29 Ekim 2021 Cuma

Dün Söylenmişse Doğrudur

 

Ebû Ömer b. Dâvud

İslam ilim geleneğinde geçmişe ilgili anlatılanların sıhhati konusu ciddi bir mesai ve bu alanda birçok eser telif edilmesine sebep olmuştur.


İnsanlar yalan kastı olmaksızın da geçmişe ilişkin duyduklarını anlatırken yanılabilir, yanlış anlamış ya da eksik veya yanlış anlatmış olabilir. Kasıtlı tahrif de muhtemeldir.

Geleneğimizde eskiden düşünülebilen ihtimaller üzerinde durularak değerlendirmeler yapılmış, raviler ve rivayetleriyle ilgili eleştiri, yergi ve övgüler yapılmıştır. Bunların yapılmış olmasından daha doğal bir şey yok. Bugün de her duyduğumuza inanmıyoruz, duyduklarımızın doğru olup olmadığını araştırıyoruz. Bu yöntemi kullanmak için dahi olmaya gerek yok.

Peki, geçmişte ortaya konan çaba ile son söz söylenmiş midir? Geçmişte söylenen sözün üzerine bir söz söylenemez mi?

Bu soruya geçmişte yapılanlara bakılarak cevap vermek mümkün. Bir kere geçmişte böyle bir şey olmamış.

Örneğin 10. asırda yaşamış bir kişi ve anlattıkları 12. asırda yaşamış biri tarafından değerlendirilmiş. 13. asırda yaşayan bir diğeri ise hem 12. asırda yaşayan kişiyi hem de 10. asırda yaşayan kişiyi değerlendirmiş. 15. asırda yaşayan başka bir kişi ise değerlendirme yapmamayı ya da susmayı tercih etmiş. Onun susmuş olması 21. asırda yaşayan bir insanın susturulması için meşru bir delil olamaz.

İlim bir yolculuk ve zamanın koşulları çerçevesinde varlığa, insana ve birikimine bakmaktır. Geçmişte kendilerinden öncekileri değerlendirenlerin söyledikleri elbette değerlidir, ancak mutlak hakikat değildir. Onlar geçmişlerini değerlendirdikleri gibi daha sonra gelenler onları değerlendirmişlerdir ve daha sonra da değerlendireceklerdir.

Geçmişi kutsayarak bazı bariyerler oluşturmaya çalışanlara rağmen bu, olagelmiştir ve olacaktır.

İlmi konularla ilgili son söz söylenmiş değildir, sonraki dönemlerde de söylenmeyecektir. Son sözün söylendiğini zannedenlere rağmen bu, böyledir.

İnsanların ilmi vüsatı ve imkânları arttıkça yeni şeyler söylenecek, en eski yeniden kritik edildiği gibi en eski üzerine söylenen ve yaşadığımız dönem açısından eskimiş olan görüşler de kritik edilecektir.

Geçmişte söylenenlere dokunulmaz kılma teşebbüsü, bazı insanların söz söylemelerine engel olabilir, ancak insan zihnini durduramaz.

Hiçbir söz dün söylendiği için doğru ve nihai söz olmayacağı gibi bugün söylenenler de mutlak hüküm olma özelliğine sahip değildir.

Madem eskiden söylenmiştir, o halde doğrudur, yaklaşımı taassubu ve bağnazlığı getirir. Dahası bu yaklaşım insanın önünü tıkar, yeni açılımları engeller. İnsanlar yine düşünürler, ancak bu sefer paylaşmazlar.

Geçmişin birikimi, insani çabanın ürünü olması bakımından değerlidir. Ancak geçmişe ait olması tek başına bir sözü doğru kılmaz.  Bugün insanlar yanıldığı gibi geçmişte de yanılgılar olmuştur.

Dün söylenmişse doğrudur, önermesiyle dün söylenmişse yanlıştır, önermesi arasında pek bir fark yok.

Dün söylenmişse neden söylenmiş, sorusu daha değerlidir.

Dün doğru kabul edilenin bugün yanlış olduğunu söylemeye mütehammil olmayanın kendisini kandırmasının dışında bir seçeneği yok.

Yanlışta ısrar etmek doğru değil…

Kaldı ki burada yazdıklarım ya da benzer ifadeler mutlaka dün söylenmiştir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar