13 Ağustos 2021 Cuma

Haricilerin Siyasî Faaliyetleri


HARİCİLERİN SİYASÎ FAALİYETLERİ

Yazar: Adnan Demircan

Beyan Yayınları, İstanbul 1996, 287s.

Mehmet Salih ARI

“Hâricîlerin Siyasî Faaliyetleri” adlı eser Adnan Demircan’ın Prof. Dr. Ahmet ÖNKAL danışmanlığında hazırladığı doktora tezinin yayınlanmış halidir. Birinci baskısı çıktığında eseri okumuş ve aşağıdaki şekilde tanıtmaya çalışmıştım. Eserin bugünlerde 3. baskısının yayınlanması üzerine daha önce hazırladığım ve hiçbir yerde yayınlanmayan bu yazının tanıtım amacıyla yayınlanması uygun olacaktır.

Sayın Demircan, bu çalışmasında Haricîlerin Emeviler devri sonuna kadarki faaliyetleri üzerinde duruyor. Eser giriş ile üç bölümden oluşmaktadır. Bölüm başlıkları sarısıyla, “Hâricilik Hareketinin Ortaya Çıkışı ve Hz. Ali Dönemindeki Faaliyetleri”, “Emeviler Döneminde Hariciler” ve “Harici Hareketin Belli Başlı Özellikleri” şeklindedir.

Yazar, giriş bölümünde ilk önce en eski müelliflerin eserlerinden başlayarak araştırmasının kaynakları hakkında bilgi vermekte ve konusu ile olan irtibatını açıklamaktadır. İbadî kaynaklarından Şemmahî’nin “Siyer” isimli eserinden de yararlandığını ifade ettikten sonra gerek ülkemizde gerekse yurt dışında Hariciler hakkında yapılan çalışmalardan söz etmektedir. Bu çalışmalar şu şekilde sıralanabilir:

E. Ruhi Fığlalı, İbadiye’nin Doğuşu ve Görüşleri, Fuat Kavukçu, Emeviler Döneminde Harici Hareketleri, Taha Akyol, Haricilik ve Şia İslam Devriminin Sosyolojik Kaynakları, J. Wellhausen, İslâmiyetin İlk Devrinde Dini-Siyasî Muhalefet Partileri, (çev., Fikret Işıltan), W. Montgomeri Watt, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, (çev., E. Ruhî Fığlalı), Rıfat Fevzi Abdulmuttalib, el-Hilâfe vel-Havâric fi’l-Mağribi’l-Arabî, M.İ. Abdu’r-Razık, el-Havâric fi Biladı’l-Mağrib hatta Muntasafi’l-Karnı’r-Rabi ‘el-Hicri, Ammar Talibî, Ârau’l-Havaric el-Kelamiyye.

Demircan daha sonra Hz. Peygamber’in vefatından Hariciliğin ortaya çıkışına kadar meydana gelen siyasî gelişmeleri kısaca özetler. Bu arada “İmamlar Kureyştendir” mealindeki hadîs hakkında ciddi şüphelerin ortaya atıldığını belirtmektedir. (s.22) Devamla: “Ehl-i Sünnetin halife seçilecek kişide aradığı şartlardan biri olan söz konusu hadîsin Resûlullah tarafından söylenmiş olması halinde Ensâr’ın bu hadisi görmezlikten gelecek bir tavır takınarak devlet başkanlarını kendilerinden seçme girişimlerinin açıklanması güçleşecektir.” (s.22) demektedir. Yazar eserinin diğer bir yerinde; “Hariciler sürekli olarak iktidarlarla mücadele içinde olduklarından, onlar hakkında bize ulaşan rivayetlerde sübjektif değerlendirmeler görmek mümkündür. İbadiye firkası dışında mensupları kalmadığı ve eserleri günümüze ulaşmadığı için onları muhaliflerinin rivayetlerinden öğrenmek zorunda kalıyoruz” diyerek gerek Haricileri aşırı öven rivayetlere gerekse onlazemmeden rivayetlere ihtiyatla yaklaştığını belirtmektedir. Bu arada incelediği dönem içindeki Ehl-i Sünnet ve Şia’nın tutumları ve onların Hariciler hakkındaki rivayetler ile ilgili olarak şu şekilde bir ifade kullanmaktadır: “Ehl-i Sünnet’in incelediğimiz dönemde genellikle uzlaşmacı bir tutum sergilemesi, öte yandan Şiiler’in Haricilere -Hz. Ali’ye isyanlarından itibaren­ düşmanlık hisleri beslemeleri onlara karşı bazı rivayetlerin uydurulmuş olabileceğini düşünmemize sebep olmaktadır.” Bir başka sayfada ise (s.45) Ehl-i Sünnet’e göre zalim yöneticilere karşı isyan etmenin caiz olmadığını belirterek bir bakıma Ehl-i Sünneti uzlaşmacı olarak değerlendirir.

Yazar, Hz. Ali’nin Hz. Ebubekir’e biati hakkında sadece bir rivayetle yetinmekte ve bu rivayeti şöyle hulasa etmektedir: Hz. Ali de işin başında Hz. Ebu Bekir’e biat etmeyerek kendilerine danışılmadan böyle bir seçimin yapılmasından duyduğu memnuniyetsizliği belirtmiş ve hilafete kendisinin daha layık olduğunu açıkça ifade etmişti”. (s.23)

Yazar “İmamlar Kureyştendir” hadisinin sıhhati hakkında ciddi şüphelerin olduğunu beyan etmekte ve Muhacirlerin hilafete geçişlerini Kureyşliler’in siyasi manevralarına bağlamaktadır.

Bu fırkaya Havaric isminin niçin verildiği konusunda değişik rivayetler serdettikten sonra Yazar: “Havaric adının dinden ve ümmetten ayrıldıkları için kendilerine verildiği görüşü muhalifleri tarafından ortaya atılmıştırdemektedir. Ayrıca İbadilerin “Havaric” kelimesini Hz. Ali’ye karşı tahkimi reddedenler anlamında ele almadıklarını belirtmektedir. (s.34)

Eserde, Haricilerin fırkaları ve değişik müelliflere göre fırkaların sayıları sıralandıktan sonra genel olarak Haricilerin siyasi ve itikadi görüşleri izah edilmiştir. Haricilerin üzerinde ittifak ettikleri siyasi ve itikadi görüşler sıralanırken yer yer fırkalar arasındaki farklılıklara ve diğer mezheplerin görüşlerine de kısaca değinilmiştir.

Haricilerin siyası görüşleri olarak zikredilen maddeler şu şekilde özetlenebilir:

a) Hariciler hedef aldıkları Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Aişe, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvam, Muaviye b. Ebû Süfyan ve onların askerlerini tekfir ederler.

b) Genellikle zalim yöneticilere isyan etmeyi vacip görürler.

c) İmamet Kureyş’e ait bir hak değildir. Yazar, Haricilerin bu görüşüne ayet ve hadislerden referanslar getirerek desteklemektedir.

d) el-Emru bi’l-maruf ve’n-nehyu anıl-münker ilkesi Haricilerin savunduğu temel görüşlerdendir.

Yazar, Haricilerin itikadı görüşleri konusunda şu değerlendirmeyi yapar: “Kâfir kavramı Haricilik düşüncesinde mümin nosyonunun oynadığı rolden çok daha mühim rol oynamaktadır. Mümini tanımlamak yerine onlar aşk ve şevkle Müslüman cemaatten kovulacak olanları tayine çalıştılar.” (s.51) Bunun yanında Haricilere göre müşrik kelimesinin Allah’tan başka ilah tanıyan, putperest anlamının dışında bir mana ifade ettiğini ve Müslüman cemaatin içinde de müşriklerin var olduğunu kabul ettiklerini belirtir. Harici fırkaları arasında en sert görüşleri savunan fırka olarak kabul ettiği Ezrakîler hakkında şu ifadelere yer verir: “Ezrakîler, muhaliflerinin çocuklarını ve kadınlarını öldürmeyi mubah saymışlar, müşriklerin çocuklarının da babalarıyla birlikte cehennemde olduklarını söylemişlerdir. Ezrakîlerin bu görüşlerinde Hıristiyanlardan etkilenmiş olmaları muhtemeldir (s.52).

“Haricilik Hareketinin Ortaya Çıkışı ve Hz. Ali Dönemindeki Faaliyetleri” başlığını taşıyan birinci bölümde Yazar Haricilik hareketini ortaya çıkışını hazırlayan sebepleri sıralarken Arap toplumunun içtimai yapısından kısaca bahsederek söze başlar. Haricilerle bedeviler arasındaki ilişkileri ve onların ortak yanlarını irdelemeye çalışır. Bu konuda: “İlk Haricilerin genellikle bedevi asıllılar arasında çıkması ve daha sonraları da hareketin Kuzey Afrika’da Bedevi Arapların yaşam tarzına benzer bir hayat süren Berberiler arasında itibar görmesi ister istemez hareket ile göçebe hayatı arasında bir bağlantı olduğunu düşündürmektedir.(s.61) demektedir.

Haricilik hareketinin doğuşundaki en önemli amil olarak bedevi aşamadan hadariliğe geçen Arap toplumunun geçirdiği değişim olduğu kanaatini taşıyan Yazar, Harici liderlerinin genellikle Resûlullah (s.a.s.)’ın yanında bulunmayan bağnazlardan olduğu, toplumun zamanla kazandığı siyasi yapı gibi nedenlerle Haricilik hareketinin ortaya çıkışını anlatmaya çalışır. Bu hareketin temelini çıkar sağlama amacına irca edilmemesi gerektiğini belirtir. (s.68)

Demircan, Hariciliğin menşei meselesinde hareketin dini mi yoksa siyasi mi olduğu sorusuna cevap aramaya çalışmaktadır. Bunun yanında Hariciliğin kurradan çıktığı görüşüne katılmamaktadır. Hareketin dini değil siyasi bir hareket olduğunu savunur. Hz. Osman’ın katlini meşru gördüklerinden dolayı Haricilik hareketinin o dönemde ortaya çıktığını kabul eder. Bu arada Hz. Osman’ın şehid edilmesiyle sonuçlanan olayları özetler. Daha sonra Cemel Vak’ası, Sıffın Savaşı ve Tahkim olayını anlatır. Haricilerin Hz. Ali’den ayrılmaları ve Hz. Ali’ye karşı hareketl eri, Nehrevan savaşı ve bu savaş sonrası Harici isyanları, Hz. Ali, Muaviye b. Ebû Süfyan ve Amr b. Asa suikast ve Hz. Hasan Döneminde Hariciler başlıklarıyla birinci bölüm sona erer.

İkinci bölüm Emeviler devri Harici faaliyetlerine ayrılmış. Yazar bu bölümde değişik bölgelerdeki Haricilerin faaliyetlerini şu başlıklarla ele alır. 1) Kufe Haricileri, 2) Basra Haricileri, 3) Cezire ve Musul Haricileri, 4) Horasan Haricileri ve Şeyban b. Seleme 5) Güney Arabistan Haricileri ve Abdullah b. Yahya, 6) Kuzey Afrika Haricileri, 7) Mısır Haricileri, 8) Uman Haricileri.

Üçüncü ve son bölümde Yazar, Harici hareketinin belli başlı özellikleri ve etkileri üzerinde durmaktadır. Bu hareket hakkında şöyle bir sosyolojik değerlendirme yapar: “Haricilerin hemen hepsi bedevilikten hadariliğe geçiş dönemi yaşayan topluluklardan çıktığına göre, eski yaşantılarının bazı özelliklerini taşımış olmaları normaldir. Şüphesiz bir insanda meydana gelen inanç ve tutumların teşekkülünde mensup olduğu kültürün rolü vardır” (s.245).

İncelediği dönemde Arapların bir geçiş dönemi yaşadıklarını vurgulayan Yazar: “Hariciler arasında cesaret, güzel şiir söyleme, hitabet gibi hasletlerin mevcudiyetine bakarak onları bedevi olarak değerlendirmek bizce onları anlamak in yeterli değildir. Onların daha çok Kûfe, Basra, San’a gibi merkezlerden huruç ettiklerini ve faaliyetlerinin de şehirlere yönelik olduğunu da göz önünde bulundurarak hem şehirle hem de çölle ilişkilerinin olduğunu söylemek gerekir(s.246) şeklinde bir değerlendirmede bulunur. Ayrıca Raşid Halifeler döneminde meydana gelen Harici hareketleriyle Emeviler döneminde meydana gelen isyanların nedenleri arasında önemli farklılıkların olduğunu belirtir.

Haricilerin ilk isyanları Allah’ın hükümlerinden sapmalar olduğu gerekçesiyle ortaya çıktığını belirten Yazar, Emeviler dönemindeki isyanların nedenlerini şu şekilde sıralar:

1. Kendi fikirlerinden olmayanları kâfir görmeleri,

2. Valilerin uyguladıkları baskıcı yönetim,

3- Talep edilen bazı hakların verilmemesi.

Harici isyanlarının yoğun olarak, Ziyad, oğlu Ubeydullah ve Haccac’ın valiliği ile devletin zayıfladığı son dönemde ortaya çıktığını belirtir. Özellikle Haccacın valiliği sırasında uzun yıllar devam eden Ezrakî isyanları ile Sufrilerin faaliyetlerinin paralellik arz etmesine dikkat çeker.

Daha sonra Harici hareketin siyasi, içtimai, ekonomik etkileri ve bu hareketin Hadis ve Kelam ilminin doğuşuna tesirlerine değinen Yazar, haricileri sürekli isyan eden insanlar olarak göstermenin yanlışlığını vurgular ve: “İsyanların çok olmasında Haricilerin anlayışlarının yanında iktidardakilerin onları kazanmak için ciddi politikalar üretmemelerinin de payı vardır. Büyük çaplı isyanların Haccac döneminde olduğu ve onun sert politikasına rağmen şiddetini artırarak devam etmesi, müşahede ettiğimiz ilginç bir durumdur” (s.264) değerlendirmesini yapar. Bu arada Ezarika fırkasına mensup Haricilerin dışındaki diğer fırka mensuplarının zaman zaman isyan etmeden faaliyetlerine devam ettiklerini belirtir.

Hiç şüphesiz Haricilik İslam tarihinde siyasi gündem oluşturma açısından en önemli İslam mezheplerinden birisidir. Bu nedenle gerek, Adnan Demircan’ın, Emeviler devri Harici hareketlerini konu edinen “Haricilerin Siyası Faaliyetleri” adlı bu çalışması gerekse bu mezhebin tarih boyunca ve günümüzdeki İslam düşüncesi üzerindeki etkilerini konu edinen araştırma ve incelemeler, Müslüman araştırmacıların Kur’an ve Sünnet’i yorumlamadaki doğru ve yanlışları görerek daha isabetli neticelere varmalarına ışık tutacaktır.


 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar