2 Haziran 2021 Çarşamba

Siyerci mi Ciğerci mi?


Siyerci mi Ciğerci mi?

Halit ÇİL

Tarihçinin temel görevi ve işlevi; yaşadığı zamana ve yaşamadığı evveliyata ışık tutup bilinir ve görünür kılmak, bu birikimle geleceğe de projeksiyon yapmaktır. Sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlık için çok önemli tarihi etkiye sahip olan Hz. Peygamber'in zamanı ve misyonunun da bu anlayışla ele alınması elzem. En güzel model olarak Kur'anî ifadesini bulan Hz. Peygamber'in zamanı ve misyonu "Siyer" adlı özel bir ilim olarak karşımıza çıkmakta. İnsanlık tarihi kadar esnetilebilen İslam tarihinin içinde erimesini ve öneminin küllenmesini engellemek için özel bir ilgi alanı kılınmıştır siyer.

Müslümanların zihin ve gönül dünyalarında tazeliğini muhafaza eden Hz. Peygamber'in yaşadığı hayatın ele alınış biçiminde iki ana uç akım dikkat çekicidir:

a) Kalbi ve duyguları öne çıkaran, aklı ötekileştiren yüceltici tavır.

b) Aklı ve modernliği öne çıkaran, kalbi ötekileştiren sıradanlaştırıcı tavır.

Daha özelde mucizelere boğulan bir Peygamber ile mucizelerden arındırılmış kişisel gelişim uzmanı bir Peygamber. Her iki tavır, haklılık yönleri bulunmakla beraber eksiktir ve birbirine muhtaçtır.

 

Onlar şöyle dediler: "Sen, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız. Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın. Yahut iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin. Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece göğe çıktığına da asla inanmayız." De ki: "Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir elçiyim. (بَشَرًا رَسُولًا)" Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, "Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?" demeleri engellemiştir. Şunu söyle: "Eğer yeryüzünde yerleşmiş gezip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten, peygamber olarak bir melek gönderirdik." (İsrâ 17/90-95)

 

Ayetteki beşer elçi formülü herkesin dürbünü olmalı. Yüceltirken beşerliğini, cüceltirken resûllüğünü unutmamak şart. Sahte, sun'i ve indi yorumlamalardan kaçınmak gerek. Ne "Benim tanıdığım Peygamber bunu söylemez veya böyle yapmaz" ukalalığıyla O'nu mahalle/okul arkadaşı gibi görmek, ne de terine varıncaya kadar olağanüstülüğe bürümek.

Mucizelerden arındırıp sıradan bir insan yapmakla, mucizelere boğup yücelterek insan dışı bir varlık yapmak aynı sonucu veriyor. Her ikisinde de O’nun kıyamete kadar her alanda en mükemmel modelliği (üsve-i hasene) gölgede kalıyor. Ciğer yakan, yürek parçalayan, gözyaşı seli oluşturan kussâs anlatımı; en etkili tarihi kişi, kişisel gelişim uzmanı üslubuyla terbiye edilemez. "Beşer Resûl" Kur'anî formülü bu ikilemi çözmeye kâfidir. Rahman suresindeki mizanı bu konuya da koymakta fayda var vesselam…

 

Dr. Halit ÇİL

KSÜ İlahiyat Fakültesi

 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar