Erzurum’a Özlem / Éle özlemişem ki…
İhsan
Süreyya Sırma
Tabakhane Çeşmesi’nden
bir yudum su içmeyi
Éle
özlemişem ki…
Taşmağazalar’da
eşe-dosta uğramayı
Éle
özlemişem ki…
Rahmetli Bahattin[1]
Ağabey’in, “Hocam ne disen?” demesini
Éle
özlemişem ki…
Ayakkabıcı Zakir’de,
Tortum’ca konuşmayı
Éle
özlemişem ki…
Aynı sokakta, Alioğlu’nda
kitap karıştırmayı
Éle
özlemişem ki…
Kongre caddesinde, Hafız
Ağabey[2]’e gitmeyi
Éle özlemişem ki…
Hafız’dan
sonra “Ayaz kardeşler”e uğramayı
Éle
özlemişem ki…
“Demirciler”de kaldığım
eve ve Başak Camisi’ne bakmayı
Éle
özlemişem ki…
İçinde ders verdiğim “Enstitü”yü
ve öğrencilerimi görmeyi
Éle
özlemişem ki…
Demirciler’in gülü Sefa[3]’nın
“e mi?” deyişlerini
Éle
özlemişem ki…
“Selamet Kitapevi”nden, kitap alıp
okumayı
Éle
özlemişem ki…
“Bat Pazarı”nda, Hacı Zeki’yle laflamayı
Éle
özlemişem ki…
Yukarda Şefik Hoca’nın,
hikmetli sohbetini
Éle
özlemişem ki…
Ressam Hacı Turgut’un,
“öyle amma” çıkışlarını
Éle
özlemişem ki…
Çantacı İsmail’in
“Erbakan Hocamız” deyişini
Éle
özlemişem ki…
Tebriz Kapı camisinde
Veli Hoca’yı dinlemeyi
Éle
özlemişem ki…
Ca’fer Ağa’da, Gürgür Hoca’nın
“‘aşır” okuyuşunu
Éle
özlemişem ki…
Abdurrahman Gazi Vakfı’nda
canlara konuşmayı
Éle
özlemişem ki…
Halis Hoca’nın,
“Türkler Sultansız, Kürtler ağasız yaşayamaz” deyişini
Éle
özlemişem ki…
Cuma sohbetlerinde Nazif Abi’nin o çıkışlarını
Éle
özlemişem ki…
Seyfettin Özege
raflarından eski kitap okumayı
Éle
özlemişem ki…
Tayyib Okiç Anfisi’nde
talebeme ders vermeyi
Éle
özlemişem ki…
Hamidullah
Hocam’la ders yapmayı
Éle
özlemişem ki…
Üniversite
Camisi’nde, Sabah namazından sonraki “Siyer” derslerimi
Éle
özlemişem ki…
Palandökenin, “Ejder”
tepesinden maveraya dalmayı
Éle
özlemişem ki…
Necati’nin
fıkralarını, Yunus Hoca’nın “Ezizim”
demesini
Éle
özlemişem ki…
Öğrencim Mustafa’nın, “hele kardaş sorma
gitsin”ini
Éle
özlemişem ki…
“Arap Salih”, “Hamido”
halkasının, “sene kurban” démesini
Éle
özlemişem ki…
Ziraat bodrumlarında
titreyerek ders vermeyi
Éle
özlemişem ki…
Boyacı Atmaca’nın
“bax[4] hele” çıkışını
Éle
özlemişem ki…
Dadaşların “cağ”
için; “et kanlı, yiğit canlı” démesini
Éle
özlemişem ki…
“Gögermiş civil’le lavaş
ne xoş olir” diyeni
Éle
özlemişem ki…
Taş Han’da
Oltu taşı tesbih dizelerini
Éle
özlemişem ki…
Naim Hoca’nın, “Xoca
biraz sivri qonişirsen” deyişini
Éle
özlemişem ki…
Lala Paşa’da, “Boynu eğri Hoca”nın ezanını
Éle
özlemişem ki…
Sadrettin’in
yanında, kete-çay sohbetini
Éle
özlemişem ki…
Daha çok yazardım amma
kaybolan hafızamı
Éle
özlemişem ki…
Hepinizi görmeyi, sonra
da sarılmayı
Éle
özlemişem ki…
0 yorum:
Yorum Gönder