HARİCİLERİN SİYASÎ FAALİYETLERİ
Yazar: Adnan Demircan
Beyan Yayınları, İstanbul 1996, 287s.
Mehmet
Salih ARI
“Hâricîlerin Siyasî Faaliyetleri” adlı eser Adnan Demircan’ın Prof. Dr. Ahmet ÖNKAL danışmanlığında hazırladığı doktora tezinin yayınlanmış halidir. Birinci baskısı çıktığında eseri okumuş ve aşağıdaki şekilde tanıtmaya çalışmıştım. Eserin bugünlerde 3. baskısının yayınlanması üzerine daha önce hazırladığım ve hiçbir yerde yayınlanmayan bu yazının tanıtım amacıyla yayınlanması uygun olacaktır.
Sayın Demircan, bu
çalışmasında Haricîlerin Emeviler devri sonuna kadarki faaliyetleri üzerinde
duruyor. Eser giriş ile üç bölümden oluşmaktadır. Bölüm başlıkları sarısıyla,
“Hâricilik Hareketinin Ortaya Çıkışı ve Hz. Ali Dönemindeki Faaliyetleri”,
“Emeviler Döneminde Hariciler” ve “Harici Hareketin Belli Başlı Özellikleri”
şeklindedir.
Yazar, giriş bölümünde
ilk önce en eski müelliflerin eserlerinden başlayarak araştırmasının kaynakları
hakkında bilgi vermekte ve konusu ile olan irtibatını açıklamaktadır. İbadî
kaynaklarından Şemmahî’nin “Siyer” isimli eserinden de yararlandığını ifade
ettikten sonra gerek ülkemizde gerekse yurt dışında Hariciler hakkında yapılan
çalışmalardan söz etmektedir. Bu çalışmalar şu şekilde sıralanabilir:
E. Ruhi Fığlalı, İbadiye’nin
Doğuşu ve Görüşleri, Fuat Kavukçu, Emeviler Döneminde Harici Hareketleri,
Taha Akyol, Haricilik ve Şia İslam Devriminin Sosyolojik Kaynakları, J.
Wellhausen, İslâmiyetin İlk Devrinde Dini-Siyasî Muhalefet Partileri,
(çev., Fikret Işıltan), W. Montgomeri Watt, İslam Düşüncesinin Teşekkül
Devri, (çev., E. Ruhî Fığlalı), Rıfat Fevzi Abdulmuttalib, el-Hilâfe
vel-Havâric fi’l-Mağribi’l-Arabî, M.İ. Abdu’r-Razık, el-Havâric fi Biladı’l-Mağrib
hatta Muntasafi’l-Karnı’r-Rabi ‘el-Hicri, Ammar Talibî, Ârau’l-Havaric
el-Kelamiyye.
Demircan daha sonra Hz.
Peygamber’in vefatından Hariciliğin ortaya çıkışına kadar meydana gelen siyasî
gelişmeleri kısaca özetler. Bu arada “İmamlar Kureyştendir” mealindeki hadîs
hakkında ciddi şüphelerin ortaya atıldığını belirtmektedir. (s.22) Devamla:
“Ehl-i Sünnetin halife seçilecek kişide aradığı şartlardan biri olan söz konusu
hadîsin Resûlullah tarafından söylenmiş olması halinde Ensâr’ın bu hadisi
görmezlikten gelecek bir tavır takınarak devlet başkanlarını kendilerinden
seçme girişimlerinin açıklanması güçleşecektir.” (s.22) demektedir. Yazar
eserinin diğer bir yerinde; “Hariciler sürekli olarak iktidarlarla mücadele
içinde olduklarından, onlar hakkında bize ulaşan rivayetlerde sübjektif
değerlendirmeler görmek mümkündür. İbadiye firkası dışında mensupları kalmadığı
ve eserleri günümüze ulaşmadığı için onları muhaliflerinin rivayetlerinden
öğrenmek zorunda kalıyoruz” diyerek gerek Haricileri aşırı öven rivayetlere
gerekse onları zemmeden rivayetlere
ihtiyatla yaklaştığını belirtmektedir. Bu
arada incelediği
dönem içindeki Ehl-i Sünnet ve Şia’nın tutumları ve onların Hariciler
hakkındaki rivayetler ile ilgili olarak şu şekilde bir ifade kullanmaktadır: “Ehl-i Sünnet’in incelediğimiz
dönemde genellikle uzlaşmacı bir tutum sergilemesi, öte yandan Şiiler’in
Haricilere -Hz. Ali’ye isyanlarından itibaren düşmanlık hisleri beslemeleri
onlara karşı bazı rivayetlerin uydurulmuş olabileceğini düşünmemize sebep olmaktadır.” Bir başka sayfada
ise (s.45) Ehl-i Sünnet’e göre zalim yöneticilere
karşı isyan etmenin caiz olmadığını belirterek bir bakıma Ehl-i Sünneti uzlaşmacı olarak değerlendirir.
Yazar,
Hz. Ali’nin
Hz. Ebubekir’e biati
hakkında sadece bir rivayetle yetinmekte ve bu rivayeti şöyle hulasa etmektedir: “Hz. Ali
de işin başında Hz. Ebu Bekir’e
biat etmeyerek kendilerine danışılmadan böyle bir seçimin yapılmasından duyduğu
memnuniyetsizliği belirtmiş ve hilafete kendisinin daha layık olduğunu açıkça ifade
etmişti”. (s.23)
Yazar
“İmamlar Kureyştendir” hadisinin sıhhati hakkında ciddi şüphelerin olduğunu
beyan etmekte ve Muhacirlerin hilafete geçişlerini Kureyşliler’in siyasi
manevralarına bağlamaktadır.
Bu
fırkaya Havaric isminin niçin verildiği konusunda değişik rivayetler serdettikten
sonra Yazar: “Havaric adının dinden ve ümmetten ayrıldıkları
için kendilerine verildiği görüşü muhalifleri tarafından ortaya atılmıştır” demektedir.
Ayrıca İbadilerin “Havaric” kelimesini Hz. Ali’ye karşı tahkimi reddedenler
anlamında ele almadıklarını belirtmektedir. (s.34)
Eserde,
Haricilerin fırkaları ve değişik müelliflere göre fırkaların sayıları
sıralandıktan sonra genel olarak Haricilerin siyasi ve itikadi görüşleri izah
edilmiştir. Haricilerin üzerinde ittifak ettikleri siyasi
ve itikadi görüşler sıralanırken yer yer fırkalar arasındaki farklılıklara ve diğer
mezheplerin görüşlerine de kısaca değinilmiştir.
Haricilerin
siyası görüşleri olarak zikredilen maddeler şu şekilde özetlenebilir:
a) Hariciler
hedef aldıkları Hz. Osman, Hz. Ali,
Hz. Aişe,
Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvam, Muaviye b. Ebû Süfyan ve onların
askerlerini tekfir ederler.
b) Genellikle zalim yöneticilere isyan etmeyi vacip görürler.
c) İmamet Kureyş’e ait bir hak değildir. Yazar,
Haricilerin bu görüşüne ayet ve hadislerden referanslar getirerek desteklemektedir.
d) el-Emru bi’l-ma’ruf ve’n-nehyu anı’l-münker ilkesi Haricilerin
savunduğu temel görüşlerdendir.
Yazar,
Haricilerin itikadı görüşleri konusunda şu değerlendirmeyi yapar: “Kâfir kavramı
Haricilik düşüncesinde mümin nosyonunun oynadığı rolden
çok daha mühim rol oynamaktadır. Mümini
tanımlamak yerine onlar aşk ve şevkle Müslüman
cemaatten kovulacak olanları tayine çalıştılar.”
(s.51) Bunun yanında Haricilere göre
müşrik kelimesinin Allah’tan başka ilah tanıyan, putperest
anlamının dışında bir mana ifade ettiğini
ve Müslüman cemaatin içinde de müşriklerin var olduğunu kabul ettiklerini belirtir. Harici fırkaları
arasında en sert görüşleri savunan fırka olarak kabul ettiği Ezrakîler hakkında şu
ifadelere yer verir: “Ezrakîler, muhaliflerinin çocuklarını ve
kadınlarını öldürmeyi mubah saymışlar, müşriklerin çocuklarının da babalarıyla
birlikte cehennemde
olduklarını söylemişlerdir. Ezrakîlerin bu görüşlerinde Hıristiyanlardan etkilenmiş olmaları
muhtemeldir (s.52).
“Haricilik
Hareketinin Ortaya Çıkışı ve Hz. Ali Dönemindeki Faaliyetleri” başlığını
taşıyan birinci bölümde Yazar Haricilik hareketini ortaya çıkışını hazırlayan
sebepleri sıralarken Arap toplumunun içtimai yapısından kısaca bahsederek söze
başlar. Haricilerle bedeviler arasındaki ilişkileri ve onların ortak yanlarını
irdelemeye çalışır. Bu konuda: “İlk
Haricilerin genellikle bedevi asıllılar arasında çıkması ve daha sonraları da
hareketin Kuzey Afrika’da Bedevi Arapların yaşam tarzına benzer bir hayat süren
Berberiler arasında itibar görmesi ister istemez hareket ile göçebe hayatı arasında
bir bağlantı olduğunu düşündürmektedir.” (s.61)
demektedir.
Haricilik
hareketinin doğuşundaki en önemli amil olarak bedevi aşamadan hadariliğe geçen
Arap toplumunun geçirdiği değişim olduğu kanaatini taşıyan Yazar, Harici
liderlerinin genellikle Resûlullah (s.a.s.)’ın
yanında bulunmayan bağnazlardan olduğu, toplumun zamanla
kazandığı siyasi yapı gibi nedenlerle Haricilik hareketinin ortaya çıkışını
anlatmaya çalışır. Bu hareketin temelini çıkar
sağlama amacına irca edilmemesi gerektiğini belirtir. (s.68)
Demircan, Hariciliğin
menşei meselesinde hareketin dini mi yoksa siyasi mi olduğu sorusuna cevap aramaya
çalışmaktadır. Bunun yanında Hariciliğin kurradan çıktığı görüşüne katılmamaktadır.
Hareketin dini değil siyasi bir hareket olduğunu savunur. Hz. Osman’ın
katlini meşru gördüklerinden dolayı Haricilik hareketinin o dönemde ortaya çıktığını kabul eder. Bu arada Hz. Osman’ın şehid edilmesiyle sonuçlanan olayları özetler. Daha sonra Cemel Vak’ası, Sıffın Savaşı ve Tahkim olayını
anlatır. Haricilerin Hz. Ali’den ayrılmaları
ve Hz. Ali’ye karşı
hareketl eri, Nehrevan savaşı
ve bu savaş sonrası Harici isyanları, Hz. Ali, Muaviye b. Ebû Süfyan ve Amr b. As’a suikast ve Hz. Hasan Döneminde
Hariciler başlıklarıyla birinci bölüm sona erer.
İkinci bölüm
Emeviler devri Harici
faaliyetlerine ayrılmış. Yazar bu bölümde
değişik bölgelerdeki Haricilerin
faaliyetlerini şu başlıklarla ele alır. 1)
Kufe Haricileri, 2) Basra Haricileri, 3) Cezire ve Musul
Haricileri, 4) Horasan Haricileri ve Şeyban b. Seleme
5) Güney Arabistan Haricileri ve Abdullah b. Yahya, 6)
Kuzey Afrika Haricileri, 7) Mısır Haricileri, 8)
Uman Haricileri.
Üçüncü ve son bölümde
Yazar, Harici hareketinin belli başlı özellikleri ve etkileri üzerinde durmaktadır. Bu hareket
hakkında şöyle bir sosyolojik değerlendirme yapar: “Haricilerin hemen hepsi bedevilikten hadariliğe geçiş dönemi yaşayan
topluluklardan çıktığına göre, eski
yaşantılarının bazı özelliklerini taşımış
olmaları normaldir. Şüphesiz
bir insanda
meydana gelen inanç ve tutumların teşekkülünde mensup olduğu
kültürün rolü vardır” (s.245).
İncelediği dönemde
Arapların bir geçiş
dönemi yaşadıklarını vurgulayan Yazar: “Hariciler arasında cesaret, güzel şiir söyleme, hitabet gibi
hasletlerin mevcudiyetine bakarak onları bedevi
olarak değerlendirmek bizce onları anlamak
için yeterli
değildir. Onların daha çok Kûfe, Basra, San’a gibi
merkezlerden huruç ettiklerini ve faaliyetlerinin
de şehirlere yönelik olduğunu da göz önünde bulundurarak hem şehirle hem de
çölle ilişkilerinin olduğunu söylemek gerekir”
(s.246) şeklinde bir değerlendirmede bulunur. Ayrıca
Raşid Halifeler döneminde meydana gelen Harici hareketleriyle Emeviler
döneminde meydana gelen isyanların nedenleri arasında önemli farklılıkların olduğunu belirtir.
Haricilerin ilk
isyanları Allah’ın hükümlerinden sapmalar olduğu gerekçesiyle ortaya çıktığını belirten Yazar, Emeviler dönemindeki
isyanların nedenlerini şu şekilde sıralar:
1. Kendi fikirlerinden olmayanları kâfir görmeleri,
2. Valilerin uyguladıkları baskıcı yönetim,
3- Talep edilen bazı hakların
verilmemesi.
Harici isyanlarının yoğun olarak, Ziyad,
oğlu Ubeydullah ve Haccac’ın valiliği
ile devletin zayıfladığı son dönemde ortaya
çıktığını belirtir. Özellikle
Haccac’ın valiliği sırasında uzun yıllar devam eden Ezrakî
isyanları ile Sufrilerin faaliyetlerinin paralellik arz etmesine dikkat çeker.
Daha
sonra Harici hareketin siyasi, içtimai, ekonomik etkileri ve bu hareketin Hadis
ve Kelam ilminin doğuşuna tesirlerine değinen Yazar, haricileri sürekli isyan
eden insanlar olarak göstermenin yanlışlığını vurgular ve: “İsyanların çok olmasında Haricilerin anlayışlarının yanında
iktidardakilerin onları kazanmak için ciddi politikalar üretmemelerinin de payı
vardır. Büyük çaplı isyanların Haccac döneminde olduğu
ve onun sert politikasına rağmen şiddetini artırarak devam etmesi, müşahede
ettiğimiz ilginç bir durumdur” (s.264) değerlendirmesini yapar. Bu arada
Ezarika fırkasına mensup Haricilerin dışındaki diğer fırka mensuplarının zaman
zaman isyan etmeden faaliyetlerine devam ettiklerini belirtir.
Hiç
şüphesiz Haricilik İslam tarihinde siyasi gündem oluşturma açısından en önemli
İslam mezheplerinden birisidir. Bu nedenle gerek, Adnan Demircan’ın, Emeviler
devri Harici hareketlerini konu edinen “Haricilerin Siyası Faaliyetleri” adlı
bu çalışması gerekse bu mezhebin
tarih boyunca ve günümüzdeki İslam düşüncesi üzerindeki etkilerini konu edinen araştırma ve incelemeler, Müslüman
araştırmacıların Kur’an ve Sünnet’i yorumlamadaki doğru ve yanlışları görerek
daha isabetli neticelere varmalarına ışık
tutacaktır.
0 yorum:
Yorum Gönder