HZ. ÂDEM VE HZ.
HAVVÂ
SADECE İKİ
CİNSİYET
Cağfer KARADAŞ
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ
اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذٖي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا
زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثٖيراً وَنِسَٓاءًۚ
(Nisa 4/1)
“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve o nefisten de eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan rabbinize itaatsizlikten sakının.”
Açıklama
Kur’an-ı Kerîm’de Hz. Âdem ve Hz. Havvâ’dan
sıkça bahsedilmesinin hikmeti sadece onların ilk insanlar olduğunu bildirmek
değil, insan cinsinin erkek ve kadın cinsiyetinden ibaret olduğunu açıklamaktır.
Buradan mülhem kelam-fıkıh edebiyatında insan cins, kadın ve erkek onun türleri
kabul edilmiştir.[1]
Evrim düşüncesinin aksine Yüce
Allah, Hz. Âdem ve Hz. Havvâ’yı en baştan insan olarak yaratmış ve insan
neslinin çoğalmasını ve devamını iki karşı cinsin birlikteliğine bağlamıştır. Hz.
Peygamber’in “Allah Âdem’i onun kendi suretinde yaratmıştır”[2] hadîsi
de bunu desteklemektedir. Buna göre insan bir başka varlıktan dönüşerek değil,
daha baştan insan suretinde yaratılmıştır. Her ne kadar kişisel farklılıklar
olsa bile ilk insanlar olan Hz. Adem ve Havva’nın sureti neyse sonraki
insanların suretleri de odur. Ayrıca bu sözün “yüze vurulmasının yasaklanmasının”
gerekçesi kılınması, yüzün insanı temsil etme özelliği dolayısıyladır.[3]
Bir başka hadîste “Cennete girecek
olanlar Âdem’in yaratıldığı surette gireceklerdir”[4] buyrulması
insanın doğallığının korunmasına işarettir. Demek ki inkâr, isyan ve günah
insan doğasına aykırıdır ve fıtratı bozan işlerdir. Bu yanlışlardan kurtuluş
ancak Hz. Âdem ve Hz. Havvâ’nın yaşadığı pişmanlık ve tövbe tecrübesiyle
mümkündür. Dünya hayatı süresinde küfürden, günahtan ve hatadan dönüş her zaman
mümkün ve makbuldür. Çünkü Yüce Allah
insana umut, rahmet ve bağışlama kapasını hep açık tutacağını bildirmiştir.[5]
Ayette “Hz. Âdem’in eşinin aynı
nefisten yaratılmasını” bazı âlimler Hz. Âdem’le Hz. Havvâ’nın “aynı cinsten ve
aynı cevherden yaratılmış olması” şeklinde anlamışlardır.[6] Demek ki
Hz. Âdem ve Hz. Havvâ insan cinsinin zıt cinsiyetleri olarak yaratılmışlardır.
Buradaki ifadeyi “aynı özden yaratma” şeklinde anlamak da mümkündür. Hadislerde
geçen Hz. Havvâ’nın “eğe kemiğinden yaratıldığı” şeklindeki ifade kadının ince
ruhluluğuna ve duygusal kırılganlığına yönelik benzetme olarak düşünülebilir. Zira
bir başka hadîste “Kadınlar eğe kemiği gibidir, kendinize göre düzeltmeye
kalkışırsanız kırarsınız”[7] buyurulmaktadır.
Zaten kadınla erkek arasındaki en temel farklılık biyolojik ve psikolojik bakımdandır.
Bu iki temel farkı ortadan kaldırmak imkânsızdır, görmezden gelmek veya inkâr
etmek de gözünü yumup güneş yok demek gibidir. Çünkü bu farklılıklar, kadın ve
erkeğin doğal yapıları ve halleridir. Demek ki kadın ve erkek iki farklı/zıt
cinsiyet olarak aynı özden yaratılmışlardır. Ayetin devamında insanın üremesinin
ve çoğalmasının bu ikisi vesilesiyle gerçekleştiğinin belirtilmiş olması da bu
doğal yapıya işarettir.
Sonuç olarak insan cinsinin devamı,
iki cinsiyetin varlığına ve birlikteliğine bağlıdır. Cinsiyetsizlik veya üçüncü
bir cinsiyet iddiası hem temelsiz hem de insan doğasına aykırıdır. Çünkü doğal
insan üremesi, mucizevî olan Hz. Âdem, Hz. Havvâ ve Hz. Îsâ’nın yaratılışları hariçte
tutulursa, karşı cinsiyetlerin birlikteliğiyle mümkündür. Bu birlikteliğin
meşru zemini ise doğal ve hukukî aile yapısıdır. İnsanlık tarihindeki ilk aile
de Hz. Âdem ve Hz. Havvâ tarafından kurulmuştur. Bu gerçeğin aksini savunmak ve
gerçekleştirmeye kalkışmak hem aile kurumunu tahrip etmek hem de insanlığın
geleceğine dinamit koymak anlamına gelir.
5 Rebiulevvel
1444 / 1 Ekim 2022
[1] Bk.
Cağfer Karadaş, Kelam Düşüncesinde Evren ve İnsan, s. 101-107.
[2] Buharî,
İsti’zân, 1.
[3] Bk.
Ebü’l-Muîn Nesefî, Tabsıratü’l-edille, I, 175; Ebû Bekir İbnü’l-Arabî,
el-Avasım mine’l-kavâsım, s. 203.
[4] Buharî,
Enbiyâ, 1.
[5] Zumer,
39/53.
[6] Bk.
Matürîdî, Te’vilât, III, 103; Razî, et-Tefsîrü’l-Kebîr, IX, 161.
[7] Buharî,
Nikâh, 80.
Elinize kalbizine sağlık. İlk anne ilk baba. Acaba dedelik olarak habil ve kabilin çocuklarını gördüler mi. İman ve itikat meselesinde ailesi ile ayrı düştüler mi.sonuçta yer yüzünde ilkler.
YanıtlaSil