Prof. Dr. Mehmet Azimli
Haklarında Üretilen
Rivayetler
Hariciler Şia’dan çok sert tavır gördükleri gibi benzer
bir tavrı Sünni algıdan da görmüşlerdir. Onları kötülemek üzere yığınlarca
rivayet uydurulmuş, Hz. Peygamber’in dilinden hadisler üretilmiştir. Hz.
Peygamber’den yaklaşık 30 sene sonra ortaya çıkan bu fırka için Sünni dünyanın
hadis literatüründeki en önemli kitaplarında bab başlıkları oluşturulmuş ve
üretilen rivayetler buralara yerleştirilmiştir. Bunlar da “Delail-i Nübüvvet”
çerçevesinde sunulmuştur. İşte bunlardan birini Buhari şöyle aktarır:
“Sehl b. Huneyf şöyle dedi: -Ben Peygamber’den,
elini Irak tarafına uzatarak şöyle buyururken işittim: “Oradan bir kavim
çıkacak ki, onlar Kur’an’ı okurlar, Kur’an onların köprücük kemiklerinden öteye
geçmez. Onlar atılan bir okun avı delip çıkması gibi İslam’dan süratle çıkarlar.”[1]
Bu rivayete göre; Haricilerin Irak bölgesinde
çıkacakları ve küfre girecekleri anlatılmaktadır. Başka bir rivayeti Buhari
şöyle aktarır:
“Peygamber bir gün
ganimet taksimi yaparken Temimoğulları’ndan Zu’I-Huveysıra lakablı bir adam: -
Ya Rasûlallah! Adalet et! dedi. Rasûlullah: “Yazıklar olsun sana! Ben adalet
etmezsem kim adalet eder? buyurdu. Bunun üzerine Ömer: -Bana izin ver de şu
adamın boynunu vurayım! dedi. Rasûlullah şöyle buyurdu: -”Hayır (boynunu vurma)
Onun birtakım arkadaşları vardır ki, sizden biriniz onların namazı yanında
kendi namazını, onların oruçları yanında kendi orucunu hakir görür. Onlar okun
avı delip çıkışı gibi dinden çıkarlar. … Onlar, insanlar (Müslümanlar) arasında
bir ayrılma olduğu zaman ortaya çıkarlar. Onların alameti içlerindeki iki
elinin birinde kadın memesi gibi yahud öteye beriye gidip gelen bir et parçası
gibi bir şey bulunan bir adamdır.” Ebû Said şöyle dedi: Ali b. Ebi Talib
onlarla harbettiği zaman, ben onun maiyyetinde idim. Öldürülenlerin içinde bu
hadiste vasfedilen adam arandı. Neticede Peygamber’in vasfettiği vasıf üzere
birisi bulunup getirildi.”[2]
Bu rivayette adrese teslim bir tarif (!)verilmekte ve
Nehrevan Savaşı sonunda Hz. Peygamber’in dediğinin aynen çıktığı zikredilmekte,
onların yok edilmeleri halinde ne büyük sevaplar alınacağına vurgu
yapılmaktadır. Başka kaynaklarda ise bu adamın elinde siyah kıllar var ve
elinde kadın memesi gibi bir et parçası vardır. Kadın göğsüne benzeyen bu et
parçası (lastik gibi) çekilip uzatıldığında diğer eli hizasına varacak kadar
uzuyor, tekrar bırakıldığında yine adamın omuzlarına doğru geri[3]
çekilmektedir (!) Nehrevan Savaşı sonrası tarif edilen bu adam bulununca Hz.
Ali’nin, “Allahu Ekber! Allah Rasulu doğru söylemiştir. Ben yalan söylemedim
ve yalanlamadım da. Eğer amellerinizi bırakacağınızdan korkmasaydım size Allah
Rasulü’nün onlarla savaşan kişiler için ne buyurduğunu aktarırdım.” dediği;
yanındakilerle beraber secdeye kapandığı ve hak üzere olduğunu anladığı
zikredilir.[4]
Yani eğer bu adam olmasaydı Hz. Ali’nin haksız olduğu anlaşılmış olacaktı (!)
Haklı ve haksızlığı, kıla, tüye, memeye indirgeyen bir algının varacağı nokta
maalesef burasıdır.
Bu insanlar daha düne kadar (Nehrevan’ın hemen öncesine
kadar) Hz. Ali tarafından orduya katılmaya davet ediliyorlardı. Ne oldu da bu
kadar kötü duruma geliverdiler? Üstelik öldürülen Hariciler arasında
kaynaklarda Hz. Peygamber’in cennetle müjdelediği belirtilen Yezit b. Nüveyre
el-Ensari gibi şahıslar da bulunuyordu.[5]
“Son zamanlarda veya
bu ümmet arasında öyle bir kavim çıkacaktır ki Kur’an okuyacaklar. Fakat
(okudukları) Kuran onların boğazlarının çemberlerini veya boğazlarını
geçmeyecektir. Onların alâmeti (başlarını) kazımak suretiyle tıraş olmalarıdır.
Siz onları gördüğünüz veya onlara rastladığınız zaman hemen onları öldürünüz.”[6]
“Hariciler
Cehennem’in köpekleridir.”[7]
Bu rivayetlerde de Hariciler kafir bir toplum olarak
anlatılmakla kalmıyor, nasıl Kur’an’a düşkün oldukları anlatılıp, bunların
önemli olmadığına vurgu yapılıyor ve başlarındaki traş tiplerine kadar tarif
ediliyor, sonra da onların köpek kadar değerleri olmadığına vurgu yapılarak
öldürülmeleri için teşvik ediliyor.
Hz. Ali ise gerek Cemel’de gerek Sıffin’de rakip
ordudan ele geçen ganimetin paylaşımına izin vermezken bu kez Nehrevan’da izin
vermiş ve hatta sahabeden Adiy b. Hatem’in Hariciler arasında öldürülen oğlunu
defnetmeye çalıştığını görünce ona kızmış ve onlar da defin işini yapmaktan
vazgeçmişlerdi.[8]
Rivayetler böyle olunca, tabi ki hadislerin şarihi[9]
doludizgin bir şekilde Müslüman kesmenin ne kadar muazzam sevap
kazandıracağını, hatta bu sevap sebebiyle herkesin ibadetlerini bırakıp
Müslüman öldürmeye koşacaklarını (!) izah sadedinde şu yorumu yapabilecektir:
“Hakemlik meselesine
rızâ gösteren başta Hz. Ali olmak üzere bütün Müslümanları, Osman, Ali ve
Muaviye (Radiyallahü anhüm)’den nefret etmeyen cumhuru ve herhangi bir büyük
günahı işleyen kimseleri tekfir eden Haricilerin sapık inanışları, batıl
görüşleri ve İslâm âlemine ilk fitne, fesad ve tefrika tohumunu atan fırka
oluşlarının Resûl-i Ekrem tarafından önceden bilinmesi onun bir mûcizesidir.
Hadis bu mucizeyi bildiriyor.
Ayrıca onları öldürmenin
çok muazzam mükâfatı mucip olduğuna işaret ediyor. Öyle ki; onları öldürmenin
büyük ecrini insanlar duyarsa, bu ecir tüm günahların affına ve cennetlik
olmaya kâfidir, diye ibâdetleri bırakmak ve günahlara dalmak endişesi Hz. Ali
tarafından duyuluyor ve Allah tarafından Hz. Muhammed (sallallahü aleyhi ve
sellem) aracılığı ile vâdedildiği bildirilen ilâhî mükâfat ve ecir, bu endişe
nedeniyle Hz. Ali tarafından açıklanmıyor.”[10]
[1] Buhari, İstitabe 6; “memesinde üç kıl var, eli eksik, elinde
siyah kıllar bulunuyor.” şeklinde ayrıntılar için bkz. Nesai, 170.
[2] Buhari, Edep, 95; Belazuri, III, 136;İbn
Kesir, VII, 264; İbnü’l-Esir, III, 222.
[3] Belazuri, III, 150; Nesai, 176.
[4] İbn Mace, Mukaddime, 12; İbnü’l-Esir, III,
223.
[5] İbnü’l-Esir, III, 223
[6] İbn Mace, Mukaddime, 12.
[7] İbn Mace, Mukaddime, 12.
[8] İbnü’l-Esir, III, 223
[9] Türkiye’nin meşhur TV vaizlerinden Nihat
Hatipoğlu’nun babası, eski İzmir müftüsü Haydar Hatipoğlu.
[10] İbn Mace, Mukaddime, 12; Terceme ve
Şerheden; Haydar Hatipoğlu, İstanbul, 1992.
0 yorum:
Yorum Gönder