TARİHÎ SÜREÇ İÇERİSİNDE ERMENİLER VE ERMENİ MESELESİ- II
- İSİMLENDİRME SORUNU –
Doç. Dr. Cahit KÜLEKÇİ
Ermenilerin kadim tarihleri hakkında pek fazla bilgi bulunmadığını,
Anadolu’ya yerleşmelerinden sonra kendilerinden söz edilmeye başlandığını bir
önceki yazımızda izah etmeye çalışmıştık. Bu bölümde de Ermenilerin ve Ermeni
yurdu olarak bilinen coğrafyanın isimlendirilmesi sorununa temas etmek
istiyoruz.
Geçmiş tarihlerinde olduğu gibi Ermeni milletinin ne şekilde
isimlendirilmiş olduğu konusunda da hayli karmaşa bulunmaktadır. Öncelikle şunu
ifade edelim ki Yunan-Roma kaynaklarında Ermeni milletine veya yaşadıkları
coğrafyaya özgü bir ifadenin sıkılıkla kullanımı söz konusu değildir. Sesli
harflerin çıkarılmasıyla oluşturulan bazı farklı isimlendirmeler olsa da,
yazımızın sonunda da görüleceği üzere bunların hiçbirisinin doğrudan ve mutlak
şekilde bugünkü Ermenilere işaret etmediği ortaya çıkacaktır.
Ermeni milletinin kökenlerini incelerken zaman zaman atıf yapılan,
Tacitus tarafından kullanılan ve Anadolu’nun doğusunda, Urartu Bölgesi’nde,
başka bir ifadeyle kadim Ermenistan bölgesinde yaşayan Ermeniler için
zikredildiği ifade edilen bu tabire başka herhangi bir kaynakta rastlayamadık.
‘Kökeni bilinmeyen insanlar’ anlamına gelen tabirin kritiğini yapan C. Anthon
da tabiri ‘değişken yapıda olan, eskiden beri yerleşik düzene sahip olmayan’
olarak anlamıştır. Tacitus’un ‘Armenios’lar için kullandığı ambigua kelimesinin
etimolojisine bakıldığında ise kelimenin Latince olduğu ve herhangi bir şey ya
da kişi hakkındaki bilgilerin şüpheli olması, kesinlik taşımaması, tartışmaya
açık olması yani ilgili olan husus hakkında söylenilecek hiçbir şeyin mutlak
bağlayıcı olmaması gibi anlamların yüklendiği görülmektedir.
Tacitus’un ‘Armenios’ başlığı
altında verdiği bilgiye dayanarak, hiç şüphesiz Armenioslar’ın ‘late prætenta’
yani oldukça geniş sahaya yayılmış sınırlara sahip; ‘maximis imperis’ yani
dönemin büyük güçleri Roma ve Pers İmparatorlukları hâkimiyeti altında yaşayan
bir millet olduğu çıkarılabilir. Ancak bu bilgilerden Tacitus’un bugünkü Ermeni
ırkına işaret ettiği sonucu çıkarılamaz.
Ayrıca Tacitus’un Armenioslar şeklinde tanımladığı millet bugünkü
anladığımız manada Ermeniler midir, bu konuda da kesin bir bilgiye de sahip
değiliz. Fakat siyasî yapıları itibariyle ve sonraki bilgilere dayanarak
Armenioslar’ın Ermeniler olduğunu kabul için yeterli delile sahip olmadığımızı
ifade etmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla Roma ve Pers imparatorluklarının
egemenliğini kabul eden, onlarla birlikte var olmayı başarabilen ve kökenleri
itibariyle de ciddi bilgi eksikliği olan milletin Ermeniler olduğunu söylemek
iddiadan öteye geçmeyecektir.
Kilikya olarak adlandırılan bölgenin Armenia olarak da
adlandırılması ve Tacitus’un bu krallarla bölge hâkimiyetini tasvir etmesi
açısından verdiği bilgiler önemlidir. Netice itibariyle M.Ö. I. yüzyıl ile M.S.
I. yüzyıllar arasında bölgede Ermeni varlığından ziyade Roma İmparatorluğu’nun
uzak bölgelerinde ve içerisinde Ermenilerin yer almadığı ya da almışsa da bahsedilmediği
görülen hâkimiyet mücadeleleri öne çıkmakta ve bölgede en azından bu
yüzyıllarda güçlü bir Ermeni varlığından söz edilmemektedir.
Ermenilerin yaşamış oldukları bölge olarak kabul edilen ve Armenia
olarak isimlendirilen bölgeye ismini de verdiği düşünülen Armenus kelimesi,
Ermeni halkı için özel olarak kullanıldığı ifade edilen bir başka kelimedir.
Kelimenin Grekler tarafından kullanıldığı ve Armenus’un mitolojik
kahramanlardan olan Jason [Sason] ile birlikte Altın Post gezisine katıldığı
ifade edilmektedir. Altın Post,
Athamas’ın çocukları Phriksos’la Helle’yi sırtına alıp Yunanistan’dan
Karadeniz’deki Kolkhis ülkesine kaçıran kanatlı koçun pöstekisidir. Armenus adı geçen mitolojik kahraman Jason
ile birlikte bu deniz seferine katılmış ve bölgeye yerleştikten sonra
yerleştiği yere Armenia denmeye başlanmıştır.
Bu bilgi her ne kadar mitolojik unsurlar ihtivâ etse de sadece bölgenin
ne şekilde isimlendirildiğinden, bölgenin isminin nereden geldiğinden bahsetmektedir.
Aksi halde Armenus’un Ermeni milletine işaret ettiğine dair herhangi bir bilgi
yoktur.
Ermenileri Frigyalıların bir kolonu olarak tanımlayan Heredot tarafından,
Ermenilerin ilk atalarından sayılan Hayk’ın, halkı ile birlikte Bâbil’den
doğuya doğru göç ettiği ve bu göçten sonra, göç ettikleri bölgeye Ermenistan
[Armenia] denildiği ileri sürülmektedir. Aslında Heredot üzerine araştırmalar
yapan, P. H. Larcher tarafından ileri sürülen bu görüşle birlikte Ermeniler’in
Bâbil’den sonra göç ettikleri bölgede nesillerce kaldığı da ifade edilmektedir.
Aramus da adı verilen bölgede kalan on altı nesilden birisidir. Bu
nesillerin sonradan mezkûr bölgeye Arameans adını vermeleri de anlaşılabilir
bir durumdur. Meselâ Aramus’tan denildiği zaman Armenia’dan olduğu anlaşılır.
Aramuslara Greekler, Suriyeliler (Syrians) derler.
Ermeni tarihçi Moses Chorenensis’e göre de Aramus, İbrahim
peygamberle çağdaştır. Strabon da Heredot gibi Armenuslarla, Suriyeliler ve
Arapların dillerinin ve sair yaşam şekillerinin benzerliğine dikkat
çekmektedir.
Moses Chorenensis’in de üzerinde önemle durduğu Aramus’un genç bir
Yahudi başrahibi olmasının ötesinde, hiç şüphesiz Ermenilerin ilk atalarından
birisi olması ve Hayk ile soy bağlantısının kurulması önemlidir. Buna göre
Aramus’un Hayk’a bağlanan soyu şu şekilde tasvir edilmektedir: Japhethus
[Yafes], Gamerus [Gomer], Thiras, Thorgomus [Torgoma, Togorma], Haicus [Hayk],
Armenacus, Aramæis, Amafia, Gelamius, Harma, Aramus. Öte yandan Aramo da
Ermenilere ait bir mitolojik kahraman olarak Moses Chorenensis’in dikkat
çektiği bir isimlendirmedir. Aramo’nun
Suriye yakınlarında bir yer ismi olması ve bazı araştırmalarda Suriye ile eş
anlamda kullanılması bu paralelde dikkat çekici bir durumdur.
Aramo’nun kısmî ses değişiklikleriyle birlikte doğrudan ve mutlak
olarak Ermenileri işaret ettiğini belirten ifadeler de vardır. Buna göre Aramo ya da Aramu, Arame, Arami
kelimeleri arasındaki fark sadece yazım farkıdır. Kelimelerin çok geniş
yelpazede değerlendirilmesi gerektiğinin üzerinde durulan bir çalışma, sonuç
olarak şunu ifade etmektedir: Aramu ve sâir benzer seslere sahip kelimeler,
Ermenistan sınırlarını da içine alan Mezopotamya bölgesinde yaşayanlara hatta
zaman zaman bölgeye de verilen isimdir.
Ermeni tarihçi Moses Chorenensis’in Ermenilerin atalarının Hz.
Nûh’un oğlu Yâfes’ten gelme Hayk olduğunu söylemesi önemlidir. Zira Moses
Chorenensis, Ermenilerin atalarını Aram ya da Arman, Armen kökünden uzak bir
isme bağlamıştır. Böylelikle Moses Chorenensis aslında Ermenileri ismen de olsa
daha özgün bir temele oturtmuştur. Bu konuya bir sonraki yazımızda tekrar temas
edeceğiz.
Heredot, kendisinden sonra yaşayan antik çağ yazarlarından farklı
olarak Ermenistan Bölgesi’nde yaşayan halk için doğrudan ‘Armen’ kavramını
kullanmaktadır ve Ermeni toplumu hakkında ilginç tanımlamalar yapmaktadır. Ona
göre Ermeniler, Frigyalılar’ın kolonlarıdır. Avrupa’dan Asya’ya göç eden ve
Avrupa’da Bryg olarak isimlendirilen Frigyalılarla Ermeniler aynı geleneklere
sahiptir. Hem Frigyalılar hem de Ermeniler Dareios’un kızlarından biriyle evlenmiş
bulunan Artokhmes’in buyruğundaydılar.
Bu bilgi bizi Ermenilerle Frigyalılar arasındaki köken birlikteliğine
götürmektedir.
Ermenilerle Frigyalılar arasında kurgulanan benzeşimlerin en önemli
unsuru dil konusundadır. Bilhassa antik yazarlardan Heredot’un da bu konuya
dikkat çekmesi önemlidir. Fakat araştırmalarda her iki millete ait dil
verilerinin çok da benzeşmediği, benzese de milletlerin ayrı milletler olduğu
açıkça yer almaktadır. Hatta Frigyalıların kolonlarının oldukça fazla olduğu ve
Heredot’un bu konuda yeterli delile sahip olmadan bilgi verdiği de ifade
edilmektedir. Anadolu’nun doğusuna göç ettikten sonra Frigyalılar’ın da
Ermenilerin de Pers dilini kullanmaya başlaması bu durumu açıklar
vaziyettedir. Hatta Frigyalıların
kullandıkları dile ilişkin formun proto-Greek ya da proto-Hellenic olduğu,
Frigya dilinin de bu manada özgün bir dil olmadığı da araştırmalarda yer
almaktadır.
Şu hâlde Ermenilerle Frigyalıların birlikte hareket ettikleri doğru
olsa da kökenlerinin aynı olduğunu söylemek, en azından ‘Ermeniler, Frigyalıdır’
demek mümkün değildir.
Netice itibariyle bugünkü Ermeni milletinin ve yurdunun geçmişte ne
şekilde isimlendirildiği, kaynaklarda hangi isimlerle anıldıklarını bir çırpıda
ortaya koymanın mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Aktardığımız tüm bu karmaşık
ve birçoğu delilden yoksun önerileri sonlandırabilmek için olsa gerek Moses
Chorenensis gibi Ermenilerin millî tarihçileri, Ermenilerin kökenlerini çok
daha farklı bir yaklaşımla izah etme durumunda kalmışlardır ki bu da bir sonraki
yazımızın konusunu oluşturmaktadır.
0 yorum:
Yorum Gönder