27 Nisan 2021 Salı

TARİHÎ SÜREÇ İÇERİSİNDE ERMENİLER VE ERMENİ MESELESİ- II

 


TARİHÎ SÜREÇ İÇERİSİNDE ERMENİLER VE ERMENİ MESELESİ- II

- İSİMLENDİRME SORUNU –

 

Doç. Dr. Cahit KÜLEKÇİ

Ermenilerin kadim tarihleri hakkında pek fazla bilgi bulunmadığını, Anadolu’ya yerleşmelerinden sonra kendilerinden söz edilmeye başlandığını bir önceki yazımızda izah etmeye çalışmıştık. Bu bölümde de Ermenilerin ve Ermeni yurdu olarak bilinen coğrafyanın isimlendirilmesi sorununa temas etmek istiyoruz.

Geçmiş tarihlerinde olduğu gibi Ermeni milletinin ne şekilde isimlendirilmiş olduğu konusunda da hayli karmaşa bulunmaktadır. Öncelikle şunu ifade edelim ki Yunan-Roma kaynaklarında Ermeni milletine veya yaşadıkları coğrafyaya özgü bir ifadenin sıkılıkla kullanımı söz konusu değildir. Sesli harflerin çıkarılmasıyla oluşturulan bazı farklı isimlendirmeler olsa da, yazımızın sonunda da görüleceği üzere bunların hiçbirisinin doğrudan ve mutlak şekilde bugünkü Ermenilere işaret etmediği ortaya çıkacaktır.

Ermeni milletinin kökenlerini incelerken zaman zaman atıf yapılan, Tacitus tarafından kullanılan ve Anadolu’nun doğusunda, Urartu Bölgesi’nde, başka bir ifadeyle kadim Ermenistan bölgesinde yaşayan Ermeniler için zikredildiği ifade edilen bu tabire başka herhangi bir kaynakta rastlayamadık. ‘Kökeni bilinmeyen insanlar’ anlamına gelen tabirin kritiğini yapan C. Anthon da tabiri ‘değişken yapıda olan, eskiden beri yerleşik düzene sahip olmayan’ olarak anlamıştır. Tacitus’un ‘Armenios’lar için kullandığı ambigua kelimesinin etimolojisine bakıldığında ise kelimenin Latince olduğu ve herhangi bir şey ya da kişi hakkındaki bilgilerin şüpheli olması, kesinlik taşımaması, tartışmaya açık olması yani ilgili olan husus hakkında söylenilecek hiçbir şeyin mutlak bağlayıcı olmaması gibi anlamların yüklendiği görülmektedir.

 Tacitus’un ‘Armenios’ başlığı altında verdiği bilgiye dayanarak, hiç şüphesiz Armenioslar’ın ‘late prætenta’ yani oldukça geniş sahaya yayılmış sınırlara sahip; ‘maximis imperis’ yani dönemin büyük güçleri Roma ve Pers İmparatorlukları hâkimiyeti altında yaşayan bir millet olduğu çıkarılabilir. Ancak bu bilgilerden Tacitus’un bugünkü Ermeni ırkına işaret ettiği sonucu çıkarılamaz.

Ayrıca Tacitus’un Armenioslar şeklinde tanımladığı millet bugünkü anladığımız manada Ermeniler midir, bu konuda da kesin bir bilgiye de sahip değiliz. Fakat siyasî yapıları itibariyle ve sonraki bilgilere dayanarak Armenioslar’ın Ermeniler olduğunu kabul için yeterli delile sahip olmadığımızı ifade etmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla Roma ve Pers imparatorluklarının egemenliğini kabul eden, onlarla birlikte var olmayı başarabilen ve kökenleri itibariyle de ciddi bilgi eksikliği olan milletin Ermeniler olduğunu söylemek iddiadan öteye geçmeyecektir.

Kilikya olarak adlandırılan bölgenin Armenia olarak da adlandırılması ve Tacitus’un bu krallarla bölge hâkimiyetini tasvir etmesi açısından verdiği bilgiler önemlidir. Netice itibariyle M.Ö. I. yüzyıl ile M.S. I. yüzyıllar arasında bölgede Ermeni varlığından ziyade Roma İmparatorluğu’nun uzak bölgelerinde ve içerisinde Ermenilerin yer almadığı ya da almışsa da bahsedilmediği görülen hâkimiyet mücadeleleri öne çıkmakta ve bölgede en azından bu yüzyıllarda güçlü bir Ermeni varlığından söz edilmemektedir.

Ermenilerin yaşamış oldukları bölge olarak kabul edilen ve Armenia olarak isimlendirilen bölgeye ismini de verdiği düşünülen Armenus kelimesi, Ermeni halkı için özel olarak kullanıldığı ifade edilen bir başka kelimedir.

Kelimenin Grekler tarafından kullanıldığı ve Armenus’un mitolojik kahramanlardan olan Jason [Sason] ile birlikte Altın Post gezisine katıldığı ifade edilmektedir.  Altın Post, Athamas’ın çocukları Phriksos’la Helle’yi sırtına alıp Yunanistan’dan Karadeniz’deki Kolkhis ülkesine kaçıran kanatlı koçun pöstekisidir.  Armenus adı geçen mitolojik kahraman Jason ile birlikte bu deniz seferine katılmış ve bölgeye yerleştikten sonra yerleştiği yere Armenia denmeye başlanmıştır.  Bu bilgi her ne kadar mitolojik unsurlar ihtivâ etse de sadece bölgenin ne şekilde isimlendirildiğinden, bölgenin isminin nereden geldiğinden bahsetmektedir. Aksi halde Armenus’un Ermeni milletine işaret ettiğine dair herhangi bir bilgi yoktur.

Ermenileri Frigyalıların bir kolonu olarak tanımlayan Heredot tarafından, Ermenilerin ilk atalarından sayılan Hayk’ın, halkı ile birlikte Bâbil’den doğuya doğru göç ettiği ve bu göçten sonra, göç ettikleri bölgeye Ermenistan [Armenia] denildiği ileri sürülmektedir. Aslında Heredot üzerine araştırmalar yapan, P. H. Larcher tarafından ileri sürülen bu görüşle birlikte Ermeniler’in Bâbil’den sonra göç ettikleri bölgede nesillerce kaldığı da ifade edilmektedir.

Aramus da adı verilen bölgede kalan on altı nesilden birisidir. Bu nesillerin sonradan mezkûr bölgeye Arameans adını vermeleri de anlaşılabilir bir durumdur. Meselâ Aramus’tan denildiği zaman Armenia’dan olduğu anlaşılır. Aramuslara Greekler, Suriyeliler (Syrians) derler.

Ermeni tarihçi Moses Chorenensis’e göre de Aramus, İbrahim peygamberle çağdaştır. Strabon da Heredot gibi Armenuslarla, Suriyeliler ve Arapların dillerinin ve sair yaşam şekillerinin benzerliğine dikkat çekmektedir.

Moses Chorenensis’in de üzerinde önemle durduğu Aramus’un genç bir Yahudi başrahibi olmasının ötesinde, hiç şüphesiz Ermenilerin ilk atalarından birisi olması ve Hayk ile soy bağlantısının kurulması önemlidir. Buna göre Aramus’un Hayk’a bağlanan soyu şu şekilde tasvir edilmektedir: Japhethus [Yafes], Gamerus [Gomer], Thiras, Thorgomus [Torgoma, Togorma], Haicus [Hayk], Armenacus, Aramæis, Amafia, Gelamius, Harma, Aramus. Öte yandan Aramo da Ermenilere ait bir mitolojik kahraman olarak Moses Chorenensis’in dikkat çektiği bir isimlendirmedir.  Aramo’nun Suriye yakınlarında bir yer ismi olması ve bazı araştırmalarda Suriye ile eş anlamda kullanılması bu paralelde dikkat çekici bir durumdur.

Aramo’nun kısmî ses değişiklikleriyle birlikte doğrudan ve mutlak olarak Ermenileri işaret ettiğini belirten ifadeler de vardır.  Buna göre Aramo ya da Aramu, Arame, Arami kelimeleri arasındaki fark sadece yazım farkıdır. Kelimelerin çok geniş yelpazede değerlendirilmesi gerektiğinin üzerinde durulan bir çalışma, sonuç olarak şunu ifade etmektedir: Aramu ve sâir benzer seslere sahip kelimeler, Ermenistan sınırlarını da içine alan Mezopotamya bölgesinde yaşayanlara hatta zaman zaman bölgeye de verilen isimdir.

Ermeni tarihçi Moses Chorenensis’in Ermenilerin atalarının Hz. Nûh’un oğlu Yâfes’ten gelme Hayk olduğunu söylemesi önemlidir. Zira Moses Chorenensis, Ermenilerin atalarını Aram ya da Arman, Armen kökünden uzak bir isme bağlamıştır. Böylelikle Moses Chorenensis aslında Ermenileri ismen de olsa daha özgün bir temele oturtmuştur. Bu konuya bir sonraki yazımızda tekrar temas edeceğiz.

Heredot, kendisinden sonra yaşayan antik çağ yazarlarından farklı olarak Ermenistan Bölgesi’nde yaşayan halk için doğrudan ‘Armen’ kavramını kullanmaktadır ve Ermeni toplumu hakkında ilginç tanımlamalar yapmaktadır. Ona göre Ermeniler, Frigyalılar’ın kolonlarıdır. Avrupa’dan Asya’ya göç eden ve Avrupa’da Bryg olarak isimlendirilen Frigyalılarla Ermeniler aynı geleneklere sahiptir. Hem Frigyalılar hem de Ermeniler Dareios’un kızlarından biriyle evlenmiş bulunan Artokhmes’in buyruğundaydılar.  Bu bilgi bizi Ermenilerle Frigyalılar arasındaki köken birlikteliğine götürmektedir.

Ermenilerle Frigyalılar arasında kurgulanan benzeşimlerin en önemli unsuru dil konusundadır. Bilhassa antik yazarlardan Heredot’un da bu konuya dikkat çekmesi önemlidir. Fakat araştırmalarda her iki millete ait dil verilerinin çok da benzeşmediği, benzese de milletlerin ayrı milletler olduğu açıkça yer almaktadır. Hatta Frigyalıların kolonlarının oldukça fazla olduğu ve Heredot’un bu konuda yeterli delile sahip olmadan bilgi verdiği de ifade edilmektedir. Anadolu’nun doğusuna göç ettikten sonra Frigyalılar’ın da Ermenilerin de Pers dilini kullanmaya başlaması bu durumu açıklar vaziyettedir.  Hatta Frigyalıların kullandıkları dile ilişkin formun proto-Greek ya da proto-Hellenic olduğu, Frigya dilinin de bu manada özgün bir dil olmadığı da araştırmalarda yer almaktadır.

Şu hâlde Ermenilerle Frigyalıların birlikte hareket ettikleri doğru olsa da kökenlerinin aynı olduğunu söylemek, en azından ‘Ermeniler, Frigyalıdır’ demek mümkün değildir.

Netice itibariyle bugünkü Ermeni milletinin ve yurdunun geçmişte ne şekilde isimlendirildiği, kaynaklarda hangi isimlerle anıldıklarını bir çırpıda ortaya koymanın mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Aktardığımız tüm bu karmaşık ve birçoğu delilden yoksun önerileri sonlandırabilmek için olsa gerek Moses Chorenensis gibi Ermenilerin millî tarihçileri, Ermenilerin kökenlerini çok daha farklı bir yaklaşımla izah etme durumunda kalmışlardır ki bu da bir sonraki yazımızın konusunu oluşturmaktadır.


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar