29 Ekim 2022 Cumartesi

İran’da Neler Oluyor (Tespit ve Öneriler)


İRAN’DA NELER OLUYOR

(Tespit ve Öneriler)

İbrahim BARCA

İran’da 13 Eylül’de Kürdistan eyaletinin Sakkız şehri sakinlerinden 22 yaşlarındaki Mehsa Emînî adında bir Kürt kızı Tahran’da Geşt-i İrşâd (İrşâd Devriyeleri) tarafından giyinişinin uygun olmaması nedeniyle alıkonuldu ve gerekli işlemler için götürüldüğü polis merkezinde fenalaştı.  Bunun üzerine Tahran Kesrâ Hastanesine kaldırılan Mehsa Emîni, üç gün sonra vefat etti. 16 Eylül’de Tahran’da başlayan ve zamanla birçok İran şehrine sıçrayan protesto hareketlerine katılanlar ve merhumun ailesi, onun darp edilme ve işkenceye uğraması sonucu öldürüldüğünü savundular ve dillendirdiler. Ancak İran Adli Tıp Kurumu onun geçmişte var olan beyin rahatsızlığından dolayı fenalaştığını ve bunun sonucunda vefat ettiğini bir rapor halinde açıkladı.[1]  Bu rapor ve açıklama ne protestocuları ne de onun ailesini şu ana kadar ikna etmemiş olacak ki olaylar bugün de hala artarak devam etmektedir.

İçinde bulunduğumuz 28 Ekim tarihinde bu protestolar devam etmektedir. Başta Amerika, İsrail ve Kanada gibi birçok Avrupalı devletin ve örgütün desteğini alan bu eylemlerde –İran güvenlik güçleri ve protestocular dahil- şimdiye kadar 300’den fazla insan öldü ve yüzlerce kişi de yaralanmıştır. Gözaltıların da yaşandığı İran’da bu eylemler sonucunda meydana gelen maddi zararlar da oldukça büyüktür. Protestoculara bakıldığında hemen hemen hepsinin sloganları ilk etapta birbirine benzemekteydi. “Jin, Jîyan, Âzâdî”, “Zen, Zendegi, Âzâdî” “Kadın, Özgürlük, Yaşam” sloganı ile başlayan protestolardaki dil giderek sertleşmiştir.  Bu eylemlerin bazılarında İran yöneticileri ve dini önderlerine hatta İslam dinine, İslam dinindeki bazı kutsallara ve Hz. Muhammed’e hakaret ve küfürlere bile rastlanmaktadır.  Bunun yanı sıra İranlı yetkililerin Panturkizm, Kürt ayrılıkçılar, Şahlık rejimi yandaşları, Marksist sol ve Tekfirci olarak nitelendirdikleri gurupların slogan ve şiarları gösterilerde dillendirilmeye başlamıştır. İranlı yöneticiler; Mehsa Emînî’nin vefatı ile başlayan ve başlangıçta sivil tepkisel bir hareket özelliği gösterirken sonradan ise yıkıcı bir hale gelen bu eylemlerde bazı eylemcilerin taşkınlık yapması, bazı devlet görevlilerini öldürmeleri, karakollara ve devlet kurumlarına saldırmaları sonucunda bu eylemlere bakış açısını değiştirmiştir. Beraberinde İran güvenlik güçlerinin de müdahaleleri sertleşmeye başlamış ve onları kendi vatandaşlarından olan eylemcileri katletmelerine ve mallarına kasti olarak zarar vermelerine sürüklemiştir.  Nihayetinde 30 Eylül Cuma günü Sistan ve Belücistan eyaletinin başkenti Zahedan’da karakollara yapılan saldırılar ve cuma namazından hemen sonra sünnilerin namaz kıldığı Mekke camisine yönelik saldırıda -rejim görevlisi, sivil halk ve Ceyşülislam mensupları- 90’dan fazla insan ölmüş ve birçok kişi yaralanmıştır. Bu olayın yankıları ve etkileri hala devam ederken 26 Ekim 2022 Çarşamba gününde silahlı bir şahıs Şiraz’da bulunan Şahçerağ camisine ve türbesine saldırıda bulundu. İşid’in üstlendiği bu saldırıda ise 15 kişi vefat etti ve 30’dan fazla kişi de yaralandı.

Geldiğimiz aşamada İran devleti, bu protestoları Amerika, İsrail ve Batı kaynaklı olarak görmekte ve bunlar tarafından kullanılan İran’daki silahlı terör örgütlerinin bu olayları yönettiğine inanmaktadır.  Nitekim İran İslam Cumhuriyeti; Amerika Birleşik Devletleri Merkez Komutanlığı, Amerika Birleşik Devletleri Ordusu, Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı yanında İran içinde faaliyet gösteren Ahvaz'ın Kurtuluşu İçin Arap Mücadelesi Hareketi, Ceyşül islam, Cundullah (İran), Halkın Mücahitleri Örgütü, İran Kürdistan Demokrat Partisi, İran Kürdistan Komele Partisi, İran Kürdistan Mücadelesi Örgütü, Kürdistan Özgürlük Partisi (İran), PJAK ve PKK gibi örgütleri terör örgütleri olarak kabul etmektedir. 

Halen geçerli olup olmadığı tartışılan Bop projesi, Amerika–İsrail ortaklığı ve Amerika-İran çıkarlarının yer yer çatışması ve benzeri durumlar bir tarafa bugün için düşünüldüğünde İran’ın Rusya-Ukrayna savaşında stratejik ortağı Rusya’yı desteklemesi ve Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın iddiasına göre 2000 Pehpad’ı (İran’ın radara yakalanmayan insansız hava aracı) Rusya’ya göndermesi Amerika başta olmak üzere İsrail ve Batılı devletlerin protestoları desteklemesinin en önemli saiklerinden sayılabilir.

Yaklaşık 40 yıllık bir yönetim deneyimine sahip İran İslam Cumhuriyeti’nin iç ve dış politikalarını ve yönetim kurumlarını, yönetimin işleyişini etkileyen ve belirleyen bazı ilkeleri ve paradigmaları mevcuttur. İran anayasası bu ilkelerin vücut bulmuş halidir denilebilir. Ancak yöneticilerin ve dini önderlerin bu kanunları siyasi, hukuki ve idari manada yorumlama ve uygulama şekilleri, buna dayalı belirledikleri ve sürdükleri politikalar içerde ve dışta bu olay bağlamında ortaya çıkan protesto eylemlerine haklı veya haksız gerekçe oluşturmaktadır.

Ben şahsen İranlı yöneticilerin kabul ettikleri gibi Batı kaynaklı olsa ve terör örgütleri tarafından desteklense ve manipüle edilse de bu eylemlerde yer alan büyük çoğunluğun haklı, insani itiraz ve eleştirilerine kulak vermek gerektiği inancındayım.[2] Haklı ve insani olarak nitelendirdiğimiz eleştirileri ise şu şekilde sıralayabiliriz:

Bazı mollaların ve yöneticilerin çocuklarının yurt dışında –Amerika ve Avrupa ülkelerinde ve/veya o ülkelerin vatandaşlığını da almış olarak- istedikleri gibi özgür ve müreffeh bir hayat sürmelerine karşın tutarsız bir şekilde sıradan insanlar için bunun aksine bir durum dayatılmaktadır.  Bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir. Bu konuda her vatandaşı kapsayan eşit uygulamalar gerçekleştirilmelidir.

Bazı molla ve yöneticiler; yolsuzluk ve haksız kazanç sonucu büyük bir servete sahip olmuşlardır.  Torpil, adam kayırma ve rüşvetin tamamen yok edilmesi ve devlet kurumlarında dini önderlere ve mollalara gösterilen ayrıcalıklar kaldırılmalıdır.

İran’daki icbâri örtünme; bazı durumlarda insan kişilik ve özgürlüğüne halel getiren bir hale gelmiştir ve bu konuda tekrar düzenleme gerekmektedir.

Orantısız şiddet, verilen cezalar ve bunların uygulanmasındaki yanlışlıklar, çocuk idamları ve şiddete başvurmayan rejim muhaliflerine yönelik sert tutum izale edilmelidir.

Hapishane şartlarının özellikle siyasi suçlular için iyileştirilmesi gerekmektedir.[3]

Farklı etnik, dini ve mezhebe mensup kişilerin[4] ve toplumların haklarına riayet edilmesi ve dışlanmamaları sağlanmalıdır. Bu özellikteki bireylerin de normal vatandaş sayılmaları için gerekli hukuksal ve siyasi alt yapı oluşturulmalıdır.  

Siyaset, idare ve yargı kurumlarında dini önderlerin ve mollaların –ayrımcılığa, adam kayırmaya ve torpile sebebiyet veren- yeri ve etkisi konusu üzerinde ıslahatlar yapılmalıdır.

Ülkenin bazı dış ve iç politik tavırlarına ve hükümet icraatlarına yön vermede etkisi olan Fars etnik ve Şiîlik mezhep vurgularının düzeyinin aşağıya çekilmesi ve ilişkilerin, icraatların buna göre tekrar gözden geçirilmesi.

Tüm bu istenilenler bağlamında gerekirse bazı anayasa ve kanun maddelerinde düzeltmelere, ıslahatlara gidilmelidir.

 

Kaynaklar:

https://iramcenter.org/iranda-silahli-kurt-orgutlerin-yogun-faaliyet-alanlari/

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/teror-orgutu-deas-iran-daki-silahli-saldiriyi-ustlendi/2721742

https://www.iramcenter.org/mehsa-emininin-olumuyle-iranda-hareketlenen-sokaklar/

https://hukukbook.com/iran-islam-cumhuriyeti-anayasasi/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:%C4%B0ran_taraf%C4%B1ndan_ter%C3%B6r_%C3%B6rg%C3%BCt%C3%BC_olarak_tan%C4%B1mlanm%C4%B1%C5%9F_%C3%B6rg%C3%BCtler



[1] İran’daki bazı reform yanlısı mollalar böyle olsa bile tutuklanması v o süreçte yaşananların tetiklemesiyle vefat ettiği için bunun bir insan öldürme eylemi olduğunu belirtmişler ve sorumluların cinayetle yargılanmaları gerektiğini söylemişlerdir.

[2] Daha çok İran anayasası bağlamında bu karara varmışızdır.

[3] Tahran’daki Evin hapishanesi buna örnektir.

[4] Kürtler, Bahailer ve Belüçlar gibi.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar