26 Aralık 2018 Çarşamba

Hariciliğe Farklı Bir Bakış-IV


Prof. Dr. Mehmet Azimli

Haklarında Üretilen Rivayetler
Hariciler Şia’dan çok sert tavır gördükleri gibi benzer bir tavrı Sünni algıdan da görmüşlerdir. Onları kötülemek üzere yığınlarca rivayet uydurulmuş, Hz. Peygamber’in dilinden hadisler üretilmiştir. Hz. Peygamber’den yaklaşık 30 sene sonra ortaya çıkan bu fırka için Sünni dünyanın hadis literatüründeki en önemli kitaplarında bab başlıkları oluşturulmuş ve üretilen rivayetler buralara yerleştirilmiştir. Bunlar da “Delail-i Nübüvvet” çerçevesinde sunulmuştur. İşte bunlardan birini Buhari şöyle aktarır:

Sehl b. Huneyf şöyle dedi: -Ben Peygamber’den, elini Irak tarafına uzatarak şöyle buyururken işittim: “Oradan bir kavim çıkacak ki, onlar Kur’an’ı okurlar, Kur’an onların köprücük kemiklerinden öteye geçmez. Onlar atılan bir okun avı delip çıkması gibi İslam’dan süratle çıkarlar.”[1]
Bu rivayete göre; Haricilerin Irak bölgesinde çıkacakları ve küfre girecekleri anlatılmaktadır. Başka bir rivayeti Buhari şöyle aktarır:
“Peygamber bir gün ganimet taksimi yaparken Temimoğulları’ndan Zu’I-Huveysıra lakablı bir adam: - Ya Rasûlallah! Adalet et! dedi. Rasûlullah: “Yazıklar olsun sana! Ben adalet etmezsem kim adalet eder? buyurdu. Bunun üzerine Ömer: -Bana izin ver de şu adamın boynunu vurayım! dedi. Rasûlullah şöyle buyurdu: -”Hayır (boynunu vurma) Onun birtakım arkadaşları vardır ki, sizden biriniz onların namazı yanında kendi namazını, onların oruçları yanında kendi orucunu hakir görür. Onlar okun avı delip çıkışı gibi dinden çıkarlar. … Onlar, insanlar (Müslümanlar) arasında bir ayrılma olduğu zaman ortaya çıkarlar. Onların alameti içlerindeki iki elinin birinde kadın memesi gibi yahud öteye beriye gidip gelen bir et parçası gibi bir şey bulunan bir adamdır.” Ebû Said şöyle dedi: Ali b. Ebi Talib onlarla harbettiği zaman, ben onun maiyyetinde idim. Öldürülenlerin içinde bu hadiste vasfedilen adam arandı. Neticede Peygamber’in vasfettiği vasıf üzere birisi bulunup getirildi.”[2]
Bu rivayette adrese teslim bir tarif (!)verilmekte ve Nehrevan Savaşı sonunda Hz. Peygamber’in dediğinin aynen çıktığı zikredilmekte, onların yok edilmeleri halinde ne büyük sevaplar alınacağına vurgu yapılmaktadır. Başka kaynaklarda ise bu adamın elinde siyah kıllar var ve elinde kadın memesi gibi bir et parçası vardır. Kadın göğsüne benzeyen bu et parçası (lastik gibi) çekilip uzatıldığında diğer eli hizasına varacak kadar uzuyor, tekrar bırakıldığında yine adamın omuzlarına doğru geri[3] çekilmektedir (!) Nehrevan Savaşı sonrası tarif edilen bu adam bulununca Hz. Ali’nin, “Allahu Ekber! Allah Rasulu doğru söylemiştir. Ben yalan söylemedim ve yalanlamadım da. Eğer amellerinizi bırakacağınızdan korkmasaydım size Allah Rasulü’nün onlarla savaşan kişiler için ne buyurduğunu aktarırdım.” dediği; yanındakilerle beraber secdeye kapandığı ve hak üzere olduğunu anladığı zikredilir.[4] Yani eğer bu adam olmasaydı Hz. Ali’nin haksız olduğu anlaşılmış olacaktı (!) Haklı ve haksızlığı, kıla, tüye, memeye indirgeyen bir algının varacağı nokta maalesef burasıdır.
Bu insanlar daha düne kadar (Nehrevan’ın hemen öncesine kadar) Hz. Ali tarafından orduya katılmaya davet ediliyorlardı. Ne oldu da bu kadar kötü duruma geliverdiler? Üstelik öldürülen Hariciler arasında kaynaklarda Hz. Peygamber’in cennetle müjdelediği belirtilen Yezit b. Nüveyre el-Ensari gibi şahıslar da bulunuyordu.[5]
Son zamanlarda veya bu ümmet arasında öyle bir kavim çıkacaktır ki Kur’an okuyacaklar. Fakat (okudukları) Kuran onların boğazlarının çemberlerini veya boğazlarını geçmeyecektir. Onların alâmeti (başlarını) kazımak suretiyle tıraş olmalarıdır. Siz onları gördüğünüz veya onlara rastladığınız zaman hemen onları öldürünüz.”[6]
Hariciler Cehennem’in köpekleridir.”[7]
Bu rivayetlerde de Hariciler kafir bir toplum olarak anlatılmakla kalmıyor, nasıl Kur’an’a düşkün oldukları anlatılıp, bunların önemli olmadığına vurgu yapılıyor ve başlarındaki traş tiplerine kadar tarif ediliyor, sonra da onların köpek kadar değerleri olmadığına vurgu yapılarak öldürülmeleri için teşvik ediliyor.
Hz. Ali ise gerek Cemel’de gerek Sıffin’de rakip ordudan ele geçen ganimetin paylaşımına izin vermezken bu kez Nehrevan’da izin vermiş ve hatta sahabeden Adiy b. Hatem’in Hariciler arasında öldürülen oğlunu defnetmeye çalıştığını görünce ona kızmış ve onlar da defin işini yapmaktan vazgeçmişlerdi.[8]
Rivayetler böyle olunca, tabi ki hadislerin şarihi[9] doludizgin bir şekilde Müslüman kesmenin ne kadar muazzam sevap kazandıracağını, hatta bu sevap sebebiyle herkesin ibadetlerini bırakıp Müslüman öldürmeye koşacaklarını (!) izah sadedinde şu yorumu yapabilecektir:
Hakemlik meselesine rızâ gösteren başta Hz. Ali olmak üzere bütün Müslümanları, Osman, Ali ve Muaviye (Radiyallahü anhüm)’den nefret etmeyen cumhuru ve herhangi bir büyük günahı işleyen kimseleri tekfir eden Haricilerin sapık inanışları, batıl görüşleri ve İslâm âlemine ilk fitne, fesad ve tefrika tohumunu atan fırka oluşlarının Resûl-i Ekrem tarafından önceden bilinmesi onun bir mûcizesidir. Hadis bu mucizeyi bildiriyor.
Ayrıca onları öldürmenin çok muazzam mükâfatı mucip olduğuna işaret ediyor. Öyle ki; onları öldürmenin büyük ecrini insanlar duyarsa, bu ecir tüm günahların affına ve cennetlik olmaya kâfidir, diye ibâdetleri bırakmak ve günahlara dalmak endişesi Hz. Ali tarafından duyuluyor ve Allah tarafından Hz. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) aracılığı ile vâdedildiği bildirilen ilâhî mükâfat ve ecir, bu endişe nedeniyle Hz. Ali tarafından açıklanmıyor.”[10]




[1]      Buhari, İstitabe 6; “memesinde üç kıl var, eli eksik, elinde siyah kıllar bulunuyor.” şeklinde ayrıntılar için bkz. Nesai, 170.

[2]      Buhari, Edep, 95; Belazuri, III, 136;İbn Kesir, VII, 264; İbnü’l-Esir, III, 222.

[3]      Belazuri, III, 150; Nesai, 176.

[4]      İbn Mace, Mukaddime, 12; İbnü’l-Esir, III, 223.

[5]      İbnü’l-Esir, III, 223

[6]      İbn Mace, Mukaddime, 12.

[7]      İbn Mace, Mukaddime, 12.

[8]      İbnü’l-Esir, III, 223

[9]      Türkiye’nin meşhur TV vaizlerinden Nihat Hatipoğlu’nun babası, eski İzmir müftüsü Haydar Hatipoğlu.

[10]    İbn Mace, Mukaddime, 12; Terceme ve Şerheden; Haydar Hatipoğlu, İstanbul, 1992.


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar