İnsanlığın
İhtiyacı: Yeni Bir Müslüman…
Prof. Dr. Şaban ÖZ
Yok,
icat çıkartmak için veya ilgi çeksin de bir iki kişi fazladan okusun diye bu
başlığı atmadım. Bile isteye bizzat bunu kastederek attım. Şunu kabul etmemiz
gerekiyor ki, biz Müslümanların mevcut hallerimizle dünyaya söyleyecek pek de
bir şeyimiz yok!
Siyaset
konusunda yok!
İlim
konusunda yok!
Sanat
konusunda yok!
Ekonomi
konusunda yok!
Spor
konusunda yok!
İnanç
konusunda yok!
Saygı-sevgi
konusunda yok!
Değer
konusunda yok!
Çevre
konusunda yok!
Haklar
konusunda yok!
Engelliler
konusunda yok!
Gençler
konusunda yok!
Enerji
konusunda yok!
Yok
oğlu yok!
Tövbe
haşa ezberlenmiş yıllardır tekrarlanan, içeriği boş, kimin neyi kastettiği
belli olmayan cümleler hariç…
Hadi
duymak istemediğimizi de itiraf edelim; “söyleyecek sözümüz olduğu zaman da
inananımız yok”
İzninizle
karşı tarafa geçip gerçeği bir daha tekrarlayayım; “Niye inansınlar ki?”
En
ufak bir farklılığa dahi tahammülümüz var mı?
Tüketmediğimiz
değerimiz kaldı mı?
İlimden
anladığımız tekrar, sanattan anladığımız geçmişin taklidi değil mi?
Gençlere
“bozuldular” kadınlara “zaten bozuktular” demedik mi?
Bırakalım
“bizden olmayanları (!)” bize çağırmayı; bizden olanları bile kafirleştirip
kovalamadık mı?
Hz.
Peygamber’in tebliğ dilini, tekfir diline değiştirmedik mi?
Ehl-i
Sünnet’in kuşatıcılığını sakalla bıyıkla tebdil etmedik mi?
Uzatmayayım!
Yıllardır
“yeni bir din dili” deyip durdum! Haliyle kimse duymadı, duyanlar da dalga
geçti…
Herkes
haklıymış! Duymamış numarası yapanlar da duyup dalga geçenler de!
Tezimi
değiştiriyorum:
Yeni
bir Müslüman tipi ortaya koymadan yeni bir din dili inşası mümkün değil!
Çözüm
bu!
1400
yıllık medeniyeti, ilmi, düşünceyi, tecrübeyi, güzelliği, estetiği, insanlığı,
değerleri değil de 1400 yıllık tozları, cürufları, fitneyi, bozgunculuğu,
kötülükleri, cinayetleri, ayrımcılığı bünyesinde taşıyan günümüz Müslümanının
her tarafı “yeni bir din diliyle” kuşatılmış olsa ne değişir ki?
Tek
bir genci inandırabilir miyiz?
Bir
buçuk ay kadar önce Ahmet Said ile Cuma namazına gittiğimizde kulağıma eğilip,
“Baba siz ilahiyatçılar, hocalar neden kurtulmuşsunuz da geriye kalan herkes
kurtulmak için size muhtaçmış gibi konuşuyorsunuz ki?” dedi. Diyecek söz
bulamadığım için, hutbeyi işaret edip susmasını söyledim. Bir hafta sonra aynı
camide hoca, Cuma hutbesine “Sizin için konuşuyoruz. Ömer Efendimiz dışarıda
olanları görse yakalarından tutup içeri sokardı” diye başlayınca Ahmet Said,
“Buyur işte! Hoca kurtulmuş bizim için uğraşıyormuş!” deyiverdi…
Yeni
bir Müslümana ihtiyacımız var…
O
yeni Müslümanı bulabilirsek inanın konuşmasına hiç gerek kalmayacak!
0 yorum:
Yorum Gönder