Kur’an’ı
Yeterli Görmeme
İslam tarihi çalışmalarında bir diğer sorun, Kur’an’ı yeterli
görmeme problemidir. Yani Kur’an bir konuda apaçık ifadelerde bulunurken, bunu
yeterli bulmayıp ek deliller arama çabasında bulunulmaktadır. Buna üç örnek
vermek istiyoruz.
1. Hasur Meselesi: İfk olayında Kur’an konuya müdahale etmiş
ve kesin bir şekilde Hz. Aişe ve Hz. Safvan’ın beraatini ortaya koymuştur. Bu
kesinlikteki ayetler ortada iken, kimi müelliflerimiz bunu yeterli görmemiş
olacaklar ki; Hz. Safvan’ın hasur olduğunu -erkekliğinin olmadığını da-
aktararak olayın Hz. Peygamber’in eşine iftira olduğunu ispat gayretine
girmişlerdir.[1]
Yani, “İşte Allah Hz. Peygamber’i bu şekilde temizler” demek isteyip
kendilerine göre ek delil bulmuş olmaktadırlar.[2]
Halbuki buna gerek yoktur. Kur’an’ın ifadeleri net olarak
ortadadır ve bizim için yeterlidir. Kaldı ki olay onların zannettikleri gibi de
değildir. Hatta tam tersidir ve ortada bir bilgi kirlenmesi vardır. Çünkü
rivayetler, Hz. Safvan’ın iktidarsız bir erkek olmadığını, evli olduğunu, hatta
hanımının kendisine karşı cinsel görevlerini yerine getirmediğini ve bu sebeple
hanımını Hz. Peygamber’e şikayet ederek bir erkek olarak sabredemediğini ifade
eden rivayetler bulunmaktadır.[3]
2. Hz. Aişe’nin Evliliği: İslam tarihinde tartışmalı bir
konu olan Hz. Aişe’nin evlilik yaşı ile ilgili olarak bunun 9 yaşında
olmadığını ispat sadedinde birçok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalar Hz.
Peygamber’i kollamak amaçlı olarak Hz. Aişe’nin yaşının bu kadar küçük
olmadığını ispat çabası içerinde yapılan gayretlerdir. Bu gayret ile Talak
suresi 4. ayette geçen “eğer şüpheye düşecek olursanız henüz adet görmemiş
olanların iddet (bekleme süre)leri üç aydır” ifadesi “hastalıklı
kadınlar” şeklinde tercüme edilmektedir.
Oysa bu ayet o dönemin bir sıkıntısını gidermeye yönelik olarak
adet görmeden evlendirilmiş ve boşanmış çocukların iddet süresini vermekte, o
dönemin örfünde normal kabul edilen bir olay hakkında çözüm sunmaktadır. Hz.
Peygamber de döneminin insanıdır ve o tarih diliminin gerektirdiği davranışları
yapması doğaldır ve bu tür davranışlarının örnekliği de yoktur, olmamalıdır.
Kur’an’ın bu hükmünde teşvik edici bir durum yoktur. Sadece dönemsel bir
sıkıntıyı gidermeye çalışmaktadır ve bizim için teşvik edici bir hüküm ifade
etmemektedir. Tıpkı Zıhar ayetlerinde olduğu gibi.
3. Bahira Olayı: İslam tarihinde aktarıldığı şekilde Bahira
olayının aslının olmadığı ile ilgili olarak detaylara girmeksizin şu ayetleri
aktarmak istiyoruz: “Sen, bu kitabın sana vahyolunacağını ummuyordun.”
(Kasas; 86) “Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin.” (Şura; 52)
Kur’an’ın bu ayetlerine rağmen, Bahira’nın Hz. Peygamber’in[4]
elinden tutup Ebu Talib’e yönelerek,[5]
“Onu Şam bölgesine götürmemesini onun büyük biri,[6]
yani peygamber olacağını,[7]
bunu anlayan Yahudilerin[8]
onu öldüreceklerini” aktaran rivayetler, İslam tarihi kaynaklarında yer
bulabilmiştir. Bu da müelliflerimizin Kur’an’ı yeterli görmedikleri konusunda
güzel bir örnektir.
Kur’an’ı Ön
yargıya Uydurma
1. Dokuz Eş Meselesi: İslam tarihçileri nezdinde Hz.
Peygamber’in vefatı sırasında dokuz kadın ile evli olduğu şeklinde bir galat-ı
meşhur bulunmaktadır. Kur’an’ın dört evlilik sınırlamasına rağmen, Hz.
Peygamber’in vefat ettiğinde dokuz kadınla evli olmasındaki çelişkiyi gidermek
adına rivayetlerden hareketle, Kur’an’ın bu âmir hükmünü farklı anlama
gayretlerine girilmiştir. Buna göre; Hz. Peygamber’in dokuz eşli olmasının
gerekçesi olarak bunun Hz. Peygamber için “özel bir durum” olduğu şeklindeki
yorumlarla mesele izah edilmeye çalışılmıştır.[9]
Böylece Hz. Peygamber’in Kur’an’daki kesin emir olmasına rağmen niye ters bir
davranış (4 değil de 9 evli oluşu) içinde olduğu izah edilmiş olmaktadır(!)
Bu anlamsız gayretin dışında bir de söz konusu ayetin hükmünü Hz.
Peygamber’in uygulamasına uydurma çabasına girişilmiştir. Buna göre; ayetin
hükmünün dört kadın ile sınırlandırma değil, sıra sayısı şeklinde
anlaşılabileceği, buna göre; 2,3,4,5….şeklinde anlaşılabileceğine yani birden
fazla kadınla evliliğin bir limitinin olmadığı yorumlarına gidilmiştir. Bu
gayret, muhtemelen Hz. Peygamber’in niçin ayetin hükmüne uymayarak 9 eşli
olduğunu savunmak amaçlı olmalıdır.[10]
Ancak böyle bir çabaya gerek yoktur. Sahabe toplumunun kahir
ekseriyeti tek kadınla evliliği tercih ederken,[11]
genelde de dört kadınla evlilik sınırına uyulmuştur. Çünkü ashabdan olsun,
tabiinden olsun herhangi bir kimsenin, nikâhı altında dörtten fazla hanım
bulundurmadığı bilinen bir durumdur.[12]
Ayetteki sınırlamaya uymayanlar ise uyarılmıştır. Hz. Peygamber, Gaylan b.
Umeyye’ye İslam’a girdiği sırada -ki nikahı altında on tane hanım vardı- şöyle
demişti: “Sen bunlardan dört tanesini seç ve diğerlerinden ayrıl.”[13]
Haris b. Kays, şöyle der: “Sekiz hanımım olduğu halde İslam’a girdim. Hz.
Peygamber “Onlardan dördünü seç” diye buyurdu.[14]
Bu durumda ayetin evlilik limitinin dört ile sınırlanamayacağı şeklindeki yorum
çok tutarlı değildir kanaatindeyiz. Çünkü Hz. Peygamber ve o günkü sahabe
toplumu bunu bu şekilde dört sınırlaması ile algılamıştır.
Bütün bu bilgilerden sonra Hz. Peygamber’in eşleri kaç tanedir?
sorusuna cevap vermeliyiz. Aslında Hz. Peygamber’in 9 eşli iken bu ayetlerin
nazil olması üzerine Kur’an’ın bu amir hükmüne uyduğunu gösteren rivayetler ilk
kaynaklarda mevcuttur. Hz. Peygamber’in fiilen dört kadınla evli olduğunu İbn
İshak, İbn Sad ve Belazuri açıkça ifade ederler.[15]
Bu kaynaklardaki bilgiler, Hz. Peygamber’in dokuz değil, dört
kadınla evli olduğu ve Kur’an’ın hükmüne uyduğunu göstermektedir. Onun dokuz
kadınla evli olduğu şeklindeki anlayışı ispatlamaya yönelik olarak Kur’an’ın
hükmünü (gramer açısından uygun olsa da) zorlamaya ve anlam kaydırmasına sebep
olmaya gerek yoktur.
2. İlahi
Yardım: Başka bir misal verirsek, ilk müelliflerimiz de dahil Hz.
Peygamber’in savaşlarında ilahi yardım konusunu anlatırken yardıma gelen
meleklerin atlarının şekilleri, sarıklarının renkleri, zırhlarının durumu gibi
detaylı tarifleri verilir. Halbuki Kur’an, bu konudan bahsederken üç yerde, “cunudun
lem teravha–görmediğiniz ordular” şeklinde (Tevbe 26-40, Ahzab-9)
bahsetmektedir. Ancak buna rağmen bu tür rivayetler, İslam tarihi yazımında ilk
müelliflerden bu yana kitaplara girmeye devam edebilmiştir. Bu da Kur’an’ı
yeterli görmemeye ilginç bir örnektir.
[1] Buhari,
Meğazi, 36.
[2] Taberi,
Tarihu’l-Ümem ve’l-Mulük, Mısır trz, II, 115.
[3] Ebu
Davut, Sıyam, 74.
[4] İbn
Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, Beyrut 1994, II, 141.
[5] Taberi,
I, 520.
[6] İbn
İshak, 53.
[7] Belazuri,
Ensabu’l-Eşraf, Dımeşk, 1997, I, 110, Dahası Ebû Talib’in Hz.
Peygamber’e dönüp rahibin onun peygamber olacağını söylediği gibi tekitli
ifadeler de bulunmaktadır. Halebi, İnsanu’l-Uyun, Mısır trz., I, 140.
[8] Bazı
rivayetlerde bunların Rumlar olduğu bildirilir. Taberi, I, 520.
[9] Hz.
Peygamber’e özel durumların sayıldığı listelerde onun 9 kadınla evliliğini
göremiyoruz. Bkz Kurtubi, Ahzab, 50-52. ayet tefsiri.
[10] Kurtubi,
Nisa, 3. Ayetin tefsiri.
[11] O
dönemde birden fazla eş ile evlilik oranı bilindiğinin aksine % 20 oranındadır.
Bkz. Mehmet Birekul, Fatih Mehmet Yılmaz, Peygamber Günlerinde Sosyal Hayat
ve Aile, Konya 2001, 140.
[12] Kurtubi,
Nisa, 3. ayetin tefsiri.
[13] Muvatta,
Talak, 76; Tirmizî, Nikâh 33; İbn Mâce, Nikâh, 40.
[14] Ebu
Dâvud, Talak, 25.
[15] İbn
İshak, 405; İbn Sad, et-Tabakatu’l-Kübra, Beyrut 1985, VIII, 196;
Belazuri, I, 556.
Daha önce yapılmış bir evliliğe nasıl sınırlama geldi boşan denilebilir? Boşanılan 4 ten fazla kadınlar hakk mahrumiyeti olmayacak mı? 8 eşiniz olsaydı 4 ünü neye göre seçecektiniz? Yada neden seçmek zorundasınız?
YanıtlaSil