Ebû Ömer b. Dâvud
Bir konuyu anlatmak ve yazı yazmak için bir plan yaparım. Bu planı gerçekleştirebildiğim tartışılabilir, ancak elbette bir tezim ve hedefim olur. Özellikle bir çerçeve belirlemek gerekiyor. Çünkü kafanızda cevaplarını bulmayı arzu ettiğiniz istifhamlar var. Kuşkusuz yazılı bir metinde bunu gerçekleştirme ihtimali daha yüksek. Zira bir yazıyı defalarca okumak ve tashih etmek mümkün. Oysa konuşmada buna pek imkân yok. Zaman zaman kendimi ifade etmek için yazı yazdığım için daha çok yazı üzerinde duracağım.
Yazı yazıyorum, fakat bakıyorum, yazının hedefleri dışında kalan boyutları oluyor. Dahası yazıyı okuyan bazı kişilerden yazıyla dolaylı ilgisi olan sorular geliyor. Bunlara cevap vermek için özel bir mesai harcasam muhtemelen bu sefer başka sorularla karşılaşacağım. Bizzat yaşadığım ve çevremden gözlemlediğim bu durum, aklıma başka bir gerçeği getirdi.
Kaynakları incelediğimizde farklı
konulardan bahseden binlerce rivayetle karşılaşıyoruz. Bunların bir kısmı aynı
konuları da anlatabiliyor. Ancak rivayetlerdeki bilgilerin bir kısmı kişisel
olarak ilgimi çekmiyor ya da sorduğum sorulara cevap vermiyor. Bir bakıma benim
aklımın ürettiği soruların cevaplarını, geçmişte yaşayan bir insanın aklının kendi
döneminde üretilen bir soruya verdiği cevapta arıyorum. Oysa doğru olanı
rivayetlerin de tıpkı bugün bizim konuşmalarımızla ve yazdıklarımızla
verdiğimiz cevaplar gibi cevaplar olduğudur. Galiba bu gerçeği göz ardı ederek
rivayetlerden çok şey istiyoruz. Tamam, rivayetlerin arka planını inceleyebiliriz,
ravinin gözümüzden kaçırdığı bazı şeyleri görmeye çalışabiliriz. Ama bu konuda
da her zaman başarılı olamayabiliriz. Yani her zaman bir taşla iki kuş
vurulmaz. Kuş bazen taşa değse de…
Bir deriden bir post çıkarmak
daha isabetli gibi duruyor. Aksi takdirde deriyi kullanılmaz hale getiririz.
Bizim sorularımıza aradığımız
cevapları bulamadığımızda rivayetlere ve ravilerine haksızlıklar yapıldığını da
görüyoruz. Toptancı bir yaklaşımla reddetmek ve yalanlamak gibi… Oysa
rivayetleri bir kişi bir yerde üretmiş değil ki…
Binlerce farklı soruya farklı
zamanlarda üretilen cevaplardan hareketle kendi sorularımıza cevap arıyoruz.
Bunun farkında olmak önemli sanırım.
0 yorum:
Yorum Gönder