Siyerci mi Ciğerci mi?
Halit ÇİL
Tarihçinin temel görevi ve işlevi;
yaşadığı zamana ve yaşamadığı evveliyata ışık tutup bilinir ve görünür kılmak,
bu birikimle geleceğe de projeksiyon yapmaktır. Sadece Müslümanlar için değil,
bütün insanlık için çok önemli tarihi etkiye sahip olan Hz. Peygamber'in zamanı
ve misyonunun da bu anlayışla ele alınması elzem. En güzel model olarak Kur'anî
ifadesini bulan Hz. Peygamber'in zamanı ve misyonu "Siyer" adlı özel
bir ilim olarak karşımıza çıkmakta. İnsanlık tarihi kadar esnetilebilen İslam
tarihinin içinde erimesini ve öneminin küllenmesini engellemek için özel bir
ilgi alanı kılınmıştır siyer.
Müslümanların zihin ve gönül
dünyalarında tazeliğini muhafaza eden Hz. Peygamber'in yaşadığı hayatın ele
alınış biçiminde iki ana uç akım dikkat çekicidir:
a) Kalbi
ve duyguları öne çıkaran, aklı ötekileştiren yüceltici tavır.
b) Aklı
ve modernliği öne çıkaran, kalbi ötekileştiren sıradanlaştırıcı tavır.
Daha özelde mucizelere boğulan bir Peygamber ile mucizelerden arındırılmış kişisel gelişim uzmanı bir Peygamber. Her iki tavır, haklılık yönleri bulunmakla beraber eksiktir ve birbirine muhtaçtır.
Onlar şöyle dediler: "Sen, bizim
için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız. Veya senin bir
hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül ırmaklar
akıtmalısın. Yahut iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın
veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin. Yahut da altından bir
evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin
sürece göğe çıktığına da asla inanmayız." De ki: "Rabbimi tenzih
ederim. Ben, sadece beşer bir elçiyim. (بَشَرًا
رَسُولًا)"
Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını
sırf, "Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?" demeleri
engellemiştir. Şunu söyle: "Eğer yeryüzünde yerleşmiş gezip dolaşan
melekler olsaydı, elbette onlara gökten, peygamber olarak bir melek
gönderirdik." (İsrâ 17/90-95)
Ayetteki beşer elçi formülü herkesin
dürbünü olmalı. Yüceltirken beşerliğini, cüceltirken resûllüğünü unutmamak
şart. Sahte, sun'i ve indi yorumlamalardan kaçınmak gerek. Ne "Benim tanıdığım
Peygamber bunu söylemez veya böyle yapmaz" ukalalığıyla O'nu mahalle/okul
arkadaşı gibi görmek, ne de terine varıncaya kadar olağanüstülüğe bürümek.
Mucizelerden arındırıp sıradan bir
insan yapmakla, mucizelere boğup yücelterek insan dışı bir varlık yapmak aynı sonucu
veriyor. Her ikisinde de O’nun kıyamete kadar her alanda en mükemmel modelliği
(üsve-i hasene) gölgede kalıyor. Ciğer yakan, yürek parçalayan, gözyaşı seli
oluşturan kussâs anlatımı; en etkili tarihi kişi, kişisel gelişim uzmanı üslubuyla
terbiye edilemez. "Beşer Resûl" Kur'anî formülü bu ikilemi çözmeye
kâfidir. Rahman suresindeki mizanı bu konuya da koymakta fayda var
vesselam…
Dr. Halit ÇİL
KSÜ İlahiyat Fakültesi
0 yorum:
Yorum Gönder