İbrahim Halil ER
Kur'an, nihayetinde, yazılı bir metin olduğundan bu metnin iyi anlaşılması için sağlam bir dil bilgisi gerekir. İşte bu âmillerden hareketle ilk dönem alimlerimiz dil üzerinde yoğun bir mesai harcamış, dilin kurallarını ortaya koymak için uğraşmışlardır. Bunun için önce dil kuralları olan nahiv, ardından imla kuralları ve daha sonra sözlük çalışmaları yapmışlardır. Bunlar için Cahiliye Arapları’nın şiirlerinden, bedevilerin kullandığı saf bozulmamış Arapça’dan yararlanmışlardır. Bu amaçla yıllarca bedevilerin arasında kalarak onlardan Arap dilinin inceliklerini öğrenmiş ardından bu öğrendiklerini kitaplaştırmışlardır.
Arap dili üzerindeki ilk çalışmayı İmam Ali (r.a) başlatmıştır. O, Arapça’yı
isim, fiil ve harf olmak üzere üç ana ilke üzerinde oturtmuş ve bu çalışmayı
talebesi Ebu’l-Esved ed-Düveli'ye vererek bunun gibi (nahiv anlamında)
çalışmalar yapmasını istemiştir. Ebu’l-Esved, imamdan aldığı bu ilmi
geliştirmiş ve Nahiv ilminin müessisi olmuştur. O, bu ilmi geliştirecek olan
öğrenciler yetiştirmiştir. Bunlardan en önemlisi de Abdullah b. Ebî İshâk
el-Hadramî (ö. 117/735)’dir. Ebû İshak aynı zamanda bir kıraat imamıdır.
Aslında birçok büyük Nahivci aynı zamanda kıraat imamıdır. Ya da kıraat
imamlarının çoğu aynı zamanda dilcidir.
Ebû İshak, Basra nahiv ekolünün gerçek kurucusu kabul edilmekte
olup, hemze ile ilgili bir kitap yazmış ve kitap telif eden dilcilerden biri
olmuştur. Fakat onun en büyük mirası yetiştirdiği iki öğrencisidir. Bunlar; İsâ
b. Ömer es-Sekafî (ö. 149/766) ile Ebû Amr b. El-Alâ’ (ö. 154/771)'dır. Es-Sakafi
bugün elimizde olmayan “el-Câmi’ ve el-İkmâl” isimli iki nahiv kitabını yazmış,
nahvin bütün meselelerini toplamıştır. Kitap her ne kadar elimizde olmasa da
kendisinden sonraki kuşağı etkilemiş ve kitap hakkındaki bilgileri sonraki
çalışmalardan elde etmekteyiz.
Ebu İshak el-Hadrâmî'nin diğer öğrencisi Ebu Amr b. el-Ala da yedi
büyük kıraat alimlerinden birisi olup, nahiv konusunda ‘üstad'tır. Fakat nahiv
alanında en büyük sıçramayı İsâ b. Ömer es-Sekafî ile Ebû Amr b. el-Alâ’nın talebesi
Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî (ö. 175/791) gerçekleştirmiştir. O, gerçekten Arap
nahvinin en büyük alimidir. Bugünkü birçok kuralları kendisine borçluyuz. Aynı
zamanda sözlük yazarıdır. ‘Kitâbu’l-Ayn’ onun en önemli esedir. Ayrıca, ses
biliminin de kurucusu kabul edilmektedir. Halîl'in en önemli buluşlarından
birisi de ARUZ ölçüsünü bulmuş olmasıdır. Halil, Arap diline yüzyıllık bir
mesafe kat ettirmiştir.
Halil'in en önemli öğrencisi yine bir nahiv üstadı olan Sîbebeyhî
(ö. 182/798)'dir. Sîbeveyhî'nin en önemli eseri el-Kitap'tır. Bu kitapta
kendisinden önce gelen tüm nahiv meselelerini toplamış ve çözmüştür. Bu kitap
nahiv ilminin temel bir eseri olmuştur. Öyle ki Araplar/nahivciler el-kitap
dediklerinde bu kitap anlaşılmıştır. Sîbeveyhî'nin öğrencisi de Ebu’l-Hasan
el-Ahfeş el-Evsat (ö. 215/850) olmuştur. O, Kur’an filolojisine dair yazdığı
el-Me’ani’l-Âsâr kitabıyla ünlüdür.
Sîbeveyhî’den sonra Basra’daki gramer çalışmaları Ebû Muhammed
Yahyâ b. el-Mubârek el-Yezîdî (ö. 202/817), Ebû Zeyd el-Ensârî (ö. 215/830) ve
el-Esma‘î (ö. 216/831) yürütmüştür.
Basra dil mektebi, Nahiv ilminin kurucu unsuru olmuştur. Bu nedenle
nahivciler arasındaki ihtilafta Basra ekolünün görüşü Kûfe ekolünün görüşüne
tercih edilir. Kûfe’de nahiv ilmi yüz yıl sonra başlar ve burada nahvi
başlatanlar da Basralı alimlerin talebeleridirler.
Kûfe nahvinin kurucusu, Basra doğumlu olup daha sonra Kûfe’ye
yerleşen Şeybân b. Abdurrahmân et-Temîmî en-Nahvî (ö. 164/780)’dir. Bu zat el-Alâ'nın
öğrencisidir. Diğer bir Kûfe alimi de Mu‘âz b. Müslim el-Herrâ’ (ö.
187/803)'dir. O da el-Ala'nın öğrencisidir. Bu şahıs daha çok kelimeler ve
fiillerin yapılarıyla ilgilendiğinden Sarf ilminin ilk temsilcisi sayılmıştır.
Kûfe'de nahiv konusunda ilk eser yazan Ebû Ca‘fer er-Ru’âsî olsa da
aslında Kûfe ekolünün dev şahsı Ebu’l-Hasan Ali b. Hamza el-Kisâ’î (ö.
189/805)’dir. Kisâ’î, aynı zamanda yedi kıraat alimlerinden (kıraatı seb'e)
alimidir. Halîl'in öğrencisidir. Kisâ’î ile Sîbeveyhî arasındaki bir tartışmada
Kisâ’î, rakibini yenmiş bu durum Sîbeyvhî'nin çok zoruna gittiğinden
üzüntüsünden vefat etmiştir. Ama Kisâ’î, hatasını tamir etmiş Sîbeyvhî'nin
talebesi Ahfeş'i yetiştirmiştir.
Kisâ’î 'den sonraki en önemli Kûfe'li dilci Ebû Zekeriyyâ el-Ferrâ’
(ö. 207/822)'dır. Nahiv konusunda "Kitabul Hudud" ve Kur'an ilmi
konusunda "Meanil Kur'an" isimli eserleri yazmıştır. Kûfe ekolünün bu
alimlerden sonraki önemli temsilcileri Kisâ’î 'nin de öğrencileri olan Ebu’l-Hasan
Ali b. el-Mubârek el-Ahmer (ö. 194/809) ile Ebu’l-Hasan el-Lihyânî (ö.
210/835)'dir.
Bu temel atma ve kuruluş döneminden sonraki dönemlerde alimler,
yukarda isimlerini verdiğimiz kişilerin çalışmalarını düzenlemiş,
şekillendirmiş ve günümüze intikal ettirmişlerdir.
Bu alimlerin dil üzerindeki gayretlerinin temel amacı Kur’an’ın
daha iyi anlaşılması, bozulmadan okunmasını sağlamaktır. Sbeveyhiî'nin el-Kitap
isimli eserinde 300 ayeti şahit olarak göstermektedir. Ebu’l-Esved'in nahiv
ilmini başlatmasının nedeni de yine Kur’an’ın yanlış okunduğunu ve insanların
okuma kurallarını bilmediğini görmesinden kaynaklanan şu olaya dayanır.
Birisinin “أَنَّ اللّهَ بَرِيءٌ مِّنَ الْمُشْرِكِينَ وَرَسُولُهُ” Kur’ân, IX/3, (...Allah ve rasulü puta tapanlardan uzaktır) ayetindeki “rasul” kelimesini esre ile okuduğunu duyunca “İşin bu noktaya kadar vardığını sanmıyordum” diyerek çalışmalarını başlatır. Esre okunduğunda mana şöyle değişiyordu: "Allah, Müşriklerden ve Rasulünden uzaktır"
Tüm bu selef alimlerimizden Allah razı olsun.
0 yorum:
Yorum Gönder