HÜSEYİN VE
YEZİD’İ FARKLI OKUMAK
Mustafa AK
Ülke olarak okumayı sevmesek de “Farklı” görüşler bize hep cazip gelmiştir. Aslında her görüş sahibi kendine muhalif veya yandaş tarih okumaları görmek ister. Ülkede bazı kesimler İnkılap tarihinin farklı okumalarını görmek ister. Bazıları da Osmanlı veya İslam tarihini farklı okumak ister. Mehmet Azimli Hoca ise yazdığı 11 ciltlik seri ile İslam tarihini farklı okumaya çalışmıştır. Bu farklı okuma sürecinde hakaret düzeyinde tepkiler de almış ve en sonunda seriyi bitirme kararı almıştır. Serinin sonu da başı gibi heyecan vericidir.
“Hüseyin ve Yezid’i Farklı
Okumak” Kitabın çok detayına girmeden şu cümlesi etkileyici bana göre.
Sonraki olaylara baktığımızda tarihte keşke yaşamasaydı denilecek iki
şahsiyettir onlar. Irak’ta Hz. Hüseyin makamını ziyaret ederken bombalı
saldırıda katledilenler ile Suriye’nin köylerinde ‘Ya Hüseyin’ denilerek boynu
vurulan Sünnileri tarih yazmıştır.
Azimli Hoca bu kitapta her görüşten fazlası ile eleştiri alacaktır.
Hatta bana Emevîci bile diyecekler demektedir. Sünni gelenekten gelmesine
rağmen tarihi gerçekliğin kendisini her iki tarafa da eşit mesafede durmaya
zorladığını belirtir. Yani ne Yezidçi ne de Hüseyinci özetle tarihçidir. Mesela
Hz. Hüseyin’in sahabe tarafından uyarılmasına ve daha önce babasının başından
geçenlere rağmen Kûfe’ye gitmesini doğru bulmaz. Her şeyden önemlisi Hz.
Hüseyin faziletli bir kişidir. Ama birilerinin yüklediği olağanüstü vasıfları
doğru bulmaz. Tarihi bir gerçeklik olarak Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’ya gitmesini
destekleyen tek bir kişi vardır. Abdullah bin Zübeyir. Hz. Hüseyin şehit
olduktan sonra Mekke’de isyan bayrağı açan bu sahabe dokuz yıl boyunca hilafet
davası yürütmüştür.
Yezid’e gelince Kerbelâ olayına kadar çok da anormal olmayan bir
kişiliktir. Hakkındaki kötü imaların bir bölümü Abbasi tarih yazıcılarının
uydurmasıdır. Tarihi hep galipler yazar. Sonraki dönem iktidarı ele alan
Abbasiler hem Hz. Peygamber ailesine eziyet etmiş hem de başlangıçta bu aileyi
kullanmışlardır. Ortada bir kabahatli varsa oğlunu varisi yapan Muaviye’dir.
Ama ne Hz. Hasan ne de Hz. Hüseyin ona isyan etmemişlerdir. Dahası halifeliğin
Hz. Ali soyuna ait olduğu meselesi de bir başka yönüyle saltanattır. Saltanat
yanlışsa her ikisine de yanlış doğruysa hepsine doğru. Her şeyden önemlisi Hz.
Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in destekçilerinin çoğu yanlarında samimi olarak
bulunmamışlardır. Tarihte gereğini yapmayanların bugün onların davalarını
gütmeleri inandırıcı değildir.
Azimli Hoca bu kitapla beraber kitap yazma işini bırakıp editörlük
yapacağım dese de onun kitapları Türk toplumunun ilgisini her daim çekiyor. Sebebi
her ne olursa olsun fikirleri ile kendini okutabilen ilim adamlarının kitap
üretimine devam etmeleri okurlar için iyi olacaktır.
Selam ve dua ile
Mustafa AK, Tarih Öğretmeni, mstfknyali@gmail.com
0 yorum:
Yorum Gönder