1 Mart 2021 Pazartesi

İlahiyat Akademisinin Siyer’i Keşfi

 


Prof. Dr. Şaban ÖZ

Son dönemlerde İlahiyat akademisinin bütün disiplinleri Siyer’i yeniden keşfetmiş gibi. Kur’an’ın nüzul ortamının bilinmesi… Hz. Peygamber’in hadislerinin vürud zemininin bilinmesi… Ahkamın Cahiliye kökenleri… Hukukun sahadaki karşılığı… İslam düşüncesinin kökenleri… Mezheplerin siyasî/dinî altyapısı… İlk İslam toplumundaki yapılar… Sahabenin kıraati… Kabilelerin şiveleri… Arap şiiri…

Olması gereken… Geç olmakla birlikte doğrunun bulunması!

Şimdiye kadar olması gereken de buydu zaten. İslamî ilimleri ortak kümeler şeklinde daireler olarak değil, Siyer zemini üzerine yükselen bir piramit şeklinde (piramit olmazsa bina diyelim) tasarlanması zorunluluğu sanırım bugün düne göre daha iyi anlaşılmış durumda.  

Sağlam bir Siyer bilgisini zemine yerleştirdikten sonra Hadis’i, Tefsir’i, Hukuk’u, Kelam’ı kısacası bütün ilimleri bu zeminin üzerine bina etmek olması gereken yaklaşımdı. Batı’nın bu gerçeği anlamasından yaklaşık bir yüz-yüz elli yıl kadar sonra olsa da yeniden klasiğe dönüp Siyer’in keşfedilmesi tek kelime ile “müthiş”!   Her türlü takdirin fevkinde…

Haklarını yemeyelim, daha önce Hadis’te, Tefsir’de bunu söylemekten dillerinde tüy biten hocaların varlığından haberdarım.  Üstelik sadece anlatmayıp öğrencilerine tarih usulü, felsefesi, siyer metinleri, kaynakları okuttuklarını da biliyorum…  

Ama kimse dinlemedi işte! 

Aman efendim, güç olmasın geç olsun… Çok geç oldu!  

Bu yeniden keşifteki güzelliğe takdirlerimizi tekrar arz edip gelelim soruna. Ancak bizim üniversitelerimizde olabilecek soruna…

Siyer’i keşif sürecinin “Siyer’i yağma” sürecine dönüşmesi veya disiplinel sınırlara saygı…

Bir bakıyorsunuz başka bir ilim dalındaki genç arkadaşımız atılmış meydana ve yazıvermiş; Siyer kaynakları ve yazıcılığı üzerine “mülahazaları”nı… Hay maşallah! Büyük ihtiyaç vardı! Hep birlikte oturmuş o “mülahazalar”ı bekliyorduk!

Başka bir hocamız esaslı bir doktora tezi yaptırmış… Lisans düzeyi bilgileri aktartıp… Gözünü sevdiğim değerli hocam bari jüriye bir tane Siyer hocası dâhil etseydiniz… Hani belki bir iki cümle kurardı!

Başka bir alanda bir büyük hocamız, “efendim Siyer konusunda şunlar yapılmamış ihtiyaç var!” Tembeliz mirim tembeliz! Her ne kadar siz profesör olduktan sonra kim ne yazmış takip etmemiş iseniz de olsun… Bizim tembelliğimizi teslim edelim!

Komik olunan durumlar da olmuyor değil! Biri üst perdeden “ahkamını kesmişti”: “Kureyzaoğullarıyla ilgili falan makale var; efendim bizim akademisyenlerin haberi bile yok!” O makaleyi 2004’te çevirmiştim! Benden önce de çevrilmişti de… Üzerime aldığım kısmı söylüyorum!

Az kalsın unutuyordum, bir de yayınevlerinin okuyucularını “kekleme” çabaları işin içine girince… Tefsir’de, Hadis’te yapılmış bir teze Siyer ile ilgili bir başlığı “çaktın” mı?

Sattırıyor mübarek!

İçlerinde hiç mi yok iyileri? Olmaz mı! Tabi ki var… Severek, beğenerek okuyoruz, tavsiye ediyoruz, hatta takdir ediyoruz!

Ama onda bir! Bütün iyimserliğimle… Fenerbahçe yendi ya… Yoksa öğrencilerime; “okumayın” demeye başladım! Hatta “o konuda tez var” dediklerinde “yok” demeye!

Dinleyen çıkar mı bilmiyorum ama tekrar edeyim; Arapça bilmeniz, Siyer kaynaklarına sahip olmanız sizi Siyerci yapmaya yetmez! Hele Siyer ile ilgili bir alanda doktora tezi yazmanıza hiç mi hiç yetmez!

Diğer İslamî ilimler gibi Siyer’in de kendine ait usulü, üslubu, yöntemi, kaynakları, müellifleri, ravileri ve hatta inanmayacaksanız belki ama kendine has “tenkit” kuralları “bile” var!

Efendim, sizden izin mi alacağız? İstediğimizi çalıştırır, istediğimize yazdırırız ve hatta biz yazarız!

Eyvallah! Tabi ki yazarsınız… Yazmalısınız… Yazın!

Şunu bilerek; yaptığınız ne interdisiplin ne multidisiplin ne de Siyer’dir!

Ne yapmak lazım… Mümkünse çift danışmanlık sistemine geçilmesi… Mümkün değilse gönüllü olarak bir Siyer hocası ile irtibat… Bu da mümkün değilse… Önce siz sonra da öğrenciniz Siyer’e dair en azından bu ülkede yazılıp çizilenleri okumanız… Kim ne diyor, ne demiş, ne tartışılıyor, usulü ne, ravisi kim, metni nasıl, senedi nerede… 

Yine de siz bilirsiniz…

Ama ormanlarımızı da düşünmek lazım tabi!

 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar