Doç. Dr. Şaban Öz
İhsan Süreyya Sırma!
Bizim nesil için efsane hocalardandır. Öyle böyle değil, ders anlatmasından tutun da Sakarya’da kendisine yapılanlara kadar… Yakından tanımazdık ama duyardık, anlatırdık.
“Türkiye’de belli bir yaş üzerinde olup da namaz kılan, biraz şuur olan herkes Mekke Dönemi ve İşkence ile MedinProfe Dönemi ve Cihad’ı okumuştur.” (İhsan Süreyya Sırma Kitabı, 480-481). Buna Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri kitabını da eklemek gerekiyor kanımca. Elime nereden geçtiğini bizim eve nereden geldiğini hatırlamıyorum ama İslâm’a ve tarihe dair okuduğum ilk kitaplar bunlardı.
Hocayla tanışmak da nasip oldu. İki yıl kadar önce Siyer Çalıştaylarından birine davet etmiştik, sağolsun kırmayıp gelmişti. Orada hayatından anekdotlar anlatınca kendisine “Hocam, bunları yazmazsanız vebaldir” demiş, kendisi sitemle beraber “Ben hocalarıma böyle diyemedim” deyince, “İyi işte hocam, ben diyorum” demiştim. Sonradan Malatya’da kitap fuarında bir araya geldiğimizde elini öpmek için uzandığımda hızla elini çekmiş “Hocam, siz bizi sevmiyorsunuz ama biz sizi çok seviyoruz, sizin kitaplarınızla büyüdük” demiş Hocayı bir daha kızdırmıştım. “Ne demek bizi sevmiyorsunuz” diye…
Tarih türleri arasında yerel ve şifahi tarihi karşı ayrı bir sevgim olmuştur hep. Bir de bunlar bir biyografide bir araya gelirse. Hele hele bir de şifahi bir metinse… İnanın tadından yenilmiyor. Daha önce merhum Halil İnalcık ve İlber Ortaylı kitaplarını okumuş, açıkçası içim cız etmişti.
Saygıdeğer Adnan Demircan Hocamın bu söyleşiye başladığını –hazırlık sürecinden itibaren- biliyordum. Pazartesi günü panel için İstanbul’a gittiğimde lütfedip bir tanesini de bana verdi. Masamın üzerinde bekleyen bütün kitapları bir tarafa bırakıp okumaya başladım. Bitince de sıcağı sıcağına yazmak lazım dedim…
Kitap neler var…
Cumhuriyet dönemine ait bir Müslüman âlimin hayat hikâyesi var. Onlarca isim, onlarca tanıdık veya tanıdığınızı sandığınız…
Necip Fazıl da var Ruhi Özcan da var Mehmet Sait Hatiboğlu da var…
Hamidullah da var Malik bin Nebi de var…
Erbakan var Recep Tayyip Erdoğan var…
İlahiyatların tarihi var…
Soruşturmalar var…
Haksızlıklar var…
Fetö var…
Fetö’nün yapılanma başlangıcı var…
Fransa var… Tunus var…
Siirt var… Erzurum var…
Bizim Malatya var…
Medya var… Basın var…
Var oğlu var yani!
Hatta Malatyalılara tatlı bir sitemi de var: “Malatyalılar yüzünden çok ceza da yedim” (291) diyor her hafta sonu Malatya’ya konferansa gitmesi yüzünden başına gelenler konusunda.
Şifahi bir tarih… Üstelik bir otobiyografi sınıfında… Subjektif olabilir mi? Evet, mümkün olabilir!
Ama ne önemi var ki?
Bu kitap bir döneme ışık tutuyor. Öyle böyle değil…
Katılmadığım noktalar yok mu? Var! İtiraz ettiğim “Katılmıyorum Hocam” dediğim yerler… Var!
Ama… Bu kitap okunur! Okunmalıdır!
Allah, hocaya sağlık sıhhat afiyet versin…
Kitabı alınca imza için uzatınca Adnan Hoca, hoca ile arasındaki imza meselesini anlattı. İş inada bindiği belli. Ne İhsan Hoca imzalıyor ne de Adnan Hoca! Açık söyleyeyim; bu kitabın müellifi İhsan Süreyya Sırma-Adnan Demircan’dır! O yüzden âcizane birinin kardeşi diğerinin uzaktan öğrencisi olarak haddim olmayarak ikisi de imzalamalıdırlar diye düşünüyorum. Ama okuyucu bilmeli, iki imzalı olunca kitap imzalanmış olacağını…
Adnan Hocaya da bir parantez açmak lazım; başka biri bu söyleşiyi yapamazdı. Hem coğrafyayı bileceksin, hem hocayı yakından tanıyacaksın hem de kültüre hakim olacaksın. Soruları da ona göre soracaksın… Eline emeğine sağlık... Allah ömrüne bereket versin Saygıdeğer Hocam!
Bu projeyi teklif eden Necdet Subaşı Hocaya da bir teşekkür etmeliyiz kanımca… Fikir sahibi dahası cesaretlendiren Necdet Hocaymış.
Bir teşekkür de sanırım Beyan Yayınlarına… Ali Kemal Beye… Harika bir baskı yapmışlar… İçeriğe yakışan bir baskı kalitesi olmuş…
Yazı uzun oldu ama… Yeni kitaplar lazım… Bir Hüseyin Atay Kitabı… Bir Mehmet Sait Hatiboğlu Kitabı…
Duamız olsun…
Rabbim ve Elçisi onlardan razı olsun… Allah, afiyet sıhhat versin (amin, amin, amin)
İnşaallah yakında Düzce'ye geldiğinde hocama biz de imzalatabiliriz bu kitabı.
YanıtlaSil