaşımları ele almak amacıyla tarihin de ötesine geçen yazar, biyografiye bir edebiyat biçimi olarak yaklaşanların düşüncelerini, biyografi içinde psikanalizin önemi hakkındaki argümanları ve bazı yeni biyografi yazarlarının metinlere ve performans konusuna duydukları ilgiyi incelemiştir. Bu bölümde, biyografi hakkında son zamanlardaki bazı edebi tartışmalar, psikanaliz ve biyografi meselesi ve bazı çağdaş biyografi yazarlarının edebiyat ve toplumsal cinsiyet çalışmalarından türetilen son kuramsal yaklaşımları kendi biyografik yazılarıyla birleştirme tarzları ele alınmıştır.

         Değişen Biyografi Pratikleri (s. 137-162) başlıklı altıncı bölümde; giriş ile birlikte dört başlıktan (Biyografinin Toplumsal cinsiyeti, Yeni Biyografi Özneleri, Birey ve Dış Dünya) meydana gelmektedir.

         Yazar, bu bölümde özellikle toplumsal cinsiyetle ilgili meselelere ve bireyin içinde yaşadığı toplumla ilişkisine dair yeni düşünme tarzlarına odaklanarak, son yirmi otuz yıldır tarihçiler arasında yaygınlaşan bazı yeni biyografi pratiklerini incelemiştir. Caine bölüme, biyografinin toplumsal cinsiyetlendirilmesine ve kadınların mevzuya dahil olmasının geleneksel varsayım ve düşüncelere önemli meydan okuma biçimlerine bakarak başlamıştır. Daha sonra, yaşamları uzun süredir gizli kalmış ya da unutulmuş olan yeni biyografi öznelerinin mevzuya dâhil olmaları sonucu gelişen, değişen bazı biyografi pratiklerini incelemekle devam etmiştir. Son zamanlardaki bazı biyografi çalışmalarında kişilerin geniş dünyayla ilişkisini yeni görme ve anlama biçimlerine dair bir tartışmayla bölüme son vermiştir.

         Sonuç olarak; kadın tarihi, biyografi ve yaşam yazısı alanlarında araştırmalar yapan ve bu konularda eserler kaleme alan Barbara Caine,  bu kitapta, biyografi ve tarih arasındaki ilişkinin değişen doğasını inceleyerek, bu ilişkiyi hem tarihteki gelişmelere hem de değişen biyografi yaklaşımlarıyla ve pratiğiyle ilintilendirmek istemeye çalışmıştır. Ayrıca yazar, bu süreçte muğlak olan bazı noktaları da açıklığa kavuşturmuştur. Bunlardan biri biyografi ve tarih arasındaki ilişkinin yüzyıllar boyunca ne ölçüde ilgi ve bazen de merak konusu olduğudur. Diğeri de biyografinin tarihsel olarak nasıl görülüp anlaşıldığı konusunda oldukça yakın zamanda meydana gelen dikkate değer değişimdir. Biyografi ve tarih arasındaki ilişkiye dair olan bu çalışma, aynı zamanda biyografinin hem sıradan hem de akademik okurlar arasında son derece popüler olduğunu ortaya çıkarmıştır.

 

 



· Arş. Gör., Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı.


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar