5 Mart 2018 Pazartesi

Hadislere Göre Rüya ve Yorumu

Prof. Dr. Yusuf Ziya Keskin
Sözlükte “görmek” anlamındaki rü’yet kökünden türeyen rü’yâ kelimesi uyku sırasında zihinde beliren görüntülerin bütününü (düş) ifade eder. Rüyalar çok sıradan ve gerçeğe yakın olabileceği gibi, fantezilerle süslü, gerçek üstü rüyalara da rastlanır.

Rüya insanla birlikte var olan bir olgudur. İnsanoğlu rüyaya büyük önem vermiş, rüyanın kökenine yönelik farklı değerlendirmeler yapılmıştır. İnsan fizyonomisi üzerinde yapılan araştırmalar rüyanın yeme içme gibi bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
İnsanlık tarihi kadar eski olan rüya tecrübesine, çeşitli peygamberlerin hayatlarından örnekler verilmek suretiyle Kur’ân-ı Kerîm’de de değinilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrâhim, Yûsuf ve Mısır hükümdarının gördüğü rüyalardan söz edilmiş (Yûsuf, 12/4-5, 43, 100; es-Sâffât, 37/105), Hz. Yûsuf’a rüyaların yorumunun öğretildiği (Yûsuf, 12/6, 21), Hz. İbrâhim, Ya‘kûb ve Yûsuf’un gördükleri rüyaları tabir ederek bu yorum ışığında hareket ettikleri (Yûsuf, 12/4-6; es-Sâffât, 37/102) belirtilmiştir.
Resûl-i Ekrem’e (s.a.s.) ilk vahiy sâlih rüya şeklinde gelmiş, altı ay müddetle vahiy bu şekilde devam etmiştir. Hadis kitaplarında “Kitâbü’r-Rü’yâ” ve “Kitâbü Ta‘bîri’r-rü’yâ” başlığı altında Hz. Peygamber’in rüyalarına ve yorumlarına yer verilmiştir.
Sevgili Peygamberimiz, zaman zaman ashâbıyla sohbet eder, bu sohbetlerde gece görülen rüyalardan bahsedilir ve bu rüyalar tabir edilirdi. Allah Resûlü genellikle “Bu gece aranızda rüya gören var mı?” diyerek söze başlar (Buhârî, Cenâiz, 93) ve ashâbdan bazıları rüyasını ona tabir ettirirdi. Peygamberimiz rüyaları tabir ederken insanları hayra teşvik eden, doğru yolu gösteren, onları eğiten yorumlar yapar ve rüyaların daima hayra yorulmasını tavsiye ederdi (Dârimî, Rü’yâ, 13). Görülen iyi rüyaların anlatılmasını isteyen Allah Resûlü, kötü rüyaların ise anlatılmasını uygun görmezdi. Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiği bir hadisinde Peygamberimiz, “Sizden biri hoşlandığı bir rüya görürse, (bilsin ki) bu, Allah’tandır. O kişi bu rüyadan dolayı Allah’a hamdetsin ve onu anlatsın. Bunun dışında hoşuna gitmeyen bir rüya görürse, bu da şeytandandır. Rüyanın kötü etkisinden Allah’a sığınsın ve ondan kimseye söz etmesin. Böyle yaparsa, o rüya kendisine zarar vermez.” (Buhârî, Ta’bîr, 3) buyurmuştur. Peygamberimiz bir hadisinde kötü bir rüya gören kimsenin kalkıp namaz kılmasını öğütlemiş (Müslim, Rü’yâ, 6), başka bir rivayete göre de yatış şeklini değiştirmesini önermiştir (Müslim, Rü’yâ, 5).
Peygamberimizin “Biriniz hoşlanmadığı bir rüya görürse sol tarafına üç kez tükürsün ve rüyanın kötü etkisinden Allah’a sığınsın. Böyle yaparsa o rüya kendisine zarar vermez.” (Müslim, Rü’yâ, 1) hadisini nakleden Ebû Katâde, kötü rüyaların etkisiyle üzerinde dağ gibi bir ağırlık hissettiğini, ancak bu hadisi işittikten sonra artık buna aldırış etmediğini söylemiştir (Müslim, Rü’yâ, 2). Kötü bir rüya sonrasında sol tarafa tükürmenin istenilmesi, sol tarafın şeytanla sembolize edilmesiyle ilgilidir.
Sevgili Peygamberimiz, zaman zaman kendi rüyalarını da ashâbıyla paylaşırdı. Rüyalarını onlar için tabir eder, kimi zaman bilinmeyen âlemden, cennetliklerin ve cehennemliklerin hâllerinden, insanların âhiretteki durumlarından haber vererek onları uyarırdı (Buhârî, Ta’bîr, 48). Bir defasında rüyasında kendine ve arkadaşlarına hurma ikram edildiğini görmüş ve bunu dünyada yükselmeye, âhirette güzel sonuca erişmeye ve dinin tekâmül ettiğine yormuştu (Müslim, Rü’yâ, 18). Bir rivayete göre de ilk vahiylerin geldiği sırada kendisine yol gösteren ama erken ölen Varaka b. Nevfel’i beyaz bir elbise içinde görmüş ve bunu onun cennete girdiği şeklinde tevil etmişti (Tirmizî, Rü’yâ, 10).
Allah Resûlü yine rüyasında insanların kiminin üzerinde kısa, kiminde ise uzun gömlekler görmüş, bunu o kişilerin dinî hassasiyetlerine bağlamıştı (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 15). Bir gün de rüyasında kendisine bir tas süt getirilmiş, bu sütten içtikten sonra onu Hz. Ömer’e vermişti. Hz. Peygamber, rüyasındaki bu sütün, bilgiyi simgelediğini belirtmişti (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 16). Rüyasında bir ev gören ve bu evin gördüğü en güzel ev olduğunu anlatan Peygamber Efendimiz, sonra bunun şehitlere ait olduğunu bildirmişti (Buhârî, Cihâd, 4).
Hz. Peygamber’in bazı sahâbîleri de rüya tabir ederdi. Hz. Âişe rüyasında odasına üç tane ay düştüğünü gördüğünde, bunu babası Hz. Ebû Bekir’e anlatmıştı. Resûlullah vefat edip de onun odasına defnedilince, Hz. Ebû Bekir ona, “Rüyanda gördüğün ayların biri ve en hayırlısı işte bu!” demişti (Mâlik, Cenâiz, 10).
İnsanların bazı sembolik görüntüler şeklinde uykularında gördükleri rüyalar, gelecekte yaşanacaklarla ilişkili olabileceği gibi, kimi zaman da geçmişte yaşananlardan veya bunlardan herhangi biriyle ilişkilendirilemeyen hayallerden ibaret olabilir. Bununla birlikte, gün içerisinde yaşamış olduğu ve etkisi altında kaldığı bazı olaylar, yoğun olarak uğraştığı işler, fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlar, bilinçaltında bulunan duygu ve düşünceler de kişinin rüyalarına yansıyabilmektedir. Nitekim en çok hadis rivayet eden sahâbî olan Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Rüya üç çeşittir: (Birincisi) Allah'tan bir müjde olan salih rüyadır. (İkincisi) şeytandan kaynaklanan üzücü rüyadır. (Üçüncüsü ise) kişinin yaşadıklarından bazılarının rüyasına yansımasıdır.” (Müslim, Rü’yâ, 6).
Hadiste bahsedilen birinci çeşit rüyalar, insanın metafizik âlemle ilişkisini göstermektedir. Kişinin sâlih ve takva sahibi olması durumunda, rüyaları bu âlemle onun arasında açılmış bir pencere olabilmektedir. Duygu ve düşüncelerin kirlendiği, zihinlerin karışıp gönüllerin karardığı durumlarda ise, rüyanın metafizik âlemle olan ilişkisi olabildiğince azalmaktadır. Peygamberimizin işaret ettiği ikinci çeşit rüyalar, şeytanın insana telkin ettiği şeylerdir. Üçüncüsü ise, kişinin içinde bastırdığı kaygı ve düşüncelerden ibarettir. Hz. Peygamber’in bu üçlü tasnifinin etkisiyle daha sonra İslâm kültüründe rüyalar rahmanî, şeytanî ve nefsanî olarak sınıflandırılmıştır.
Rüyalar ile verilmek istenen mesajı anlamak için rüya yorumculuğu geliştirilmiştir. İslâm kültüründe de “rüya tabiri” adı verilen rüya yorumculuğu, rüyalarda verilmek istenen mesajın anlaşılması, sembolik dilin ve benzetmelerin çözümlenmesi anlamına gelir ve bu iş ancak akıllı, ilim sahibi, yetenekli, dininde müstakim ve ehil kişiler tarafından yapılabilir. Hz. Peygamber, rüyaların haset ve düşmanlığa sebep olmaması için rüya sahibini seven kişilere anlatılmasını salık vermiştir (Ebû Dâvûd, Edeb, 88). Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiği bir hadiste Sevgili Peygamberimiz, rüyanın insanın ruh ve bedeni üzerindeki etkisini dikkate alarak “Rüya ancak bilge veya samimiyetle tavsiyede bulunabilecek kişilere anlatılır.” buyurmuştur (Tirmizî, Rü’yâ, 7).
Kötü niyetli ve ehil olmayan insanların yaptıkları rüya yorumları kişilerin hayatlarını yanlış yönlendirebilmekte ve rüya konusunda takıntılı olan insanlar yanlış kararlar alarak zarar görebilmektedirler. Ayrıca uydurulan yalan ve yanlış tabirlerle, hayatını rüyalarla ve fallarla tanzim eden, gelecekle ilgili planlarını bunlara dayandıran insanların kandırılması için uygun bir zemin oluşmaktadır. Rüyada görüldüğü gerekçesiyle, özellikle dinî anlamda otorite olan kişilerin dilinden söylenemeyenler dillendirilebilmekte, bu şekilde savunulan görüş meşrulaştırılmak ve desteklenmek istenebilmektedir.
Allah Resûlü insanları görmedikleri hâlde görmüş gibi rüya uydurup anlatmamaları konusunda uyarmış, kişinin görmediği rüyayı gördüğünü söylemesini en büyük iftira olarak nitelemiştir (Buhârî, Ta’bîr, 45). Bunun kötü örneklerini günümüzde sıkça görmekteyiz. Bazı sui niyetli kimseler, insanların dini duygularını istismar ederek rüyalar üzerinden insanları etkilemeye ve kendilerine bağlamaya çalışmaktadır. Bunu yaparken de görmediği rüyaları görmüş gibi anlatmakta ve yalan üzerinden menfaat devşirmektedir. Bu tür rüya istismarına karşı uyanık olmak gerekir.
Rüya, bilimsel çalışmalara konu edilmiş, çoğunlukla olgusal bakışla izahlar ortaya konulmuştur. Rüya üzerine Batı’da geliştirilen psikolojik kuramlar, rüyada görünenleri genellikle insanın bilinçaltının açığa çıkması şeklinde yorumlamış, rüyanın metafizik âlemle irtibatı konusunu önemsememiştir. Zaten modern insanın ruhundaki kirlenme, ahlâkî çöküş, rüyaların insanlara sağlayacağı aydınlık ufku söndürmektedir. Belki de rüyalar insan için bir aynadır. Eğer rüyalar insanın bir iç seslenişi ise, o zaman kişinin kalbinin temizliğinin, niyetinin iyi olmasının rüyalara onu aydınlatma imkânı vereceği açıktır. Peygamberimizin doğru rüya ile doğruluk arasındaki ilişkiye işaret eden şu sözü, işte bu imkânı vurgulamaktadır: “Rüyası en doğru olanınız, en doğru sözlü olanınızdır.” (Müslim, Rü’yâ, 6). Bu hadisi, “görmediği rüyaları anlatarak yalan söylemekten sakındırma” şeklinde yorumlamak da mümkündür.
Yararlanılan Kaynaklar
İlyas Çelebi, “Rüya”, DİA, c. 35, s. 306-307.
Hadislerle İslam, DİB Yayını, c. 1, s. 463-472


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar