8 Ocak 2022 Cumartesi

Abdülmelik Döneminde Emevîlerin Irak Hakimiyetini Sarsan Hâricî Önderi: Şebîb B. Yezîd


ABDÜLMELİK DÖNEMİNDE EMEVÎLERİN IRAK HAKİMİYETİNİ SARSAN HÂRİCÎ ÖNDERİ: ŞEBÎB B. YEZÎD 

Prof. Dr. Adem APAK

GİRİŞ

Hz. Ali’nin halîfeliği döneminden itibaren İslâm siyaset tarihinde öne çıkan iki siyasî rakip coğrafya Irak ve Şam’dır. Ali-Muâviye mücadelesinde bunlardan ilki halîfe Hz. Ali, diğeri ise Şam valisi Muâviye’nin taraftarı olmuşlardır. Bu süreçte gerçekleşen siyasî bloklaşma Emevîlerin yıkılmasına kadar varlığını ve etkinliğini devam ettirmiştir.

Iraklılar, Hz. Ali’ye destek vererek başlattıkları iktidar mücadelesini Muâviye’nin liderliğinde hareket eden Suriyeliler karşısında kaybetmişlerdi. Bunun sonucu olarak devletin merkezi ve hazine Kûfe’den yeni başkent Dımaşk’e nakledildi. Kendilerini devletin asıl sahibi gören Iraklılar bu durumda Şam’a bağlı sıradan bir eyalet statüsüne indiler. Onların fethettikleri büyük arazilerin gelirleri artık Dımaşk’ın kontrolüne girmişti. Buna karşılık, Iraklılar merkezî yönetimin keyfî tavrına göre bazen artırılan, bazen azaltılan bazen de tamamen kesilen, hiçbir zaman da Şamlıların seviyesine ulaşamayan maaşlarla yetinmek zorunda kalmışlardı. Mevcut şartlar eski başkentin gururlu sakinlerini son derece rahatsız etti. Onlar rahatsızlıkları sebebiyle fırsat bulduklarında yönetime karşı isyan gerçekleştirdiler. Emevîler aleyhine harekete geçmek istediklerinde ilk önce Hz. Ali’nin çocuklarını ve torunlarını hatırladılar. Zira gerek geçmiş günlere duyulan özlem, gerekse Hz. Ali’ye beslenen muhabbet sebebiyle Iraklıların neredeyse tamamı bu faaliyetlere gönülden destek oluyorlardı. Ancak bu destek bir türlü gönül desteğinden fiilî kılıç desteğine dönüşmedi. 

Iraklıların bu yönetim karşıtı tavırları sebebiyle Emevî devleti Irak’ı suhûletle yönetme adına özel ilk halîfe Muâviye’den itibaren muhtelif tedbirler aldı. Bunların ilki bölgeye kabiliyetli ve şiddet yanlısı idarecilerin atanması oldu. Ayrıca Irak’ta yönetim muhalifleri olarak öne çıkan Hâricîler ile Şiiler’e karşı öncelikli olarak Iraklıların yardımı kullanılmış, pek çok isyan Kûfe ve Basra’dan toplanan ordular yardımıyla bastırılmıştır. Iraklıların yetersiz kalmaları veya operasyonlarda başarısız olmaları durumunda ise Irak topraklarına Şamlı askerler sevk edilmesi plânı uygulanmıştır. Bölgede kısmî istikrarın sağlanmasından sonra ise Iraklılar, Horasan ve doğusuna düzenlenen fetih hareketlerine sevk edilerek, bir taraftan iç politikadan uzaklaştırılırken, diğer taraftan da onlar yeni fetihlerin gerçekleşmesi sağlanmıştır. Bununla birlikte Irak coğrafyası Emevîler için en büyük dâhilî problem merkezi olma özelliğini hiç kaybetmemiş, zaman zaman bu hareketler devletin bölgedeki otoritesini sarsacak boyutlara ulaşmıştır ki, bu hadiselerden birisi de Harici lider Şebib b. Yezîd’in Kûfe’de gerçekleştirdiği isyan hareketidir.


A.     ABDÜLMELİK B. MERVAN DÖNEMİNDE HARİCİ HAREKETLERİ

Mısır ve Irak’ın kontrol altına alınmasının ardından Mekke’de Abdullah b. Zübeyr’in de etkisiz hale getirilmesiyle yeniden siyasî birliği temin eden Abdülmelik b. Mervân’ın karşı karşıya kaldığı diğer önemli dâhilî problem, seleflerini de çok meşgul eden Hâricîler oldu. Bu dinî-siyasî grup mensupları sürekli ayaklanma çıkardıkları, ülkenin pek çok tarafına dağılmış vaziyette bulundukları, düzenli birlik oluşturmak yerine gerilla savaşı verdikleri, ayrıca toplumda sürekli tedhiş hareketi gerçekleştirdikleri için Emevî idaresini uzun süreli meşgul etmiştir.  Hâricîler Abdülmelik’in devlet başkanlığı döneminde de yönetimin en tehlikeli ve devamlı düşmanı olmuşlardır. 

Hâricî gruplar Irak’ta Abdülmelik ile Abdullah b. Zübeyr’in mücadelesinden istifade ederek özellikle İran’ın güney kısımlarını kontrol altına almışlardı. Abdülmelik daha önce Abdullah b. Zübeyr adına Nâfi b. Ezrak yönetimindeki isyancı gruplarla mücadele eden[1] Mühelleb b. Ebû Sufra’yı tekrar onların üzerine gönderdi.[2] Abdurrahman b. Muhammed b. Eş‘as da yönetim adına Hâricîlerle mücadele etti.[3] Ancak onların bütün çabalarına rağmen isyancılar etkisiz hale getirilemedi (H.72/M.691-692).[4] Üstelik bu yıl içerisinde Ebû Fudeyk liderliğinde toplanan Hâricîler Bahreyn’de kontrolü ele geçirdiler. Abdülmelik’in Basra valisi Hâlid b. Abdullah’ın gönderdiği ordu Ebû Fudeyk karşısında başarılı olamadı.[5] Halîfe, Hâricî isyanının ancak Kûfe ve Basralıların yardımıyla bastırılabileceğini düşünerek onlardan teşekkül ettirdiği on bin kişilik kuvveti Ebû Fudeyk’in üzerine gönderdi. Iraklılar bu son teşebbüslerinde Hâricîleri etkisiz hale getirmeyi başardılar.[6]

Hicretin 74. (M. 693-694) yılında Abdülmelik, Basra’ya vali tayin ettiği kardeşi Bişr b. Mervân’a Basra ve Kûfeliler’den oluşturduğu bir orduyla Râmuhürmüz[7] ve Ehvaz’da[8] toplanmış olan Ezârika Hâricîleri üzerine bir ordu göndermesini, askerlerin başına da Mühelleb b. Ebû Sufra’yı getirmesini emretti. Fakat Mühelleb’in doğrudan halîfe tarafından tayin edilmesinden hoşnut olmayan vali, ordu hazırlama işini ağırdan aldı. Yetersiz sayıda toplanan ve kendi içinde uyumsuzluklar taşıyan askerler yola çıktıktan kısa süre sonra Basra valisi Bişr’in vefat ettiği haberini alınca isyanı bastırma girişiminde bulunmadan dağıldılar.[9]

Abdülmelik b. Mervân Irak’ta meydana gelen olumsuz gelişmeler üzerine hem bölgedeki siyasî istikrarı temin etmek, hem de Hâricîlerle daha etkin mücadele etmek amacıyla İbn Zübeyr’i ortadan kaldıran Hicaz valisi Haccâc’ı vefat eden kardeşi Bişr’in yerine Irak genel valiliğine getirdi. (H.75/M.695). [10] İsyancılara karşı Muâviye’nin valisi Ziyâd b. Ebîh’in idare taktiğini uygulayan Haccâc, bölgedeki Hâricîlerle mücadeleyi Şam’dan gelen askerler yerine önce Iraklılar eliyle gerçekleştirmeye karar verdi. Bu amaçla Kûfelileri Hâricîlerle savaşa sevk etti.[11] Bizzat Basra’ya giden vali savaş konusunda isteksiz davranan Basralıları Mühelleb b. Ebû Sufra komutasındaki orduda bir araya getirdi. Mühelleb’in karargâh kurduğu Rustakbarz adı verilen bölgeye giderek burada toplanan Kûfe ve Basralı askerlere şöyle bir konuşma yaptı: “Ey iki şehrin halkı. Allah’a yemin ederim ki sizlerin bu düşmanlarınız size karşı isyan etmiştir. İsyanları uzun süre devam eden bu Hâricîler toptan yok olmadıkça aylar ayları, yıllar yılları kovalasa bile bir arada kalacaksınız”.[12] Haccâc’ın tehdidi sebebiyle Iraklılar Hâricîlere karşı gönüllü-gönülsüz savaşmak zorunda kaldılar. Mühelleb komutasında harekete geçerek Râmuhürmüz’da toplanmış bulunan yönetim muhalifi gruba saldırdılar. Mühelleb’in ordusu Hâricîleri bölgeden uzaklaştırmakla birlikte onlara karşı kesin bir üstünlük sağlayamadığı gibi çarpışmalar esnasında İbn Mihnef ve Abdurrahman isimli komutanlar dâhil olmak üzere pek çok kayıp verdi.[13]


B.                    ŞEBÎB B. YEZÎD İSYANI

Abdülmelik döneminde Emevîler devletini en fazla meşgul eden Hâricî isyanı ise Cezîre’nin[14] kuzey kısımlarını yurt edinmiş olan Bekr b. Vâil kabilesinin Şeybân kolunun liderlerinden Şebîb b. Yezîd tarafından gerçekleştirilmiştir. Hicretin 76. (M.695-696) yılında Musul[15] ve Cezîre’de isyan başlatan Hâricîlerin Sufriyye koluna mensup olan Salih b. Müserrih’in başlattığı isyanda yer alan Şebîb, onun ölümünden sonra hareketin başına geçerek Irak bölgesinde Emevî devlet otoritesini tehdit edebilecek bir güce ulaştı.[16] Irak valisi Haccâc, Musul’dan daha doğudaki Irak topraklarına hareket eden Şebîb’in üzerine Süfyân b. Ebu’l-Âliyye komutasında askerî birlik gönderdi. İsyancılar kendilerinden daha fazla askere sahip bulunmasına rağmen üzerlerine gelen orduyu mağlup ettiler. Haccâc, Şebîb b. Yezîd’e karşı ikinci defa Sevre b. Ecbar isimli komutanı harekete geçirdi. Ancak bu askerler de Nehrevan[17] yakınlarında ilk ordunun akıbetine uğradılar. Üstelik Hâricîler kazandıkları başarılardan cesaret alarak karşı saldırıya geçip bölgede Haccâc’ın emrindeki pek çok yeri talan etmeye başladılar.[18] Durumun vahametini fark eden Haccâc, Cezl b. Sa‘îd komutasında yeni bir orduyu Hâricîler üzerine sevk etti. Ancak gelen askerlere karşı sürekli yer ve taktik değiştiren Yezîd’e karşı Cezl de herhangi bir başarı gösteremediği gibi pek çok askerini de kaybetti.[19] Bunun üzerine Haccâc, Cezl’in yerine Sa‘îd b. Mücâlid’i komutanlığa getirdi. Hâricîler karşısında kısa sürede netice almak isteyen ve tedbirsiz bir şekilde harekete geçen yeni komutan da ağır bir mağlubiyete uğramaktan kurtulamadı. Öyle ki savaşta kendisi de dâhil olmak üzere pek çok asker isyancılar tarafından öldürüldü. Ordunun geri kalan kısmı ise önceki komutan Cezl’in gayretleriyle Kûfe’ye geri dönebildi. Irak ordularına karşı elde ettiği bu başarılardan sonra Şebîb b. Yezîd Medâin bölgesini Haccâc’ın idaresinden kopardı.[20] Ardından da Kûfe’ye bağlı yerleşim birimlerine saldırılar düzenlemeye başladı. Sonunda onun emrindeki askerler Kûfe merkezine girerek valilik sarayının önüne gelip bazı şahısları öldürdükten sonra geri döndüler. Durumun daha da tehlikeli hale geldiği fark eden Haccâc, Şebîb’e karşı daha güçlü birlikler göndermeye karar verdi. İlk olarak harekete geçirdiği ve Büsr b. Gâlib ile Zahr b. Kays’ın başında bulunduğu ordu Hâricîler karşısında tutunamadı. Haccâc bunun ardından Zâide b. Kudâme komutasında Basra ve Kûfelilerden müteşekkil daha büyük bir orduyu cepheye sürdü. Ancak onlar da Şebîb b. Yezîd karşısında mağlup olarak pek çok kayıpla geri çekilmek zorunda kaldılar. Bunun üzerine son kozunu oynayan vali, Kûfe eşrafından Abdurrahman b. Muhammed b. Eş‘as’ı çağırarak Şebîb b. Yezîd’i takiple görevlendirdi. Bu gelişmenin ardından Şebîb’in çekilme, Abdurrahman’ın da takip faaliyeti başladı. Şebîb’in savaş taktiği fırsat bulduğu anda Iraklılara karşı ani saldırı düzenlemekti. Bu amaçla mümkün olduğunca Abdurrahman’ın askerlerini yormak ve onları savaşamayacak duruma getirmek istiyordu. Kûfe’den harekete geçirdiği ordunun her teşebbüsünde yönetim muhaliflerini etkisiz hale getiremediğini haber alan Haccâc, Abdurrahman’ı azledip yerine Osman b. Katan’ı komutan tayin etti. Yeni komutanlarının emri altında Hâricîlerle savaşa girişen Iraklılar yine de mağlup olmaktan kurtulamadılar.[21]

Haccâc karşısındaki üstünlüğü sebebiyle Şebîb b. Yezîd’in şöhreti ve askerlerini sayısı gittikçe artıyordu. Bilhassa Haccâc tarafından cezalandırılmaktan korkan yönetim muhalifleri gruplar halinde onun ordusuna dâhil oluyorlardı. Irak valisi Hâricî tehlikesinin daha da artması ve Kûfelilerin de bu hareketi bastırma konusunda yetersiz kalması üzerine son çare olarak halîfeden kendisine Suriye’den Irak’a ordu göndermesini talep etti. Bunun üzerine Abdülmelik, önce Süfyân b. Ebred komutasında dört bin, ardından da Habîb b. Abdurrahman emrinde de iki bin Şamlı askerden müteşekkil birlikleri Hâricîlerle savaşmak üzere Irak’a gönderdi. Haccâc ayna anda Kûfe’de de Zühre b. Hâviyye idaresinde yeni bir ordu hazırladı. Ardından daha önceki Hâricî savaşlarından Mühelleb b. Ebû Sufra ile bulunan Attâb b. Verkâ komutasında başka bir askerî birliği Şebîb b. Yezîd’e karşı yapılacak harekâta dâhil etti. Şebîb kendi ordusundan kat kat fazla sayıya ulaşan, ancak farklı beldelerden bölgeye ulaşan askerlerden meydana geldiği için düzensiz bir görüntü veren Emevî ordularına karşı kısa sürede üstünlük kurmayı başardı. Bu esnada Haccâc’ın tayin ettiği komutanlar Zühre b. Cevne ve Attâb da Hâricîlerin saldırıları sonucunda hayatlarını kaybettiler.[22] Valinin askerlerini etkisiz hale getiren Şebîb b. Yezîd Kûfe’yi hedef alan ikinci bir saldırı başlatmaya karar verdi. Ancak bu defa özellikle Şamdan gelen Emevî askerleri Hâricîler karşısında büyük bir direniş gösterdiler. Bulunduğu noktadan daha ileri gidemeyen, üstelik kayıp vermeye başlayan Şebîb çaresiz geri çekilme kararı verdi. Bunun üzerine Hâlid b. Attâb komutasındaki Şamlılar onun peşine düştüler. Sürekli takip önce Enbâr[23], ardından Ehvaz, nihayetinde de Kirman’a[24] kadar devam etti. Gelişmelerden haberdar olan Haccâc, Süfyân b. Ebred komutasında yine Şamlılardan müteşekkil yeni bir orduyu çarpışma bölgesine sevketti. Süfyân, Şebîb’in askerleri ile Ehvaz’da Düceyl Köprüsü[25]  yakınlarında karşı karşıya geldi. Çarpışmalarda çok kayıp veren Şebîb geri çekilmeye başladı. Bütün arkadaşlarının ardından köprüyü geçmeye çalışırken atının ürkmesi sonucunda nehre düşerek boğuldu. Onun ölümünden sonra etrafında bulunan Hâricîler dağıldılar. Bu şekilde yaklaşık iki yıl boyunca hem Irak valisini, hem de halîfe Abdülmelik’i meşgul eden Şebîb b. Yezîd Hâricî hareketi bastırılmış oldu.(H.77/M.696/697).[26]


 

KAYNAKLAR

DİNEVERÎ, Ebû Hanîfe Ahmed b. Dâvûd (282/895), el-Ahbâru’t-Tıvâl, (nşr. Ömer Faruk Tabbâ), Beyrut ts. (Dâru’l-Erkam).

HALİFE B. HAYYÂT, Tarih, (thk. Süheyl Zekkâr), I-II, Beyrut 1993.

İBN KESÎR, Ebû’l-Fidâ İsmail (774/1372), el-Bidâye ve’n-Nihâye, I-XIV, Beyrut-Riyad ts. (Mektebetü’l-Meârif--Mektebetü’n-Nasr).

İBNÜ’L-CEVZÎ, Ebû’l-Ferec Abdurrahman b. Ali (597/1201), el-Muntazam fî Tarihi’l-Ümem ve’l-Mülûk, (thk. Muhammed Abdülkadir Atâ-Mustafa Abdülkadir Atâ), I-XVIII, Beyrut 1992.

İBNÜ'L-ESÎR, İzzüddin Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed (630-1232),  el-Kâmil fi’t-Tarih, I-IX, Beyrut 1986.

MES'ÛDÎ, Ebu’l-Hasan Ali b. Hüseyn b. Ali (345/956), Mürûcü'z-Zeheb, I-IV, (thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamid), Mısır 1964.

TABERÎ, Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr (310/922), Tarihu’l-Ümem ve’l-Mülûk, (thk. Muhammed Ebu’l-Fadl İbrahim), I-XI, Beyrut ts. (Dâru’s-Süveydân).

WELLHAUSEN, J, İslamiyetin İlk Devrinde Dinî-Siyasî Muhalefet Partileri, (çev. Fikret Işıltan),       Ankara 1989.

YAKÛBÎ, Ahmed b. Ebî Ya‘kûb el-Abbâsî, (292/905), Tarih, I-II, Beyrut 1960.

YÂKÛT EL-HAMEVÎ, Şihabüddin Yakut b. Abdullah (626/1229), Mu‘cemu’l-Buldân,  I-V, Beyrut 1975.

 



[1]   Dineverî, el-Ahbâru’t-Tıvâl, s. 249-254; Taberî, Tarih, V, 619- 622, VI, 168-171.

[2]   Halîfe b. Hayyât, Tarih, s. 205; Dineverî, el-Ahbâru’t-Tıvâl, s. 254-256; Ya‘kûbî, Tarih, II, 272; İbn Kesîr, el-Bidâye, VIII, 324, IX, 8-11.

[3]   Taberî, Tarih, VI, 171; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, VI, 118.

[4]   Taberî, Tarih, VI, 171-173; Mes‘ûdî, Mürûcü’z-Zeheb, III, 132-133;  İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 19-20.

[5]    Taberî, Tarih, VI, 174;  İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 20.

[6]    Halîfe b. Hayyât, Tarih, s. 205; Taberî, Tarih, VI, 193; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 28.

[7]    Yâkût el-Hamevî, Mu‘cemü’l-Büldân, III, 17-18.

[8]    Yâkût el-Hamevî, Mu‘cemü’l-Büldân, I, 284-286.

[9]    Taberî, Tarih, VI,196-199; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV,29-30; İbn Kesîr, el-Bidâye, VIII, 324.

[10]  Halîfe b. Hayyât, Tarih, s. 208; İbn Kesîr, el-Bidâye, IX, 7.

[11]  Taberî, Tarih, VI, 202-209; Mes‘ûdî, Mürûcü’z-Zeheb, III, 133-138; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 33-36.

[12]   Taberî, Tarih, VI, 210-211; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 36.

[13]   Taberî, Tarih, VI, 211-215; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 40-41.

[14]   Yâkût el-Hamevî, Mu‘cemü’l-Büldân, II, 134-140.

[15]   Yâkût el-Hamevî, Mu‘cemü’l-Büldân, V, 223-225.

[16]   Halîfe b. Hayyât, Tarih, s. 210;  Taberî, Tarih, VI, 216-224; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, VI, 179-181; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 41-44; İbn Kesîr, el-Bidâye, IX, 12-13.

[17]   Yâkût el-Hamevî, Mu‘cemü’l-Büldân, V, 324-327.

[18]   Ya‘kûbî, Tarih, II, 274; Taberî, Tarih, VI, 224-230.

[19]   Taberî, Tarih, VI, 231-234.

[20]   Taberî, Tarih, VI, 235-238; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 45-447; İbn Kesîr, el-Bidâye, IX, 12-14.

[21]   Halîfe b. Hayyât, Tarih, s. 211; İbn Kuteybe, Uyûnu’l-Ahbâr, I, 121-122; Taberî, Tarih, VI, 239-257; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, VI, 181-183; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 49-53.

[22]   Taberî, Tarih, VI, 257-267; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, VI, 187-188; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV,55-58; İbn Kesîr, el-Bidâye, IX, 17.

[23]   Yâkût el-Hamevî, Mu‘cemü’l-Büldân, I, 257-258.

[24]   Yâkût el-Hamevî, Mu‘cemü’l-Büldân, IV, 454-456.

[25]   Yâkût el-Hamevî, Mu‘cemü’l-Büldân, II, 443.

[26]  Halîfe b. Hayyât, Tarih, s. 211-212; Ya‘kûbî, Tarih, II, 274-275; Taberî, Tarih, VI, 267-284; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, VI, 189-192; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV,58-62; İbn Kesîr, el-Bidâye, IX, 19-21. Haccâc’ın Şebîb’le mücadelesi hakkında bk. Wellhausen, J, İslâmiyetin İlk Devrinde Dini-Siyasî Muhalefet Partileri, s. 65-77.


 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar